#takibetakip
‘Beni Takip Et’ sosyal medyayla televizyonun gücünü birleştiriyor.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te F5Haber'e abone olun
F5Haber'e Google News'te abone olun
Abone OlYıl 2001. Ülke, Melihçiler ve Eraycılar olarak ikiye bölünmüş durumda. Aylardır, 24 saatin mümkün olan her dakikasında nefes almadan izlediğimiz ‘Biri Bizi Gözetliyor’un ilk sezonu Melih’in galibiyetiyle bitiyor ama hem programın hem benzerlerinin arkası çığ gibi geliyor. Tabii ki onları da göz kırpmadan izliyoruz. Dedikodular, küçük hesaplar, büyük numaralar bizim hayatımızda hiç olmazmış gibi dehşete kapılıyor, sonra o programların parçası olmak, ekranda yarışmak üzere seçilmek için çırpınıyoruz. Akademisyen yazar Tayfun Atay’ın deyişiyle ‘meşhuriyet çağı’nın göbeğindeyiz ve meşhuriyete giden yol televizyon ekranından geçiyor.
Günümüze gelelim; o dönemde doğan çocuklar 18’ini geçti. Artık hayatımızda sosyal medya var, “Kanalıma hoş geldiniz” var. Bir bölümü üç saate yayılan diziler var ama istediğimiz programı istediğimiz zaman izleyeceğimiz platformlar da var. Sanki dizginler elimizde, sanki kendimizi göstermek için kanalların bizi seçmesine gerek yok gibi. Derken, çarşamba sabahı Ajans Press’in açıklaması geliyor: Her gün 3 saat 34 dakikayı televizyon ekranının karşısında geçiriyormuşuz. 2006’nın günlük televizyon izleme süresi olan 5 saat 8 dakikayı azaltmışız epey ama her gün 3.5 saat az değil. İşte bu bilgi, sosyal medyayla doğrudan ilgili ‘Beni Takip Et’in neden bir televizyon kanalında yayımlandığını da gayet güzel açıklıyor bence. Kendi kanallarımız, sosyal medyamız var tabii ama kısa yoldan öne çıkmanın, görünür olmanın yolu hâlâ televizyondan geçiyor.
Yarışmanın