Bozdağ: Erdoğan dolar hesabını bozdurdu
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Albaraka Türk Bankası'nda 200 bin dolar hesabı olduğunu iddia etmesinin ardından Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'dan 'dekontlu' yanıt geldi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Fetullahçı Terör Örgütü'yle bugüne
kadar AK Parti dışında etkin, açık, net bir mücadele vermiş ikinci
cumhuriyet hükümeti var mıdır? Yoktur. Hangi hükümet mücadele
etmiş, hiçbir hükümetin mücadelesi yok. İlk defa bu terör örgütüyle
mücadeleyi biz yapıyoruz." dedi.
Bozdağ, TBMM Genel Kurulunda 2017 Yılı Bütçesi üzerine yaptığı
konuşmada FETÖ ile irtibatlı, iltisaklı olanlarla mücadele etmenin
parlamentonun ve hükümetin asli vazifesi olduğunu söyledi.
OHAL'i darbe teşebbüsleri olmasın, yeni tekrarlar yapılmasın diye
koyarken, Türkiye'de darbelerin olmayacağı bir altyapı oluşturmak
için çalıştıklarını ifade eden Bozdağ, OHAL'i devletin içerisinde
yuvalanmış bu yapıyı devletten ayıklamak için kullandıklarını
belirtti.
Devletin çalıştığı insanlarda devlete sadakati aradığını
vurgulayan, terör örgütüyle irtibatlı, iltisaklı olanlarla ilgili
adım attıklarını, devletin, sadakatinden şüphe ettiği kişilerle
çalışmama hakkı bulunduğunu belirten Bozdağ, "Sovyetlerin dağılışı
üzerine bunu biz Batı'da gördük; onlar yaptılar, ayıklama kanunları
çıkardılar. Onlar yapınca doğru, biz yapınca yanlış mı oluyor?
Bizim yaptığımız devletimizi ve demokrasimizi korumak için doğru
adımları atmaktır." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun AK Parti'yi FETÖ'nün suç
ortağı yapmak gibi bir gayret içinde olduğunu vurgulayan Bakan
Bozdağ, şöyle devam etti:
"Çok net söylüyorum, Fetullahçı Terör Örgütü'yle bugüne kadar AK
Parti dışında etkin, açık, net bir mücadele vermiş ikinci
cumhuriyet hükümeti var mıdır? Yoktur. Hangi hükümet mücadele
etmiş, hiçbir hükümetin mücadelesi yok. İlk defa bu terör örgütüyle
mücadeleyi biz yapıyoruz. Mücadele yapan insanları terör örgütüne
yardım etmekle suçlama garabetini de siz yapıyorsunuz. Bu örgütün
gerçek kimliği ortaya çıktıktan sonra örgüte tavır alan, örgütle
mücadele eden biziz. 17 Aralık'tan sonra bütün milletin bu örgütün
çirkin yüzünü öğrenmesinden sonra, bu örgütün kumpas kasetlerini
burada millete kim seyrettirdi? Seçimlerde bu örgütle kim ittifak
yaptı? Hala bu örgütün mağduriyet edebiyatını, uluslararası
çevrelerde yaymaya çalıştığı fikirlerin müdafiliğini kim
yapıyor?
Terör örgütünün kimliği, vasfı ortaya çıktıktan sonra bu örgütün
söylemlerinin Türkiye'de takipçisi kim? Adil Öksüz ile ilgili
burada konuştu Sayın Genel Başkan. Ben burada soruyorum, Adil Öksüz
ile ilgili elinizde bilgi, belge var mı, yok mu? Dedi ki 'ajan'.
Biz de dedik ki 'ajansa buyurun açıklayın'. Niye açıklamadınız?
Buradan soruyorum Sayın Kılıçdaroğlu'na, Adil Öksüz ile ilgili size
yurt içinden veya yurt dışından herhangi bilgi geldi mi, gelmedi
mi? Bu bilgi geldiyse biz bu bilgiyi nere ile paylaştınız? 'FETÖ
tiyatro' diyor, bu işin tiyatro olduğunu ispat etmek de sanki
CHP'ye düşmüş gibi. Adil Öksüz üzerinden yapılmak isteneni bütün
Türkiye görüyor. Bununla ilgili soruşturma açıldı, gereği yapıldı,
hakimler açığa alındı, kollukla ilgili İçişleri Bakanı da
soruşturma yapıyor. Öte yandan bunu başka bir noktaya çekmek için
gayret etmek fevkalede yanlıştır."
"Sen FETÖ'cüleri temizliyorum diye FETÖ'cülere alan açtın"
Bakan Bozdağ, FETÖ'nün TSK içindeki yapılanmasından AK Parti
hükümetlerini sorumlu tutmanın büyük bir insafsızlık olduğunu
vurgulayarak, askeriyede terfilere YAŞ'ın karar verdiğini, 13 üyesi
asker olan kurulda başbakan ve milli savunma bakanının sivil
olduğunu ve kararların askerlerin istediği doğrultuda verildiğini
anlattı.
Bozdağ, "Şimdi bazı emekli generaller konuşuyor, 'FETÖ'cüleri biz
atıyorduk da bunlar koruyordu' diyor. Sen namaz kılanı, oruç
tutanı, eşi başı kapalı olanı FETÖ'cü diye atıyorsun. FETÖ'cüler
size kendilerini yutturmak için namaz da kılmıyor, oruç da
tutmuyor, eşinin başını da açıyor. Alkol de kullanıyor. Sen
FETÖ'cüleri temizliyorum diye FETÖ'cülere alan açtın. Kim yaptıysa
yazıklar olsun. YAŞ'ın yapısını biz değiştirdik. Sivillerin
ağırlıklı olduğu bir YAŞ yapısı koyduk ki orada da milli iradenin
dediği olsun diye adım attık." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı her işin anayasa ve
yasalara uygun olduğuna işaret eden Bozdağ, "Dış politikada
bürokrat konuşacak, siyasetçi konuşacak, gazeteci konuşacak,
akademisyen konuşacak, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı konuşunca
ayıplanacak. Böyle bir şey olabilir mi? Elbette Türkiye'nin
Cumhurbaşkanı dış politika üzerinde de konuşacak, başka konularda
da konuşacak. Bundan önceki cumhurbaşkanları da konuştu. Sayın
Sezer de konuştu, başkaları da konuştu. Meclisin açılış günlerinde
ekonomiden, dış politikaya, teröre kadar her konuda
milletvekillerine hitap ettiler. Onlara mübah olanın, Türkiye'nin
Cumhurbaşkanına haram edilmeye çalışılmasını anlamak mümkün değil,
bu kabul edilebilir bir şey değil." diye konuştu.
-"Darbe teşebbüsü gül ile mi bastırılır?"
Bakan Bozdağ, cezaevlerinde işkence ve kötü muamele olduğuna dair
iddiaların da FETÖ'cülerin, PKK terör örgütünün ve Türkiye'nin
düşmanlarının dile getirdiğini belirterek, kötü muamele ve işkence
olduğu söylenen cezaevinin adının, bunu yapanın, ne zaman
yapıldığının söylenmesi halinde hükümetin gerekli işlemleri
yapacağını, şayet işlem yapılmazsa hükümetin o zaman suçlanması
gerektiğini söyledi.
Bozdağ, "Türkiye'de kötü muamele ve işkence var demek... Bu terör
örgütlerinin bildik ezberleridir. Bu ezberlere alet olmak bu
parlamentonun altında bulunanlara yakışmaz. Ben örnek istiyorum,
isim verin. Bazı örnekler gösteriliyor, fotoğraflar. Darbe
teşebbüsü gül ile mi bastırılır? Darbe teşebbüsünü yapanlara karşı
bir müdahale yapıldı, halkın müdahalesi var, kolluğun müdahalesi
var. Bu müdahale sırasında yapılanları cezaevinde veya gözaltında
yapılmış gibi göstermek fevkalede büyük bir yanlışlıktır,
Türkiye'ye karşı da büyük bir ayıptır." dedi.
Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 15. maddesine göre
işkence ve kötü muameleyi askıya almadığını, bu konuyla ilgili
delagasyon koymadığını vurgulayan Bozdağ, "İşkence ve kötü muamele
delegasyon verilemeyecek maddelerle alakalıdır. Hem Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi bakımından hem de Birleşmiş Milletlere
verdiğimiz beyan bakımından da aynı şekildedir, bunu buradan bir
kez daha ifade etmek isterim. İşkenceye sıfır tolerans uygulamasını
biz getirdik, zaman aşımını biz kaldırdık. Bu dönem değil ne zaman
gelirse gelsin bunlarla ilgili işlemlerin gereği yapılacaktır."
diye konuştu.
"Ege adalarının hukuki ve fiili durumu aynıdır"
Adalet Bakanı Bozdağ, Ege adalarının hukuki ve fiili statüsüyle
ilgili de AK Parti hükümetleri döneminde herhangi bir değişiklik
olmadığını belirterek, "Ege adalarıyla ilgili bizden önceki hukuki
ve fiili durum neyse aynıdır. Bunun aksini söyleyen doğru
söylemiyor. Annan Planı'nı biz kabul ettik, referandumda Rumlar
reddetti. Niye reddettiler? Türkler haklarını savunamadı, bize
fazla şey verdiler, reddedelim de onlar daha çoğunu alsın diye mi
reddettiler? Aleyhlerine gördükleri için reddettiler. Biz Kıbrıs'ta
da bütün uluslararası alanda da milletimizin ve devletimizin
hukukunu koruduk. Bundan sonra da korumaya devam edeceğiz."
ifadesini kullandı.
Türkiye'nin Ege'de kaybettiği yerlerle ilgili sorumlunun AK Parti
olmadığına işaret ederek, "10 Şubat 1947 Paris Antlaşması ile On
İki Ada Yunanlılara bırakıldı. O zaman Başbakan kimdi? Merhum İsmet
İnönü'ydü.Ve Paris Antlaşması'na Türkiye delegasyon bile
göndermedi, katılmadı, 'Askerimiz yok, mali durumumuz iyi değil.'
diye. Şimdi oradaki, Türkiye'nin burnunun dibindeki bu yapılar
bizim eserimiz değil, sizin eserinizdir." dedi.
Bozdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dolara ilişkin çağrısının ardından
"Cumhurbaşkanı dolar çağrısı yapıyor, kendisi hesapta dolar
tutuyor." şeklinde iddialara da cevap vererek, Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın hesabına ilişkin dekontu gösterdi.
Bozdağ, "Cumhurbaşkanına vurmak size prim yaptırmaz. Vuran
kaybediyor, vuran kaybediyor, kaybediyor. Bak, Avrupa'da da vuran
gidiyor, dokunan yanıyor. Seçimde de millet hesabının görüyor. Onun
için de buradan size ekmek çıkmaz, onu da buradan bir kez daha
ifade etmekte fayda görüyorum." diye konuştu.
"Hukuk devletinde kanun önünde herkes eşittir"
TBMM'de bazı milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırıldığını
anımsatan Bozdağ, 154 milletvekilinin 810 dosyada dokunulmazlığının
kaldırıldığını, milletvekillerinin bir kısmının ifadeye gittiğini,
bir kısmının da ifade vermeye gitmeyi reddettiğini hatırlattı.
"Şimdi, biz bir hukuk devletiyiz. Hukuk devletinde kanun önünde
herkes eşittir." diyen Bozdağ, şöyle devam etti:
"Kimseye farklı bir muamele yapılması beklenemez. Eş genel
başkanlar çok net açıklamalar yaptılar, 'Biz tıpış tıpış
gitmeyeceğiz. Bizi zorla almak istiyorsanız öyle alın veya nasıl
istiyorsanız öyle alın.' dediler. Siz hukuku tanımazsanız, hukuka
uymazsanız, uymayacağınızı da açık açık söylerseniz hukuk sizi
bulur, bulunduğunuz yerden alır, savcının da mahkemenin de huzuruna
götürür. Bu ülkenin hukukunu sen de tanıyacaksın, senin
arkandakiler de tanıyacak, tanımayanlara tanıtmak da bizim
boynumuzun borcudur. Hiç endişe etmeyin, herkes tanıyacak
Türkiye'nin hukukunu.
Bu parlamentonun çatısı altında duracaksınız, 'Biz bu hukuka
uymayacağız.' diyeceksiniz. Var mı öyle şey? Herkes hukuka uyacak.
Hukuka uymayan vatandaş nasıl zorla götürülüyorsa milletvekili de
zorla götürülecektir. Terörle araya mesafe koymak siyaset yapan
herkes için birinci esastır. Mesafe koyacaksınız. Hendek kazanları
kutsamak, hendeklerin arkasındakilere destek olmak ve onların
aleyhinde konuşmayı menetmek, 'Onlara destek vermeyene soruşturma
açarım.' demek ne şey oluyor? Bunu kim söyledi?"
Bozdağ, çukurlar kazılarak, şehirlere bombalar konularak kentlerin
yaşanmaz hale getirildiğini, vatandaşların göçe zorlandığını ifade
etti. Bozdağ, HDP sıralarına dönerek, şu değerlendirmelerde
bulundu:
"Siz gidip bu teröristlere 'Neden hendek kazıyorsunuz? Niye bomba
koyuyorsunuz? Niye tuzak kuruyorsunuz?' dediniz mi? Demediniz.
Orada yeniden kamu düzenini tesis etmek için mücadele eden güvenlik
güçlerini engellemek için uğraştınız. Teröristler sıkıştığı zaman
imdadına koştunuz. Devleti katliam yapmakla suçladınız,
teröristleri masum gibi gösterdiniz. Böyle bir şey olabilir mi?
Canlı bombalar oldu ve bu canlı bombalar çocuk, kadın, sivil
onlarca insanın şehit olmasına, pek çoğunun yaralanmasına neden
oldu. Ben şimdi soruyorum, bu parlamentonun altında milletvekilliği
yapan birisi canlı bombanın cenazesine hangi iyi işi yaptı diye
gider? Patlatıp öldürdüğü masum insanlarla ilgili bir vicdan azabı
duydunuz mu?
Dünyanın hangi demokratik hukuk devletinde canlı bombaların,
teröristlerin cenazesine gidip onları kahraman gibi göstermeye
çalışanlara müsamaha edilebilir, hoşgörüyle bakılabilir? Böyle bir
şey olabilir mi? Elbette olmaz, olması da mümkün değil. Bakın,
Herri Batasuna kararı var Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin. Ben
adaletten yanayım, terörden yana değilim, ben hukuktan yanayım,
hendekçiden yana değilim, ben milletten yanayım, Kandil'den yana
değilim. Bakın, Herri Batasuna kararı çok net. Orada açıkça diyor
ki mahkeme, bazı sloganlar atılıyor, yürüyüşler yapılıyor, bunu
teröre ve şiddete destek olarak görüyor. Parti üyelerinin ve
liderlerinin amaçlarına ulaşmak için kuvvet kullanımını
reddetmediklerini ve bunun teröre dolaylı bir destek olduğunu
söylüyor. Siz bugüne kadar PKK terör örgütünü kınadınız mı? 'Bu
şiddeti durdurun, bu terörü durdurun, ölümlere son verin.' dediniz
mi? Demediniz. Terörü bitirmek için uğraşanlara hep kara leke
sürmeye, iftira atmaya çalıştınız."
CHP'li Özel'in konuşması
Bozdağ'ın konuşmasından sonra söz alan CHP Grup Başkanvekili Özgür
Özel, "Sayın Bakan şunu bilmeli. Bir ülkenin kurucu babalarına dil
uzatmak bir Sayın Bakana yakışmaz ve İsmet Paşa'yı 12 adayı
vermekle suçlarken ilk önce 1912 Trablusgarp Savaşı'nı, Balkan
Savaşları sonunda o 12 adanın Osmanlı tarafından fiilen İtalyanlara
verildiğini, daha sonra bu 12 adanın Yunanistan'a geçtiğini… Yok,
eğer 1947'yi söylüyorsa, o zaman Sayın Bakan son on dakika devlet
adamı gibi konuşmadınız ama bu ülkenin gelmiş geçmiş en büyük
devlet adamından gelsin size cevap: 'Evet, ben sizin çocuklarınızı
belki şekersiz bıraktım ama onları babasız bırakmadım.' demiştir,
İsmet İnönü. Siz diyorsanız ki 'İkinci Dünya Savaşı'na gireydi de
masaya oturup 12 adayı alaydı.' Onun hesabını sizin vicdanınıza
verin." diye konuştu.
AK Parti'nin Anayasa Mahkemesini yeniden dizayn ettiğini öne süren
Özel, "Eğer şu kadar cesaretiniz varsa getirin, o dört bakan için,
şimdi, soruşturma komisyonunu kuralım, Yüce Divana götürelim,
yargılansınlar. Neden bakan yapmadığınızı hepimiz biliyoruz.
Deliller, 17-25 Aralıkta yasaya, usulüne aykırı ortaya çıkmış
olabilir ama bu 17-25 Aralık'ın, kan kardeşlerin kan davalı gün
olduğu gerçeğini, işveren ile taşeronun birbirine düştüğü
gerçeğini, haram paraların haramzadeler arasındaki bölüşüm
ilişkilerindeki kavganın ülke gündemine oturduğu gerçeğini
değiştirmez, değiştirmeyecek." dedi.
Bu arada söz alan CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, konuşmasının
ardından yerine geçtiği sırada ayağının takılması üzerine
stenografların bulunduğu sıraların önüne düştü. Gök, Özgür Özel ve
HDP'li Ahmet Yıldırım'ın yardımıyla ayağa kalkarak, yerine
geçti.