Gazeteciler Gezi Davası kararını nasıl gördü?

2013 yılında yaşanan Gezi parkı olaylarına ilişkin açılan aralarında iş adamı Osman Kavala, gazeteci Can Dündar, Ayşe Mücella Yapıcı ve oyuncu Mehmet Ali Alabora’nın da bulunduğu 1’i tutuklu 7’si firari 16 sanığın bulunduğu davada beraat kararı çıkması sonrası Kavala, cezaevinden çıkmadan başka bir soruşturma kapsamında gözaltına alınması tartışmalara neden olmuştu. Gaste24’ten Deniz Demirdağ gazeteci Nagehan Alçı ve Ersoy Dede’ye sorularını yöneltti. İşte Alçı ve Dede’nin konuyla ilgili açıklamaları...

GASTE24 GASTE24
Gazeteciler Gezi Davası kararını nasıl gördü?

Gezi Parkı eylemlerine ilişkin aralarında iş adamı Osman Kavala, gazeteci Can Dündar, Ayşe Mücella Yapıcı ve oyuncu Mehmet Ali Alabora’nın da bulunduğu 1’i tutuklu 7’si firari 16 sanığın “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan yargılandığı davanın 7. duruşmasında karar çıktı.

AA’nın haberine göre, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada tek tutuklu sanık Osman Kavala’nın da aralarında olduğu 9 kişiye beraat kararı verilirken, 7 firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları kaldırılarak “ifadelerinin alınmasına yönelik” ayrı ayrı yakalama emri çıkarılmasına hükmedildi.

Mahkemenin verdiği bu karar sonrası Habertürk yazarı Nagehan Alçı köşesine taşırken Gaste24’ten Deniz Demirdağ Gazeteci Ersoy Dede’ye sorularını yöneltti.

Çok tuhaf ve esrarengiz bir gün: 18 Şubat 2020

Habertürk yazarı Nagehan Alçı Osman Kavala, gazeteci Can Dündar, Ayşe Mücella Yapıcı ve oyuncu Mehmet Ali Alabora’nın da bulunduğu 1’i tutuklu 7’si firari 16 sanığın “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan yargılandığı davanın 7. duruşmasında beraat etmesi sonrası köşesinde kaleme aldığı yazıda “Yöneltilen suçlamaların altı boştu, zorlamaydı, ikna edici olmaktan uzaktı. Ancak bu karar Gezi’deki vandalizm olaylarını masumlaştırmıyor ki…”

İşte Nagehan Alçı’nın o yazısı;

Çok tuhaf ve esrarengiz bir gün: 18 Şubat 2020

Saatlerdir aynı yazıya tekrar tekrar başlıyorum. Önce Osman Kavala ve Kavala ile birlikte yargılanan 8 sanık için beraat kararı verilmesi üzerine “Doğru karar budur, tam da dün yazdığım gibi” derken, Kavala cezaevinden çıkış işlemlerini tamamlamış, bir arabaya bindirilmiş evine doğru yola çıkarken, hakkında yeni bir gözaltı kararı verildi!

840 günün ardından bugün evine gidecekken şimdi de Vatan Emniyet nezarethanesinde ifade veriyor.

Tüm bunlar çok anormal bir manzara oluşturuyor sevgili okurlarım!

Kavala’ya beraat verilmesini ben çok doğru buluyorum ama önceki duruşmalardaki havanın aksine mahkeme heyeti bir anda son duruşmada kimsenin savunmasını da almadan beraat vermeye yöneliyor!!

Duruşmada yaşananlar ve salondaki hava için kiminle konuşsam hemfikir. Ortamın gerginliği, hakimin bir ara seyircileri dışarı çıkarmaya kalkması, kimsenin salonu terk etmemesi… Kısacası son derece ters ve sonunda beraat kararı geleceği hissinin tam tersini uyandıran bir havada görüldü dava. Sanıklar ve sanık avukatları dahil herkes şok oldu.

Yine hakimler ile avukatlar birbirine girdi, düne kadar Kavala’nın tüm tahliye taleplerini reddeden aynı mahkeme heyeti pat diye beraat kararlarını okudu.

Hatta Can Dündarların yakalama kararı da kaldırıldı!! Nasıl oldu böyle bir dönüşüm?

Peki bu anormal durum burada bitti mi? Hayır! Beklenmedik beraatlerin hemen ardından Osman Kavala bu sefer de 15 Temmuz askeri darbe teşebbüsünün içinde olmaktan gözaltına alındı. Çıkmasıyla girmesi bir oldu.

Hakkında beraat kararı verilen bir isim tahliye edildiği gün nasıl olur da apar topar, yeniden ve başka bir soruşturma gerekçesiyle gözaltına alınabilir?

Bu, “Kavala’yı ne pahasına olursa olsun salıvermeyeceğiz’” mantığından başka bir anlama gelir mi?

Bakın bu gece oturdum, devlette kritik konum sahibi olarak yakın tanıdığım herkesi aradım. Kimi güvercin, kimi şahin olan bu yetkililerin tamamı tek noktada uzlaşıyordu: Böyle bir yargı düzeni ve adalet sistemi olmaz, olamaz! Herkes şaşkın. Herkes mutsuz ve rahatsız. Devletin içinde, Kavala’dan hiç hoşlanmayalar dahil hepsi bu tabloyu tuhaf buluyor.

Gezi davasında hapis kararları çıksa yanlış ama en azından tutarlı olurdu. Böyle bir şey olabilir mi?

Bütün dünyanın izlediği bir davanın beraatle ile sonuçlandığı gün Kavala’ya adeta bir rehinmiş gibi yeni bir gözaltı kararı çıkarılabilir mi?

Eğer komplolara inansaydım bu yaşananların Türkiye’yi özellikle bir yere sürüklemek için yapılmış korkutucu bir operasyon olduğunu düşünürdüm.

Öylesine hayatın olağan akışına aykırı, Türkiye’yi zora sokacak, telafisi zor bu gelişmelerin…

*

Bu karar Gezi’de yaşananları inkar demek değil

Kararın ardından televizyonlarda yapılan tartışmaları hayretle izliyorum. “Gezi olaylarında yaşananlar barışçıl mıydı değil miydi”, “Gezi doğru muydu, değil miydi” minvalinde konuşmalar yapılıyor…

Bugünkü karar Gezi olaylarının mahiyetine yönelik bir karar değil ki!

Gezi başta barışçıl başlasa da ardından FETÖ’cü polislerin kışkırtması ve birtakım terör örgütlerinin sızması ile kontrolden çıkan, ülkeye büyük zarar veren, birçok kişinin hem polis şiddeti hem de terör örgütlerinin saldırıları nedeniyle hayatını kaybettiği çok acı bir süreçti.

Yaşananları kimse inkar edemez. Bazısı bunları tamamen FETÖ’ye bağlar, bazısı tamamen protestoculara, bazısı ise iki tarafa birden. Ama sonuç ortada…

Bugünkü dava ayrı, o dönemin değerlendirmesi ayrı. Bugünkü davada temelsiz suçlamalar ve tutarsız bir iddianame üzerinden yürüyen bir yargı süreci sonucu beraat kararları verildi.

Yöneltilen suçlamaların altı boştu, zorlamaydı, ikna edici olmaktan uzaktı. Ancak bu karar Gezi’deki vandalizm olaylarını masumlaştırmıyor ki…

Dün de yazdım, bugün de tekrar ediyorum.

Böyle hukuki dayanaktan yoksun, temelsiz davalar Türkiye’deki ciddi ve titizlikle yürütülmesi gereken FETÖ davalarına da zarar veriyor, doğru ile yanlışın ayırt edilmesini güçleştiriyor.

Bugün Büyükada davası var. Osman Kavala davası ve sonrası ortada bakalım Kavala ile ilgili yaşanan süreçten sonra nasıl bir karar çıkacak?

Ersoy Dede: Gezi davası hadisesinde ortaya çıkan tablodaki çelişkiye dikkat etmek lazım

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada tek tutuklu sanık Osman Kavala’nın da aralarında olduğu 9 kişiye beraat kararı verilirken, 7 firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları kaldırılarak “ifadelerinin alınmasına yönelik” ayrı ayrı yakalama emri çıkarılmasına hükmedilmesi konusunda Gaste24’ten Deniz Demirdağ’a açıklamalarda bulunan Ersoy Dede “Dün de Kavala’nın, seçilmiş hükümete karşı ayaklanma, bir ayaklanmayı finanse ettiğine dair kanıtlar yeterli değildi. Dün de yeterli delil olmaksızın kişinin özgürlüğünden mahrum edilmesi hak ihlaliydi. Bugün ne değişti de bakın ‘tutuksuz yargılanması’ falan değil, doğrudan beraat ve tahliye kararı çıkabildi? Bu çelişki yargıya olan güveni zedelediği gibi yargı içerisinde farklı mekanizmaların çalıştığı algısını da kuvvetlendiriyor.” Sözlerine yer verdi.

İşte Gazeteci Ersoy Dede’nin açıklamaları;

Osman Kavala başta olmak üzere Gezi davasında beraat veren mahkeme hakkında iyi/kötü bir yorum yapmak doğru olmaz. Sadece ortaya çıkan tablodaki çelişkiye dikkat etmek lazım. Bakın dün Kavala hakkında beraat kararı verip tahliyeye hükmeden aynı mahkeme, bundan sadece üç hafta önceki oturumda, üstelik de masasında AİHM’nin ‘derhal serbest bırakılması’ kararı varken, tutukluluk halinin devamına hükmetmişti.

Dün de Kavala’nın, seçilmiş hükümete karşı ayaklanma, bir ayaklanmayı finanse ettiğine dair kanıtlar yeterli değildi. Dün de yeterli delil olmaksızın kişinin özgürlüğünden mahrum edilmesi hak ihlaliydi.

Bugün ne değişti de bakın ‘tutuksuz yargılanması’ falan değil, doğrudan beraat ve tahliye kararı çıkabildi?

Bu çelişki yargıya olan güveni zedelediği gibi yargı içerisinde farklı mekanizmaların çalıştığı algısını da kuvvetlendiriyor.

Mesela bir kesim, Kavala’nın serbest bırakılmış olmasını, Erdoğan’a isyan şeklinde yorumlarken bir kesim de yeniden hakkında tutuklama kararı çıkarılmış olmasını yargıya müdahale olarak yorumluyor. Sanki öyle bir durum var ki her iki karar da eldeki delillere veya iddianameye bakarak verilmemiş gibi.

Biz benzer bir hadiseyi Korgeneral Metin İyidil davasında yaşamıştık. Buradaki tablo da aynı onun gibi. Fakat Gezi davası hadisesinin tam da darbe dedikodularının yükseldiği bir dönemde çıkmış olması şüpheleri daha da arttıran bir faktör.

Önemli Not: Bu haber içerik ortaklığı kapsamında GASTE24 internet sitesinden, F5Haber.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak geldiği şekliyle alınmıştır. Bu haberlerin hukuki muhatabı haber kaynaklarıdır. Haberlerle ilgili her tür şikayetinizi sikayet@f5haber.com adresimize gönderebilirsiniz.
SONRAKİ HABER