Süleyman Soylu 15 Temmuz’u anlattı! 'Silahı belime taktım, onu orada öldürecektik'
İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu, Soner Yalçın'ın 'Oradaydım' belgeseline konuk oldu. Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan ve Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını ilk kez anlattı.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te F5Haber'e abone olun
F5Haber'e Google News'te abone olun
Abone Ol15 Temmuz 2016 yılında FETÖ'cüler tarafından gerçekleştirilen darbe girişiminde yaşananları anlatan Soylu, çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Odatv İmtiyaz Sahibi Gazeteci Soner Yalçın'ın "Oradaydım" belgeseline konuk olan Soylu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
'BİR ŞEYDEN HABERLERİ VAR MI DİYE GELDİ?'
"15 Temmuz öncesi Amerikan Büyükelçisi benden de ısrarla randevu istedi. Ben vermedim. Vermemek istedim. Fakat Büyükelçi ben çalışma hayatıyla ilgili birkaç şey sormak istiyorum deyince ben buyursun dedim. Daha sonra Amerikan Büyükelçisi'nin geldiği zaman dilimiyle olanları birleştirince zannediyorum bunların bir şeyden haberi var mı diye geldi. Çünkü konu onun birini ziyaret edeceği kadar mühim bir konu değildi. Bakışlarındaki bir şey arar hal hala gözümün önündedir."
'KARARGAH VE KRİZ MERKEZİ: ÇANKAYA KÖŞKÜ'
"Boğaz köprüsündeki hareketliliğin haberini alır almaz Sayın Başbakanı aradım. Nasılsınız dedim. Dedim galiba darbe oluyor ve siz neredesiniz dedim. Ben şimdi köprüyü çıktım dedi. Ben bu hatlardan konuşmayalım dedim. O da bu hatlardan konuşmayalım dedi. Kendinize dikkat edin dedim. Benimle yapmamı istersiniz dedim. Dedi ki, bence Çankaya'ya geç ama bütün arkadaşlar da arayıp soruya gelsinler dedi. Bence ilk etapta hem sorulan soru doğru bir soruydu, hem verilen cevap da doğru bir cevaptı. Bir karargah ve bir kriz merkezi oluşturulmalıydı. Tabii Çankaya'da bizi ne bekliyor bilmiyoruz. Tabii Çankaya'da bizi ne bekliyor bilmiyoruz. Ben oradan çıkarken birçok bakan arkadaşımı aradım."
'TEZGAHA GELDİK'
"Köşke giderken Mehmet Muş beni aradı. Bakanım dedi, Muğla'ya Marmaris'e takviye yapmamız lazım. Dedim ki, Muğla'da Marmaris'e neyimiz var Mehmet Bey? Cumhurbaşkanımızı olalım dedi. İşte ben o zaman Mehmet'e de söyledim. Mehmet oyuna geldik dedim, tezgaha geldik. Yani Ankara'da Cumhurbaşkanlığı korunması başka bir şeydir. Tedbirler alınmış vaziyettedir. Ama Muğla bir tatil. beldesi, yöresi, oraya en az sayıda korumayla gidilir. Kimseyi rahatsız etmemek üzere bir kurgu oluşturur insan zihninde. Ve ondan sonra da hem Doğru Yol Partisi'nden kalan arkadaşlarım, hem AK Parti teşkilat başkanlığı yaptığım teşkilatlarımızı böyle teker teker arayarak oraya gidip bir canlı kalkan oluşturmaları lazım geldiğini ifade etmeye çalıştım."
'KİM GELİRSE VURUN'
"Çankaya Köşkü'nün kapısının önüne geldim. Kapı kapalıydı. Kararmış bir durum vardı. Arkadaşlar benim olduğumu öğrenince açtılar kapıları. Ben indim arabadan aşağıya. Şu andaki gibi hatırlıyorum. Dedim ki, burası sizin namusunuzdur. Buraya bizim dışımızda kim gelirse vurun."
'ÇOĞALAMAYAN BİR KUVVET'
"Bildiriyi okudukları ilk andan itibaren çoğalan bir darbeci yapısı değil, tam tersi sürekli olarak da aşağıya inen, yani çoğalamayan bir kuvvetle karşı karşıyayız. Biz bunu tespit ettik. Bu bizi biraz daha cesaretlendirdi aslında ve biz orada bir karar verdik. Dedik ki meclise gideceğiz. Neyse gittik, kapısının önüne geldim ben. Uçak böyle bir sonik patlamayla beraber üzerimizden geçti."
'TRT ALINABİLECEK DURUMDA...'
"TRT'nin Orhan binasından haber geldi. İçeriden bir arkadaşımla yaptığım görüşmeye göre çalışanların odaya kilitlendiği söylendi. Rejiye el konulduğu iddiaları var. O esnada Sadık'a bir telefon geldi. Dedi ki ya insanlar gitmek istiyorlar, nereye gitsinler? TRT'ye gitsinler dedim, kim gitmek istiyorsa. Ve bir yarım saat sonra bir telefon daha geldi. TRT'de şu anda alınabilecek bir durumda. Moral motivasyon yüksek, insanlar önünde birikmiş durumdalar. Ve eğer siz de gelirseniz bir moral takviye olacak ve bu moral takviyeyle TRT alınacak. Ben de Meclis Başkanımızla konuştum, geliyoruz o zaman dedim."
'ANKARA EMNİYETİ'NİN ÖNÜNDE SİLAHLAR DAĞITILDI'
"Biz TRT'nin önüne indik. Orada bir kalabalık var. Kalabalık gelince bize böyle bir tezahürat yaptılar. Ve biz o kalabalıkla birlikte oradan hep beraber yürüyerek o esnada A Haber benden bir röportaj aldı. Önümüzden birkaç el silah sesi geldi. Kimini sağa çekerek, kimini sola çekerek yukarı doğru yürüdük. Bizden önce bir grup var. Bizden böyle bir dakika önce, iki dakika önce oraya çıkmış bir grup daha var. Biz de onların hemen peşi sıra oraya çıktık. Ankara Emniyeti'nin önünde silah dağıtıldı. Doğru, Ankara Emniyeti'nden silah dağıtıldı ve daha sonra silahlar da toparlandı. Çok az kayıp silah var. İki elin parmakları kadar silahın geri dönmemesi söz konusu değil. Şunu da söyleyeyim, yani o gece elimde bir silah yeteneği olsa ben o insanlara hepsine silah veririm. Ama böyle bir kabiliyetim yok yani. Çünkü Türkiye'yi darbeden kurtarmak için canını ortaya koymuş ve darbecilere karşı, onların bütün elindeki konvansiyonel güce karşı çıplak elleriyle oraya beraber gelmiş insanlar bunlar."
"TRT'ye girdiğim an orayı basan yarbay, darbeci yarbay orada. Biz arkadaşlarımızla beraber hemen onun elbisesini üzerinden aldık. Ya teğmen olması lazım ya üst teğmen olması lazım. Onunla böyle bir itiştik. Ben telsizine vurdum, telsiz düştü. Telsiz kırıktır zaten ucundan. O yarbayın elbisesi de sıyırdık. Ondan sonra TRT spikerimiz konuştu."
'GİTMEDİĞİME HALA PİŞMANIM'
"TRT'nin ardından Meclis'e doğru yola çıktı. Kızılay'a geldiğimde Abdülhamid Gül'ü aradım. Abdülhamid Bey, bana Meclis'in bombalandığını ve sığınağa indiklerini söyledi. Senin gelmene gerek yok dedi. Bence sen Çankaya Köşkü'ne geç dedi. Benim içimin sızılarından bir tanesi. Ben genelkurmaya gitmeliydim. Ama ben genelkurmayla öyle bir hareketlilik olduğunu da bilmiyorum. Benim orada gitmem gerekirdi, çünkü bizim 20 kişiyiz yani. 20 kişilik bir tim. Orada o mücadeleyi verebilme kabiliyetine sahibiz. Fakat oraya gitmediğime hâlâ pişmanım."
'AKINCILAR ÜSSÜ'
"Ben Çankaya Köşkü'ne geldikten sonra beni Haluk İpek aradı. Dedi ki, bir komşum seninle görüşmek istiyor. Şu anda Akıncılar üstünde. Hemen telefonu verdi, aradım. Kendisi orada sivil bir personel. damadı orada görevli. Dedi ki şu anda ben de buradayım, damadım da burada, buraya başına çuval geçirmiş insanlar geldi. Bu gelenlerin genelkurmay başkanı, cumhurbaşkanlığı genel sekreteri ve kuvvet komutanları olduğunu düşünüyoruz dedi. Biz o saatte anladık ki, genelkurmaydan alınanlar Akıncılar'a götürülmüş."
'ONU ORADA ÖLDÜRECEKTİK'
"Eğer darbeyi yapan veya bir numarası olarak değerlendirilen değerlendirilen Akın Öztürk, Çankaya Köşkü'ne gelseydi onu orada öldürecektik. Karar vermiştik. Ve bu işi ben kendi üzerime almıştım. Aşağıdaki odayı alacaktık, onu yukarı çıkarmayacak, orada da gereğini yerine getirecektik. Biz daha sonra Kahramankazan'daki cenazelere gittik. Giderken beni Habertürk, yayınına aldı. Bu darbenin arkasında Amerika vardır diye söyledim."
BİDEN'DEN AK PARTİ'YE TELEFON
"Daha sonra bana bizim bir genel başkan yardımcımız tarafından aktarılan şey şu, benim 'bu darbenin arkasında Amerika vardır' sözlerimden sonra bugünkü ABD Başkanı dönemin Dışişleri Bakanı Biden, AK Parti'nin MYK toplantısına bağlanıyor. 'Sizin çalışma bakanınız darbenin mesulü Amerika'dır' demiş diyor. Binali Bey'de ustalıkla lafı geçiştiriyor veya gerekli cevabı veriyor. Ben bu kadar ayrıntısına hakim oldum. O günden itibaren de bir Amerika maceramız başladı. Birkaç kez Amerika tarafından istenmeyen adam ilan edilinceye kadar, birçok meseleye kadar hep devam etmiş oldu."