Şefkat Tepe, Sungurlar dizilerindeki siyasi mesaj ne?
14 Aralık'ta bir yerde "rövanşı" alınmıştı. Peki "Tek Türkiye" aslında neydi? Şefkat Tepe ve Sungurlar Türkiye'yi Türk-Kürt, Sünni-Alevi gibi parçalara ayırma çabası mı vardı? Bu dizilerde gerçekte yaşadığımız bir senaryomu vardı? Sungurlar dizilerindeki siyasi mesaj ne?
14 Aralık operasyonu “dizilerde siyasi mesaj verme” hallerinin
tartışılmasına da vesile oldu. Gözaltılar, böcekler, tapeler...
Yoksa diziler gerçek, bizim yaşadıklarımız mı “senaryo”ydu?
Şefkat Tepe” dizisinin senaristleriyle birlikte 14 Aralık
operasyonunda gözaltına alınan “Tek Türkiye” dizisinin yapımcısı
Salih Asan, serbest bırakılmalarının ardından Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç'a ve Numan Kurtulmuş'a seslendi: “Bu dizinin ülkeye
çok yarar sağladığını belirtiyordunuz. Bizi bir terör örgütü üyesi
sıfatıyla karakollarda tutuyorsunuz. O günden bugüne ne değişti?
Biz halen durduğumuz yerdeyiz. 'Tek Türkiye, tek devlet ve tek
bayrak' diyoruz...”
Haklıydı. Yani dizi iktidarda, yapımcı gözaltındaydı. Senaristleri,
eski yönetmeni (Naci Çelik Berksoy) gözaltına alınmıştı. “Karanlık
Kurul”u sormuşlar. “Siz mi yazıyorsunuz?” diye. Onlar da “hayır”
demiş.
Kurul biter mi?
“Karanlık Kurul” ne zaman “Karar Kurulu” olmuş? Ulaştığım bilgilere
göre, “Şefkat Tepe” dizisinin 140'ıncı bölümünde. Çalışmalarına ara
veren “Karar Kurulu” üyelerinin yine işbaşı yaptıkları
belirtiliyor. Yani mart ayıyla başlamış. Ayrı bir bölüm olarak
“Şefkat Tepe”den sonra devreye giriyor. Dizi değil, siyasi program
değil, kamu spotu hiç değil. Senaristi belli değil. Oyuncular
karanlıkta, görülmüyor.
Kurul daha önce “Tek Türkiye”de vardı, sonra “Şefkat Tepe”de yer
aldı... Türkiye'nin önümüzdeki 10 yılında Samanyolu TV dizileri var
oldukça bu kurul her daim yerini koruyacaktır.
Senaryo devam etti
“Tek Türkiye”nin ilgili bölümünde ne vardı? Tahşiyeciler. “Karanlık
Kurul”un dizinin yayımlanan bir bölümünde “'Yeni eylem planı
Tahşiye olacaktır, yeni bir irtica dalgası” dediği örgüt! Gülen
cemaatini eleştiren, Tahşiye ve Rahle yayınevleri aracılığı ile
görüşlerini dile getiren kitaplar basan gruptu. 2010'da polis bir
operasyon yaptı. El Kaide operasyonu adı altında grubun lideri
Mehmet Doğan başta olmak üzere 122 kişi gözaltına alındı. 17 ay
süren bir hapislik sonrası beraat. Operasyonda silahlar da
bulunmuştu. Anlaşıldı ki “etikenlenmişti silahlar”. “Karanlık
Kurul”un senaryosu buraya kadar gelmiş ama
“Türkiye'yi Türk-Kürt, Sünni-Alevi gibi parçalara ayırma çabalarına
karşı toplumdan yükselen sağduyu”'... Özetle buydu dizinin
felsefesi. Bunu bir doktorun gözünden anlattılar. Dizide iyiler ve
kötüler vardı. “Olumlu” karakterden biri imam, diğeri doktor ve
öğretmendi. Mesajlar imamın ağzından verilirdi. Ortak nokta “ilim,
eğitim ve din”... Dizi eninde sonunda şu noktaya getiriyordu
seyirciyi; “inanan” ile “inanmayan”. Türk ve Kürt kardeşliği
aslında “din kardeşliği” ile çözüme ulaşabilirdi.
Sevilmedi ama izlendi
“Tek Türkiye”nin 18 Ekim 2007'de başlayan ve 21 Ekim 2010'da biten
serüveninde “enteresan” olaylar da yaşandı. Albay Dursun çiçek'in
hazırladığı iddia edilen eylem planında aralarında “Tek Türkiye”nin
bulunduğu bazı dizilerin kamuoyunu yanlış yönlendirdiği, olumsuz
haberler yaptırılarak söz konusu dizilerin güvenirliliğinin
yitirilmesinin sağlanacağı yazılmıştı mesela.
2008'de Show TV'de yayımlanan “Kurtlar Vadisi Terör”, RTÜK isteği
doğrultusunda yayından kaldırıldı. Aynı zaman dilimi içinde “Tek
Türkiye” benzer konuyu işlerken yayına devam etmişti. Bu dönem
içinde bir başka gerçek daha vardı. Anlatımı ile “Anadolu halkını”
kavramış ve en çok izlenen dizilerden biri olmuştu.
Mesajlı diziler
14 Aralık operasyonu belki de bir yönüyle “dizilerde siyasi mesaj
verme” hallerinin de tartışılmasına vesile oldu. Samanyolu TV
dizileri (“Şubat Soğuğu”, “Kollama”, “Şefkat Tepe”, “Sungurlar”,
“Hıyanet Sarmalı”, “Ötesiz İnsanlar”), “Kurtlar Vadisi”, “Kızıl
Elma”, “Reaksiyon” ülkenin “gerçeklerine” mi parmak basıyordu yoksa
“bir nevi ajitasyon mu” çekiyordu? Çünkü bir de “gerçekte”
yaşadığımız bir senaryo vardı. Operasyonlar, gözaltılar, belgeler,
polisler, askerler, ülkeler, bilgisayarlar, dinlemeler, tele
kulaklar, böcekler, tapeler... Yoksa diziler gerçek, bizim
yaşadıklarımız mı “senaryo”ydu?