Eski Gölcük Belediye Başkanı Barış: Depremle ilgili bilgi birikimimiz olsaydı, bu kadar yıkım olmazdı

TÜÜRKİYE'yi sarsan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin 16'ncı yıldönümünde, deprem kurbanları anılıyor. Depremin merkez üssü olması nedeniyle en büyük can ve mal kaybının meydana geldiği Gölcük İlçesi'nde o tarihte Belediye Başkanı olan İsmail Barış, o dönem kendisi ve devletin diğer kademelerinde bulunan görevliler dahil kimsenin depremlerle ilgili yeterli bilgi birikimi araştırması olmadığı...

F5HABER F5HABER
Eski Gölcük Belediye Başkanı Barış: Depremle ilgili bilgi birikimimiz olsaydı, bu kadar yıkım olmazdı

TÜÜRKİYE'yi sarsan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin 16'ncı yıldönümünde, deprem kurbanları anılıyor. Depremin merkez üssü olması nedeniyle en büyük can ve mal kaybının meydana geldiği Gölcük İlçesi'nde o tarihte Belediye Başkanı olan İsmail Barış, o dönem kendisi ve devletin diğer kademelerinde bulunan görevliler dahil kimsenin depremlerle ilgili yeterli bilgi birikimi araştırması olmadığı için, binaların da bilinçsizce inşa edilmesi nedeniyle çok fazla can ve mal kaybı meydana geldiğini söyledi.

Deprem döneminde Gölcük belediye Başkanı olan ve şu anda bir üniversitede öğretim görevlisi olan İsmail Barış Kavaklı Mahallesi'nde hasarlı oldukları halde 16 yıldır yıktırılamayan Denizevler'in harabe görüntüleri önünde basına açıklamalarda bulundu.

6 BİN ŞEHİT VERDİK

O dönem deprem konusunda gerekli araştırmaya ve bilgi birikimine sahip olmadıklarını vurgulayan Barış şunları söyledi:

"O tarihlerde başkaları da benden farklı değildi. Bunun idraki ancak müthiş bir felaketle anlaşılabiliyor. Keşke daha önce bu bilgilere sahip olsaydık. Keşke bizim yapı deniticilerimiz, mimarlarımız, mühendislerimiz, müteahhitlerimiz, fen ve imar işleri müdürlerimiz, belediye başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz, bayındırlık bakanlığı çalışanları, o dönemki Afet İşleri Genel Müdürlüğü bu işin farkına çok ciddi bir şekilde varabilseydiler. Bunlar olmadığı için 17 Ağustos depreminde Gölcük'te 6 bin şehit verdik."

'BİR KAT FAZLA YAPMAK İÇİN BİZİ ZORLARLARDI'

Depremde insanları binaların öldürdüğü hatırlatmasında da bulunan İsmail Barış sözlerini şöyle sürdürdü:

"Depremler insanları binalar nedeniyle öldürüyor. Eğer biz ulusal anlamda, toplum olarak, sivil toplum örgütleri olarak depremin öncesinin hazırlıklarını, deprem anında alınması gereken tedbirlerin ve depremden sonra yapılması gerekenleri öğrenebilseydik, öğretebilseydik ve uygulayabilseydik. Mutlaka depremler olacak, çünkü deprem bölgesinde yaşıyoruz. Fakat can kayıplarımız asgari düzeyde, neredeyse yok denecek kadar az olacaktı. Gölcük'te depreme biz halk olarak hazır değildik. Halkımızın çoğu bir kat daha fazla kat yapabilmek için belediye meclis üyelerini, belediye başkanlarını, imar işleri müdürlüklerini zorlarlardı. Hatta bu yüzden de başkanlara, müdürlere bozulurlardı fazla kat vermedikleri zaman."

'DEPREM ÖNCESİ VE SONRASI İYİ BİR SINAV VEREMEDİK'

Deprem öncesi ve sonrası iyi bir sınav verilemediğini de söyleyen İsmail Barış şöyle konuştu:

"Bütün bunlara baktığıız zaman deprem öncesi ve deprem sonrasında iyi bir sınav veremedik o dönemlerde. Deprem sonrasında Gölcük çok arada kalmış bir yerdi. Önümüz deniz arkamız Samanlı dağları. Gelecek olan yardımlar da Bursa tarafından gelenler Yalova'da, İstanbul tarafından gelenler Körfez ve İzmit tarafında, Ankara tarafından gelecek yardımlar da Düzce ve Sakarya tarafında kesildiği için Gölcük depremle başbaşa kaldı. Donanma Komutanlığı'nın desteklerini görme şansımız yüksekti. Ama tersanede ve Donanma Komutanlığı'nın binalarında da hasarlar olunca herkes kendi derdine düştü. Donanma ile karşılıklı cok ciddi manada da yardımlarımız olmuştur. Ama orada da büyük hasar vardı."

'DEVLET BİR HAFTA SONRA GÖLCÜK'E AYAK BASTI'

Deprem sonrası devletin bir hafta sonra desteğini görmeye başladıklarını kaydeden İsmail Barış şunları anlattı:

"Devlet ancak gerçek manada bir hafta sonra Gölcük'e ayak basmıştır. O bir hafta içerisinde sularımız yok, yiyeceğimiz yok, artçı depremler devam ediyor ve insanlar tedirgin. Dün zengin olarak yatan insanlar o gün yiyecek ekmeği bulunmayan insanlar konumuna geldi. İnsanların bir kısmı cenazelerini alıp başka yerlere gitti. Cenazeleri gömecek yerlerimiz, onları kefenleyecek kefenlerimiz, onları yıkayacak suyumuz yoktu. Bir hafta sonra ancak birtakım şeyler devlet imkanları söz konusu olmaya başladı. Amatör bir radyocu yardımıyla kötü durumda olduğumuzu ve yardıma ihtiyacımız olduğunu söylediğimi, dünyaya duyurduğumuzu hatırlıyorum. Bu arada kaymakam değişti, kamunun yeniden yapılanmasıyla ilgili yeniden düzenleme yapıldı. Bir kaos vardı, bir kaos daha geldi."

'HİBE KREDİYİ ZAMANINDA KULLANAMADIK'

Avrupa Yatırım Bankası'ndan alınan krediyi zamanında kullanamdıklarını da belirten Barış şunları söyledi:

"Avrupa Yatırım Bankası'ndan hibe kredi temin ettik. Ama 2002 Aralık ayına kadar bu krediyi alıp Gölcük'ün alt yapısını yapamadık. Yeni hükümetin kurulmasıyla krediyi temin edebildik. Yaklaşık 20 ülkeye mektup yazmıştım. Depremi anlatabilmek için deprem kenti oluşturup 'dünyadaki her ülkenin kendi mimari özelliğine uygun mahallelerden olsun' teklifimiz vardı. Bu ülkelerden 15 tanesinden olumlu cevap almamıza rağmen sayın 'Ecevit bir yardım yapılacaksa bizim tarafımızdan gerçekleşsin' demişti. Bu nedenle krediyi alamamıştık."

'HUKUKİ SÜREÇ NEDENİYLE DEVLET BİNA YIKAMIYOR'

Gölcük'te yıkım kararı verilen hasarlı binalarda hukuki süreçleri devam edenlerden sıkıntı yarattığını da söyleyen Barış şöyle dedi:

"Onların hukuki süreçleri tamamlandıktan sonra yıkılmasıyla ilgili en küçük bir sıkıntı yok. Hukuki süreç varken yerel yönetim veya devlet bir binayı yıkamıyor. Bulunduğumuz Denizevler bölgesinde, Yeniköyün alt kısımları afete maruz alan söz konusudur. Bununla ilgili de süreç devam ediyor. İdari karar ve bilimin alması kurallar vardır. Bilim burada bina yapılır veya yapılamaz tereddütleri yaşanıyor. İskana müsait bir alan yok ve yer bunu kaldırmaz deniliyor. Burada yaklaşık 2 metre çökme meydana geldi. Batıya doğru gittikçe bu azaldı. 3 kilometrelik sahil şeridinde çökme oldu. Deprem öncesinde yükseklikten 2 metre aşağıda duruyoruz Denizevler bölgesinde. Buradaki vatandaşların sorunu çevresel açıdan da sorundur. Sahiller, günübirlik tesislerle vatandaşların rahat edebilecekleri imkana kavuşturuldu. Denizevler harabe. Gölcük merkezde yıkılan binaların kamulaştırılması ve onların yeniden hayata sokulmamasıyla karşı karşıyayız. Bu da dönüşümle çözüm noktasına doğru geliyor. Eski Gölcük'ün hareketliliği ile ilgili de bir takım sıkıntılar var. Yeni yerleşim bölgesinin yukarıya kayması, mevcut yerleşim bölgesinin aşağıda azalması nedeniyle hayat biraz durgun oluyor."

FOTOĞRAFLI

(DHA - Mustafa BAĞDİKEN- Ergün AYAZ)
SONRAKİ HABER