İşte 10 soruda yenidoğan bebek çetesi
İstanbul'da 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk eden çete, soğukkanlı ve profesyonel profil çiziyor. Bazı bebeklerin ölümüne de neden olan çete üyelerinden 22'si tutuklandı, bazı hastaneler de kapatıldı. İşte 10 soruda yenidoğan bebek çetesi...
YENİDOĞAN BEBEK ÇETESİ NEDİR?
Yenidoğan bebeklerin bazıları, doğumdan sonra yoğun bakıma ihtiyaç duyuyor.
Çete, bu durumu fırsat bilerek, bebeklerin yoğun bakım gereksinimi paraya çevirmeye başladı.
Bebekler, uygun sağlık hizmeti alacakları hastanelere değil, 112 Acil Servisi ile ortak çalışan şüphelilerin seçtiği ve "örgüt adına kârlı görünen" hastanelere gönderiliyordu.
İddianameye göre, çetenin asıl amacı bebeklerin iyileştirilmesinden ziyade daha çok para kazanmaktı. Fakat enfeksiyona açık bir ortam olan yenidoğan ünitelerine yatırılan bebeklerden bazıları, normalden daha uzun süre yatılı kaldıkları veya hiç gereksinim yokken bu bölüme yönlendirildikleri için hayatını kaybetti.
Şüpheliler ayrıca, usulsüz bir şekilde hastanedeki ilaçları satarak maddi kazanç elde ediyordu.
YENİDOĞAN BEBEK ÇETESİ NASIL ÇALIŞTI?
Yoğun bakıma ihtiyaç duyan bebekler, doktordan hemşireye kadar, organize ve koordineli olarak istismar edildi. Yenidoğan ünitesinde hayatını kaybeden bir bebeğin annesi olan B.N.'nin anlatımı aileleri soymak için nasıl bir sistem kurulduğunu iyi gösteriyor:
“Kızım yoğun bakımda 3 gece kaldı. Sonrasında doktor bana, ‘Burası 1 aylık bebekler için bir yer. Sizin bebeğiniz burada kalırsa ölür. Başka hastaneye gidin’ dedi. Biz hastane bulamadık. Yoğun bakımdan sorumlu doktor bize bir hastane söyledi. Yoğun bakım ücretinin gecelik 7.000 lira olduğunu, kızımın 2 hafta tedavi görmesi gerektiğini anlattı. Kabul ettik. 35.000 lira ödeme yaptım. Bana medikal bir çok şey aldırdılar. Sonrasında hastaneden çıktım. Ertesi gün beni arayarak hastaneye gitmem gerektiğini söylediler. Hastaneye gittiğimde doktor kızımın sabaha karşı öldüğünü söyledi. Bebeğim diğer hastanede 4 gün kaldı. Bu hastanede 1 gece kaldı. Sabah saatlerinde ölüsünü aldım.”
ÇETENİN LİDERİ KİM?
İddianameye göre, acil durumdaki hasta bebekler, anlaşmalı hastanelere, yeterli kapasite ve donanıma sahip olup olmadığına bakılmaksızın yönlendiriliyordu. Çetenin lideri iddianameye göre doktor Fırat Sarı.
Kayıtlarda Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi'nin sahibi olarak görülen Fırat Sarı, İstanbul'daki bazı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerini bu yapıyı daha da genişletebilmek için kiralamış, bu ünitelerde kendisini "doktor" olarak tanıtan hemşirelere görev vermişti.
Sorgusu sırasında Sarı'nın, PKK bağlantısı nedeniyle geçmişte yargılandığı anlaşıldı. Sarı, ifadesinde suçlamaları reddetti. Her şeyin prosedüre uygun olduğunu savunan Sarı, banka hesabındaki para hareketlerine ilişkin skandal ifadeler kullandı.
PKK ÜYELİĞİNDEN 5 YIL HAPİS
İfadesinde etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemediğini söyleyen Fırat Sarı, "Tıp fakültesinde okuduğum zaman PKK örgüt üyeliğinden hüküm giyerek 5 yıl civarı cezaevinde yattım. Medisense Sağlık Hizmetlerini yaklaşık 7-8 yıl önce kurdum. Yüzde 100 hisseli sahibiyim" dedi.
Sarı'nın kendisiyle bağlantısı olmayan hastanelerdeki çalışanlara sürekli para gönderdiği ortaya çıktı. Sarı, bu durumu şöyle savundu:
"Şirketim ve tarafımdan gönderilen paralar daha önce de açıkladığım gibi danışmanlık verdiğim hastanede çalışanlara gönderilen motivasyon amaçlı paralardır."