Uğur Dündar: Adil bir açık oturum yönetmek istiyordum, ama bu ortamda gazetecilik yapılmaz

Gazeteci Uğur Dündar, Yıldırım ile İmamoğlu'nun katılacağı oturumu neden yönetmek istemediğini anlattı. Dündar "Benim hiç kimseye yaranmak gibi bir derdim yok, sadece adil bir açık oturum yönetmek, gazetecilik yapmak istiyordum. Ama bu ortamda gazetecilik yapmak mümkün değil.’

F5HABER F5HABER
Uğur Dündar: Adil bir açık oturum yönetmek istiyordum, ama bu ortamda gazetecilik yapılmaz

Habertürk yazarı Oray Eğin, 23 Haziran'da yenilenecek İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı seçimi öncesi gerçekleştirilmesi planlanan Ekrem İmamoğlu-Binali Yıldırım oturumuna ilişkin olarak gazeteci Uğur Dündar'la konuştu.

Eğin'in "Uğur Dündar: Bu ortamda gazetecilik yapmak mümkün değil" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Öncelikle ’Ben hiçbir zaman gelin güvey olmadım, bu tartışmayı yönetmek için talip olmadım,’ dedi. ’Binali Bey böyle bir fikir ortaya atınca ben de acaba 17 sene önceki gibi adayları ekrana çıkartıp uygar bir tartışma yapabilir miyiz diye umutlandım.’

Uğur Dündar daha program hakkında düşünürken Türkiye’nin 17 sene önceki ülke olmadığını anladı. Sosyal medyada başlayan saldırılar bu işin evrensel standartlarında, objektif kriterlerle yapılamayacağını gösterdi.
‘Muazzam bir kutuplaşma ortamı var,’ diye devam etti Dündar. ’Aklımdan geçenleri gerçekleştirmenin mümkün olmayacağını anladım.’

Dündar’ı düşündüren ve kararından vazgeçiren bu aşırı kutuplaşma ortamı. Her iki tarafın da abartılı ve spekülatif saldırılarıyla 50 seneden sonra uğraşmak istemiyor haklı olarak. Daha program başlamadan masadaki oturma düzeninden sunucunun mimiklerine kadar saldıracak malzeme bulmakta zorlanmayacaktı fanatikler.

‘Ekrem İmamoğlu tartışmadan ortada ayrılsa bile bunun sorumlusu yönetici olacaktı,’ diyor Dündar. ’Benzer şekilde karşı taraf da kaşı gözü oynadı, İmamoğlu’na destek çıktı gibi aklımın ucundan geçmeyen spekülasyonları yaymaya başlayacaktı.’

Yayında olması gerektiği gibi İstanbul seçimleriyle ilgili adayları zor durumda bırakacak her sorunun sorulması gerekecekti sonuçta. Türkiye’de hiçbir siyasetçi soru sorulmasından, hesap vermekten, sorgulanmaktan hoşlanmıyor; çeşitli programlarda gördük, en ufak bir sorgulamada parti taraftarları linç kampanyasını başlatıyor. Geçtiğimiz haftada bu tehlikeli ortamla ilgili arka arkaya kaç tane yazı yazdım; Uğur Dündar’ın yönetiminde belki bu fanatizm son bulur diye umut ediyordum. 

Sonuçta linç galip geldi, sosyal medyanın zehirli ve çamurlu ortamına bulaşmak istemeyen Dündar vazgeçti.

‘Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranmak mümkün,’ diyor. ’Benim hiç kimseye yaranmak gibi bir derdim yok, sadece adil bir açık oturum yönetmek, gazetecilik yapmak istiyordum. Ama bu ortamda gazetecilik yapmak mümkün değil.’

Ne diyeyim, bir fırsat kaçtı."

SONRAKİ HABER