'Türkiye'nin yaklaşımı mezhepler üstüdür'
AK Parti Grup Başkanvekili Bostancı, "Türkiye bir denge ülkesidir. Türkiye'nin yaklaşımı kesinlikle mezhepler üstü ve herkesin kendi yerinde huzur içinde yaşamasına yöneliktir. Mezhepçi tavırlara kesinlikle karşıdır." dedi.
SAMSUN (AA) - AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, AA
muhabirine Musul operasyonları ile ilgili değerlendirmelerde
bulundu.
Musul'un Türkiye için kritik önemi bulunduğuna dikkati çeken
Bostancı, şehrin nüfus yapısının Bağdat'ta egemen olan siyasal
iktidarın anlayışıyla uyuşmadığını söyledi.
Bağdat yönetiminin Musul'a yaklaşımının etnik ve demokratik yapıyı
dönüştürmeye yönelik olup olmadığının ciddi soru işareti
oluşturduğunu belirten Bostancı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece Türkiye'nin kafasında değil Musul'da yaşayan
insanların zihinlerinde de böyledir. Bu bir kaygı doğuruyor. Eğer
Bağdat hükümeti bu yönde bir girişimde bulunursa bu insanlar ne
olacak? Ya katledilecekler ya da kaçacaklar. Katledilmeleri
inanılmaz bir insani dramdır ve Türkiye'nin buna seyirci kalması
düşünülemez. Suriye politikasının temelinde de bu insani
referanslar vardır. Göçü de istemiyoruz, herkes yerinde kalsın.
Burada DEAŞ'ı bahane ederek birtakım politikalara egemenlik alanı
yaratma şeklinde bir durum da söz konusu."
-"Türkiye bir denge ülkesidir"
"Merkezi hükümeti Musul'da Irak'ın bütünlüğünü korumaya
dönük insani temelde tavır mı alacak, yoksa Bağdat'ta yaptığı
mezhepçi politikaları orada da sürdürecek mi? Problem
budur." diyen Bostancı, "Tabii bunların arkasında
başka ülkeler ve onların yaklaşımları da var. Türkiye bir denge
ülkesidir. Türkiye'nin yaklaşımı kesinlikle mezhepler üstü ve
herkesin kendi yerinde huzur içinde yaşamasına yöneliktir. Mezhepçi
tavırlara kesinlikle karşıdır." değerlendirmesinde
bulundu.
-"Türkiye'nin Musul ile tarih, yaşanmışlık ve sosyo
kültürel bağları var"
Türkiye'nin Musul ile bağlarının resmi metinlerin arkasındaki
tarih, yaşanmışlık ve sosyo kültürel bağlardan oluştuğuna işaret
eden Bostancı, sözlerini şöyle tamamladı:
"Orada insanların canının yanması, Türkiye'deki insanların
canını yakar. Akrabaları, hısımları vardır. Hangi mezhepten, hangi
etnik kimlikten olursa olsun, Türkiye'de karşılığı olan demokrafik
yapı var orada. Türkiye olarak oradaki herkesle ilgiliyiz. Şia ile
de ilgiliyiz, onların huzuru ve esenliği, Sünnilerle de ilgiliyiz,
Kürtlerle, Araplarla, Türkmenlerle, Yezidilerle... Hepsiyle
ilgiliyiz. Zaten öyle bir perspektifin olmaksızın esenliğe ve
huzura ilişkin bir gelecek tasarımınız olamaz. Türkiye için hayırlı
olan bölgenin mevcut sosyal realitesi neyse onunla barışan bir
siyasetin egemen kılınması. Bizim yaptığımız budur. Tabii ki bir
Misakımilli meselesi ve tartışması var. Misakı milli, bizim sosyo
kültürel bağlarımızı göstermesi bakımından önemli. Bunun dışında
bizim derdimiz petrol, şu bu değil. Onlar çok tali meselelerdir. Şu
anda odaklandığımız ve baktığımız mesele insan hayatıdır,
insanlığın esenliğidir, insani dramların yaşanmamasıdır. Tüm
politikalarımızın odaklandığı husus budur."