Ali Koç canlı yayında 'susurluk kazası' örneği verdi! "Her şey gün yüzüne çıkacak"
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, MHK Başkanı Ferhat Gündoğdu'ya çok sert sözlerle yüklenip, görevinden ayrılması gerektiğini söyledi. Susurluk kazasıyla ilgili de dikkat çeken bir örnek veren Koç, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yüce yargısı, çok yakında bu konulara el atacak, her şey gün yüzüne çıkacak" dedi.
Fenerbahçe'nin Alanyaspor ile 2-2 berabere kaldığı maçın ardından çok sert açıklamalar yapan Ali Koç, dün beraberinde heyeti alarak Türkiye Futbol Federasyonu'na adeta bir çıkarma yaptı. Bugün de NOW TV'ye açıklamalarda bulunan Ali Koç, gündem olacak sözlere imza attı.
Açıklamasında Merkez Hakem Kurulu Başkanı Ferhat Gündoğdu'ya çok sert bir şekilde yüklenen Koç, "Mevcut MHK başkanı, aklı selim bir şekilde Türk futbolunun bekası ve faydası için bu kadar çok kulübün ona karşı geldiği ortamda ayrılmaya razı gelmelidir. Öyle ya da böyle sonu olacak ama sonu kötü olacak" diye konuştu.
Ali Koç'tan susurluk kazası örneği
Her şeyin gün yüzüne çıkacağını da aktaran Ali Koç, "Bazen bir şey değişmez, yıkılmaz zannedersiniz ama bir olay olur, Susurluk gibi. Çorap söküğü gibi gerisi gelir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yüce yargısı, çok yakında bu konulara el atılacak. Her şey gün yüzüne çıkacak. Biz de bunun için mücadele edeceğiz" ifadelerini kullandı.
(MHK Başkanı Ferhat Gündoğdu)
"İçinde benim olduğum Fenerbahçe
istemiyorlar"
Ali Koç canlı yayında şu ifadelere yer verdi:
"Hakemlik müessesi bizim seçimleri takip ediyor. İçinde benim olduğum Fenerbahçe istemiyorlar. Çünkü biliyorlar ki ben sıkıntıyım, biliyorlar ki biz bu işlerin üstüne gidiyoruz, biliyorlar ki biz sözümüzü esirgemiyoruz. İnandığımız ilkeler ve doğrular çerçevesinde kimseden korkmuyoruz.
Binlerce dava açıyor hakemler. Kötü maç yönet, millet sana hakaret etsin, binlerce dava aç, ekmek kapısını oradan yarat. Bunu kim gündeme getirdi, Fenerbahçe.
Casinodaki hakemi kim gündeme getirdi? Ki kumar oynamak ayıp değil, yasak değil. Bence hakem oynamaması lazım. Kim gündeme getiriyor, Fenerbahçe. Bahis konusuna kim gidiyor, Fenerbahçe. Bunlar riskli işler. Onlar benim olduğum Fenerbahçe istemiyorlar. Biliyorlar ki er ya da geç biz onların temellerini çökerteceğiz. Çok iyi biliyorlar. O yüzden bize operasyon yapıldı"
Cumhurbaşkanımız talimat verse, mizansen yapıyorum. 'Bu hakemi maça atayacaksınız.' O MHK Başkanı demesi lazım ki 'Efendim bu iki hakemin bu camiayla çok büyük sıkıntıları var. Seçim öncesi bunları burayı yollamamız büyük sıkıntılara yol açar. Başka bir maça düşünelim' demesi lazım. Kapısında yatması lazım o iki hakemin bu maça bu tarihte yollanmaması için.
Başkana diyorum kandırmayı bırakalım. Dijital atama yok. Sen de biliyorsun ben de biliyorum. Adam keyfi yapıyor, yeri geliyor telefonla müdahale ediyor atamalara. Salı günü atamalar kararlaştırılıyor, çarşamba hakemlere tebliğ ediliyor, perşembe kamuoyuna açıklanıyor. Pek çok kez salıyla çarşamba arasında atanan hakemlerin isimleri değişiyor.
Bir MHK başkanımız var, doğru yanlış hakemlere dönüyor diyor ki 'şu kulüp başkanıyla konuştum bu maçta dikkatli ol' diyor. Sonra da 'bu çıkarsa senden bilirim, bütün HTS kayıtların var' diyor. Bu ne zihniyeti. MHK başkanında HTS kayıtları ne gezer. Sınavları soru işareti. Düşük puan alanların puanlarını artırıyorlar. Koyun videoların hepsi görelim kim geçiyor kim geçmiyor. Dil bilmeyen adama FIFA kokartı takıyorlar."
Susurluk olayı hakkında:
Susurluk'ta seyir halindeki bir otomobil, 3 Kasım 1996'da benzin istasyonundan çıkmakta olan bir kamyonun altında kaldı. Aracın içinde bulunan eski Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ, Gonca Us ve Mehmet Özbay olay yerinde hayatını kaybetti. Dönemin Doğru Yol Partisi Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak ise yaralı kurtuldu. Olayın hemen ardından Mehmet Özbay kimliğini taşıyan kişinin birçok suçtan Uluslararası Polis Teşkilatı (Interpol) tarafından aranan Abdullah Çatlı olduğu anlaşıldı. Böylece bu olayı, basit bir trafik kazası olmaktan çıkaran bir süreç başladı. Zira Çatlı, özellikle 1970'lerdeki bir dizi karanlık olayla bağlantılı olduğu iddia edilen bir isimdi. Çatlı, 1 Şubat 1979'daki Abdi İpekçi Suikastı, Papa İkinci Jean Paul Suikastı'nın faili Mehmet Ali Ağca'nın Maltepe Cezaevi'nden kaçırılması, 11 Temmuz 1978'de Doç. Dr. Bedrettin Cömert'in öldürülmesi ve tarihe "Bahçelievler Katliamı" olarak geçen Ekim 1978'de Türkiye İşçi Partisi'nden yedi öğrencinin öldürülmesi gibi olaylarla ilgili olarak aranıyordu. Otomobili kullanan ve kaza anında hayatını kaybeden bir diğer isim Hüseyin Kocadağ da daha önce meslekten ihraç edilmiş ancak mahkeme kararıyla geri dönmüş ve dönem dönem bazı organize suç örgütleri ile bağlantıları hakkında çeşitli iddialar ortaya atılmış bir isimdi. Sedat Bucak da Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde ağırlığı olan "Bucak aşireti"nin lideri olarak biliniyordu. Bu aşirete bağlı korucular da 1990'lı yıllarda PKK ile mücadelede kolluk güçlerinin yanında yer alan gruplar arasında yer alıyordu. Otomobilin içindeki kişilerin kimliği, kazayla birlikte "mafya-siyaset-devlet" üçgeninde, aslında öncesinde de konuşulan ancak ispatlanamayan bir dizi karmaşık ama karanlık ilişkin su yüzüne çıkmasına yol açtı. Bu ilişkiler ağı bugün de halen tartışmaların odağında bulunuyor.