Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu

İZMİR Bornova'da kuaför Ahmet K., 'çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlamasıyla 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ahmet K., Yargıtay tarafından onanan hapis cezası kararının kendisine tebliğ edilmediğini belirtip, avukatı Orhan Altın, aracılığıyla 'adil yargılanma' hakkının kısıtlandığını belirtip, infazın durdurulması ve yeniden yargılanmak için...

F5HABER F5HABER
Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu

İZMİR Bornova'da kuaför Ahmet K., 'çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlamasıyla 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ahmet K., Yargıtay tarafından onanan hapis cezası kararının kendisine tebliğ edilmediğini belirtip, avukatı Orhan Altın, aracılığıyla 'adil yargılanma' hakkının kısıtlandığını belirtip, infazın durdurulması ve yeniden yargılanmak için Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu.

Ahmet K., 2007 yılında Çamdibi polis karakoluna götürülüp ifadesi alındı. Tutuklanan Ahmet K., dava aşamasında kefaletle tahliye edildi. Ahmet K., 'çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlaması ile yargılandığı İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından üç yıl önce 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Sanık Ahmet K., kararı avukatı aracılığıyla temyiz etti. Yargıtay 14. Ceza Dairesi, yerel mahkeme kararını aynen onadı.

Yargıtay'ın onama kararı kendisine tebliğ edilmeyen Ahmet K., onama kararını avukatı Orhan Altın'dan 2 Temmuz'da öğrendi. Avukat Orhan Altın, İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, ilamla ilgili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Ağır Ceza İlamat ve İnfaz Bürosunun 2015/1-7389 sayılı dosyasıyla infaz süreci hukuken başlatıldığını ve bütün iç hukuk yolları tükendiğini belirtip, müvekkiline onama kararları tebliğ edilmediğinden Anayasa'nın m. 38/6 da ifadesini bulan 'Kanuna aykırı elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez' hükmüne ve İHAS 6. maddesinde ifade edilen 'adil yargılanma hakkına aykırılık' teşkil ettiğinden, infazın durdurulması için Anayasa Mahkemesi'ne dilekçeyle başvurdu.

Orhan Altın, AYM'ye verdiği dilekçesinde, başvurma gerekçekçesi olarak şunları öne sürdü:

"Yasa gereği müvekkilimin 2007 yılında karakolda ifadesi müdafi olmadan alınmıştır. Müvekkile isnad edilen suçun alt sınırı 5 yıldan fazla hapis cezası öngördüğünden şu haliyle 5271 S.Yasanın 150/3 hükmü ihlal edilmiştir. İzmir 10. Sulh Ceza Mahkemesinin sorgu zaptından da kolluktaki ifadesini sorguda hakim huzurunda kabul etmemiştir. Böylelikle 5271 S.Yasanın 148/4 .maddesine göre kolluk ifadesi yasak delil niteliğine bürünmüştür. Soruşturma aşamasının kolluktan sonraki safhasında ve kovuşturma aşamasının tümünde müvekkilim yasak delil mahiyetinde olan kolluk ifadesini doğrulamamış, isnad edilen suçlamaları kabul etmemiştir. Mağdur anlatımları gerekse müvekkilim suçu kabullenmemesi nedeniyle savcılık, hakkında beraat kararı verilmesini talep etmiş ise de yerel mahkeme mahkumiyet yolunu seçmiştir. İzmir 1.Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında müvekkilimin kolluk ifadesini hükümde esas almıştır. Müvekkilim hakkında Yargıtay tarafından da onanan mahkumiyet hükmü kesinleşmiştir. İnfazı başlayacak ve hürriyeti de kısıtlanacaktır. Yapılan anayasaya aykırı uygulama müvekkilimin temel haklarını ihlal etmiştir. Mahkumiyet kararını onayan Yargıtay 14. Ceza Dairesi, Onama Kararının Anayasasının 38/6 ile İHAS' nin 6. maddesini ihlal etmiştir. Müdahalenin olumsuz sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama kararı verilmeli. Bunun mümkün olmaması durumunda uğranılan manevi ve maddi zararlar müvekkilime ödenmeli. Cezanın infazına başlanması başvurucunun özgürlüğünü kısıtlayıp daha ağır hak ihlaline yol açacağından, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 73. maddesine göre infaz tedbiren durdurulsun. Yeniden yargılanma hakkı verilsin."

(DHA - Bahri KARATAŞ)
SONRAKİ HABER