Yurtlara yerleşme sorunu
Dün bir baktım Başbakan'ın bir açıklaması nedeniyle sosyal medya yıkılıyor. Laik cumhuriyet vurgulu, memleket elden gidiyor temalı gönderiler havada uçuşuyor. Neler oluyor diye biraz araştırınca gördüm ki tüm tartışma Başbakan'ın yaptığı söylenen bir açıklama nedeniyle dönüyor.
Başbakan, yurt yetersizliğinden yakınan milletvekillerini
yanıtlarken; "Denizli'de şahit olduk, yurtların
yetersizliği beraberinde çeşitli sıkıntılar doğuruyor. Kız-erkek
öğrenciler aynı evde kalıyor, bu yapımıza ters. Vali Beye bunun
talimatını verdik, bir şekilde denetimi yapılacak" demiş.
Bu açıklama sosyal medyada evlere baskın yapılacağı yönünde
abartılı bir şekilde karşılık bulmuş. Sonrasında hükümetten bir
açıklama yapılarak, evlere denetim yapılmasının söz konusu
olmadığı, Başbakan'ın yurt sorununun çözümü nokasında yurtlara
denetim yapılması ile ilgili talimat verdiği söylenmiş, durum
bundan ibaret.
Yurtlara yerleşme
sorunu
Ailesinden uzakta üniversite okuyan herkes bilir ki yurt bulmak ve
yerleşmek gerçekten kabus gibi bir süreçtir. Ben, Teknik
Üniversite'nin ÖSS'de derece yapan öğrencilere tanıdığı
ayrıcalıktan yararlanarak, okulun yurduna burslu olarak sıra
beklemeden kayıt olmuştum. Bu açıdan şanslıydım, ne yurt aradım ne
de yurda kayıt için sıra bekledim. O dönemde bunun nasıl büyük bir
nimet olduğunu farketmemiştim fakat yıllar sonra kız kardeşim
Yıldız Teknik gibi köklü ama yurt konusunda yetersiz bir
üniversiteye girdiğinde anladım ki, bazı üniversitelerin yurt
imkanları öğrenci sayısına göre çok sınırlı.
Yurtkur ya da üniversite yurtlarına yerleşmek için ya üniversite
giriş sınavında iyi derece yapmanız, ya uzun süre sıra beklemeniz,
ya çok şanslı olmanız ya da kalantor bir yakınınızı devreye
sokmanız gerekebiliyor. Yurtkur ya da üniversite yurtlarına
giremezseniz de, el kadar odayı ev fiyatına kiralayan özel
yurtların insafına kalıyorsunuz. O da mümkün değilse birkaç arkadaş
birleşip ev tutmanız gerekiyor. İşte o noktada, ev arkadaşı olarak
genelde hemcinsler tercih edilse de, bazen de şartlar gereği karşı
cinsten biriyle ev arkadaşlığı yapmak zorunda kalınabiliyor.
Başbakan da belli ki bu sıkıntıya dikkat çekmek istemiş. Milletin
böyle bir açıklamayı yanlış anlayıp bu denli yükselmesi biraz
paranoyaklık gibi gelse de, Başbakan'ın Kadıköy vapurundan inen
gençler için yaptığı yakıştırma ve Ankara metrosunda yapılan anons
falan düşünüldüğünde, bazı konularda hassasiyetin artması
kaçınılmaz oluyor.
Ya siz olsanız?
Ama hadi şimdi dürüst olalım, özellikle kadın okuyucularıma sormak
isterim; kaçımızın ailesi öğrenciyken karşı cinsten biri ile aynı
evi paylaşmamıza sıcak baktı ya da bakar? İster modern, ister
muhafazakar olsun, bu ülkede bunu sorun etmeyecek ebeveyn olduğunu
sanmıyorum. Yalnızca bazı mecburiyetler söz konusu olduğunda, kimi
aileler istemeyerek de olsa bu duruma onay verebilir.
Kendimden örnek vereyim; şehirli, eğitimli ve muhafazakar
hassasiyetlere sahip bir ailede büyüdüm ben. Üniversitede staj
dönemlerinde kaldığım yurdun kapalı olması nedeniyle kısa süreli de
olsa karma bir yurtta kalmışlığım ve bölümden erkek bir arkadaşımın
ablasıyla paylaştığı evde kısa süreliğine misafir olmuşluğum
vardır. Her iki durumda da aileme durumumu ve şartları anlatıp, çok
içlerine sinmese de bana duydukları güven sayesinde onaylarını
almışımdır. Ancak biliyorum ki pek çok arkadaşım mecbur olsalar da
olmasalar da benzer durumda kaldıklarında bunu aileleriyle
paylaşmaz, paylaşamazlardı, zira ailelerinin bu duruma sıcak
bakmayacaklarını hatta bazen şiddetle itiraz edeceklerini
bilirlerdi.
Diyeceğim o ki, Başbakan'ın öğrencilerin en temel problemlerinden
biri olan yurtlar ile ilgili yaptığı mantıklı bir açıklamayı, sırf
muhafazakar bir söylem takındığı için, "Laik cumhuriyet elden
gidiyor!" şeklinde evirmek, Kadıköy vapuru açıklaması ve Ankara
metrosundaki anonsa rağmen haksızlık olur. Zira hepimiz kabul
edelim ki bu, sadece Başbakan'ın değil, pek çok ailenin hassas
olduğu ve karşılaştıkları zaman uygun bulmadıkları bir konudur.
elif@soylesigunlugu.com
https://twitter.com/ellyfkaraca