Pereira: 'Beşiktaş maçı sonrası, Türkiye'ye gelmeye söz verdim'
Fenerbahçe Teknik Direktörü Vitor Pereira, “Porto ile burada Beşiktaş’a karşı bir maç yapmıştık. O maçtan sonra kendime bu ülkede çalışacağıma dair bir söz vermiştim” dedi.
Düzce Topuk Yaylası Tesisleri'nde yeni sezon hazırlıklarını
sürdüren Fenerbahçe'de teknik direktör Vitor Pereira, basın
mensuplarıyla tanışma toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda basın
mensuplarının sorularını yanıtlayan deneyimli teknik adam, futbolu
oynamanın tek yolunun kendisi için agresifliğini göstermek olduğunu
dile getirdi. Başka bir yol bilmediğini belirten Pereira, "Eğer bir
agresif takım istiyorsam bunu kendimden başlatmam gerekiyor. Kendi
agresifliğimi kendi isteğimi oyuncularıma göstermek zorundayım. Tüm
antrenmanlarımı bir yarışma şeklinde geçiyor. Ben yarışmacı bir
hocayım bunu takıma yansıtmanın tek yolu da kendim agresif olmamdan
geçiyor. Ben bu yolu tercih ettim" dedi.
"MÜCADELECİ YAPIM, YAŞADIĞIM BÖLGEDEN
DOLAYI OLUŞTU"
Yaşamını ve karakterinin oluşma nedenlerini basın mensuplarıyla
paylaşan Pereira, "Hayatımdan bir bölüm paylaşacağım; Ben
balıkçıların olduğu bir bölgede doğdum. Benim büyüdüğüm yerde
yarışma vardı, her zaman birbirimizle mücadele içindeydik. En küçük
şey için de aramızda bir mücadele olurdu. Çocukluğumdan beri bu
mücadeleci yapıya alıştım. Ekmeğimizi taştan çıkarırdık. En küçük
şeye ulaşmak için birbirimizi alt etme çapası içerisindeydik. Çok
fakir bölgeydi. Hiç kimse üniversite okuma şansı bulamazdı. Sürekli
mücadele etmek zorundaydık. Sabahtan akşama herkes çalışmak
zorundaydı, ailesine bakmak için. Şu andaki karakterim bu şekilde
oluştu. Bu mücadeleci yapım bölgede büyüyerek oluştu. 15 yıl
üniversitede hocalık yaptım. Adım adım kariyerimi çizmeye başladım.
2. ligde çalıştım, hep adım üzerine koyarak gittim. Şampiyonluklar
yaşadım. Bugün arkada baktığımda çizdiğim yolda gurur duyuyorum.
Hiç kimsenin torpili olmadan hiç kimseyi araya sokmadan sıfırdan
başlayarak kendi mücadelemle bugünlere geldim. Çocukluğumda
kazandığım bu mücadeleci yapıyla buraya geldim. Bana inanmayan
insanlar vardı ama ben hep inandım, bugün gururla söylüyorum ki
geldiğim noktadayım" ifadelerini kullandı.
"KUPALAR KAZANMAYA DEVAM ETMEK
İSTİYORUM"
Fenerbahçe'ye inandığını ve güvendiğini belirten başarılı teknik
adam, "Ben herkese açık olmaya gayret gösteriyorum, yüz yüzse
konuşuyorum. Bana saygı duyuluyorsa ben de karşımdakine saygı
duyarım. Kendimden eminim bu saygıyı herkese göstermeye gayret
gösteririm. Yarışmacı ruhuma inanıyorum oyuncuma ve şu anda içinde
bulunduğum kulübe inanıyorum ve güveniyorum. Kupalar kazanmaya
devam etmek istiyorum. Benim için en önemli nokta bu olacak.
Kariyerimde kazandığım kupalara devam etmek istiyorum. Duygusal bir
insan göreceksiniz duygu yoğunluğu fazla bir insan göreceksiniz.
Bana saygı duyulduğu sürece hiçbir kişiye saygısızlık yapmam. Ben
de herkese aynı saygıyı gösteririm. En aşağıda en yukarıya aynı bu
takımda saygıyı gösteremeye çalışacağız. Saygı gördüğüm herkese
saygı gösteririm" ifadelerini kullandı.
"TECRÜBEMİ BU TAKIMA KATMAYA GAYRET
GÖSTERİYORUM"
Sezona hazır olmak zorunda olduklarını açıklayan Pereira, "Takımın
çok uzun bir zamana ihtiyaca yok hazır olabilmek için.
Antrenmanlarda asla zaman kaybetmiyoruz. Hiçbir şekilde zamanı boşa
harcamadan atletizm antrenmanı değil futbol antrenmanı yapıyoruz.
Bu şekilde devam ediyoruz. Benim takımdan istediklerim fikirlerim
net. Onlarla bunu paylaşıyorum. Aynı gazetecilik gibi teknik
direktörlük de hem yetenek gerekir hem tecrübe. Tecrübe de yıllarla
edinilir, tecrübemi bu takıma katmaya gayret gösteriyorum. Şu
andaki seviyesine baktığımda, takıma çok fazla zamana ihtiyacı yok.
28'inde Şampiyonlar Ligi'nde çok önemli bir maç oynayacağız. Tabii
ki isterim 6 haftalık bir süre olmasını isterdim. Biz hazır olmak
zorundayız o maça olabilecek en yüksek seviyede hazır olacağız"
diye konuştu.
Takımdan ayrılan oyuncular için de Pereira, "Bir kulübe gelince
kulüpteki mevcut yapıyı kendi fikirlerinizle bir araya getirerek
değerlendirirsiniz. Yıllardır oluşmuş bir oyun fikrim var. 15
yıldır hocalık yapıyorum ve üstüne kata kata bir oyun fikri
oluşturdum. Size dürüstçe söyleyeyim; Oyunculara bir analiz
yapıyorum. Ve bu analizleri yaptığımda şöyle düşünüyorum. Bu oyuncu
bizim oynamak istediğimiz sisteme uygun mu? Sahaya yansıtmak
istediğimiz fikre uygun mu? Eğer uygunsa bu oyuncuyla devam
ediyorum. Sadece buna bağlı olarak seçim yapıyorum. Bu seçimim her
zaman böyle oldu bizim sistemimize uyar mı diye. Benim kıstasım bu"
diye konuştu.
"BEŞİKTAŞ MAÇI SONRASI BİR GÜN TÜRKİYE'DE
ÇALIŞACAĞIM DEDİM"
Türkiye ve Fenerbahçe'yi seçme nedenlerinden bahseden Pereira,
"Porto ile burada Beşiktaş'a karşı bir maç yapmıştık. O zaman
Porto'da çalışıyordum. O maç için Türkiye'ye geldiğimizde maçtan
sonra kendime bir söz verdim. Ben bir gün gelip burada bu ülkede
çalışacağım. Neden açıklayayım çünkü buradaki tutku coşku futbola
duyulan aşktan çok fazlasıyla etkilendim. Buradaki taraftardan
fazlasıyla etkilendim. Türk taraftarların beni büyülemesiyle
İstanbul gibi güzel bir şehri gördükten sonra bir gün Türkiye'ye
gelip çalışacağım dedim" ifadelerini kullandı.
"TARAFTARI LAFLA DEĞİL OYNAYACAĞIMIZ
OYUNLA İKNA EDECEĞİZ"
İyi oynadıklarında taraftarların da stada geleceğini ve
desteklerini alacaklarını belirten Vitor Pereira, "Eğer bir
taraftar olsaydım stada gittiğimde takımım beni etkilesin takım
oyunu domine eden bir oyun oynasın etkileyici ofansif agresif bir
oyun oynamasını isterdim. Ben taraftarın yerine koyduğumda böyle
düşünüyorum. Stattan ayrılırken takımımla gurur duyarak ayrılmak
isterdim. Mücadele ederek büyüdüm bugünlere geldim. Taraftarı lafla
değil oynayacağımız oyunla ikna edeceğiz. İyi oynamak zorundayız ki
taraftar gelsinler. Takım iyiyse taraftar gelir takım kötüyse
gelmez. İyi sonuçlar alırsak iyi oyun oynarsak taraftarımızın
desteği arkamızda olacak" dedi.
"SAHANIN İÇİNDE KOŞMAK LAZIM, AMA SAHANIN
ETRAFINDA DEĞİL"
Daha önceki teknik adamların antrenman programları ile kendisinin
programı arasındaki farkın sorulması üzerine ise Pereira, "Hiçbiri
yanlış değil, futbolda net yanlış diyemeyiz. Benim bir yolum var.
Futbolda yolumuzu seçmek zorundasınız. Futbolda kesin doğru kesin
yanlış diyemeyiz. Hedefe farklı yollardan ulaşabilirsiniz. Ben bu
yolu seçiyorum başka bir arkadaşım farklı yolu seçiyor. Önemli olan
hedefe ulaşmak. Ama benim seçtiğim yol benim alabileceğim en iyi
hedefleri getirdi. Önemli olan sahadaki organizasyon. Hiç koşmayın
koşun ama futbol içinde koşun futbol oynayarak koşun. Saha
etrafında koşmak değil benim yapmaya çalıştığım. Ben futbol içinde
koşmaktan bahsediyorum. Örneğin bir piyanist saatlerce piyanonun
başında çalar ama kalkıp hiçbir zaman piyanonun etrafında koşmaya
başlamaz. Futbol da aynı şekildedir. Sahanın içinde koşmak lazım
ama sahanın etrafında değil" ifadelerini kullandı.