'Ağız dalaşı istemiyoruz'
Kılıçdaroğlu, ‘Biz kavga istemiyoruz. Türkiye'de yeteri kadar kavga var' dedi. CHP lideri, Kürt sorununu bir iktidar döneminde çözebileceklerini belirterek ‘Çözemezsek gideriz' diye konuştu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Kasım seçimlerinin
sonucunda yeniden koalisyonu zorunlu kılan bir tablo ortaya çıkması
halinde önceliklerinin Türkiye'nin çıkarları olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Ne zamandır bir ağız dalaşı, bir kavgadır gidiyor.
Biz ağız dalaşı, kavga istemiyoruz. Zaten Türkiye'de yeteri kadar
kavga var. Seçim kampanyamızda da var olan sorunları nasıl
çözeceğimizi halka anlatacağız” dedi.
CHP lideri, iktidara gelmeleri halinde Kürt sorununu bir iktidar
döneminde çözebileceklerini belirterek 'Çözemezsek de gideriz'
ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, seçim kampanyasında, emekliye iki
maaş ikramiye benzeri yeni sürprizleri olacağını da söyledi. CHP
lideri, Genelkurmay'a, şehit kardeşinin cenaze törenindeki sözleri
nedeniyle hakkında soruşturma açılan Yarbay Mehmet Alkan'a sahip
çıkması çağrısında bulundu.
Meclis'te sorularımızı yanıtlayan Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları
şöyle:
CHP'YE İHTİYAÇ VAR: Seçim kampanyamızda Türkiye'nin gündemine
paralel bir takım şeyler söylemeniz lazım. AKP'nin 13 yılda
Türkiye'yi getirdiği nokta belli. Türkiye kan gölü içinde. İçeride
ve dışarıda büyük itibar kaybı var hükümetin. Her şeye itiraz eden
bir MHP var. Asla Türkiye'yi sağlıklı yönetemez. HDP ise siyasette
denklem dışı bırakılmış bir parti konumunda. Geriye tek parti
kalıyor CHP. CHP'nin kadroları en iyi kadrolar. “Sosyal devlet
güçlü olmalıdır, gelir dağılımı dengeli olmalıdır; emeklisi, asgari
ücretlisi, köylüsü bir şekliyle yaratılan katma değerden hak ettiği
payı almalıdır” diyen CHP. İşsizliği ve ekonomiyi temel sorun
olarak ortaya koyan parti yine CHP. Kürt sorununu 13 yılda
çözemediler. Bu sorunu çözme konusunda en samimi iradeyi ortaya
koyan yine CHP. “Bu sorun Meclis'te çözülür” dedik, kıyamet
kopardılar. Ama bugün artık onlar da diyor ki, “Meclis'te
çözülür.”
Türkiye'nin bu ateş çemberinden çıkması için CHP'ye ihtiyacı var.
Koalisyon görüşmelerinde de bütün iyi niyetimizi ortaya koyduk. Ne
kendimizi, ne kırmızı plakaları hiçbir zaman düşünmedik. Tek
düşündüğümüz Türkiye'nin sağlıklı bir sürecin içine girmesiydi.
Bunun için çaba harcadık. Anlatacağımız hikaye bu. Koalisyon
meselesini de anlatacağız. Niye kurulmadı? Biz niye seçime
gidiyoruz? Bunun cevabını bütün vatandaşlarımızın düşünmesi
gerekiyor. Çünkü milletin iradesini birileri beğenmedi. Kendi
iradesini millete dikte ettirmeye çalışıyor.
ADAY LİSTESİ DEĞİŞMEYECEK: Kampanyamızda yeni ve güzel şeyler
göreceksiniz. Güzel sürprizlerimiz olacak. Hiçbir partiyle
didişmeyeceğiz. Milletvekili listelerini yüzde 99.9
değiştirmeyeceğim. Milletvekilleri parlamentoda yemin etme dışında
faaliyette bulunmadılar. Parti üyelerimiz de bunlar acaba
parlamentoda kendilerine verdiğimiz görevi yeteri kadar yerine
getirdiler mi getirmediler mi diye bir kanaate de sahip
olamayacaklar. O nedenle onları değiştirmemiz de etik olarak doğru
değil. İlke olarak, bizim YSK'ya başvurup da 'ön seçim yapmayalım'
dememizin sebebi buydu.
AVRUPA'DA YILLARDIR KOALİSYONLAR VAR: (Kampanyanızda 'koalisyona
gireriz, hükümet ortağı olmaktan kaçınmayız' diyecek misiniz?) Bu
aşamada hayır. Her parti tek başına iktidar olmak ister. Avrupa'nın
4'te 3'ü koalisyonlarla yönetiliyor yıllardır. Türkiye'de de
anayasanın 65 maddesi koalisyonla değişti. Bankalar Yasası
koalisyonla çıktı, çok önemli yasalar çıktı. Kaosu yaratan onlar
aslında. Halka şantaj yapıyorlar. “Ya bana oyunu vereceksin, ya
seni inim inim inleteceğim” diyorlar.
'Genelkurmay Yarbay Alkan'a sahip çıkmalı'
RESEPSİYONA GİTMEYECEĞİM: 30 Ağustos resepsiyonu için Beştepe'ye
gitmeyeceğim. 30 Ağustos'u kutluyoruz. Anıtkabir'e ve stadyuma
gideceğiz. Ancak anayasal ve olağanüstü bir şey olursa gideriz.
Anormallik olur gidersiniz, hükümet kurmak için anayasa gereği sana
görev verilecek gidersiniz.
EL ÜSTÜNDE TAŞINMASI LAZIM: (Şehit kardeşinin cenazesindeki
ifadeleri nedeniyle tartışma yaratan Yarbay Mehmet Alkan'la ilgili
olarak) Acıyı yüreğinde, derinden hisseden bir kişinin
söylediklerini siyasete malzeme etmek, onu eleştirmek asla doğru
değil. Soruşturma açılması da doğru değil. Genelkurmay'ın sahip
çıkması lazım. Söylediklerinde bir yanlışlık yok ki. Orduyu rencide
edecek bir şey yok. Türkiye'yi bu hale getiren siyasilerden
şikâyetini dile getiriyor. Kim bu hale getirdi Türkiye'yi? O mu,
kardeşi mi? Suçlanması değil, el üstünde taşınması lazım.
'Terörü çözemezsek gideriz'
BİR İKTİDAR DÖNEMİNDE ÇÖZERİZ: Terör sorununda 40 yıl oldu, 13
yılında bunlar var. 13 yılda çözemediler. Biz bir iktidar döneminde
bu sorunu çözeriz, çözemezsek de gideriz. Bu kadar açık ve net.
Sorunun çözümü için samimi ve dürüst olacaksınız. Kişisel ve gizli
ajandanız olmayacak. Topluma hesabını veremeyeceğiniz angajmanlara
girmeyeceksiniz. Topluma, kamuoyuna bilgi vereceksiniz. Eğer bir
olay gelir kilitlenirse gerekirse halka soracaksınız. Sorunu
çözecek olan organ TBMM'dir. Biz bunları söylediğimizde “Bunların
hiçbirisi olmaz” dediler. “Kredi açıyoruz” dedik, nasıl bunu dersin
diye kıyameti kopardılar. Şimdi acı ve gözyaşı satıyorlar.
Türkiye'nin güneydoğusundaki kentler silah deposu haline getirildi.
İyi de bu kentler silah deposu haline getirilirken ülkeyi CHP mi
yönetiyordu? Ağrı gibi avuç içi kadar yerde 2 ton patlayıcı
yüklüyorsunuz, götürüyorsunuz karakola. Nasıl devlettir bu? “PKK
bizi kandırdı.” Nerede zor bir duruma düşse “kandırıldık” diyor.
İyi de vatandaşın dönüp şunu sorması lazım. Bunlar çocuk değil ki!
Bunlar bu yaşta “bizi kandırdılar” diyorlarsa, bunlara bu devlet
teslim edilemez.
HANGİ SÖZLER VERİLDİ BİLMİYORUZ: Bu devasa sorun Meclis'te
konuşulmuyor. Kapalı oturumlarda gazetelerde yazılanlardan daha az
anlatıldı. 4 partinin eşit sayıda milletvekili ile uzlaşma
komisyonu kurulmasını istedik. Ben her partiden de bu sorunu akıl
ve mantıkla çözme konusunda irade ortaya koyabilecek vekiller
olduğunu biliyorum. Bu ülkenin temel sorunu, oturup çözmemiz lazım.
Bu olmadı, hep reddetti iktidar partisi. Bu konuda sağlıklı bir
yorum yapabilmemiz için bugüne kadar yapılan görüşmeleri bilmemiz
lazım. Bilmiyoruz. Hangi sözler verildi onu da bilmiyoruz. Oslo
tutanakları yayınlandı, orada çok fazla ayrıntı yoktu. Hangi
talepler yerine getirildi, hangi talepler yerine getirilmedi
bilmiyoruz. Türkiye'nin en temel sorununu çözeceksiniz, gizli
kapaklı bir şeyler yapıyorsunuz ama bir türlü çözülmüyor, sonra
yine kan ve gözyaşı. Öyle bir noktaya taşıdılar ki, bu tür bir
sorunun çözülmesi için rakibinizin moral üstünlüğü olmaması lazım.
Öyle bir atmosfer yarattılar ki uzlaşmayı ve süreci sağlıklı
götürecek olan söylemleri hükümetle beraber değil PKK dikte
ettirecek ve bunlar da yapacaklar. Bu algıyı beslediler ve bu algı
çıktı ortaya. Seçim sonrası baktı ki kaybediyor, Türkiye'yi bir
kaosa sürükleme ihtiyacı hissettiler. Türkiye'yi kaosa sokan kişi
Erdoğan'dır.
HDP PKK'YI SUÇLAMALI: HDP, PKK'ya “silah bırakın” diye çağrı
yapıyor. Daha gür bir söylem tutturmalı, açıkça PKK'yı suçlamalı.
HDP'nin bu seçimde ne oranda oy alacağını bilmiyoruz. Anketlerden
sonucun çok fazla değişmediği gibi bir tablo çıkıyor.
TÜRKEŞ PARTİ KARARINA UYMALIYDI: (MHP'li Tuğrul Türkeş'in tavrını
nasıl değerlendiriyorsunuz?) Bir partiden seçilen milletvekilinin,
parti disiplinine partinin aldığı kararlara uyması lazım, siyasi
ahlak bunu gerektirir.
'İtiraz eden CHP algısını kırdık'
CİDDİ DEĞİŞİKLİKLER OLABİLİR: (7 Haziran seçim kampanyanız
tutmasına rağmen oy olarak karşılığını bulamadı. Olamayan şey bu
seçimde olur mu?) Bu seçimde ciddi değişiklikler olabilir. Ne kadar
olur onu bilmiyorum. Eğer bir toplum, seçim öncesi bir travma
yaşıyor ve bu travmayı derinden hissediyorsa mevcut iktidar
denklemini olduğu gibi değiştiriyor. Dünyadaki bütün örnekleri
böyle. Bizde de seçime giden Ecevit hükümeti toplumun yaşadığı
derin travma sonucunda denklemi tamamen değiştirmiştir. Toplum, bu
derin travmayı hissedecek mi, hissetmeyecek mi? AKP bunun farkında.
Bu derin travmayı hissetmesin diye olağanüstü hızlandırılmış bir
erken seçimi getirdiler. Normalde seçimin martta, nisanda olması
lazım. İki ayda bu toplum zorla seçime götürülüyor. Neden?
Gerçekleri görmesin diye. Ben yine süsleyip püsleyip millete bir
şeyler satarım diye. Fırsat vermek istemiyorlar ama bizim de
anlatma hakkımız var.
HER ŞEYE İTİRAZ ETMİYORUZ: CHP, toplumda şöyle algılanıyordu: CHP
her şeye itiraz eden partidir. Bu algı büyük ölçüde kırıldı. Her
şeye itiraz etmiyoruz. Parlamentoya iyi yasalar geldiği zaman
destek veriyoruz. “CHP'nin halka söyleyeceği bir şey yoktur”
algısını da kırmaya çalıştık. Halka her şeyi söylüyoruz. Güzel
şeyler de söylüyoruz. Asgari ücretten, mazotun 1,5 TL olmasına
kadar. “CHP, hesabını kitabını bilmez, habire vaatte bulunur.”
Böyle bir vaatte bulunmadık çünkü bizim vaatlerimizin hiçbirisi
gerçekleşemez değil. Bir toplumu dönüştürmek de kolay değil. Hâlâ
bizim emekliye iki maaş ikramiyeyi duymayan emeklilerimiz var.
Bunlar yine anlatılacak. Türkiye'nin öncelikli temel sorunu geldi
güvenliğe takıldı. 8 şehit geldiği zaman, asgari ücretliye iki maaş
ikramiye vereceğinizi nasıl anlatacaksınız?
'Önceliğimiz ülkenin çıkarı'
ÇOK FAZLA MİTİNG YAPMAYACAĞIZ: (Yine aynı tablo çıkarsa Ak Parti
ile masaya oturur musunuz?) Bizim önceliğimiz Türkiye'nin
çıkarları. Bir ağız dalış, bir kavgadır gidiyor. Biz ağız dalaşı,
kavga istemiyoruz. Zaten Türkiye'de yeteri kadar kavga var. Seçim
kampanyamızda da var olan sorunları nasıl çözeceğimizi halka
anlatacağız. Çok fazla miting yapmayacağız. Daha çok toplu
görüşmeler şeklinde olacak. Belli oranda yurt gezileri de
yapacağım.
İMAM HATİPLERİ KURAN BİZİZ: (Sandık yine koalisyon dayatırsa,
aktörler ve MHP'nin hayırcı tavrı devam edecek olursa ne olacak?)
İnşallah devam etmez. Tartışmadık ki görüş ayrılığımız olsun.
Türkiye'nin mevcut dış politikasının 180 derece değişmesi lazım.
Eğitimi koz olarak kullandılar. “İmam hatipleri kapatacaklar”
diyorlar. İmam hatipleri niye kapatalım ki? İmam hatipleri kuran
biziz. İmam hatiplerde daha iyi eğitim alsın çocuklarımız. Bunu
istiyoruz. Davutoğlu'na söyledim. “Gidin bir aile bulun çocuğunu
okula gönderen, 'sen eğitim sisteminden memnun musun' diye sorun.”
1 aile bile bulamazlar.
SÜREÇTEKİ TAVRIMIZ KABUL GÖRDÜ: Bir anket çalışmasına girmedik. Ama
genel hava özellikle koalisyon hükümetinin kurulabilmesi sürecinde
izlediğimiz tutum ve politikanın toplumda genel kabul gördüğü
şeklinde. Bu da bizi mutlu ediyor. Türkiye sokaktaki sade
vatandaşın düşündüğünden çok daha ağır koşullarla karşı karşıya.
Hem dış politikada, hem iç politikada. Türkiye'yi bu zor
koşullardan çıkaracak tek parti var o da CHP'dir. O nedenle bizim
kesinlikle vatandaşın takdirini kazanıp birinci parti olarak
parlamentoya gelmemiz Türkiye'nin, sokaktaki vatandaşın, işverenin
çıkarınadır. Daha saydam, daha demokratik, daha ilkeli, insan
haklarına saygılı, sorunlarını çözen akılla mantıkla çözen bir
yapıyı kurmak istiyoruz. Eğer bunu yapabilirsek CHP kazanacaktır
demiyorum, Türkiye kazanacaktır diyorum. Bu seçimin sonucu daha
kritik hale geldi. “Türkiye'yi biz yönetiriz” sloganıyla çıkacağız.
Yeni bir sloganımız daha var, onu izin verirseniz söylemeyeyim.
Kaynak: Milliyet