Katil babanın çocuğu annenin soyadını alsın
‘Kadın Cinayetleri önlenebilir' kampanyası kapsamında 7 ilde yapılan çalışma sonrası hazırlanan "Eylem Planı" açıklandı. "Eylem Planı"nda, ‘acil başvuru hattı kurulması"nı da içeren bir dizi öneriye yer verildi
“Kadın Cinayetleri Önlenebilir” kampanyası kapsamında
Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hülya Uğur
Tanrıöver ile birlikte 5 kişilik bir ekibin yürüttüğü “Kadın
Cinayetleri Eylem Araştırması”nın sonuçları açıklandı. 7 ilde
gerçekleştirilen ve bu illerden farklı kadın kuruluşlarının destek
verdiği araştırmadan elde ediler verilerle hazırlanan “Eylem
Planı”nda, “Annesi babası tarafından öldürülen çocuklara, annenin
soyadı verilsin” önerisi dikkat çekti.
İTÜ Maçka Sosyal Tesisleri'nde dün düzenlenen 'Kadın Cinayetlerine
Karşı Acil Eylem Konferansı'nda “Kadın Cinayetleri Eylem
Araştırması”nda elde edilen sonuçların satır başları açıklandı.
Araştırma sırasında elde edilen verilerden yola çıkarak hazırlanan
“Kadın Cinayetleri Eylem Planı” da sunuldu. 2014-2015 yılları
arasında gerçekleştirilen araştırma sonucunda kadın cinayetlerinin
temelde kadın-erkek eşitliğinin reddi ve cinsiyetçilikten
kaynaklandığı ortaya konuldu. Öldüren kadınların tamamının cinayet
öncesinde katilin şiddetine maruz kaldığının altı çizilerek,
çoğunlukla çevrenin ve(ya) resmi kurumların durumdan haberdar
olduğu belirtildi.
Araştırmada öne çıkan tanıklıklar ve tespitler ile 'Eylem
Planı'ndan dikkat çeken öneriler şöyle:
- Cinayetler neden işleniyor?: Mutlak sahiplik iddiası; namus,
aldatılma, terk edilme bahaneleri; kadınların güçlenmesine
tahammülsüzlük ile işsizlik, yoksulluk ve “cinnet” bahaneleri sebep
gösterilerek işleniyor.
- Kadın cinayetlerinde erkeklerin öne sürdüğü bahanelerden bazıları
şöyle: Cep telefonu kullanması, para kazanması, eski eşinin yeniden
evlenmesi, beyaz pantolon giymesi, ayrılmayı ya da boşanmayı
istemesi...
- Görüşülen bir maktulun babası: “Şiddet görse bile kendisi
demiyordu. Çünkü kendisi kaçtığı için... Eğer varsa bile bir sorun
bize açıklamıyordu.”
- Avukat: “Hatta şöyle bir örnek vardı. Bir kadına koruma
verilmişti. O korumanın karısına da bir koruma verilmişti!”
- Avukat: “Bu davalarda yargıç, kadına bakıyor. Sen faile
bakacaksın. Olayın öncesinde ne yapmış, nasıl şiddet
uygulamış.”
- Erkek polis: “Mahkemede 'aldatma' diyor, 'namus' diyor. Olayın
içine avukat da girince, kanun nezdinde hafifletici sebepler
buluyor.”
'Dayanışma önemli'
- Maktulün iş arkadaşı: “Kavga gürültü, kadın merdivenlerde, adam
elinde bıçak peşinde; komşu çıkıyor, adam ona da hakaret edince
içeri giriyor, polisi bile aramıyor; o kadar yani... Kadın kendisi
arıyor ambulansı falan.” (Bahsedilen kadın hayatını
kaybediyor.)
- Avukat: “Kadın dayanışmasından çok korkuyorlar çünkü kadını en
çok güçlendiren kısmı bu. Kadını şiddete mahkum etmek için önce
dayanışmayı kırmak gerekiyor.”
- Kadın muhtar: “Öldürülme sebebi bence erkekler. 'Ben atarım',
'ben kovarım', 'ben ayrılırım' diyorlar. 'Kadın bana ayrıl
diyemez!' Uyguladıkları şiddetin sebebi bu. Zorlarına gidiyor.”
EYLEM PLANI ÖNERİLERİ:
- 7/24 destek veren uzmanlaşmış kadın görevlilerden oluşan birimler
kurulsun.
- Acil başvuru hattı oluşturulsun.
- Muhtarlıklarla sürekli çalışmalar yapılmalı, muhtarlıklar danışma
mekanizmaları olarak görevlendirilmeli, muhtarlıklara özel bütçe
ayrılmalı.
- Uluslararası sözleşmelere uyumlu hukuki düzenlemeler
yapılmalı.
- Geride kalan çocuklara annenin soyadı verilmeli. Çocuklara aynı
zamanda eğitim bursu, tazminat, sosyal güvence, aylık gelir ve
psikolojik destek sağlanmalı.
- Kamu personeli kanununda değişiklik yapılmalı, kadınlara karşı
şiddette memuriyetten men verilmeli.
Kaynak: Burcu ÜNAL / Milliyet