Erdoğan'ın kafasındaki formül
Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi bugünkü köşe yazısında Erdoğan'ın kafasındaki erken seçim formülünü yazdı. Buna göre Erdoğan azınlık hükümetini erken seçim şartıyla destekliyor. İşte o yazı:
9 Temmuz tarihli, “HDP'ye kaç bakanlık düşecek” başlıklı yazıda,
“Bir ihtimal daha var” demiştik.
O ihtimal Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Çin'den Endonezya'ya geçerken
ipuçlarını verdiği ihtimaldi.
Cumhurbaşkanı daha önce bir azınlık hükümetinin çözüm
olamayacağını, güçlü bir hükümetin gerekli olduğunu söylemişti.
Kendisine bu sözleri hatırlatıldığında ise, “Benim karşı olduğum
kalıcı azınlık hükümetidir. Seçime götürmek kaydıyla bir azınlık
hükümeti pekala mümkündür. Kendisine görev verilen bir partiye
diğer bir partinin veya partilerin dışarıdan destek vermesi
suretiyle oluşturulacak bir azınlık hükümeti ülkeyi seçime
götürebilir” karşılığını verdi.
Bu cevapla birlikte bir kez daha netleşti ki Cumhurbaşkanı Erdoğan,
“Tekrar seçim' istiyor. Buraya kadar olanlar bir sır değil.
Cumhurbaşkanı'nın 7 Haziran gecesinden itibaren erken seçim
istediği biliniyordu.
Hatta kulisler, Başbakan Davutoğlu koalisyon istiyor Cumhurbaşkanı
ise erken seçim yanlısı şeklindeki değerlendirmelerle
yankılanmıştı.
Cumhurbaşkanı “Tekrar seçim”in zorlanması yanlısıydı ama bu nasıl
olacaktı? Pekala erken seçim şartıyla kurulacak bir koalisyon
hükümeti olabilir ya da 45 gün içinde hükümet kurulamazsa AK Parti,
CHP, MHP ve HDP'nin milletvekili sayısına göre temsil edildiği bir
seçim hükümeti kurulabilirdi.
“Bir ihtimal daha var” paylaştığımız kulis bilgisi de tam bu
konuyla ilgiliydi.
Erdoğan, parti liderlerine “Egolarınızı bir kenara bırakın” diye
seslendi. Türkiye'nin güçlü bir hükümete ihtiyacı olduğunun altını
çizdi.
Ama bir yandan da sistemin tıkanmaması için erken seçimi adres
olarak gösterdi.
Örneğin Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu'nun heyetler halinde ilk tur
görüşmelerinde AK Parti ile CHP arasında bir koalisyon hükümeti
ihtimali belirdi.
Zaten oradaki izlenimler ışığında iki partiyi temsil eden heyetler
günlerdir çalışmalar yapıyorlar.
Davutoğlu-Kılıçdaroğlu görüşmesi 13 Temmuz Pazartesi günü
gerçekleşti. Görüşmeden sonra iki parti arasında koalisyon umudu
doğmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Büyük projelere dokunurlarsa karşılarında
beni bulurlar” dedi. HDP'yi ziyaretinde Selahattin Demirtaş,
Davutoğlu'na, “Hükümeti kuramazsanız hemen erken seçim kararı
almayın, liderleri tekrar ziyaret edin” diyerek, azınlık hükümeti
için sinyal vermişti. Cumhurbaşkanı Bayram sabahı HDP'yi hedef
almış ve “Bölücü terör örgütüne sırtını dayayanlarla bir mutabakat
düşünülemez” diye konuşmuştu.
Erdoğan'ın başından beri bir stratejisi vardı. 8 Haziran sabahından
itibaren o stratejiyi hayata geçirmeye yönelik adımlar attı.
CHP'den Deniz Baykal ve HDP'den Celal Doğan'la görüşmesi TBMM
Başkanlık Divanı üyelerini kabulde Bahçeli'ye selam göndermesi bu
amaca dönük hamlelerdi. Kısmen etkili de oldu. Ayrıca koalisyon
ihtimali ya da HDP destekli bir azınlık hükümeti formülü gündeme
gelince, o zemini ortadan kaldırmaya dönük açıklamalar yaptı. Erken
seçimi ihtimalini güçlü bir seçenek olarak gündemde tuttu.
Cumhurbaşkanı güçlü bir hükümet kurulamadığı taktirde erken seçime
gideceğini ilk günden bu yana hatırlatıyor.
Koalisyon hükümetlerine soğuk bakan Cumhurbaşkanı, erken seçim
konusunda da yasada öngörülen bir seçim hükümetine de sıcak
bakmıyor. Çünkü yasa gereği kurulacak seçim hükümetinde HDP'ye 4
Bakanlık düşüyor. Seçim hükümetinde Bakanlık dağılımının şöyle
olması bekleniyor. AK Parti 11, CHP 6, MHP 4, HDP 4 bakanlık.
Eğer CHP'ye 7 bakanlık verilirse bu kez MHP'ye 4, HDP'ye ise 3
bakanlık düşecek.
Bugün dokunulmazlıklarının kaldırılması ya da partilerinin
kapatılması. PKK'nın siyasi uzantısı gibi tartışmaların odağında
yer alan HDP bir de bakmışsınız ki, hükümet ortağı olarak Bakanlar
Kurulu sıralarında yerini almış.
Milli Savunma Bakanı Selahattin Demirtaş, İçişleri Bakanı Figen
Yüksekdağ.
Gelelim Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kafasındaki modele, MHP lideri
Bahçeli ilk günden HDP'nin içeriden ya da dışarıdan destekleyeceği
hükümet formüllerine kapısını kapattı. Meclis'te HDP'yi yok
saydıklarını açıkladı. “Meclis'in o tarafını flu görüyoruz» dedi.
Meclis Başkanlığı seçiminde de dediğini yaptı, HDP ile yakın
görünmemek uğruna MHP adayı son tura kalmadığı halde seçime girip,
kendi adayına oy verdi.
Bahçeli'nin HDP hassasiyeti biliniyor. Gelen şehit cenazeleri ve
PKK'ya yönelik operasyonlar ise bu hassasiyeti bin kat artırdı. Bu
durumda Bahçeli'nin HDP'yi bir seçim hükümetine ortak etmemek için
seçim şartıyla bir AK Parti azınlık hükümeti formülünün önünü
açması bekleniyor. Dikkat buyurun destek vermesini demiyorum.
Sadece önünü açması, engel olmaması gerekiyor. Devlet Bahçeli'nin,
“Azınlık hükümetine niye destek verelim” sözlerine rağmen bu nasıl
olacak? AK Parti'nin kuracağı azınlık hükümetinin güvenoyu alması
için 276'ya ihtiyacı yok. 276 sayısı hükümeti düşürmek için
aranması gereken sayı. AK Parti bir azınlık hükümeti kurduğu
taktirde MHP'nin güven oylamasına girmemesi dahi yeterli
oluyor.
Bu durumda hem MHP, “Önce devletim sonra partim” ilkesine ters
düşmemiş olacak, hem HDP'nin hükümet ortağı olmasını engellemiş
olacak. Bir taşla iki kuş vurmuş olacak. Böylece AK Parti'de seçim
takvimine endeksli bir azınlık Hükümeti kurarak Türkiye'yi erken
seçime götürecek. Bu arada eğer anlaşabilirlerse partiler seçim
barajını düşürüp, 2 yıl dolmadığı halde yeni seçilen
milletvekillerinin emeklilik hakkını kazanması için gereken
düzenlemeleri yapacaklar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kafasındaki erken seçim formülü bu.
Bakalım sahaya nasıl yansıyacak?