Derya Alabora'dan çarpıcı Uğur Yücel yorumu! 'Hâlâ evliyiz, boşanamadık'
Sibel Arna’nın YouTube programına konuk olan oyuncu Derya Alabora, 1983’te nikâh masasına oturduğu Uğur Yücel’le yıllar önce ayrılmalarına rağmen kâğıt üstünde halen evli olduklarını açıkladı: “Boşanamadık bir türlü!” dedi.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te F5Haber'e abone olun
F5Haber'e Google News'te abone olun
Abone OlSibel Arna’nın YouTube programına konuk olan oyuncu Derya Alabora, 1983’te nikâh masasına oturduğu Uğur Yücel’le yıllar önce ayrılmalarına rağmen kâğıt üstünde halen evli olduklarını açıkladı: “Boşanamadık bir türlü!” dedi.
Sibel Arna’nın YouTube programına konuk olan oyuncu Derya Alabora, 1983’te evlendiği Uğur Yücel’le ayrılmalarına rağmen boşanmadıklarını itiraf etti: “Biz 30 yıl evli kaldık. Daha doğrusu 30 yıl aynı evi paylaştık. Yoksa kâğıt üzerinde hâlâ evliyiz. Artık birlikte değiliz. Neden boşanmıyoruz bilmiyorum, boşanamadık bir türlü. Galiba artık bir önemi yok. Evlenip boşanmanın bizim için bir anlamı yok.
AİLE OLMAK BU!
Zaten ayrı yaşıyoruz ama arkadaşlığımız, sohbetimiz devam ediyor. Biz aileyiz, gerisinin bir önemi yok. Nedir aile olmak? Onun için hâlâ her şeyi yapıyor olabilmek, sevmek, sevginin devam etmesi, kıyamamak, kıymet vermek, başına bir şey gelirse çok üzülmek, bir derdinde yanında olmak. Aile olmak bu!”
UĞUR YÜCEL HAYRANIYIM
Programda en beğendiği oyunculardan bahseden Derya Alabora, o isimler arasında Uğur Yücel’i de saydı: “Beni en rahat hissettiren kadın ünlüler Julianne Moore ve Meryl Streep. Onların canlandırdığı karakterleri seyrederken içim gidiyor. Sert ve aykırı karakterleri oynuyorlar. Risk alıyorlar ve o kadar güzel oynuyorlar ki, kıskanmamak elde değil. Erkeklerden Al Pacino hayranıyım ben ve paralel olarak da Uğur Yücel hayranıyım. Çok iyi bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. Son zamanlarda Demet Akbağ’la beraber çıkardıkları performansı izliyorum. O kadar güzel oldu ki, bayılıyorum. Çok şeker oldular”
AMERİKA'DA OLSA BAŞKA OLURDU
Derya Alabora dikkat çekici bir açıklama daha yaptı: “Kızıl saçlı ve çilli bir kadın olduğum için çocukluğumdan beri çok ötekileştirildim. Sektörde de aynı şekilde. Türk tipi değilim. Yapımcı ve yönetmenlerin istediği küçük burunlu, ince belli, büyük memeli ‘standart güzel’ dayatmasına uymuyorum. Amerika’da ya da İngiltere’de olsaydım çok başka yerlerde olurdum.”