İbrahim Kalın'dan kritik açıklamalar...

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın açıklama yapıyor...

F5HABER F5HABER
İbrahim Kalın'dan kritik açıklamalar...

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.

İbrahim Kalın'ın açıklamalarından satır başları...

Harekat planlandığı şekilde devam etmekte ve hamdolsun 8. gününde planlanıldığından daha da başarılar elde etmiştir. Bunun karşısında duranlar yıllardır PKK terör örgütünü ve onun Suriye uzantılarını destekleyen, finansal olarak besleyen çevrelerdir. PKK uluslararası güçlerin kullandığı bir maşadır. DEAŞ'la mücadele bahanesiyle bu örgütün desteklenmesi, palazlanması son  dönem skandallarından birisidir. Şu anda gürültü kopanlar Barış Pınarı Harekatı'nı lekelemeye çalışanlar aslında Suriye'de piyonları mevzi kaybettikleri için bu kadar sinirli, öfkeli ve panik halindeler. PKK'nın kaybetmesini adeta Kürtlerin kaybetmesi gibi yansıtmaya çalışıyorlar. Terör örgütü kendi örgüt gündemini Kürt kardeşlerimizin meselesi gibi dayatmaktadır. Kürt kardeşlerimizi bu terör örgütünü net şekilde ayrıştırdığımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum.

"HAPİSTEKİ DEAŞ'LILARI YPG'NİN BIRAKTIĞINI GÖRDÜK"

Yenilgiyi Kürtlerin bir kaybı, sivillerin hedef alınması, insani krizin ortaya gibi gerekçelerle izah etmeye çalışanlar bilerek ya da bilmeyerek terör örgütüne arka çıkmaktadırlar. Barış Pınarı Harekatı DEAŞ'la mücadeleyi zaafa uğratmayacaktır. Fırat Kalkanı Harekatı'nda 3 binden fazla DEAŞ'lı teröristi etkisiz hale getirilmiştir. DEAŞ'la mücadele konusunda Türkiye'nin müdahalesinin zaafa yol açacağını iddia edenlerin dönüp bu gerçeğe bakmaları gerekir. DEAŞ'lı esirleri Batı dünyasına karşı şantaj ve pazarlık unsuru olarak kullanılmaktadır. DEAŞ'lı maphusların salıverilmesinde bunu gördük. Bir gece ansızın PYD'lilerin oraya gidip 'hadi serbestsiniz' diyerek onları nasıl bıraktıklarını gördük. Bu konu üzerinde ısrarla durulması gereken konudur. Bu DEAŞ'lıları kimlerin neden bıraktığı hesabını sormak hakkımızdır.

"DEAŞ'LA MÜCADELE SADECE TÜRKİYE'NİN SORUMLULUĞU DEĞİL"

Batılı dostlarımızın NATO üyelerinin adeta terör örgütünü müttefik görmesi bir akıl tutulmasıdır. Bunu da muhataplarımıza yüzlerine ifade ettik. ABD'lilere bu güne kadar silahlandırdığınız kişiler Esed'le ittifak yaptığında ne düşünüyorsunuz? Bu soruların cevabını talep etmek en doğal hakkımızdır. Barış Planı harekatı aynı anda birçok planı bozmuştur. DEAŞ'la mücadele konusunda bu sorumluluğun sadece Türkiye'ye ait olmadığını, bunun uluslararası bir sorun olduğunu ayrıca ifade etmek isteriz. DEAŞ'la mücadele Türkiye'nin sorumluluğuymuş gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. Biz askeri, diplomatik, siyasi mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Sorumluluğu Türkiye'ye yıkmaya çalışmak asla kabul edilemez. DEAŞ terör örgütüne mensup olduğu için vatandaşlarını kendi ülkelerine almak istemeyen Avrupalı ülkeler, bu işi başka ülkelere fatura etmek istiyorlar.

"TÜRKİYE SURİYE'NİN ÜÇTE BİR NÜFUSUNA YARDIM EDİYOR"

Türkiye olarak 2.6 milyondan fazla Suriyeliye ev sahipliği yapıyoruz. Dolayısıyla Suriye'de insani kriz çıkacak iddiaları bizim için gülünçtür. Mülteciler için parmağını oynatmayan kişileri Türkiye'yi sorguya çekmeye ne hakkı, ne de yetkisi vardır. Biz 4 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yaparken yaklaşık 3 milyon Suriyeliye de Suriye'de yardım ediyoruz. Bu Suriye nüfusunun yaklaşık üçte birine tekabül ediyor. Bunu yapan bir başka ülke var mı? Bugüne kadar krizin önlenmesi için ne tür adımlar attılar? Bunları sormak da doğal hakkımızdır. Barış Pınarı hız kesmeden hedeflerine devam edecek. DEAŞ, PYD/YPG'yi sınırlarımızdan arındırmak ve güvenli bölgeye Suriyeli mültecilerin geri dönüşünü sağlamak. Barış Pınarı Harekatı'yla demografik yapının değiştirileceği iddialarının dezenformasyon olduğunu ifade etmek isterim.

"HEDEFLERE ULAŞINCAYA KADAR HAREKAT KARARLILIKLA SÜRECEK"

Oradaki demografik yapıyı bozan PYD/YPG'nin kendisidir. Biz Türkiye olarak hiç kimseyi gitmek istemediği bir yere zorla göndermek gibi bir planın içerisinde değiliz. Mültecilerin evlerine giderken zora sokacak, onların can ve mal güvenliğini tehlikeye atacak eylemin içeresinde olmamız düşünülemez. Hedeflerine ulaşana kadar Barış Planı Harekatı kararlı bir şekilde devam edecektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın yaklaşık 4 yıldır bütün dünyanın gözü önünde feryat etmesine rağmen dünyanın bir şey yapmayacağını gördük. Sayın Cumhurbaşkanımız ABD ile Avrupalı liderlerle sayısız görüşmeler yaptı. Ulusal güvenliğimiz açısından bunun varoluşsal tehlike olduğunu belirtti. Harekat planlandığı şekilde tempo, ritim, kapsam ve süresini askeri uzmanlarımızın belirlediği çerçevede, siyasi direktiflerle devam edecektir.

SORULAR VE CEVAPLAR

"ABD YERİNE RUS BAYRAĞININ DİKİLMESİ KABUL EDİLEMEZ"

Ruslarla Suriye konusunu uzun süredir konuşuyoruz. Astana sürecinde çok önemli yürüttüğümüz süreç var. Rus tarafı bu konudaki hassasiyetimizi iyi bilmektedir. Orada ABD bayrağı yerine Rus bayrağının geçip YPG/PYD'yi himayesine alması bizim için kabul edilebilir bir şey değildir. Ruslarla bizim bu konuda, dün akşam sayın Cumhurbaşkanımızla sayın Putin'in görüşmesi oldu. Suriye'nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği, etnik sosyolojik dengeleri açısından PYD/YPG tahakkümünün sonlanmasının zamanı gelmiştir. Artık bu rahatlığı bulamayacaklardır. Türkiye bu konuda son derece kararlıdır. Bu Amerikalıların çekilme süreci, Münbiç, Kobani gibi konuları önümüzdeki günlerde konuşmaya devam edeceğiz. Yarın ve öbür gün Ruslarla konuşmaya devam edeceğiz.

"KÜRTLERİN HAKKINI KORUNMASINI İSTEYEN CUMHURBAŞKANIMIZDI"

ABD Meksika sınırını güvence altına almak için birtakım tedbirler alıyorsa, aynı şekilde bizim sınırlarımızı korumak en doğal hakkımızdır. DEAŞ'la mücadele ediyor bahanesiyle terör örgütüne silah vermenin, Meksika sınırında uyuşturucu ile mücadele ediyor diye bir örgütü silah vermesiyle aynıdır. ABD bu hataları çok yaptılar. Şu anda maalesef PYD/YPG politikasında sıkışmış kalmış durumdalar. Bizim önerimiz, ABD yardımı, desteği gelmeden önce Suriye'de YPG/PYD gibi silahlı güç yoktu. Esed'e ilişkilerimizin iyi olduğu, katliamlar başlamadığı önceki dönemde Suriye Kürtlerinin hakkını, hukukunu gözetmesi konusunda ilk uyarıları yapan sayın Cumhurbaşkanımızdı. ABD Başkan Yardımcısı'nın bu çerçevede Türkiye'ye geldiğini biliyoruz. Yarın sayın Cumhurbaşkanımızın ABD Başkan Yardımcısını kabul etmesi planlanmaktadır.

"SURİYE REJİMİ İLE GÖRÜŞMEMİZ SÖZKONUSU DEĞİLDİR"

Bizim Esad rejimiyle resmi olarak görüşme temasımız yok. Bir mesaj iletmemiz gerektiğinde, özellikle askerlerimizin can güvenliği sözkonusu olduğunda bunu Ruslar ve İranlılar üzerinden iletiyoruz. Esad konusunda pozisyonumuz bellidir. Sayın Cumhurbaşkanımız da pekçok vesile ile ifade etmiştir. Bu konuda bir değişiklik yok. ABD'li O'brein ile görüşmemiz oldu. 6 Ekim akşamı sayın Cumhurbaşkanımız sayın Trump'la yaptığı telefon görüşmesinde açıkça bugüne kadar güvenli bölge konusunda birçok görüşme yapmamıza rağmen sonuç alınmadığını, oyalama taktiğinin devam ettiğini ifade ettiler. Ondan sonra da 9 Ekim'de harekat başladı. Biz bu görüşlerimizi Amerikalı muhataplarımıza açık şekilde ifade ettik. Obama döneminden kalma yanlış politikanın Trump döneminde devam edilmesinin yanlış olduğunu ifade ettik.

"BİZİ UYARANLAR DÖNÜP RAKKA OPERASYONUNA BİR BAKSIN"

Suriye'deki ayrılıkçı gündemi olan Marksist-Leninist bir gündemi olan YPG'yi Teksak'taki Evangelist'in savunuyor olması bir ironiyi ortaya koyuyor. Biz sivillerin korunması konusunda büyük hassasiyet içerisinde olduk. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı'ndaki hassasiyetimizi dünya biliyor. Biz şehitler verdik  Özgür Suriye Ordusu şehitler verdi. Bazen planlarda değişiklik yapıldı yeter ki siviller zarar görmesin diye. Buna mukabil Rakka operasyonunda 4 bin Suriyeli'nin öldüğünü hatırlatmak isterim. Bizi uyaranların dönüp bu karnelerine bakmaları gerekiyor. Harekata yönelik bu tür eleştirelerin yersiz olduğunu başka gündemin amacına hizmet ettiğini açıkça ifade ettik. Bizim pozisyonumuz net, güvenli bölgenin oluşturulması ve bu bölgeden terör unsurların çıkarılması, ağır silahların toplanması, tahkimatların dağıtılması olunca Barış Planı hedefine ulaşmış olacaktır.

"YAPTIRIMLARLA İLGİLİ TEHDİTLERE GEREKLİ CEVAP VERİLİR"

İncirlik Üssü'nün statüsüyle ilgili bir değişiklik öngörülmüyor. Yaptırımlarla ilgili olarak Türkiye güçlü ve onurlu bir ülkedir. Devlet kurumlarıyla, toplumu, siyaseti, parlamentosu, ekonomisiyle birlik ve beraberlik içinde bu tür tehditlere asla prim vermeyecek bir ülkedir. Biz hala bu sorunları birlikte çözelim diye bir çabanın içerisindeyiz. Müttefiklerimizle konuşarak çalışabiliriz diyoruz. Ama böyle tehditlerle geldiklerinde, geçmişte nasıl cevaplarını aldılarsa bundan sonra da alırlar. Bu tür yaptırımlara misliyle karşılık verileceğini Dışişleri Bakanımız da ifade etti. Bu konuda onların çalışması varsa elbette Türkiye Cumhuriyeti devleti bunu karşılıksız bırakmayacaktır.

"SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN PUTİN'LE YÜZYÜZE GÖRÜŞECEK"

Ruslarla temasımız devam ediyor. Yakın bir vadede sayın Cumhurbaşkanımızın sayın Putin'le yüzyüze görüşmesi olacak. Tarihi bende. Şimdilik paylaşmayayım müsaade edersiniz. Trump'ın ateşkes önerisine sayın Cumhurbaşkanımız terör örgütüyle müzakere masasına oturmayacağımızı net bir şekilde ifade ettiler.

SONRAKİ HABER