Sosyal Medya'da tartışma adabı!

Eskiden kahvehane masalarında ülkeyi kurtarmak diye bir tabir vardı.

F5HABER F5HABER
Sosyal Medya'da tartışma adabı!

Çoğumuzun sosyal medya bağımlısı haline geldiği şu günlerde üzülerek farkediyorum ki, bu alışkanlık sosyal medyaya kaymış durumda. Siyasetin kirli bir oyun olduğunu bildiğimizden mi, ülkede vekil seçilebilmek için kalın bir cüzdana ya da aşirete sahip olmak gerektiğinden mi, yoksa cesaret edemediğimizden midir bilinmez, aktif siyaset yapmak yerine olduğumuz yerden konuşmak daha cazip geliyor hepimize.

İlginç olan şu ki ülkeyi başkalarından değil, birbirimizden kurtarıyoruz. Ülke insanları olarak dış mihraklardan çok, içeride bizimle aynı düşüncede olmayanı sakıncalı buluyor, yıllar geçse de biz ve onlar olarak bölünecek bir şeyler hep buluyoruz. 70'lerde sağcı-solcu, 90'larda laik-irticacı, şimdilerde ise çapulcuevdeki %50... Bu bölünmenin en çirkin yansıması ise sosyal medyada yaşanıyor.

Masadan klavyeye taşınan sohbette değişen sadece mekan da değil. Yüz yüze olmamanın verdiği rahatlıkla iletişim tarzı da hayli değişik. Tartışma adabı diye bir şeyi ara ki bulasın. Özellikle Gezi olayları sırasında gördük ki, tarafların değil birbirlerinin eylemlerine, fikirlerine dahi tahammülleri yok. Küfrün, hakaretin bini bir para. Durumdan en çok zarar görenlerse pek tabii ki kendilerini erişilmezliğe konumlamış ancak sosyal medya sayesinde artık hayli erişilebilir olan, bol takipçili ünlüler ve siyasiler.

Toplumsal olaylara duyarlı olmak, siyaset ve kamu düzenini etkileyen kararlarlar hakkında fikir sahibi olmak ve bunu ifade etmek çok doğal. Ancak aynı fikirde olmadığımız, üstelik çoğunluğunu tanımadığımız insanlara yüz yüze olmamanın verdiği rahatlıkla ağzına her geleni söylemek inanılmaz çirkin.

Bu çirkinliği önlemenin yolu ise sosyal medyadaki gönderilerin de günlük hayattaki davranışlarımız gibi bir bağlayıcılığı olmasından geçiyor. Unutmamak gerekir ki özgürlük, bir başkasının özgürlüğünü sınırlamadığı sürece anlamlı.

Dilediğimiz konuda dilediğimizi düşünebiliriz ancak düşünceleri ifade ederken karşımızdakine hakaret etmeye, klavye başında sanal bir kişilik ya da yumurta kafa olarak bile hakkımız yok.

elif@soylesigunlugu.com
soylesigunlugu.com

SONRAKİ HABER