"Afrin, PYD/PKK'nın yüzünü tüm dünyaya gösterecek"
SETA İstanbul Genel Koordinatörü Prof. Dr. Altun: 'Türkiye, Afrin'den YPG'yi temizledikten sonra Münbiç, Kuzey Irak, Cezire ve Ayn el-Arab'daki PKK varlığını hedef alacak. Bu süreç, PYD/PKK'nın yüzünü bütün dünya kamuoyuna gösterecek. Türkiye, haklı olduğunu daha net bir biçimde anlatabiliyor. Türkiye meşru müdafaa hakkını kullanıyor ve haklı olmanın özgüvenini yaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, en başından itibaren bu operasyonun ne anlama geldiğini, kameralar önünde izah ediyor. SETA Güvenlik Ara
SETA İstanbul Genel Koordinatörü Prof. Dr. Fahrettin Altun,
''Türkiye, Afrin'den YPG'yi temizledikten sonra, Münbiç, Kuzey
Irak, Cezire ve Ayn el-Arab'daki PKK varlığını hedef alacak. Bu
süreç PYD/PKK'nın yüzünü bütün dünya kamuoyuna gösterecek.''
dedi.
SETA İstanbul Genel Koordinatörü ve İstanbul Haldun Üniversitesi
İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, uzun zamandır
hazırlıkları süren ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Afrin
operasyonu sahada fiilen başlamıştır" açıklamasından sonra 20
Ocak'ta başlayan Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili AA muhabirine
değerlendirmelerde bulundu.
ABD'nin Fırat Kalkanı Harekatı'ndan sonra Suriye sahasına
Türkiye'nin ikinci kez güç kullanarak müdahale etmesinden ciddi
şekilde rahatız olduğunu ifade eden Altun, şöyle devam etti:
''Ancak ABD'nin bununla ilgili yapabileceği bir şey yok. Eğer
Türkiye'nin Afrin operasyonu başarılı olursa bu ABD'nin Suriye
politikasını zor durumda bırakacak. Türkiye'nin Afrin'e müdahalesi,
ABD güdümündeki YPG unsurlarını da harekete geçirecek. Bu durum
ABD'nin YPG'yi PKK'dan ayrı tutma stratejisini boşa çıkaracak. ABD
elinde kalan son argümanı da yitirecek. Türkiye Afrin'den YPG'yi
temizledikten sonra Münbiç, Kuzey Irak, Cezire ve Ayn el-Arab'daki
PKK varlığını hedef alacak. Bu süreç, PKK'nın yüzünü bütün dünya
kamuoyuna gösterecek.
Afrin, her şeyden önce PKK'nın Akdeniz'e açılma kapısı. Diğer bütün
faktörleri bir kenara bırakalım, sadece bu bile Afrin operasyonunun
stratejik önemini ortaya koyar. Elbette PKK'nın buradaki eğitim
kamplarının imha edilecek olması, Türkiye'ye yönelik terör
unsurlarının sızmalarının engellenmesi de önemli. Bütün bunların
yanında Afrin operasyonunun başarılı olması, Türkiye'nin
Suriye'deki diğer PKK unsurlarıyla mücadelesi açısından önemli bir
dönüm noktası olacak.''
''Kara propagandaya rağmen Türkiye güçlü durdu''
Altun, Türkiye'nin Zeytin Dalı Harekatı'nı terörle mücadele
konsepti içerisinde, uluslararası anlaşmalara ve hukuka uygun
olarak gerçekleştirdiğini dile getirdi.
Türkiye karşıtlarının kara propagandasına rağmen Türkiye'nin hem
sahada hem de propaganda savaşında günden güne daha fazla kapasite
geliştirdiğini vurgulayan Altun, ''Türkiye, haklı olduğunu daha net
bir biçimde anlatabiliyor. Türkiye meşru müdafaa hakkını kullanıyor
ve haklı olmanın özgüvenini yaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan en
başından itibaren bu operasyonun ne anlama geldiğini kameralar
önünde izah ediyor." dedi.
Türkiye karşıtlarının kara propaganda yapmaya devam ettiğine
dikkati çeken Altun, "(Türkiye'nin Kürtlerle savaştığını, İran'la
aynı kampta yer aldığını, operasyon kabiliyetinin sınırlı olduğunu)
vesaire söyleyip duruyorlar. Gelgelelim bunların bir karşılığı yok.
Önemli olan sahadaki gerçek. Elbette Türkiye de hem sahada hem de
propaganda savaşında günden güne daha fazla kapasite geliştiriyor.
Haklı olduğunu, daha net bir biçimde anlatabiliyor.''
değerlendirmesini yaptı.
Altun, Rusya'nın ''ABD, Türkiye'yi provoke ediyor.'' yönündeki
açıklamasını, ''Rusya faturayı ABD'ye çıkarıyor.'' şeklinde
yorumladı.
Rusya'nın Türkiye'nin Suriye'deki varlığını etkili ama sınırlı
tutmaya çalıştığını belirten Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Rusya bir yandan Türkiye'nin Suriye muhalefetini kontrol etmesini
ancak öte yandan sahada sınırlı bir varlık göstermesini istiyor. Ne
var ki Türkiye açısından, PKK'nın son dönemdeki varlığı başlıca
ulusal tehdit haline gelmiş durumda ve bu da her şeyden önce
ABD'nin Suriye politikasıyla ilgili. ABD, YPG'yi ağır silahlarla
donatarak, Türkiye'nin güney sınırında büyük bir tehdit yarattı. Bu
da Türkiye'yi daha sert bir tutum almaya itti. Rusya bunu gördüğü
için her ne kadar Türkiye'yi sınırlı bir alanda tutmak istese de
bunun mümkün olmadığını görüyor. Bu nedenle de ABD'ye fatura
çıkarıyor. Rusya, Türkiye'yle son dönemde geliştirdiği iş birliğini
sürdürmek için Afrin müdahalesine karşıt bir tutum almıyor.
Türkiye'yle karşı karşıya kalmak yerine, bu müdahalenin Suriye'nin
toprak bütünlüğüne zarar vermeyecek şekilde sürmesini temin etmeye
çalışıyor.''
"Türkiye, İran'ı bilgilendirdi"
Prof. Dr. Altun, ABD'nin ''Türkiye'yi DEAŞ hedefine odaklanmaya
davet ediyoruz.'' tarzı çağrılarının ikircikli politika ürünü
olduğunu söyledi.
Altun, ''ABD hem bir yandan DEAŞ'la mücadelede zafer ilan ediyor
hem de hala DEAŞ'la mücadele adı altında YPG'yi PKK'yı
silahlandırıyor. Çok açık ve net bir biçimde şunu ifade etmek
lazım. ABD'nin Suriye'nin toprak bütünlüğü gibi bir derdi yok. ABD,
Suriye'de bir PKK koridoru oluşturmak ve Türkiye'yi güneyinden
kuşatmak için çaba sarf etti, sarf etmeye de devam ediyor. Bu
süreçte kullanılan retoriklerin bundan böyle bir anlamı yok. Sonuç
ortada. Türkiye de bunu görüyor.'' diye konuştu.
İran'ın Zeytin Dalı Harekatı konusundaki sessiz tutumunu da
değerlendiren Altun, ''İran, Suriye krizinin çözümü sürecinde Rusya
ve Türkiye'yle birlikte garantör ülke konumunda. İran'ın
Türkiye'nin Afrin operasyonuna ilişkin tutumu, önemli oranda,
Türkiye'nin muhatabına bu operasyonun anlamını ve önemini
anlatabilmesiyle alakalı. Bunun yanında İran'ın, özellikle son
dönemde içeride karşı karşıya kaldığı dış operasyon sonrasında PKK
varlığının bölgede ne denli ciddi bir tehdit olduğunu daha iyi
anladığını düşünüyorum.'' ifadelerini kullandı.
''Türkiye, askeri varlığını sahada tutmak zorunda"
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü ve Sakarya Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Yeşiltaş
ise ABD, Rusya ve İran'ın, Zeytin Dalı Harekatı'na yaklaşımını,
''ABD, taktiksel bir yumuşamaya gidiyor, Türkiye'nin Afrin
operasyonuna yönelik. Ancak asıl süreç, Afrin sonrası başlayacak. O
zaman durum değişecek. Rusya ise Afrin için kilit ülkeydi. Bir
uzlaşı olduğu açık. İran, en dış oyuncu ama önemli. Söz konusu PKK
olunca, İran'ın desteği söz konusu olur.'' şeklinde
değerlendirdi.
Yeşiltaş, Rusya'nın Suriye'de çıkarları söz konusu olduğu sürece
pragmatist politikalar güdeceğini ifade etti.
Rusya'nın, çıkarcı bir yaklaşımla hava sahasını Türkiye'ye açtığını
belirten Yeşiltaş, ''Rusya'nın belirli standartları var, Suriye
meselesine dair. Çıkarları korunduğu sürece uzlaşıya açık ancak son
derece pragmatik. ABD ile rekabeti ve Türk-Amerikan ilişkilerindeki
sıkıntı, Moskova için aynı şekilde bir fırsat. Putin de meseleye
böyle bakıyor. ABD için ise aktör değil bölge önemli. Bu bakımdan
Fırat'ın doğusunda kazançlarına tehdit algılamadığı müddetçe,
Türkiye'nin Afrin'e yönelik operasyonuna ses çıkarmıyor. Batı'da
DEAŞ tehdidi yok ama iş doğuya dönünce işler değişecek.'' diye
konuştu.
Doç. Dr. Murat Yeşiltaş, İran'ın Afrin operasyonundan çok memnun
olmadığını ancak PKK'nın Suriye'de güç kazanmasından da rahatsız
olduğunu vurguladı.
ABD'nin Suriye'de PKK/PYD'yi güçlendirmeye yönelik faaliyetlerinin
sonucundan endişe duyduğu için İran'ın operasyon konusunda sessiz
kalmayı tercih ettiği görüşünü savunan Yeşiltaş, ''İran,
PYD/PKK'nın bölgedeki gücü engellenmediği takdirde yarın bu terörün
kendisine döneceğini çok iyi biliyor. Ayrıca içeride yakın zamanda
yaşanan protestolardan kaynaklanan sıkıntılar hala devam ediyor. Bu
da İran'ın sessiz kalmasına neden olmuş olabilir.'' ifadelerini
kullandı.
Türkiye'nin terörle mücadele konsepti içinde harekatı yürüttüğünü
aktaran Yeşiltaş, ''Türkiye'nin bu operasyon için PR yapmaya
ihtiyacı yoktu. Açık bir güvenlik riski ve meşru müdafaa mevzusu
söz konusu idi. Uluslararası hukuk da buna cevaz veriyor. Ulusal
güvenlik, toprak bütünlüğü, sınır güvenliği, Suriye'nin geleceği
açısından Türkiye askeri varlığını sahada tutmak zorunda.''
şeklinde konuştu.