Vahap Aydoğan: Rollerimiz eril ya da dişil olsa da, yaşamdaki dinamikler cinsiyetsizdir…
Galerinin tamamı için tıklayınızAsıl sormak istediğimi en sona sakladım. Düş ve Döngü eserinizin hikayesi, süreci…Bir gazeteci olarak cinayet haberlerini yazarken, haberin etkisinde kaldığım, çok zorlandığım zamanlar oldu. Siz bir Annenin ağzından kızının cinayetini dinleyerek çizim yaptınız. Hem dinlemek hemde dinlediklerinizi çizmek psikolojik ve duygusal olarak sizi nasıl etkiledi? Özellikle Anne, kızının biyografisini gördüğünde neler düşündü neler hissetti? Gerçekten çok merak ediyorum.
Yıllardır insanların yaşamlarına tanıklık ediyor, biyografilerini çiziyorum. Ama hayatımda hiç unutamayacağım biyografi ve zaman dilimi elbette DÜŞ VE DÖNGÜ adlı eserimdir. Dinlerken yutkunduğum, çizerken ellerimin titrediği o kadar çok zaman oldu ki…
Bazen şunu düşünmeden edemiyor insan. Hırslarımız, egolarımız, kibirimiz, bir halt olduğumuzu düşünüp, başkalarının hayatlarının kahramanı olduğumuza kendimizi inandırdığımız…ya peki kahramanı sandığımız hayatların katili olup gerçeklere uyanmamız?
Çalışma özeline geri dönersek; Düş ve Döngü adlı çalışmam Ailenin isteği üzerine çalışılmış bir eser. Hukuki olarak son bulmuş yıllar öncesine ait bir dosyadaki cinayetin anatomisini tabloya aktardım. psikolojisi çok ağırdı ve çizimi ise çok etkileyiciydi.
Özellikle cinayetlere karşı bir farkındalık yaratmak kadın cinayetlerine ses olmak adına çalıştığım travmatik bir eser oldu.
Elbette tablonun her verisinde psikolojisi ağır bir kompozisyonun varlığından söz edebilirim. Annenin eser hakkındaki izlenimlerini yada ailenin esere bakışını yazmayı hiç düşünmedim. Yazmamda şık olmaz diye düşünüyorum.
Son olarak 8 Mart özelinde kadın cinayetlerinin son bulmasını temenni ediyor, bu tarz acıların bir daha yaşanmamasını tüm kalbimle diliyorum.
Değerli düşüncelerini bizlerle paylaşan sanatçı dostum Vahap Aydoğan’a çok teşekkür ediyorum..
Yağmur TANYILDIZ