Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'nin 10 araştırma üniversitesini açıkladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "2017-2018 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni"nde konuştu.

F5HABER F5HABER
Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'nin 10 araştırma üniversitesini açıkladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 2017-2018 Akademik Yılı Açılış Töreni'nde konuşuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hep ifade ettiğim gibi 15 yılda çok büyük reformlara imza attık. Bu bir özeleştiridir aynı zamanda. İki alanda arzu ettiğimiz gelişmeyi sağlayamadık. Bunlar eğitim öğretimdir ve kültürdür. Eğitim-öğretim nesillerin mimarlığıdır, eğitim-öğretim kurumları da nesillerin tasarlandığı ve inşa edildiği yerlerdir. Böylesine önemli bir konuda en küçük bir ihmale aksaklığa, yanlışlığa tahammülümüz olamaz. Mesela son günlerde şahsıma ders kitaplarının içerikleri konusunda giderek daha fazla şikayet gelmeye başladı. Tabi ben bu şikayetleri ilgili arkadaşlarımla, başta hükümetimizin yetkilileri olmak üzere zaman zaman YÖK Başkanımla bunları paylaşıyorum" dedi.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Geçtiğimiz yıl üzerinde durduğum başka husus da yükseköğretim kalite kurulu oluşturulmasına olan ihtiyaçtı. Bugün bu konularda önemli mesafe kat edildiğini gördüğümü söyleyebilirim.

Şimdi size araştırma üniversitesi olarak tespit edilen 10 üniversitemizi açıklamak istiyorum. Ankara Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İzmir İleri teknoloji Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi. Yedek olarak belirlenen üniversiteler de şunlardır. Çukurova Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi.

Bu üniversitelerimize çok büyük görevler düştüğünü bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Diğer taraftan kalite kurulu da oluşturulmuş durumda.

"ŞİMDİ BURADA YÖK'E İKİ YENİ HEDEF AÇIKLAMAK İSTİYORUM"

YÖK'ün üniversitelerimizin bilimsel performanslarını objektif olarak ortaya koymak suretiyle hükümeti ve kamuoyunu bilgilendirmesi, çalışmaların daha sağlıklı yürütülmesini sağlayacaktır.

Şimdi burada YÖK'e iki yeni hedef açıklamak istiyorum. Bunlardan ilki öğretmen yetiştiren programların geliştirilmesidir. Çünkü eğitim öğretim meselesi şu anda ülkemizin en ciddi sıkıntısıdır. Öğretmen kalitesi meselenin önemli boyutlarından biridir. Bunun yanında müfredattan ders kitaplarına ilk-orta-lise ve yükseköğretime geçişteki sistemlere kadar eğitim ve öğretimde çözmemiz gereken pek çok sorunumuz bulunuyor.

"İKİ ALANDA ARZU ETTİĞİMİZ GELİŞMEYİ SAĞLAYAMADIK"

Hep ifade ettiğim gibi 15 yılda çok büyük reformlara imza attık. Bu bir özeleştiridir aynı zamanda. İki alanda arzu ettiğimiz gelişmeyi sağlayamadık. Bunlar eğitim öğretimdir ve kültürdür. Eğitim-öğretim nesillerin mimarlığıdır, eğitim-öğretim kurumları da nesillerin tasarlandığı ve inşa edildiği yerlerdir. Böylesine önemli bir konuda en küçük bir ihmale aksaklığa, yanlışlığa tahammülümüz olamaz.

"DERS KİTAPLARININ İÇERİKLERİ KONUSUNDA GİDEREK DAHA FAZLA ŞİKAYET GELMEYE BAŞLADI"

Mesela son günlerde şahsıma ders kitaplarının içerikleri konusunda giderek daha fazla şikayet gelmeye başladı. Tabi ben bu şikayetleri ilgili arkadaşlarımla, başta hükümetimizin yetkilileri olmak üzere zaman zaman YÖK Başkanımla bunları paylaşıyorum.

Demek ki burada bir sıkıntı var. Milli Eğitim Bakanımızla bu meseleyi konuştuk. Gerekli tespitler yapılacak ve tedbirler alınacak dediler. Eğitim öğretimde istediğimiz neticeyi alamadıkça tabii olarak yeni arayışlar içerisine giriyoruz. Bu da ayrı bir eleştiri konusu oluyor. Sınav sistemlerini defalarca değiştirdiğimiz halde, hala öğretmenlerimizi de öğrencilerimizi de velilerimizi de memnun edecek bir sonuca ulaşamadık. Bu sosyolojik bir olaydır. Yaptığımız son düzenlemeye rağmen müfredat ve ders kitapları hakkında istediğimiz neticeyi elde edemediğimiz anlaşılıyor.

"O FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ DENEN AHLAKSIZLAR BUNU DA YAPTILAR"

Yüksek öğretime geçiş sınavında da öğrencilerimizin işlerini kolaylaştıracak formüller geliştirmekte fayda var. Az önce YÖK Başkanımız bazı müjdeler verdi. İnşallah bunları daha da kolaylaştırırız. Böylece öğrencilerimiz üniversiteye geçişte de bu kolaylıkla birlikte, öyle eskiden olduğu gibi sağdan soldan dışardan müfredatı bırakıyor, milli eğitim müfredatının dışında sorular çıkıyor. Ya böyle şey olur mu? O FETÖ terör örgütü denen ahlaksızlar bunu da yaptılar. Bu ülkede kalktılar kendilerinin dershanelerinin verdiği sorularla üniversite imtihanını da yaptılar. Ve o kitaplarla maalesef çocuklarımız belli istikametlere yönlendirildi. Artık bunlardan kurtulmaya başladık. Fakat tamamıyla kurtulmamızın gereğine inanıyorum. Onun için müfredat konusunda MEB ile YÖK'ün işbirliği burada büyük önem arz ediyor. Ve daha sade, daha kolay ulaşılabilir, evlatlarımızın üzerinde daha az baskıya yol açan bir sistemi hep birlikte geliştirmeli ve hayata geçirmeliyiz.

YÖK'ten benim bir başka talebim var. Sanayimizin ihtiyaç duyduğu kalitede beceriye sahip elemanların yetişmesini sağlayacak adımların atılmasıdır. MYO'ların müfredatından yeterliliklerine kadar baştan sona gözden geçirilerek yeniden yapılandırılması dahil gereken her çalışma yürütülmelidir.

Kültür konusundaki kuraklığımızı her alanda görüyoruz. Teknolojiyi, interneti, sosyal medyayı kültürel kuraklığımızın sebepleri olmaktan çıkartarak kültürel yükselişimizin alt yapısı haline dönüştürmeliyiz. Ecdadımızın en zor şartlarda başardığı bir işten, biz elimizdeki bu imkanlarla gelemezsek dönüp kendimizi sorgulamalıyız. Bilim bu iki konu benim için böylesine önemlidir. İlgili tüm kurumlarımızdan bu doğrultuda içi dolu, tutarlı, uygulanabilir ve netice almaya yönelik çalışmaları özellikle bekliyorum.

"15 TEMMUZ, DAHA ÖNCE 17-25 ARALIK BÖYLE BİR ORGANİZASYONUNUN ÜRÜNÜDÜR"

Türkiye'nin en büyük zenginliği insan kaynağıdır deriz. Ama bu eksik bir tespit. Bu ancak kaliteli bir eğitim öğretimle mümkündür. Eğitim öğretim meselesi o kadar önemlidir ki, Türkiye'yi dershaneler ve kolejlerden yetişenlerin örgütlerin saldırılarına bu ülkede maruz kaldık. 15 Temmuz, daha önce 17-25 Aralık böyle bir organizasyonunun ürünüdür. Türkiye'nin en parlak beyinlerini devşirip, zihinlerini kendi milletine karşı kullanacak şekilde iğdiş edenlere karşı en büyük mücadeleyi vereceğimiz yer yine aynı alandır.

"BİRİLERİ GELİP KENDİ BÖLÜCÜ FİKİRLERİNİ, SAPKIN İNANÇLARINI ORAYA ZERK EDER"

Bunun için diyoruz ki insanımızı sadece kuru bilgiyle donatmak, öğretmek yetmez. Onu aynı zamanda dürüst, vicdanlı, ahlaklı, ülkesini seven bir şekilde eğitmek zorundayız. Eğer biz tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet idealimizi evlatlarımızın gönüllerine nakşedemezsek birileri gelip kendi bölücü fikirlerini, sapkın inançlarını oraya zerk eder. Bu mesele doğrudan doğruya kendinizi nereye, hangi toprağa, geleceğe ait hissettiğinizle ilgilidir. Biz yerli ve milli dedikçe rahatsız olanlar kendilerinin örnek aldığı kişilerin gerisine baktıklarında hepsinin de benzer bir anlayışla çalıştıklarını göreceklerdir.

80 milyon bu ülkede tek millet olmadıkça bu sıkıntıyı aşamayız. Bayrağımızın etrafında uzağında şurasında burasında çeşitli paçavralarla ona emsal çıkarmaya çalışanlar bu ülkede rağbet görüyorsa bunda bir sıkıntı var demektir. Biz bayrağımızı tartışılmaz değerler arasında görüyoruz. Bu milletin bayrağı malum rengi şehidimizin kanından alınmıştır, hilal bağımsızlığımızın ifadesidir, yıldız şehitlerimizin ta kendisidir.

SONRAKİ HABER