Davutoğlu: Biz olsak ne yapardık diye düşünün
Başbakan Ahmet Davutoğlu, muhalefetin Meclis'te temsilinin iktidarın temsili kadar en temel hak olduğunu belirterek, muhalefetin eleştiri haklarına saygı göstereceklerini ifade etti. Davutoğlu, tahammül edemeyecekleri tek şeyin nezaket dışı sözler ve şiddet olduğunu söyledi
1 Kasım seçimlerinin ardından AK Parti tarafından kurulan 64.
Hükümet, TBMM Genel Kurulu'nda yapılan oylama ile güvenoyu aldı.
Güven oylaması sonrasında teşekkür konuşması yapmak üzere kürsüye
çıkan Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
yüce heyetinizin 64. Cumhuriyet Hükûmetimize güvenoyu vererek
göstermiş olduğu teveccüh dolayısıyla minnetlerimi ifade ediyor,
hükûmetimizin milletimiz, ülkemiz ve insanlık için hayırlı
çalışmalara vesile olmasını temenni ediyorum. Allah hayırlı
eylesin, Allah utandırmasın” dedi.
En büyük teşekkürü Türk milletine ettiğini belirten Başbakan
Davutoğlu, milletin 1 Kasım'da modern demokrasilerde görülmeyen bir
katılım ile modern demokrasilerde görülmeyen bir temsili Meclis'e
yansıttığını belirterek, “Dün, Türkiye-Avrupa Birliği zirvesini
gerçekleştirirken arkasında daha bir ay önce yüzde 85 katılımla ve
yüzde 97,5 temsille oluşmuş bir Meclis'te yüzde 49,5'lik bir halk
desteğiyle, güçle bulunan bir başbakan olmanın onurunu, gururunu
yaşadım. Orada da mevkidaşlarıma ifade ettim. Bu, Türkiye'de
demokrasinin ne kadar kökleşmiş olduğunu, halkımızın demokrasi
bilincinin ne kadar sarsılmaz olduğunu bütün dünyaya gösteren bir
tablodur. Tekrar, minnetlerimi, şükranlarımı aziz milletimize bir
kez daha ifade ediyorum” diye konuştu.
“BÜTÜN MİLLETİMİZİN HÜKÜMETİYİZ”
“Evet, aldığımız oy oranı yüzde 49,5'tir ama şu andan itibaren
bütün milletimizin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve hükûmetiyiz”
ifadelerini kullanan Davutoğlu, başka partilere oy veren yüzde
50.5'lik toplum kesiminin de hükümeti olacaklarını, onların
seslerinin her zaman kulaklarında olacağını ifade etti. Davutoğlu,
“Hiçbir zaman, hiçbir kesimi ihmal etmeyeceğiz, hiçbir yerden gelen
hiçbir olumlu öneriye kulaklarımızı tıkamayacağız, herkesi
dinleyeceğiz. Bütün bir milletin kaderini omuzlamış bir hükûmet
olarak geleceğe emin adımlarla ilerleme kararlığını göstereceğiz.
Bunun için sürekli olarak hem Meclisimizdeki istişareleri
sürdüreceğiz hem de sivil toplum kesimleriyle sürekli temas hâlinde
olacağız. Buradan bütün sivil toplum kesimlerine de sesleniyorum.
Bize ileteceğiniz, ülkemizi aydınlık bir geleceğe götürmek üzere
ileteceğiniz her fikre açığız. Bizimle en aykırı düşüncelere sahip
olsanız dahi milletimizin temsilcileri olarak sizlerle her zaman
temas hâlinde olacağız. Buradan değerli genel başkanlara ve
muhalefetimize de hem bir çağrı hem de ortak bir kaderi paylaşmış
olmanın atmosferiyle bazı hususlarda vurguda bulunmak istiyorum.
Muhalefet, demokrasilerin olmazsa olmaz şartıdır. Muhalefetin
olmadığı Meclisler otoriter totaliter ülkelerin meclisleridir.
Muhalefetimizin bu Mecliste temsili, iktidarın temsili kadar en
temel haktır, demokrasilerde bu temsile saygı göstermek herkesin
görevidir. Dolayısıyla muhalefetimizin bu Meclis'te temsil
anlamında da, eleştiri hakkına her zaman saygı göstereceğiz.
Eleştiri en doğal hakkınızdır. Bu eleştirileri en doğru zeminde
olumlu anlamda icraata yansıtmak için dikkatlice dinleyeceğiz. Her
görüşü burada beyan edelim. En aykırı görüşlere dahi tahammülle ve
anlayışla yaklaşalım. Ama bir şeye tahammül etmeyelim, nezaket dışı
sözlere ve şiddete” şeklinde konuştu.
“SEVİYEYİ ÜST DÜZEYDE TUTALIM, EMPATİ YAPALIM”
Meclis'te grubu bulunan partilerden ricada bulunan Başbakan
Davutoğlu, “Sadece AK Parti Genel Başkanı, Başbakan olarak değil,
istikrarı gerçekleştirmiş yüce bir çatının altında bulunan bir
milletvekili ve bir vatandaş olarak ve bu ricada bulunurken, grubum
adına bu ricanın gerekliliğini her zaman yapacağımız taahhüdünde
bulunuyorum. Birinci ricam, üslup ve muhteva açısından seviye ve
nezaketi her zaman en üst düzeyde tutalım, hem en doğru dili
kullanalım hem de konuşmalarımızın muhtevasında milletimiz için
dile getireceğimiz fikirler, alternatif düşünceler olsun. Şeyh
Edebali'nin sözünü hep beraber hatırlayarak, hep bize sükunetin,
bize vakarın düştüğünü hiç unutmayalım. İkinci ricam, empati
yapalım. Önce biz empati yapacağız. Getirdiğimiz her yasa
teklifinde 'acaba muhalefette olsaydık ne derdik' diye düşüneceğiz
ve ona göre yasa teklifinde gerekli revizyonları gerektiği zamanda
yapacağız ve bundan da hiç gocunmayacağız. 'Biz muhalefette olsak
acaba ne derdik' diye düşünüp ona göre tavır alacağız. Ama sizden
de ricam siz iktidarda olsaydınız 'en kritik zamanlarda, en kritik
dönemeçlerde nasıl karar alırdık' diye düşünüp ondan sonra bizi
eleştirmeniz. Son örneğini hava sahamızı ihlal eden, daha sonra da
Rusya'ya ait olduğu anlaşılan uçakların ihlali ile ilgili olayda
yaşadığımız gibi eleştirmeden önce bir an sizin karar makamında
olduğunuzu düşünün ve 'hava sahası ihlal edilmiş bir ülkenin bir
başkanı ya da hükümet üyesi olarak buna müsamaha gösterir miydik'
diye düşündükten sonra eleştirin. O zaman hep beraber göreceğiz ki,
bu ülkenin kaderi söz konusu olduğunda, bu ülkenin milli onurunu
temsil eden hususlar söz konusu olduğunda hep beraber ortak bir
tavırda çok rahat buluşabileceğiz. O zaman göreceğiz ki, sadece
milletimizin temsili bakımından son derece asil bir görev yürüten
bu Meclis olmakla kalmayıp, aynı zamanda örnek ve çözüm üretebilen,
karşılıklı anlayış içinde konuşabilen, birbirini anladıktan sonra
eleştirebilen çok saygın bir heyet olma niteliğine kavuşacağız”
dedi.