Bir memleket gibidir halı saha
‘Yeminimi bozdum’ cümlesinin en çok yakıştığı yer halı saha olabilir. İnsan başta kendine ve birbirine ne söz verirse versin, ayağını halıya bastı mı hepsini güzelce unutuyor. Biz de bir süredir ata sporumuz olan halı sahacılıkla iştigal ediyoruz. Beceriksizliğin ve anlamsız kendini paralamanın kitabını yazıyoruz.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te F5Haber'e abone olun
F5Haber'e Google News'te abone olun
Abone Ol“Bırak bırak bırak!” Topu tam almak üzereyken bu sesle irkiliyorum. Kafamı kaldırıp bir bakıyorum; Ercan tren gibi geliyor bana ve topa doğru. Gözlerinden ateş çıkıyor. Gel de bırakma...
Futbolda ‘boşa kaçmak’ dedikleri tam bu olmasa gerek. Ercanım olanca hırsıyla yapıştırıyor topa. Top dağa gidiyor ama Allah’ı var, sert vurdu mu vurdu! Sanki normalde oradan vurduğu 10 şutun 9’u giriyormuş da bu sefer olmamış gibi bir edayla ellerini başına götürüyor, şovu bitince de “Hadi beyler, tempo” diye bağırarak yerine dönüyor. Sanırsın sahanın ortasına yapışıp kaldığımızda hastane masraflarımızı cebinden ödeyecek ayarsız.
Evet efendim, halı sahadayız. Birkaç hafta evvel mahalleden arkadaşlarla sohbet halindeyken mobilyacı kankam Ercan’ın gazına geldik, kendi aramızda bir maç yapalım hem de işte spor olur dedik. Bu, benim için, iki sosyal çevremin bir top peşinde birleşmesi anlamına da geldi. Esnaf arkadaşlarımdan iki takım çıkmayınca beyaz yakalı arkadaşlarımı da projeye entegre ettim.