Doç. Dr. Özmen: Deprem bekleniyordu ama bu kadar büyük olması beklenmiyordu
Doç. Dr. Bülent Özmen, büyük yıkıma yol açan depremlerin meydana geldiği Doğu Anadolu Fayı'nda MTA ve AFAD'ın, bilim insanlarının çalışmaları olduğunu söyleyerek, 'Sismik boşluk olduğu birçok haritayla ortaya çıkarıldı. Aslında deprem bu bölgede bekleniyordu; ama bu kadar büyük olması beklenmiyordu' dedi. Marmara'daki olası büyük depremle ilgili de açıklamada bulunan Özmen, 'Marmara Denizi’nde de yapılan bütün çalışmalar büyük bir deprem olma olasılığının her geçen gün arttığı yönünde olduğunu bize gösteriyor.' ifadelerini kullandı.
Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde görevli Doç. Dr. Bülent Özmen, Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi merkezli 7.7 ve Elbistan ilçesi merkezli 7.6 büyüklüğündeki depremleri değerlendirdi.
Doç. Dr. Özmen, depremin Hatay’dan başlayıp, Bingöl Karlıova’ya kadar uzanan ve yaklaşık 600 kilometre uzunluğunda olan sol yönlü Doğu Anadolu Fay zonu üzerinde meydana geldiğini söyledi.
Bu bölgenin uzun yıllar deprem olmaması nedeniyle bilim
insanları tarafından 'sismik boşluk' olarak gösterildiğini ve
deprem olma olasılığının da yüksek olduğunun dile getirildiğini
vurgulayan Özmen, "Bu fayın 'Pazarcık' denilen segmenti 1114 ve
1544 yıllarında 2 büyük deprem yaşamış; 1544 yılından günümüze
kadar geçen 480 yıllık süreç içerisinde de burada herhangi bir
hasar verici deprem olmaması nedeniyle de burada gerilim birikmiş
ve büyük bir depremle bu gerilim boşaldı ve bölgeyi de ciddi bir
şekilde etkiledi" dedi.
'TÜRKİYE’DE BİR İLK'
Doç. Dr. Özmen, aynı bölgede yaklaşık 9 saat sonra 7'nin üzerinde
ikinci depremin olmasının şaşırtıcı olduğunu dile getirip, "Bu
aslında Türkiye’de ve o bölgede bir ilk. 9 saat arayla iki büyük
depremin meydana gelmiş olması çok çok ender rastlanacak bir olay.
Doğu Anadolu Fayının yılda kayma hızı 9 milimetre. Yani bu kayma
hızına bağlı olarak yer kabuğunda gerilim birikiyor ve sabah
meydana gelen depremin tetiklemesiyle de ve bölgede gerilimin
birikmesine bağlı olarak da 2'nci büyük deprem başka bir fay
hattında gerçeklemiş oldu. Bunun, tetiklemeye bağlı olarak
gerçekleştiğini söyleyebiliriz. İki büyük depremin art arda meydana
gelmesi Türkiye’de bir ilk oluyor. Bu anlamda da bakıldığında bir
ilk olarak kayıtlara geçmiş durumda" diye konuştu.
'MARMARA DEPREMİNDEN DAHA BÜYÜK'
Doç. Dr. Özmen, Kahramanmaraş merkezli depremin, 1999 Marmara
Depremi’nden daha büyük olduğunu belirterek "10 ilde de hasar
yarattı bu deprem. Bu illerin nüfuslarına baktığımız anda da 13,5
milyon, yani yaklaşık 14 milyona yakın kişinin doğrudan bu
depremlerden etkilendiğini söyleyebiliriz. Bu açıdan da bakıldığı
anda son 100 yılın etkileme alanı ve nüfus açısından da en büyük
depremlerden. Yıkımın bu kadar büyük olmasının en büyük
nedenlerinden birisi depremin çok şiddetli olması. Binaların
mevcutta yürürlükte olan Deprem Tehlike Haritası Bina Deprem
Yönetmeliği ve Zemin Temel Etüdüne bağlı olarak binaların yapılması
lazım. Bunlar tamamen yürürlükte olan yönetmeliklere uyulmadan ve
beton kalitesi, demir kalitesi, işçilik kalitesi dikkate alınmadan
yapıldığı için yıkılmış. Yıkılan binaların yanı sıra yıkılmayan
binlerce de bina var. Biz demek ki deprem bilimi olarak,
mühendisler olarak veya kurallara uyarak yapılarımızı yaptığımız
anda da yıkılmayan bina yapmayı başarabiliriz" dedi.
'ÖRNEĞİNE AZ RASTLANIR OLAY'
Doç. Dr. Özmen, depremin meydana geldiği fay hattında daha önce
bilimsel çalışmalar yapıldığına değinerek, "Bu bölgede birçok bilim
adamının da çalışması vardı. Maden Teknik Arama Genel Müdürlüğü'nün
olsun AFAD’ın olsun çalışmaları vardı. AFAD zaten son yayımlamış
olduğu resmi deprem tehlike haritasında bölgenin deprem
tehlikesinin ne kadar yüksek olduğu yansımış. Resmi kaynaklardan da
bu ortaya çıkarıldı. MTA yapmış olduğu diri fay haritalarıyla
beraber oradaki deprem üretme potansiyellerini ortaya çıkardı.
Sismik boşluk olduğu birçok haritayla ortaya çıkarıldı. Biz de
bölgeyle ilgili deprem senaryoları çalışmaları yapmıştık yıllar
öncesinde. Aslında deprem bu bölgede bekleniyordu; ama bu kadar
büyük olması beklenmiyordu. Yani 7.4- 7.5 şiddetinde depremler
bekleniyordu; ama asıl beklenmeyen olay 9 saat sonra 2’nci bir
büyük depremle aynı bölgenin sarsılması çok beklenilen bir durum
değildi. O, bütün kamuoyu gibi bu konuyla ilgili çalışan yer
bilimcilerini de deprem mühendislerini de çok şaşırtan bir durum
oldu. Örneğine az rastlanır bir olayla yüz yüzeyiz" diye
konuştu.
'MARMARA'DA DEPREM TEHLİKESİ DEVAM EDİYOR'
Doç. Dr. Özmen, 2 depremin olası Marmara Depremi’ni tetikleyeceği
yönündeki iddialara ilişkin de "Doğu Anadolu Fayı’nda meydana gelen
bir depremin Marmara Denizi’nde deprem üretme potansiyeli olan
fayları tetikleme olasılığı yok. Bunlar birbirinden bağımsız
şekilde gelişen ve işleyen faylar ama şunu net olarak
söyleyebiliriz ki zaten yapılan bütün çalışmalar da bize bunu
gösteriyor; Marmara Denizi’nin deprem tehlikesi bu depremlerden
önce neyse aynı yükseklikte yine devam ediyor. Yani bu deprem onu
tetiklemese bile Marmara Denizi’nde de yapılan bütün çalışmalar
büyük bir deprem olma olasılığının her geçen gün arttığı yönünde
olduğunu bize gösteriyor. Genelde biz 'İstanbul depremi' demiyoruz;
bu deprem Marmara Denizi içinde meydana gelecek ve başta İstanbul
olmak üzere bütün Marmara Denizi’ne kıyısı olan yerleşim
birimlerini, illeri etkileyeceği için buna Marmara Bölgesi Depremi
demek daha doğru olur" dedi.