“UEFA Kupasını kazanan kadroyu sayabilirim”
Galatasaray'a bu sezon başında transfer olan Nigel De Jong, "UEFA Kupasını kazanan kadroyu sayabilirim" dedi.
Galatasaray'a bu sezon başında transfer olan Nigel De Jong,
"UEFA Kupasını kazanan kadroyu sayabilirim"
dedi.
Galatasaray'ın tecrübeli oyuncusu De Jong, kulüp dergisine
açıklamalarda bulundu. Küçük yaşlardan bu yana futbol ile iç içe
olduğunu söyleyen Hollandalı futbolcu, "Neredeyse dört veya
beş yaşından beri ayağımda sürekli bir top var, çocukluk yıllarımda
da evde mutlaka tenis topuyla ya da küçük bir topla oynardım. Daha
sonra bir kulüpte futbol oynamaya başladım, altı yaşındaydım.
Antrenmanlar ve maçlarla orada tanıştım. Evin koridorunu hayali bir
futbol sahası gibi düşünürdüm. Baştaki ve sondaki iki kapı, sahanın
kaleleri olurdu. Arkadaşlarımla sürekli evin içinde bu şekilde top
oynardık" şeklinde konuştu.
YENİ POZİSYON
Hamburg'da oynadığı dönemde Huub Stevens ile yaşadığı bir diyaloğu
aktaran De Jong, "Hamburg'da iki veya üç ay geçirdikten
sonra Huub Stevens, beni odasına çağırdı. O zamanlar hücumun
sağında, solunda veya zaman zaman forvetin arkasında oynuyordum.
Beni davet etti ve dedi ki, ‘Senin sahip olduğun kalite, topla olan
ilişkin ve oyun yapın, kesinlikle defansif bir orta saha oyuncusu
olman gerektiğini söylüyor; inan bana, buna konsantre olursan bu
pozisyonda dünyanın en iyi oyuncularından biri olabilirsin, hem
milli takımda, hem de kulüp kariyerinde' Ben de oldukça pozitif
yaklaştım kendisinin söylediklerine" ifadelerine yer
verdi.
"CİMBOM İSMİNİ DUYABİLİYORDUNUZ"
Ülkesi Hollanda'da çevresinde Galatasaraylı taraftarların daha çok
olduğunu ifade eden De Jong, "Amsterdam'da pek çok Türk
topluluğu var. Ya Galatasaraylı ya da Fenerbahçeli oluyorlardı. Bu,
apartman bloklarına kadar ayrılmıştı. Bu nedenle de sürekli bir
rekabet oluşuyordu. Çocukken izlediğim Galatasaray maçlarını
anımsıyorum. Özellikle 2000'de kazanılan UEFA Kupası serüvenini O
kadronun hepsini sayabilirim. Türkler maçları seyretmek için
toplanıyorlardı. Kazanırlarsa arabalarıyla sokaklarda kutlama
yapıyorlardı. Her zaman ‘Cimbom' ismini duyabiliyordunuz.
Duvarlardaki grafitilerde bile ‘Cimbom' yazıyordu. Benim mahallemde
özellikle herkes Galatasaraylıydı. Annem hâlen aynı mahallede
yaşıyor. Ben Galatasaray'a imza attığım an herkes çılgınlar gibi
sevindi. Burada olmaktan ve arkadaşlarımı sevindirmekten çok
mutluyum. Türk insanının Galatasaray ya da milli takım oynarken
futbola tutkusunu ve duygularını hissedebiliyorsunuz"
dedi.
"FUTBOLDA NADİR GÖRÜLEN BİR ŞEY"
Galatasaray'ın bir diğer Hollandalı yıldızı Wesley Sneijder'in
Galatasaray'da olmasının kendisine katkı sağladığını söyleyen De
Jong, "Wesley'in karakteri değişmedi. Mutlu, zaman zaman
huysuz Bunlar benim için de geçerli. Birbirimizi çok uzun zamandır
tanıyoruz. Cevap vermem için sadece bakması yeterli oluyor. Bu da
futbolda çok nadir görülen bir şey. Saha dışında da bu şekildeyiz.
Eşlerimiz çok iyi arkadaşlar. Bu da her şey kolaylaştırıyor. Onun
burada olması benim Galatasaray'da hem oyuncu olarak hem de kişisel
olarak gelişimime katkı sağlıyor; çünkü buradaki kültür
farklı" ifadelerini kullandı.
"RIEKERINK'E BÜYÜK SAYGI DUYUYORDUK"
De Jong, Galatasaray Teknik Direktörü Jan Olde Riekerink ile çok
küçük yaşlarda tanışıp çalıştığını belirterek, "Jan Olde
Riekerink ile 9 yaşımdayken tanıştım. Tam 22 sene önce. O zamanlar
belli sınırları olan bir antrenördü. Genç oyuncular ile çalıştığı
için kurallara bağlıydı. Ona büyük saygı duyuyorduk; 8-9-10
yaşlarında yaşadığımız gelişimi gösteremeyenler takımdan ayrılmak
zorunda kalıyordu. Kaybedeceğiniz çok şey vardı, evinize geri
dönebilirdiniz. Jan Olde Riekerink geldiğinde oyunun teknik
tarafına odaklanmıştı. Top kontrolü, güzel paslar, sert paslar Pek
çok oyuncu bunu kaldıramadı; ama ben çok sevmiştim"
açıklamasını yaptı.
"HERKES GERÇEKLERİ KABUL ETMELİ"
Sezonun ilk yarısını da değerlendiren 32 yaşındaki futbolcu,
"Kırılma anı Fenerbahçe maçından sonra oldu. İyi
oynuyorduk; fakat üst üste mağlubiyetler aldık. Derbi maçından
sonra bunun olmasının nedeni kaybetmemiz değil, kaybederken nasıl
oynadığımızdı. Bugünkü durumumuzdan farkımız ruh eksikti. Hiç kimse
o kadar da aç değildi. Bu da kırılma noktamız oldu. Oturup takım
içinde konuştuk; ‘Böyle devam etmek mi istiyoruz? Şampiyon
olamayız. Bu ruh halinde sürekli olarak sahaya çıkmak zorunda
kalacağız. Bunun değişmesi gerekiyor' Birbirimizi yapıcı anlamda
eleştirdik ve bu hepimiz adına çok faydalı bir sohbet oldu.
Herkesin gerçekleri kabul etmesi gerekiyordu, o şekilde yola
çıktık. Bundan sonra da kazanmaya başladık. Sadece bir beraberlik
aldık" şeklinde konuştu.
(İHA)