Seçil Erzan ile Semih Kaya arasında neler yaşandı! Semih Kaya sessizliğini bozdu

Türkiye'nin günlerdir konuştuğu fon vurgununda en çok konuşulan isimlerden biri, Seçil Erzan'ın savcılık ifadesinde suçladığı eski futbolcu Semih Kaya'ydı... Semih Kaya günler sonra sessizliğini bozarak hakkındaki iddialara yanıt verdi. Kaya, 'Seçil Erzan'ı dövdünüz mü' sorusuna 'Böyle bir şey yapmadım' yanıtını verdi.

POSTA POSTA
Seçil Erzan ile Semih Kaya arasında neler yaşandı! Semih Kaya sessizliğini bozdu

Türkiye'nin günlerdir konuştuğu fon vurgununda en çok konuşulan isimlerden biri, Seçil Erzan'ın savcılık ifadesinde suçladığı eski futbolcu Semih Kaya'ydı... Semih Kaya günler sonra sessizliğini bozarak hakkındaki iddialara yanıt verdi. Kaya, 'Seçil Erzan'ı dövdünüz mü' sorusuna 'Böyle bir şey yapmadım' yanıtını verdi.

Futbol camiasından birçok ismi yüksek faiz vaadiyle dolandırdığı iddia edilen Seçil Erzan'ın savcılık ifadesinde en çok Semih Kaya'yı 'tehditle para aldı' iddiaları ile suçlamıştı. Eski futbolcu Semih Kaya, Nevşin Mengü'nün Youtube programında, Seçil Erzan'ın tehdit ve darp iddialarına yanıt verdi.

 

Semih Kaya fon vurgunu soruşturmasında yaşadığı süreci şu şekilde aktardı:

"Benim bir eşim var, benim çevremdekiler bunu bilir ben eşim olmadan bir yere gitmem. Ben neden şiddet uygulayayım? Benim annem var, eşim var, yeğenlerim var. Bununla ilgili kanıtlarım var elimde. Suskunluğumu bozuyorum şu an çünkü böyle bir şey yapmadığım için kendimi ifade etmem gerekiyor. Benim için kadına şiddet, kadını tartakladı diye itham etmesinler. Çünkü ben böyle bir şey yapmadım.

SEÇİL ERZAN İLE NASIL TANIŞTI?

Ben 2011 yılında Galatasaray A Takımında oynamaya başladığımda, Denizbank'ta hesabım açıldı. Elde ettiğim kazandığım paralar kulübümden Denizbank'ın Florya şubesine yatmaya başladı. Her oyuncunun olduğu gibi, sponsor bankamız olduğu için Denizbank'ın hesaplarına yatırılıyordu

Ben oradan kendisiyle iletişime girdim. Müşteri - Şube Müdürü olaraktı. Benim tanışmam bu şekilde başladı. Ben bankacıya güvenmiyorum, bankaya güveniyorum. Bankacı orada belirli sözleşmelerle, bana belirli şekilde paramın değerlendireceğini söylediği için ben bankaya güveniyorum. Benim güvendiğim kişi Seçil Erzan değil, paramı yatırdığım bankadır, o isimdir.

O kişi bana, resmi olarak sözleşmelerle kontratlarla paramın değerleneceğini söylüyorsa ve benim başka bir fonda olup biliyorsunuz KKM'de bulunan paramı daha iyi değerlendireceğini söylüyor ve sözleşmelerle kanıtlıyorsa...

Denizbank'ın kendi bünyesinde çalışan KKM'yi idare ettiğini söyleyen kişiyle ben iletişime geçtim. O kişi de çok saygılı kişilikli birisi. Bana KKM'nin ne kadar getirileri olacağını söyledi ve ben de buna imza attım. 1.2 milyon Euro'luk meblayı ben KKM'ye koydum. Bu işlemi yaptıktan 15 gün sonra da Seçil Erzan kendi odasında bana, bundan daha iyi getiren bir fon olduğunu söyledi.

Bana belgeleriyle, dökümanlarıyla bunun resmi olduğunu kanıtlar şekilde belge sundu. Antetli, kaşeli, kendi imzalarının bulunduğu belge. Bunun garanti olduğunu, hiçbir riskinin olmadığını, yasal şekilde uygulandığını, bankanın özel müşterilerine istisnai durumda yapıldığını söyledi.

Böyle bir kurumun, şube müdürünün belge-dökümanlarla birlikte hiçbir şekilde şüpheye kapılmazsınız. 'Terim Fonu, Fatih Terim fonu' demedi, kesinlikle böyle bir şey olmadı. Bunun benim kendi kişisel fonum olacağını söyledi.

Diğerlerinin durumunu bilmiyorum ama Semih'in durumunda çok net bir fotoğraf var. Seçil hanıma verdiği bütün paralar; biraz istisnası varsa %90'ı diyeyim. Kendi banka hesabından, Denizbank hesabına gelmiş. Semih, Denizbank şubesinde çekmiş. Bütün para resmi sistemden. Seçil Erzan'dan tahsil ettiği bütün paraları da yine bankacılık sisteminde kendi hesabına yatırıyor. Bunların bütün dekontları var. Verdiği sabit, aldığı sabit. Çok basit fotoğraf şu. Verdiği para 4 milyon 100 bin dolar civarında, aldığı para 3 milyon 500 bin dolar küsür civarında. Kalan alacağı 537-547 bin dolar. Kendi koyduğu öz kaynağı bu eksikliğiyle tahsil ediyor.

Avukat Ahmet Kurutluoğlu

Bana ödediği bütün her şeyi ben resmi olarak kendi hesabıma yatırdım, dekontları elimde. Kendi ana paramı istedim ben. Mesajlarda gördüğünüz üzere, kimseden bir şey gizlediğim de yok. Konuşmadığım için üstüme geliniyor, benim kendimi savunmam gerekiyor. Ben sustuğum için insanların gözünde farklı şekilde lanse edilmek istemiyorum. Benim hayatım boyunca yapmak istediğim bir şey vardı, çocuklar beni örnek alsın, bir şeyleri başarabileceklerini görsünler istedim.

Şu an gelinen noktada bütün Türkiye beni 'kadın döven, şiddet uygulayan, şiddet yanlısı' Ya ben 10 gündür tefeci olarak suçlanıyorum, kadın dövüyor diye suçlanıyorum.

Bunu Selçuk abiye sorabilirler. Ben kesinlikle bahsetmedim böyle bir şeyi. Savcılığa sorabilir, emniyet müdürlüğü sorabilir, onun ifadesini de alabilirler. Böyle bir şey olduysa dürüstçe çıkıp söylesin. Benim değer verdiğim, kaptanlığımı, abiliğimi yapmış birisi.

Taahhüt ettiği zamanlarda aksilikler olmaya başladı. Ben de hayatım boyunca emek verdiğim parayı tabi ki de bırakmamam gerekiyor, işkillendim. Ve bunun üzerine gittim.

Seçil hanım bana bir tane laptop çantası verdi. Ve ben bankanın içinde, kendi odasında verdiği çantayı aşağı vezneye götürüp kendi hesabıma yatırdım. Başka birisinin parasını olduğu bilsem neden suç duyurusunda bulunmayayım ki? Parayı vezneden kendi hesabıma yatırdıktan sonra odasına çıkıp konuştum. Daha sonra da Bodrum'a gideceğim.

Çantanın içinde de sanırım Atilla bey ismi geçen şahıs. 2.5 milyon dolar olduğunu söylüyor. Dekontum da var, çantanın görüntüsü de var, çantanın ne kadar büyük olduğu da var. O çantaya 200 bin dolardan fazla ne sığabilir? 2.5 milyon dolar sığar mı, bunun da görselleri var. Ben bunların hepsini vatandaşlarımızın takdirine bırakacağım.

Daha sonra Bodrum'a gidip evimin durumunu ne olduğunu görmek için; almıştım çünkü, hala ödemelerini yapıyorum. GPS olduğunu ben gece döndüğümde eşim yanımda; arabanın içinde bulunan GPS cihazında da onu alan kişiden uzaklaştığında GPS cihazı bir ses çıkartıyor. Biz arabanın içinde bunu aramaya başladık. Aklımıza gelmiyor ki Seçil Erzan'ın bana verdiği kağıtta GPS cihazı çıkabileceği.

Eve gittiğimde buluyorum GPS cihazını, Seçil Erzan ile konuşuyorum gece. "Ne oluyor, siz beni takip mi ettiriyorsunuz, ne işler çeviriyorsunuz" diye sorguluyorum. Apple'ın ürettiği bir cihaz, son dört hane numarasını bulabildim internetten, Seçil Erzan'a ilettim. İlettikten sonra şöyle bir geri bildirim geldi. "Bu benim eski sevgilim, belalım. Büyük ihtimal ondan aldığım çantanın içine koydurttu."

Tamam dedim, bunu bana kanıtlayın, ben sıkıntıda olmadığımı hissedeyim. Gerçekten tedirgin oldum, korktum. Eşimle beraber yalnız yaşıyorum. Ne düşünür ki bir insan? Tamam dedi, kendisi konuşmuş Atilla bey ile ben de aradım. Kendisi de gayet normal şekilde konuştu benimle. Sadece durumu ne olduğunu sordum. Kendisi de bana, kendi çantası olduğunu, Seçil Erzan'ın odasında kaldığını, orada unuttuğundan dolayı daha sonra alacağını söylüyordu. Seçil Erzan da o çantada bana para takdim etmiş. Ama kendi parasıymış Atilla beyin. Ama bilmiyorum ama gayri resmi bir şey yapsam neden hesabıma yatırayım ki o parayı?

Zaten matematik hesabı o çantanın içinde 2.5 milyon dolar varsa Semih kârda diye şaşıyor. İşte o çantanın içinde 2.5 milyon dolar yok. Kamera kayıtları orada, herkes Semih'in o gün ne yaptığını kamera kaydından görebilir. O çantada 2.5 milyon dolar olmadığı için Semih ekside.

Avukat Ahmet Kurutluoğlu

Fon olduğunu söylüyorlar size, paranızın nemalanacağını söylüyorlar. Bunun neresi açgözlülük ki? Siz hayatınız boyunca çalışmışsınız, belirli bir yaşa gelmişsiniz, ben ondan 5 ay sonra da futbolu bıraktım. Paranızı değerlendirmek istiyorsunuz, üstüne katmak istiyorsunuz. Bunun bankada resmi bir şey olduğuna inandırıldıktan sonra ne yapabilirsiniz ki? 

Ben vergiden kaçmak istesem kendi hesabıma ben neden paramı yatırayım ki? Kendi hesabıma paramı yatırmam o zaman. Bir yere koyarım, saklarım. Ben kendi hesabıma koymuşum her şeyi.

SEÇİL ERZAN'IN EVİNDE NELER OLDU: BENİ YEM GİBİ ÇAĞIRDI..

Bana bir fotoğraf attı, fondan para geldiğini söyledi. Mavi bir çantanın içinde olması gerekiyor. Meğer kurguymuş, ben de gittim oraya. Zararım var çünkü, ana paramı tamamlamam gerekiyor. Gittim, annesi vardı evin içinde, annesinin yardımcısı vardı, kendisi de kapıda beni karşıladı. Kapının önünde karşıladı, içeri girmedim. Annesine yardımcılık yapan şahıs da teyit edebilir. Ne olduğunu ne bittiğini sordum. Beni oraya yem gibi çağırdı. Para alacağımı düşündüm. Sistemden para çıkamadığını söyledi. Sanıyorum başkalarına da o fotoğrafı iletti.

O gün antrenörlük seminerindeydim. Hocamızdan da 1.5 saat izin aldım. Gideyim alayım diye düşündüm. Gittiğimde öyle bir şey olmadığını gördüm yine. Aynı şekilde Riva'ya geri döndüm. Orada kendi paramı kurtarmamın o kadar derdine düştüm ki, her parasını kaptıran kişinin yapacağı şeyi yaptım. 20 dakika falan konuştuk, ifadelerimde de belirttim savcılıkta. İçeriğine girmemem gerekiyor.

Kendi evinde bütün kamera kayıtlarını incelesinler, nasıl girmişim ne şekilde çıkmışım. O gün orada görevli bir güvenlik vardı. Güvenlik memuruna da danışabilirler, beni tanıdı konuştuk sohbet ettik. Ben oraya gittikten sonra bir gün öncesine oraya kimler gitmiş, araştırabilirler. Ben biliyorum, söylemek istemiyorum.

"İFTİRA ATAN KİŞİLERE KIRGINIM"

Üzülüyorum tabi ki de. Ben şu an baktığınızda, dolandırılmış bir insanım. Hiç kimsenin başına gelmesin tabi ki de, ama biraz benimle empati yapsınlar, kendilerini benim yerime koysunlar. Üstüme bu kadar gelmesinler, benim her şeyim kayıtlı. Elimde bütün belgeler var, savcılığa vermişim. Benim üzüldüğüm, ailemin üzüldüğü gibi empati yapsınlar sadece. Kendilerinin de başına gelebilir bu.

Açıkçası benim nasıl biri olduğumu bildiği halde, benim hakkımda tuhaf tuhaf konuşan, iftiralar atan kişilere gerçekten çok kırgınım. Hepsini biliyorum, hepsi değer verdiğim büyüklerim. Benden yaşta küçük olan birisinden o tarzda bir şey hissetmedim.

İnanın bana sokağa çıktığımda birisi bana bir şey soracak mı ya da 'gerçekten dövdün mü o kadını' 'yakıştı mı sana' diyecek diye korkuyordum, sokağa çıkmıyordum. Ben hayatım boyunca onun için uğraştım, insanlar beni iyi bir birey olarak bilsinler.

16 yaşından beri ben televizyonların önündeyim. Bir camianın marka yüzü olmuşum, milli formayı giymişim. 12-13 yıl boyunca Türkiye'nin en büyük kulüplerinden birinde oynamışım. Her zaman biri beni gördüğünde parmakla gösterirdi. İyi bir insan olarak gösterildim her zaman. Ama şimdi gelinen noktada, kendimi savunmam gerekiyor. Benim kendimi ifade etmem gerekiyor.

Şimdi dolandırılmışım, paramı kaybetmişim, hala suçlanıyorum. Konuşulması gereken burada ben değilim. Kendi köyündeki, kendi komşusunu, çiftçisini, marketini ya da başka bir işle uğraşan birisini dolandırmış bir kişinin söylediği şeyden dolayı şu an insanların gözünde ben yargılanıyorum.

Bırakın beni siz yargılamayın, bizim adaletimiz yargılasın. Neyin ne olduğu ortaya çıkacak zaten. Daha fazla konuşulması gereken şeyler var. 40 kişiyi dolandırmış bir şahsı konuşun, neden biz konuşuluyoruz ki burada? Bir dolandırıcı var, tasdiklenmiş, her şey çok açık ortada. O konuşulmuyor, biz konuşuluyoruz."

 

Semih Kaya'nın avukatı Ahmet Kurutluoğlu; 6 Nisan'da Seçil Erzan ile yapılan whatssapp yazışmasını gösterdi. Kurutluoğlu, "Sözde döven insana ablacım diye hitap ediyor. Bu parasını almadığının da dövmediğinin de ispatı. Bundan daha önemli bir belgenin olacağını düşünmüyorum." diye konuştu.

 

Önemli Not: Bu haber içerik ortaklığı kapsamında POSTA internet sitesinden, F5Haber.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak geldiği şekliyle alınmıştır. Bu haberlerin hukuki muhatabı haber kaynaklarıdır. Haberlerle ilgili her tür şikayetinizi sikayet@f5haber.com adresimize gönderebilirsiniz.
SONRAKİ HABER