Çin'de kum fırtınası gökyüzünü kapladı!

Çin’deki doğal felaketlere bir de kum fırtınası eklendi. Bilgilere göre Gansu eyaletinde yüzlerce metre genişliğindeki kum fırtınası gökyüzünü kapladı. Türkistan Press'ten Muhammed Ali Atayurt, Çin'e dair yaşanan son önemli gelişmeleri bir araya getirdi.

F5HABER F5HABER
Çin'de kum fırtınası gökyüzünü kapladı!

Türkistan Press'ten Muhammed Ali Atayurt Çin'de yaşanan son gelişmelere dair önemli haberleri aktarmayı sürdürüyor.

İşte Muhammed Ali Atayurt'un hazırlamış olduğu haberlerin ayrıntıları:

Çin'de büyük sel Felaketi

Çin’de büyük sel felaketi yaşandı. 2 baraj ve 22 köprü çöktü. 1 milyon 800 bin kişi tahliye edildi. 28 kişi hayatını kaybeden afetin faturası 11 milyar doları aştı.

Uluslararası toplumda Milyonlarca Müslümana zulmetmekle suçlanan Çin, son yılların en büyük sel felaketiyle boğuşuyor.

1998 yılından bu yana görülen en şiddetli yağışlara barajlar direnemedi. İç Moğolistan bölgesinde 2 baraj aşırı yağıştan çöktü.

60 yılın en yüksek yağışı olduğu belirtilen felakette birçok bölgede elektrik ve su kesintisi ile ulaşımda aksamaların yaşandığı biliniyor. insanlar boğazına kadar suyun altında metrolarda mahsur kaldığı, araçların suyla birlikte sel olup aktığı, Çin’deki 46 nehir taştığı, 1 milyon 200 binden fazla kişinin felaketten etkilendiği aktarılırken 22 köprünün yıkıldığı bölgede diğer barajların da taşması yerleşim birimlerinde sel ve su baskınlarına yol açtığı belirtildi.

Çin'de kum fırtınası gökyüzünü kapladı! - Resim : 1

Çok fazla tarım ve yaşam alanına zarar veren sel 28 Çinlinin canını aldı ve felaketin Çin ekonomisine maliyeti 11,3 milyon dolar olduğu ifade ediliyor.

DEV KUM FIRTINALARI

Çin’deki doğal felaketlere bir de kum fırtınası eklendi. Bilgilere göre Gansu eyaletinde yüzlerce metre genişliğindeki kum fırtınası gökyüzünü kapladı.

Fırtına trafiği de olumsuz etkilerken Görüş mesafesinin 50 metrenin altına düşmesi üzerine otobanın kapatıldığı ve bölge çapında sarı renkli alarm verildiği bildirildi.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı başta bir çok ülke Çin’e taziye mesajı yayımlarken Çin komünist rejimi ise yine kendi mezalimine devam ederek 2019 Çin virüsü Covid-19 salgının başında Doğu Türkistan’dan sağlık çalışanları ve gıda yardımı taşıdığı gibi aynı devasa ekmek fırınlarında köle olarak çalıştırdığı Uygur Türklerini son 3 gündür gece gündüz demeden “Afetzedelere yardım” bahanesiyle Uygur ekmeği yaptırarak paketlettiği görüntülere ulaşıldı.

Çin'de kum fırtınası gökyüzünü kapladı! - Resim : 2

ABD, Çin’in gelişmiş teknoloji satın almasını engelledi.

Çin, Hollanda'nın gelişmiş ekipmanlarının bir kısmını satın almaya çalışırken, ABD hükümeti bu ileri teknolojilerin Çin'in eline geçmemesi için satışa engel olduğu bildirildi.

Wall Street Journal'a göre Çin, Hollanda'nın gelişmiş ekipmanlarının bir kısmını satın almaya çalışırken, ABD hükümeti bu ileri teknolojilerin Çin'in eline geçmemesi için satışa engel olduğu bildirildi.

Habere göre Çin, Hollanda hükümetine ASML tarafından üretilen süper Ultraviyole ışını (UV) yani diğer bir deyişle mor ötesi ışınlı oyma sisteminin satın alınmasına izin vermesi için sürekli olarak baskı kurduğu, eğer söz konusu teknoloji Çin’in eline geçmesi halinde Intel ve Samsung gibi şirketleri tahtından edebilecek önde gelen cep telefonları ve G5 mobil cihazlarından yapay zeka için kullanılan bilgisayarlara kadar her şeyi üretme potansiyele sahip 180 tonluk özel ekipmanı kullanacakları belirtiliyor.

Çin'de kum fırtınası gökyüzünü kapladı! - Resim : 3

Çin ayrıca Huawei gibi yerel çip üreticilerine 150 milyon dolarlık imkan sağlayarak gelişmiş teknoloji ile donatılmış yeni nesil Araba üreterek piyasaya sürmeyi planladığı, aynı zamanda söz konusu teknoloji ile dışa bağımlılığını ortadan kaldırmayı planladığı öne sürülüyor.

Ancak, ASML henüz Çin'e mal göndermedi ve Hollanda, ABD baskısı altında cihazın Çin'e ihracat lisanslarını askıya aldığı bildirildi.

Wall Street Journal'a göre, Biden hükümeti Hollanda hükümetinden ulusal güvenlik nedenleriyle makinenin satışını yasaklamasını istedi.

Bilgilere göre ABD’in bu hamlesi Çin-Hollanda ilişkilerini gerginleştirirken, Çinli yetkililerin sürekli olarak Hollanda tarafının ASML teknolojisinin satışına neden lisans vermediği konudunda sorgu tacizine uğradığı iddia edildi.

ÇİN BATI TEKNOLOJİLERİNİ ÇALARAK GELİŞTİ
ABD’nin son yıllarda Çin’in casusluk ve Batı Teknolojilerini çalma, Fikri mülkiyet hırsızlığını engellemek için bir dizi yasaklama ve yaptırımlar getirdiği biliniyor. Çin komünist hükümeti ise yurt dışında çeşitli kurum ve araştırma merkezlerine sızmış casusları vasıtasıyla son 15 yıldır Batı teknolojilerini çalıp geliştirdiği Üstün teknolojilerle Doğu Türkistan’da soykırım yapıyor ve tescillenen teknolojik ürünleri patentinide alarak “Made İn China” etiketiyle dünyaya ihraç ediyor.

Gerçekler gösteriyorki Çin’in ASML gibi batı kaynaklı gelişmiş ekipman olmadan modern gereksinimleri karşılayacak gelişmiş makineler üretmesinin mümkün olmayacağı ortada. Ayrıca Çin'in Batının mevcut teknoloji seviyesine ulaşmasının en az 10 yıl alacağı tahmin ediliyor.

ABD ÇİN’İN DAHA FAZLA GÜÇLENMESİNİ İSTEMİYOR
ABD kendi otoriterini korumak veya Çin'in bilim ve teknoloji alanında daha fazla ilerleyerek düzene zarar vermesini engellemek için Çin'e karşı küresel bir ittifak kuruyor ve bu silsilede AB'yi en önemli ortaklarından biri olarak görüyor. İki taraf kısa süre önce, önemli Batı teknolojilerinin devlet tarafından finanse edilen Çinli şirketlerin satın alınmasından nasıl korunacağına dair plan taslağı hazırlamak için ortak bir ticaret ve teknoloji konseyi kurduğu biliniyor.

Hollanda dışında Alman hükümeti de yapay zeka ve kuantum bilgisayar teknolojisi alanına odaklanmış durumda. Çin ise batının tüm projelerini aynı şekilde kopyalayıp geliştirerek bu sayede dünya pazarına liderlik etmeyi hayal ediyor.

İlginç olanı ise Çoğu Ülke Çin’e karşı olmasına rağmen ticari çıkarlarını kaybetmekten korktukları için Çinle ekonomik işbirliği yapmaya aşırı hevesli gibi gözükmeye çalışıyor.

Çin, Toplama kamplarını cezaevlerine dönüştürdü

Çin Devlet denetiminde bölgeye yapılan gazetecilerini de yer aldığı bir tur kapsamında, Urumçi'de bulunan Dabancheng Toplama Kampı'nda bulunan 3 Nolu Gözaltı Merkezinin sadece bir bölümünü ziyarete açtı.

Çin, Devlet denetiminde izin verdiği bölgeye yapılan ve AP gazetecilerinin de yer aldığı bir tur kapsamında, Doğu Türkistan'ın Başkenti Urumçi'de bulunan Dabancheng Toplama Kampını yeni dönüştürülmüş haliyle “3 Nolu Gözaltı Merkezi” olarak ziyarete açtı.

220 dönümlük bir alana yayılan Dabancheng Toplama Kampı, ülkedeki ve muhtemelen dünyadaki en büyük gözaltı merkezi konumunda. Ziyarete açılan bölümün Tahmini 240 hücreden oluştuğu söyleniyor.

Euronews’in bildirdiğine göre Yerleşkenin önünde asılı olan tabelada, 'mahkeme öncesi gözaltı tesisi' anlamına gelen "kanshousuo" yazısı bulunuyor.

Çin'de kum fırtınası gökyüzünü kapladı! - Resim : 4

Çinli yetkililer, sayının değiştiğini belirterek burada kaç mahkum tutulduğu konusunda bilgi vermeyi reddediyor.

Ancak AP, uydu görüntülerinin yanı sıra tur sırasında görülen hücreler ve bankların analizine dayanarak 10 bin civarında kişinin barındırılabileceği tahmininde bulunuyor.

Toplama kampındaki faaliyetlere bakıldığında Çin'in hala çok sayıda Uygur ve diğer Türk toplumlara mensup kişileri tuttuğu ve tutmayı planladığı net olarak anlaşılıyor.

Ayrıca uydu görüntüleri, 2019 yılında Dabancheng'in merkezine yaklaşık 1,6 km uzaklığında yeni binaların eklendiğini gösteriyor.

Pekin geçen dört yılda 8 milyon insanı dönüşümlü olarak zorla bu ve benzeri toplama kamplarında alıkoydu. Bu adımını da "terörle mücadele" şeklinde dünyaya lanse etti.

Daha önce kamplarda kalanların "acımasız gözaltı kampı" diye tarif ettiği ve dış dünyanın toplama kampı olarak tanımladığı bu merkezleri Çin yönetimi ise "mesleki eğitim merkezi" olarak isimlendiriyor.

TOPLAMA KAMPLARINDAN CEZAEVİ SİSTEMİNE GEÇİLİYOR
Yoğun uluslararası eleştirilerin ardından Çin yönetimi, 'mesleki eğitim merkezlerindeki' tüm 'öğrencilerin' mezun olduklarını bildirmişti. Ancak AP'nin Dabancheng ziyareti, uydu görüntüleri, uzmanlar ve eski tutuklularla yapılan röportajlar, Çin'in "eğitim merkezi" olarak tanımladığı bu tesislerin kapatılmış olmasına rağmen, bu ve benzeri birçok toplama kampının ya hapishane veya mahkeme öncesi gözaltı merkezlerine dönüştürüldüğünü ortaya koyuyor.
Uydu görüntülerine göre, Dabancheng'deki 3 numaralı yolun hemen aşağısında 85 dönümlük yeni bir gözaltı merkezi de dahil olmak üzere birçok yeni tesis inşa edildiği öğrenildi.

Gazetecilere göre söz konusu değişiklikler, kanun dışı “eğitim merkezlerinden" daha kalıcı bir cezaevi sistemine ve 'yasal olarak gerekçelendirilen' duruşma öncesi gözaltı tesislerine geçme girişimi gibi görünüyor. Toplama kamplarındaki Uygurların acız ve halden gitmiş, hasta olan küçük bir kısmı bırakılırken, diğerleri bu hapishanelere doldurulmuş durumda.

Dabancheng'i gören gazetecilere göre, dış dünyadan gelen baskıların neticesinde hiçbir yasal dayanağı bulunmayan toplama kamplarının yerini nispeten daha yasal bir zemine oturtulan cezaevleri ve gözaltı merkezleri aldı. Uygurların çoğu da cezaevlerine ve gözaltı merkezlerine konuldu.
Uluslararası araştırmacılar buralara konulan kişilerin genellikle yurt dışına çıkmak ya da dini faaliyetlere katılmak gibi sıradan, basit nedenlerden ötürü gözaltına alındığını belirtiyor.

Colorado Üniversitesi'nden antropolog Darren Byler, birçok mahkumun "herhangi bir standartta gerçek suç" işlemediğini ve haklarında yasal süreç olmaksızın bir "göstermelik" duruşmadan geçtiklerini belirtiyor. Byler, "Polis devletinden toplu hapsetme devletine geçiliyor. Yüz binlerce insan ortadan kayboldu. Bu normal davranışların suç haline getirilmesidir." ifadelerini kullandı.

Çinli yetkililerin 'kapatıldığı' iddialarına rağmen, kanıtlar Dabancheng'deki 3 Nolu Gözaltı Merkezinin gerçek bir toplama kampı olduğunu gösteriyor.
Eylül 2018'de Reuters tarafından çekilen bir fotoğrafta, aynı tesisin kapısında daha önce "Urumçi Mesleki Beceriler Eğitim Merkezi" yazılı olduğu görülüyor.

2018'de bu merkezi ziyaret eden bir inşaat mühendisi, AP'ye yaptığı açıklamada, 2019'da tesisin sadece adının değiştirildiğini ve bir gözaltı merkezine dönüştürüldüğünü söyledi. Ancak Çinli mühendis, ailesine zarar gelebileceği gerekçesiyle ismini vermeyi istemedi.

MAHKUMLARIN İNTİHAR EDİP ETMEYECEĞİNİ İZLİYOR
Mavi boyalı geniş kompleksin 7, 8 metre yüksekliğindeki beton duvarlar, gözetleme kuleleri ve elektrik tellerle çevrili olduğunu belirten gazeteciler, yetkililerin kendilerini askeri kamuflajlı yüz tarama turnikelerinin ve tüfekli muhafızların yanından geçirdiğini aktarıyor.

Üzerinde tepeden tırnağa tıbbi kıyafet bulunan merkezin müdürü Zhu Hongbin'in kampın bir köşesinde, bir hücrenin penceresine vurarak, camlara atıfla, "Kesinlikle kırılmazlar" dediğini aktaran gazeteciler, kontrol odasında gördüklerini de anlatıyor.
Buna göre, kontrol odasındaki personel, her hücreden canlı görüntü akışı sağlayan 20'den fazla ekranı izliyor.

Yetkili, bir başka platformda mahkumlara devlet yayın organı CCTV'den programların izlettirildiğini dile getiriyor.

Zhu, "Buradan ne izlediklerini kontrol ediyoruz. Yönetmelikleri ihlal edip etmediklerini, kendilerine zarar verip vermediklerini ya da kendilerini öldürüp öldürmeyeceklerini görebiliriz." diyor. Ayrıca Zhu, merkezin onlara (mahkumlar) suçlarını öğretmek için video dersleri izlettiğini de ifade ediyor. Tesisin içerisindeki sandalyeli ve bilgisayarlı 22 oda, mahkumların avukatları, akrabaları ve polisle görüntülü olarak sohbet etmelerine olanak sağlıyor. Habere göre mahkumlar bu sırada koltuğa bağlanıyor.

Koridorun aşağısındaki bir ofis, resmi bir hapishane sistemine geçişin bir başka işareti olarak Urumçi Savcılığının bir şubesine ev sahipliği yapıyor.

“MAHKUMLARA İŞKENCE UYGULAYIN”
Yakındaki bir revirde bir sedye, bir oksijen deposu ve ilaçla dolu bir dolap göze çarpıyor. Duvarda asılı olan yönergede, personele hasta mahkumlarla nasıl ilgilenecekleri konusunda bilgi veriyor. Ayrıca açlık grevi yapan mahkumları burunlarına tüp sokarak zorla beslemeleri konusunda talimat yer alıyor.
Bir yetkili, mahkumların 15 gün ile 1 yıl arasında değişen sürelerde burada tutuklarını belirtiyor.

Gözaltı Merkezi, büyüklük olarak New York'taki Rikers Adası ile hemen hemen aynı. Urumçi'de en az üç gözaltı merkezi ve 10'dan fazla hapishane bulunuyor.

Dabancheng Toplama Kampı, 3 No'lu Gözaltı Merkezindeki her hücrede 6 ile 10 mahkumun kaldığı belirtiliyor. Ancak kamplardan kurtulanlar hücrelerde tutulanların bu sayının iki hatta üç katı olduğunu dile getiriyor.

Çin Dünya Sağlık Örgütü'ne İzin Vermedi

Çin, Dünya Sağlık Örgütü’nün Çin Virüsü Corona’nın çıkış noktasını araştırmak üzere ikinci faz bir araştırma yapmasına izin vermedi. İkinci fazda, virüsün Çin’deki bir laboratuvardan yayılmış olması ihtimali üzerinde duruluyor.

Dünya Sağlık Örgütü, bu ay içerisinde Wuhan şehrindeki vahşi hayvan pazarı ve şehirdeki laboratuvarlarda incelemeler yapmak üzere Çinli yetkililere bir teklifte bulundu ve şeffaf bir araştırma yürütülmesi çağrısı yaptı.

Bu çağrıya karşılık Çin Ulusal Sağlık Komisyonu Bakan Yardımcısı Zeng Yixin Bazı noktalarıyla bilime ve sağduyuya aykırı olması gerekçesiyle bu araştırma planını kabul etmeyeceklerini bildirdi.
Zeng, Dünya Sağlık Örgütü’nün raporunu okuduğunda şaşırdığını çünkü raporda, Çin’de laboratuvar protokolleri ihlal edildiği için virüsün dışarıya sızdığı tezinden bahsedildiğini gördüğünü söyledi.

ÇİN SALGIN ÖNCESİNE AİT TÜM VERİLERİ SİLDİ

Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Temmuz ayı başında yaptığı bir açıklamada Çin Virüsü COVID-19’un çıkış noktasına ilişkin araştırmanın salgının ilk günlerindeki veri eksikliği nedeniyle Çin yönetimi tarafından engellendiğini söylemişti. Ve geçtiğimiz günlerde Çin’in Salgının ilk başlarına ait verilerin tamamını büyük veri tabanından sildiği gündemine gelmişti.

Zeng, Çin’in gizlilik nedeniyle bazı verileri Dünya Sağlık Örgütü’yle paylaşmayacağını söyledi. Zeng ayrıca örgütün Çinli uzmanların Çin Virüsü COVID-19’un kökenine ilişkin değerlendirmelerini de dikkate almasını umduğunu söyledi. Zeng, bilimsel bu çalışmaların siyasi gündemden uzak olması gerektiğini de belirtti.

Corona virüsü salgınında bilinen ilk vaka 2019 yılının Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıktı. İlk anda oluşan genel kanı Wuhan’daki vahşi hayvan pazarındaki hayvanlardan virüsün insanlara geçtiği şeklindeydi.

Mayıs ayında ABD Başkanı Joe Biden de ülkenin istihbarat birimlerine Çin Virüsü COVID-19’un çıkış noktasına ilişkin çalışmalar yürütmeleri talimatı vermişti.

Uluslararası kamuoyunda Çin’e yönelik bu ithamlar ve girişimlere karşın Çin, COVID-19’un kökeninin başka ülkelerde de aranması gerektiğini iddia ediyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün araştırma ekibindeki Çinli yetkili Liang Wannian, diğer ülkelerde, başta yarasalar olmak üzere diğer hayvanlar üzerinde de incelemeler yapılması gerektiğini savundu. Wannian ayrıca başka ülkelerde de laboratuvardan sızma olasılığının da değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Wuhan’da virüsün çıkış noktası olmasınan şüphelenilen Wuhan Viroloji Enstitüsü laboratuvarının 2019 yılı verilerinin erişime kapatılmasını da Çinli yetkililer olası bir siber saldırıya karşı önlem olarak savunuyor.

8 MİLYON İNSAN TOPLAMA KAMPINA ALINDI

Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre, işgalci Çin hükümeti Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında en az 1 milyondan fazla Uygur Türkünü rızası dışında zorla tutuyor. Bu sayı, Kamp tanıkları ve Çin kaynaklı belgelerde ise 8 milyon insanın dönüşümlü olarak kapatıldığını gösteriyor.

Şu ana kadar BM yetkililerinin ve uluslararası örgütlerin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini sürekli olarak rededen Çin, kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin vermiş gibi yaptı.

Çin'de kum fırtınası gökyüzünü kapladı! - Resim : 5

Fransa Ülkeleri Çin kaynaklı siber saldırılardan uyardı

Fransa'nın karşı karşıya olduğu büyük Siber saldırıyı gerçekleştiren “APT31” adlı hacker grubunun Çin ile bağlantıları olduğunu açıkladı.

Radio France Internationale (RFİ) göre, 21 Temmuz'da, Fransız Ulusal Bilgi Sistemi'nin güvenlik bürosu başkanı, bir grup Fransız ve Çin bilgisayar korsanı tarafından kötü amaçlı büyük çaplı bir siber saldırı gerçekleştirildiğini söyledi.

Habere göre, Fransız Ulusal Bilgi Sistemi Güvenlik Ajansı başkanı Guillaume Poupard yaptığı açıklamada, Fransa'nın şu anda çok sayıda yabancı ülke korsalları tarafından büyük küçük saldırı altında olduğunu belirterek büyük saldırıyı gerçekleştiren “APT31” olarak bilinen hacker grubunun Çin ile doğrudan bağlantıları olduğunu söyledi.

Habere göre Fransız hükümeti henüz hangi şirketlerin saldırıya uğradığını açıklamadı, ancak yalnızca Çinli "APT31" hacker grubunun Fransa'daki birçok yerde büyük ölçekli siber saldırılar düzenlediğine dikkat çekiyor. Bilgisayar korsanları grubu genellikle casusluk veya teknoloji hırsızlığına başvuruyor.

ÇİN’İN KÖTÜ AMAÇLI SİBER SALDIRILARINA DİKKAT!
Fransız Ulusal Bilgi Güvenliği Ajansı'na göre, bilgisayar korsanları, gizlice takip etmek veya saldırmak için teslimat noktası olarak (konumları gizlenen) evlere kurulu bir yönlendirici kullanıyor.

Bilgilere göre Fransalı yetkililer bu seferki Siber saldırıların, Microsoft'un bu yılın Mart ayı başlarında bildirdiği dünya çapında on binlerce ABD kuruluşunu ve sunucusunu etkilediği bilinen Amerika Birleşik Devletleri'ndeki e-posta sistemine yapılan siber saldırılardan daha farklı olduğunu belirterek tüm ülkeleri Çin kaynaklı kötü amaçlı Siber saldırlardan agah olması konusunda uyardı.

19 Temmuz Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Birleşik Krallık, Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, Japonya ve NATO, şu anda karşı karşıya oldukları hacker saldırılarının Çin'den geldiğine dair uyarılar yayınladı.

Çin'de kum fırtınası gökyüzünü kapladı! - Resim : 6

SONRAKİ HABER