Çinli polis mahkemede her şeyi anlattı: İnançlarını kırmak için pislik yedirdik!

Çin'in Doğu Türkistan’da yaptıkları ilk kez bağımsız uluslararası bir mahkemeye taşındı. İngiltere’nin başkenti Londra’da 4 -7 Haziran’da ilk duruşması gerçekleşen mahkemede Çin'in Doğu Türkistan'daki Uygurlara yönelik zulmüne ilişkin konuşan tanık ve kurbanlar, toplu tecavüz ve taciz gibi şahit oldukları olayları anlattı.Türkistan Press'ten Muhammed Ali Atayurt'un haberine göre; Duruşmada ilk Kamp mağduru Nayrola, ailesi ve özellikle kuzeni Mayire Yakup için tanıklık verdi. 2013 senesinde Doğu Türkistan’daki kuzeni Mayire’nin Australia’da yaşayan annesinin ev alması için para gönderdiği nedeniyle 2018 yılında toplama kampına alınarak 10 ay kampta zorla tutulduğunu bu süreçte çeşitli şekilde ÇKP’ye sevgi gösterisi sergileyen, teşekkür eden ve öven kızıl şarkılar öğretildiğini, sürekli işkence yapıldığını daha sonra 2019 Nisan ayında uluslararası terör örgütüne finanse sağlamak suçundan tutuklandığını anlattı.ESKİ ÇİNLİ POLİSİN TANIK İFADESİ DİNLENDİ Almanya'dan katılan ve kimliğinin gizli kalmasını isteyen eski Polis memuru bir Çinli, rejim yönetiminin Doğu Türkistan genelindeki Uygur halkından nasıl veri topladığını anlatarak Uygurların günlük yaşamlarında nereye gittikleri, kimlerle görüştüğü ve ne konuştuğu gibi verilerin toplandığı, kimlik kartlarındaki çip sayesinde takip edildiğini, eğer bir şüpheli ise anında sistem tarafından hedefe alındığını ve Polis tarafından hemen tutuklanacağını anlattı.Okullar da dahil olmak üzere mahalle komiteleri, “Düşüncelerinde sorun yaşayan” tüm kişilerin polis merkezine bildirileceği, her köyün bir doğum kontrol ofisi olduğunu, gözetimin her yeri kapsadığını, Listede adı geçenlerin görüldüğü yerde tutuklanabildiğini vurgulayan eski Polis, Uygurlar “ÇKP’yi devirmeye çalışanlar” olarak kabul ediliyor.” dediEski Polis, sorgulama sürecine değinerek herhangi bir kayıt yapmak zorunda değil. Polisin işkence yapma ve itiraf ettirme konusunda sınırsız yetkisi var.” dedi.“İNANCINI KRMAK İÇİN PİSLİK YEDİRDİK” İşkence yöntemleri konusunda her hangi bir eğitim alıp almadığı sorulan Çinli polis "Bu oldukça gizli bir bilgi ve ben ilk Doğu Türkistan’a geldiğimde polisin mahkumlara işkence etme yetkisine sahip olduğunu söylerdi. Nasıl işkence edileceği konusunda eğitim almanıza gerek yok, dayak, ciğerleri su ile doldurmak için boğazına boru ile su dökmek, elektrikli cop ile mahrem yerlerine işkence etmek, aç ve susuz bırakmak, inancını kırmak için pis şeyler yedirmek.”Tanık Çinli polise, bu insanlık dışı, aşağılayıcı muamele ve zulmün amacı soruldu; ÇKP’ye itaati ve bağlılığı pekiştirmek için Uygurların nasıl devlet düşmanı olarak görüldüğünü ve dolayısıyla insan olarak görülmediğini ifade eden Çinli polis; “ÇKP hükumeti, kendisine karşı gelen her gücü terörist, halk düşmanı olarak tanımlıyor ve bunlar insan olarak kabul edilmez, bu yüzden onlara istediği şekilde muamele edebilir. Bu bakımdan Uygurlar her türlü aşağılayıcı, insanlık dışı muamele görüyorlar.” Dedi.ÇİN, DOĞUM KONTROLÜ ADI ALTINDA BEBEKLERİ ÖLDÜRÜYOR Türkiye'de yaşayan Kamp Mağduru Nursimangul Abdureşit, annesinin Çin'in doğum kontrol politikasının kurbanı olduğunu, köy yetkilileri tarafından kadınlara RİA ve hamilelik kontrollerinin nasıl yapıldığını, Zorla Çalıştırma fabrikalarından kaçan Uygur kızlarının ne tür işkencelere maruz kaldığını, baldızının ikizlere hamile olduğunu ve Çin’in baskısı altında onları kürtaj ettirmek ve ağır cezalarla yüzleşmek zorunda kaldığını derin üzüntüyle ifade etti.Mahkeme başkanı Geoffrey Nice Mahkeme'nin ailesinin nerede olduğu konusunda ÇKP’ye bir soru önerisi vermesini isteyip istemediği sorulduğunda kamp tanığı Nursiman hanım ailesinin zaten kamplarda olduğunu ve bu yüzden onlara daha kötü bir şey olamayacağını belirterek kabul etti. Bir sonraki tanık Mahmut Tevekkül 2009 ve 2010 yıllarında iki kez siyasi tutuklu olarak gözaltına alındığını, burada ağır ve kötü muameleye maruz kaldığını, Oğlu gözlerinin önünde işkence gördüğü ve karısına zorla RİA takıldığını belirtti.8 aylık bebeklerin öldürüldüğünü anlatan Tevekkül’den detay vermesi istendi; köyündeki bir kadının 8 aylık hamile olduğunu ve para cezasını karşılayamadığı için zorla kürtaj yapıldığını ve 8 aylık bebeğin gömülme anına bizzat şahit olduğunu dile getirdi. Köydeki hastanelerde kadınlara zorla kürtaj yapıldığını, bu bebeklerin çöp kutusuna atıldığına köydeki bir çok kişinin şahit olduğunu ifade etti. Ayrıca cezaevindeyken fiziki işkencelere maruz kaldığını anlatan tanık, Polislerin ona "Sen insan değilsin, sadece bir kölesin.” diyerek aşağılandığını anlattı. “GELECEK 20 YIL İÇİNDE UYGUR NÜFUSU 4,5 MİLYON ARASINDA AZALABİLİR “ Duruşmanın son tanık araştırmacısı Dr. Adran Zenz kapsamlı araştırmalarında özellikle de zulmün devam etmesi Doğu Türkistan'daki Uygur ve diğer milletlerin doğumunu 20 yıl içinde 2,6 ila 4,5 milyon arasında azaltabileceğini öne sürerken ÇKP'nin niyetinin Doğu Türkistan'daki Uygur nüfusunu seyreltmek olduğunu özetledi. Doğu Türkistan genelinde etnik çoğalmanın azalması için doğum önleme yöntemlerinin kullanıldığını belirterek, nüfus engellemenin dört yolunu açıkladı: 1. Gözaltı ve hapis 2. Zorla çalıştırma 3. Çocukların ailesinden kopartılması 4. Zoraki Doğum kontrolleri ile Uygur halkının doğum oranlarının düşürüldüğünü ortaya koydu. ÇKP'nin Uygurları göreceli olarak belirli bir nüfus düzeyine indireceğini savunan Dr. Zenz, ÇKP’nin zorunlu çalıştırma politikasıyla ulaşmak istediği amaç ucuz işgücü yaratmak değil, Doğu Türkistan’daki nüfusu kontrol etmektir.” İfadesiyle Çin’in Doğu Türkistan’da işlediği insanlık dışı suç ve Soykırım faaliyetlerine karşı tanıklık verdi ve 4 gün süren Mahkemenin son duruşması eylül ayında tekrar görülmek üzere kapatıldı.