AKP bildirgesi yok hükmünde
CHP'nin tabanında bir oy kayması beklemediğini hatta CHP'ye oy geleceğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, olağanüstü bir durum olmadığı takdirde Cumhurbaşkanı'nın davetlerine katılmayacağını ifade etti.
Çanakkale'de muhalefet temsilcilerinin bulunmaması konusunda,
“Çanakkale'de olmak isterdik” diyen Kılıçdaroğlu, olağanüstü bir
durum yoksa Cumhurbaşkanı'nın davetlerine icabet etmeyeceklerini,
“Saray'a gitmem. Sadece ODTÜ'ye anahtarı teslim etmeye giderim”
sözleriyle ortaya koydu. Cumhurbaşkanı'nın 4G çıkışının hükümet
üzerindeki vesayeti tescillediğini savunan Kılıçdaroğlu, Ak
Parti'nin seçim bildirgesinin bu nedenle, “yok hükmünde” olduğunu
savundu. Kılıçdaroğlu, CHP tabanından HDP'ye oy kaydığı iddialarını
gerçekçi bulmazken, “Bize oy versinler, barajı kaldıralım” diyerek,
HDP tabanına seslendi.
- TABANDA KAYMA YOK: (CHP tabanından HDP'ye kayış olduğu yorumları
var. Böyle bir kayış var mı?) Hedefler doğru ve mantıklıysa,
üretilen çözümler yerli yerindeyse bizden bir oy kayması beklemek
doğru değil. Tabanımızdan oy kayması bir yana, gelecek oylar var.
Sorun yaşayan ve sorunu aşmak isteyenler CHP'ye oy verecek. Şu bir
gerçek. Var olan siyasi partiler yasası, Türkiye'de milli
egemenliğin Parlamento'ya yansımasına imkân vermiyor. Barajı
kaldırmayı istikrarlı savunan tek parti biziz. Bize oy versinler
barajı kaldıralım. Böylece her siyasi partinin kendini özgürce
Parlamento'da dile getireceği bir ortam yaratılır.
- AKP BİLDİRGEMİZİN ALTINDA EZİLDİ: (CHP'nin seçim bildirgesiyle
başlayan kaynak tartışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?) Bizim
bildirgemiz üzerine toplumun değişik kesimlerinin tartışma açmasını
doğal buluyoruz. Tartışılması seçim bildirgemizin gücünü gösterir.
Kaynak elbette tartışılır ama bu tartışmayı en son yapacak olan
iktidar partisidir. Cumhuriyet hükümetlerinden 1 trilyon 90 milyar
dolar daha fazla kaynak kullanacaksınız sonra CHP'ye 'Kaynak
nerede?' diyeceksiniz. Ek kaynak 57 milyardır, o da GSMH'nin
2.9'udur. İktidar hedefi güden bir parti olarak GSMH'nin 2.9'unu
halk lehine kullanamayacaksanız niye iktidar oluyorsunuz? Bütün
saygın iktisatçılar seçim bildirgemizin doğru ve kaynak açısından
da sorunsuz olduğunu zaten kabul ediyor. Karşı çıkan sadece AKP.
Onlar da vaatlerimizin yanlış olduğunu söylemiyorlar. Doğru
olduğunu onlar da kabul ediyor ama, 'Siz yapamazsınız' diyorlar.
'Para var ve yapacağız' diyoruz. Sen saray, yatlar, uçak ve yandaş
için buluyorsun, emekliye gelince, 'Nereden bulacaksın?' Biz de
diyoruz ki, 'Onlara değil emeklilere vereceğiz'. Seçim
bildirgemizin öngördüğü hedefler altında AKP'nin ezildiğini
görüyoruz. Çok net. Kamuoyuna sundukları seçim bildirgesi bir
gelecek vizyonu çizmiyor. Kaynağı bulacağız ve onlardan iyi
yöneteceğiz.
- VESAYET TESCİLLENDİ: Sayın Cumhurbaşkanı'nın 4G çıkışı vesayeti
tescilledi. Başbakanlık koltuğunda oturan kişi Başbakan değil.
Seçim bildirgesine yazdığı ve övündüğü bir projeden vazgeçme
noktasına geldi. Bu da asıl iradenin yukarıda olduğunu gösteriyor.
Seçim bildirgesinin yok hükmünde olduğu anlaşılıyor. AKP'nin kaynak
yaratma konusunda başarısız olduklarını hiçbir zaman söylemedik.
Özelleştirme en büyük gelir. 8 kez mali af çıkarıp vergi
topladılar. İç ve dış borçlanma yaptılar. 1 trilyon 869 milyar
dolar para kullandılar. Soru şu; bu kadar büyük parayı ne yaptınız?
Atatürk, Keban Barajı mı yaptınız? Erdemir, Kardemir mi Petkim'i mi
yaptılar? Biz kaynağın halkın çıkarına, akılcı kullanıldığında
bütün bu projelerin gerçekleştirilebileceğine inanıyoruz.
- TESCİLLEYEN ARINÇ'TIR: Bu söylediğimi tescilleyen de Bülent
Arınç'tır. Ne demişti: Bu kadar israf olmasa vergi toplamaya gerek
olmazdı. Aslında CHP'nin seçim bildirgesine bundan daha büyük
destek olmazdı. Bülent Arınç, Melih Gökçek konusundaki gerçekleri
seçim sonrasında açıklayacak, hangi parsel kime verildi göreceğiz.
Merakla bekleyeceğiz. Tabii Bülent Arınç sözünün arkasında
durursa...
- CUMHURBAŞKANI DA OY KAYBINI GÖRÜYOR: AKP'nin oy kaybını herkes
gibi Sayın Cumhurbaşkanı da görüyor. Yeni bir iktidarın, kendisi ve
AKP için nasıl bir fatura çıkaracağını da çok iyi biliyor. O yüzden
partisinin muhalefete düşmesini istemiyor. Faturayı biliyor.
Herhalde 17-25 Aralık yolsuzluklarının hesabı sorulacaktır. Devri
sabık hesabı yaratılmaz ama tüyü bitmemiş yetimin hakkının
korunması lazım. O nedenle bütün gücüyle AKP'ye destek verecektir
ama ters tepecektir. Bu milletin bir sağduyusu var. Sen Rize'den
çıktın, yırtık ayakkabıyla geldin, Cumhurbaşkanı oldun. Seni
Cumhuriyet bu noktaya getirdi. Cumhuriyet'i demokrasi ile
taçlandırmadın. Cumhuriyet'e ve demokrasiye göstermen gereken
saygıyı hiçbir zaman göstermedin.
- BAŞKANLIK SİSTEMİNİN GELMEYECEĞİNİ BİLİYOR: (Ak Parti seçim
bildirgesinde başkanlık olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?)
Başbakan başbakan değil ki. Kendi iradesinin üstünde Erdoğan'ın
iradesi var. O ne dese onu yapmak üzere geldi. Arada sırada,
'Vesayet yok' diye çıkış yapıyor. O da Cumhurbaşkanı tarafından
yalanlanıyor. Bu kampanyada başka biri için gezecek. Bu kadar sorun
var, bütün dertleri, 'Ben nasıl başkan olacağım?' Başkanlık
sisteminin gelmeyeceğini Erdoğan da çok iyi biliyor. Bütün amacı
gündemi çalmak, 24 saat kendisinden söz edilmesini istiyor. Elinde
tek bir gündem maddesi var, başkanlık. İkinci gündem maddesi,
hükümete ayar çekmek. Başbakan'ın benimle ilgili eleştirilerini,
üslubunu komik buluyorum.
'Çok başlı durumda'
- AKP DAĞINIK: (Cumhurbaşkanı ile hükümet çatışması görüntüsüne
ilişkin değerlendirmeleri nasıl görüyorsunuz?) AKP tam bir dağınık
parti görünümünde. Karar alma mekanizması yok, siyasette ve
ekonomide çok başlılık var. Bir bakanın söylediğinin tam tersini
başka bakan söylemekte. Başbakan 'Cumhurbaşkanı'nı,
Cumhurbaşkanı'nı ABD sözcüsü yalanlayabilmekte. Böyle bir hükümet
anlayışı var. Tarihimizde Cumhurbaşkanı'nın sözlerinin başka bir
ülke tarafından yalanlanmasını ilk kez görüyoruz. Oturup, yalan
söylüyorsunuz, başka bir ülkenin yetkilisi yalan söylediğinizi
açıklıyor. Onurumuzu incitiyor.
'Kampanyamız kendi mecrasında ilerliyor'
- KOALİSYON TARTIŞMASI DOĞRU DEĞİL: (Koalisyon tartışmalarına ne
diyorsunuz?) Her siyasi partinin amacı tek başına iktidar olmaktır.
Biz de tek başına iktidar istiyoruz. Ülke tehlikeli bir noktadadır.
Ülkenin en yetkili ismi, 'Kriz var, 3 yıldır patinaj yapıyoruz'
diyor. Ülkeyi buradan çıkaracak olan bir güç var. Adı CHP'dir. Oy
versinler, tek başımıza iktidar olalım. Bu sorunları birlikte
aşalım. O yüzden bu aşamada koalisyon tartışmasının doğru olduğunu
sanmıyorum.
- YÜZDE 35 SAVUNMASI: (Yüzde 35 açıklamanız eleştiriliyor?) AKP
yüzde 34 ile iktidar oldu. ('Gelin oy verin gitsinler'deki
'gitsinler' atılmış doğru mu?). Reklamcıların işi. Alkışlar da
bitti mesela. Belli bir sistematik içinde değişiklikler oluyor.
Kampanyanın kendi mecrası böyle. Başlangıçla son arasında fark
olacak. Kampanyamıza çok olumsuz bir tepki gelmedi. Anlatacağınızı
kısa ve halkın anlayacağı dilde anlatmak gerekiyor.
- “KENDİM YAZDIM” ELEŞTİRİSİ: (Başbakan bizzat kaleme almış. Sizin
bizzat kaleme aldığınız bölüm var mı?) Kendim yazıyorum diyorsa
Başbakanlık yapmıyor demektir. Talimat verirsiniz yazarlar, kontrol
edersiniz, kabul ederseniz baskıya gönderirsiniz. Biz hep beraber
tartıştık, konuştuk beraber yaptık.
- KASTEDİLEN ZARRAB'IN ONURU: (AKP'nin toplumsal sözleşmesinde 10
kez 'insanlık onuru' geçiyor, ne düşünüyorsunuz?) İnsan onurundan
bahsediyorsanız, Berkin Elvan'ı da yazacaksınız. Ekmek almaya giden
bir çocuğun öldürüldüğü Türkiye'de iktidarsınız ve sorumlusunuz.
Sonra meydanlarda Berkin Elvan'ı yuhalatıyorsunuz. Herhalde orada
kastedilen Reza Zarrab'ın onuru olsa gerek.
'Anahtarı vermek için giderim'
- ÇANAKKALE'DE OLMAK İSTERDİK: Çanakkale'ye niye çağrılmadığımızı
hükümete sorun. Elbette Çanakkale'de olmak isterdik. Çanakkale
hepimizin ortak duygu alanını oluşturuyor.
- SARAY'A GİTMEM: Gül beni davet ederdi, ara sıra görüşürdük. Tabii
bu, Erdoğan beni davet ederse gideceğim anlamına gelmez. Olağanüstü
bir durum yoksa davetine icabet etmeyiz. Saray'a gitmem. Bina
kaçak, devletin başı hukuk devletinde kaçak yerde oturmaz. Devlet
gecekonduda mı oturur? 17 milyonun yoksul olduğu, insanların
açlıktan öldüğü yerde kendinize saray yaptıramazsınız. Saray ile
bütün dünyanın alay konusu oldunuz. Türkiye, alay konusu olacak bir
ülke mi? Sadece ODTÜ'ye anahtarı teslim etmeye giderim.
- HAKARETTEN TUTUKLAMALAR: (Cumhurbaşkanı'na hakaret gerekçesiyle
tutuklamaların artmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?) Kim olursa
olsun hakareti uygun görmüyoruz. Eleştiri sınırları içinde
insanların kendi düşüncelerini açıklaması demokrasinin gereği.
Ancak bazen sert eleştiri hakaret olarak algılanıp insanlar hapse
atılıyor. Bizim karşı çıktığımız bu. Politikacı, sert eleştirilere
tahammül etmek zorundadır. Sert eleştiriye muhatap olan
siyasetçinin de dönüp, kendisini de sorgulaması gerekir.
Karşıdakinde böyle bir tepki yaratabiliyorsa onu da düşünmesi
gerekir. Bir başka önemli nokta, Cumhurbaşkanı'nın toplumu
kucaklaması lazım. Siz bir kesimini kucaklayıp diğer kesimini
dışlarsanız bu tür tepkiler kaçınılmazdır.
'Çanakkale'de üç şehit bıraktım'
Kılıçdaroğlu'nun katılacağı Düsseldorf'taki kapalı salon
toplantısında büyük bir kalabalık vardı. Kılıçdaroğlu, daha salona
gelmeden konser veren ve aynı zamanda CHP İstanbul Milletvekili
sanatçı Sabahat Akkiraz, Çanakkale törenlerine muhalefetin davet
edilmemesine tepki gösterdi. Akkiraz, birkaç türkü seslendirdikten
sonra, “Bizi Çanakkale törenlerine davet etmediler diye anmayacak
değiliz. Ben orada üç şehit bıraktım, ama bir vatan kazandık. Bu
türküyü de onlar için söyleyeceğim, şad olsunlar diye” dedi.
Akkiraz, bu sözlerinin ardından Çanakkale türküsünü söyledi.