Tuncer Bakırhan’dan CHP’ye eleştiri: Kürt meselesinde cesur olmalıydılar
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, CHP’nin İmralı’ya gitmeme kararını eleştirerek, Kürt meselesinde aktif rol üstlenmesi gerektiğini söyledi. Bakırhan, sürecin “tarihi” olduğunu vurgularken, anayasa tartışmalarının ise henüz gündemlerinde olmadığını belirtti.
TBMM'de kurulan süreç komisyonunun İmralı'ya düzenleyeceği ziyaret hakkında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Cumhuriyet Halk Partisi, gerçekten bu meselenin çözümünde çok aktif ve ciddi bir rol oynayabilirdi. CHP, Cumhuriyet'in kurucu partisidir; yüzyıllık meselede sorumluluğu olan bir partidir. Çözümünde de bence bir rol oynamalıdır. Dolayısıyla CHP'nin 'İmralı'ya gidilsin mi, gidilmesin mi?' ya da 'SEGBİS ile bir bağlantı kurulmasın mı?' tartışmasını çok talihsiz görüyorum. Çok üzüldüm. Onların da gidilmeme yönlü bir kararı var. Dolayısıyla bu durumu eleştiriyoruz" dedi. CHP'nin iktidar hedefi olan bir parti de olduğunu söyleyen Bakırhan, "CHP'den beklentimiz büyük. İktidar hedefi olan bir parti, Türkiye'nin en temel meselesinin çözümünde gerekirse cesur olmalı ve risk almalıdır. Kim tabanının hassasiyetine sığınarak siyaset yürütebilir? Siyasetin görevi cesur olmak ve tabanını bu meselelere dahil etmek için bir çerçeve, bir perspektif ortaya koymaktır. Bu meselenin çözümü 86 milyonun ilgilendiriyorsa, 86 milyonun hatırı sayılır bir kesimini temsil eden bir partinin bu meselede sağa sola bükmeden, iktidar karşıtlığına sıkıştırmadan, bu meselenin çözümünde bir kez daha aktif rol oynaması gerekiyor" dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğlulları'nın ardından bu kez de Tuncer Bakırhan, CHP'nin İmralı'ya gitmeme kararını eleştirdi. Gündemdeki anayasa tartışmaları hakkında da konuşan Bakırhan, "Anayasa henüz gündemimizde yok, henüz öyle bir tartışmamız yok, henüz öyle bir hazırlığımız yok. İktidar cenahından da anayasa tartışmasına dönük bir dayatma, bir gündem yok. Bu mesele çözüldükten sonra tabii ki Türkiye demokratik bir anayasaya kavuşmalıdır. Bu hangi vadede gelir, nasıl olur, bu dönemde gündem olur mu bilmiyorum. Anayasa gündeme geldiği zaman biz demokratik, kapsayıcı, eşitlikçi, Türkiye'nin bütün renklerini barındıran bir anayasa tartışmasına tabii ki önerilerimizle katılırız" dedi.
"Bugüne kadar kimse beklemiyordu"
Bakırhan, mevcut sürece "barış ve demokratik toplum süreci"
dediklerini, "86 milyonu ilgilendiren, son 100 yılın kanayan yarası
olan, her karışına acı ve gözyaşı düşen bir meselenin tartışıldığı,
çözümünün arandığı bir sürecin gerçekten tarihi, kritik ve önemli
olduğunu" söyledi.
Bakırhan, 1 Ekim'de başlayan sürecin "tarihi" nitelikte adımlarla ilerlediğini belirterek, "Bugüne kadar kimse beklemiyordu… Yani Öcalan'ın 27 Şubat'ta böyle bir çağrı yapacağını, silahları bıraktıracağını, PKK'yi feshedeceğini… Hatta en önemlisi, artık Türkiye'ye karşı silah kullanılmayacağını ve burada bulunan silahlı güçlerin de yurt dışına çıkacağını sorsanız, belki toplumun yüzde 90'ı beklemezdi. Bunlar çok ezber bozan, çok önemli şeyler. Hiçbir anlaşma ya da mutabakat olmadan 'Ben silahı bıraktırıyorum, örgütü feshediyorum, güçlerimi artık Türkiye'ye karşı silah kullanmayacak bir noktaya getirip ülkenin dışına çekiyorum' demek önemlidir" diye konuştu.
"Cezaevleri tıklım tıklım, hâlâ kayyımlar duruyor,
muhalefetin belediyelerine kayyımlar atanıyor"
Bakırhan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 1 Ekim'deki
açıklamasını "cesur bir çıkış" olarak değerlendirerek, "Barışı
toplumsallaştırmak gerekiyor. Bunun yolu da atılacak kimi
adımlardadır. Yani yasal düzenleme gerektirmeyen, idari kararlarla
çözülebilecek; toplum 'Bak, bu iş ilerliyor, iyiye doğru gidiyor'
diyebilecek. Nefes almamızı sağlayacak bir barış iklimi yaratacak
adımlar atılabilir. Cezaevleri tıklım tıklım. Hâlâ kayyımlar
duruyor. Hâlâ, muhalefetin belediyelerine kayyımlar atanıyor.
Belediye eşbaşkanları, belediye başkanları tutuklanıyor,
yargılanıyor. Büyük iddianamelar hazırlanıyor. Dolayısıyla iktidar
da burada biraz yapıcı olmalı; yürütme erki olarak tereddütleri
giderici, barışı toplumsallaştırıcı bir rol oynamalı" ifadelerini
kullandı.
"Sayın Bahçeli en başından beri tutarlı bir siyaset
izliyor"
DEM Partisi Eş Genel Başkanı Bakırhan, MHP Genel Başkanı
Bahçeli'nin, "Gerekirse İmralı'ya ben giderim" açıklamasına ilişkin
olarak, "Sayın Bahçeli en başından beri tutarlı bir siyaset
izliyor. Çıktığı günle aslında aynı şeyleri söylüyor. Aslında iki
tane aktör ilk söylediği sözü devam ettiriyor. Öcalan da Sayın
Bahçeli de bunu yapıyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Kürt meselesi bir linkle çözülecek bir mesele
değil"
Bakırhan, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun
İmralı kararına dair de şunları kaydetti:
"100 yıllık bir mesele, SEGBİS'e, link'e ya da bir bağlantıya indirgemeyecek kadar değerlidir, kıymetlidir. Şunu söylüyorum: 100 yıllık bir meseleyi çözüyoruz. Çözelim mi, çözmeyelim mi? Karar verin. Bir toplumu temsil ediyorsunuz; koca koca siyasi partilersiniz. Ha SEGBİS'e bağlanmışsın, ha oraya bir komisyon gitmiş. Meselenin kendisi, oradan ne denileceği ile ilgili bir meseledir. Kürt meselesi bir linkle çözülecek bir mesele değil. Burada gerçekten üzülüyorum. Öcalan'a gidilirse emin olun daha yapıcı bir değerlendirme çıkacağını düşünüyorum. Biz niye dünyadaki benzer deneyimlerden kendimize örnek çıkartmıyoruz? Mandela ile görüşülmedi mi? Aliya İzzetbegoviç ile görüşülmedi mi?"
CHP'nin İmralı kararını eleştirdiklerini
söyledi
CHP'nin İmralı kararına ilişkin Bakırhan şunları söyledi:
"Burada ana muhalefet partisi de aslında bu bahsettiğimiz kaygıları giderebilecek bir rol oynayabilirdi. Cumhuriyet Halk Partisi, gerçekten bu meselenin çözümünde çok aktif ve ciddi bir rol oynayabilirdi. Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyet'in kurucu partisidir; yüzyıllık meselede sorumluluğu olan bir partidir. Çözümünde de bence bir rol oynamalıdır. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi'nin 'İmralı'ya gidilsin mi, gidilmesin mi?' ya da 'SEGBİS ile bir bağlantı kurulmasın mı?' tartışmasını çok talihsiz görüyorum. Çok üzüldüm. Onların da gidilmeme yönlü bir kararı var. Sadece SEGBİS meselesinden bahsetmiyorum. Dolayısıyla bu durumu eleştiriyoruz.
"CHP iktidar hedefi olan bir parti, onlardan beklentimiz
büyük"
Cumhuriyet Halk Partisi'nden beklentimiz büyük; iktidar hedefi olan
bir partidir. İktidar hedefi olan bir parti, Türkiye'nin en temel
meselesinin çözümünde gerekirse cesur olmalı ve risk almalıdır. Kim
tabanının hassasiyetine sığınarak siyaset yürütebilir?
Tabanlarımız, 100 yıldır, son 50 yıldır öylesine karşı karşıya
getirildi ki… Öylesine kötü algılar oluşturuldu ki bazen duygusal
davranabiliyor, bazen soruyor, bazen sorguluyor, bazen de karşı
noktada durabiliyor. Siyasetin görevi cesur olmak ve tabanını bu
meselelere dahil etmek için bir çerçeve, bir perspektif ortaya
koymaktır. Cumhuriyet Halk Partisi'nden tabii ki beklentilerimiz
var.
Bu meselenin çözümü 86 milyonun ilgilendiriyorsa, 86 milyonun hatırı sayılır bir kesimini temsil eden bir partinin bu meselede sağa sola bükmeden, iktidar karşıtlığına sıkıştırmadan, bu meselenin çözümünde bir kez daha aktif rol oynaması gerekiyor."
"Anayasa henüz gündemimizde yok; mesele çözüldükten
sonra tabii ki Türkiye demokratik bir anayasaya
kavuşmalı"
Bakırhan, AK Parti ve MHP ile görüşmelerinin sadece sürece ilişkin
olduğunu aktararak, Anayasa çalışmaları hakkında şunları
söyledi:
"Biz de dönem dönem hem Milliyetçi Hareket Partisi'yle hem AK Parti'yle görüşmeler yaptık. Ama gündemin kendisi bu meselenin çözümüdür, bu sürecin kendisidir. Anayasa henüz gündemimizde yok, henüz öyle bir tartışmamız yok, henüz öyle bir hazırlığımız yok. İktidar cenahından da anayasa tartışmasına dönük bir dayatma, bir gündem yok. Şu anda meselenin çözümüne odaklanmışız. Bu mesele çözüldükten sonra tabii ki Türkiye demokratik bir anayasaya kavuşmalıdır. Bu hangi vadede gelir, nasıl olur, bu dönemde gündem olur mu bilmiyorum. Anayasa gündeme geldiği zaman biz demokratik, kapsayıcı, eşitlikçi, Türkiye'nin bütün renklerini barındıran bir anayasa tartışmasına tabii ki önerilerimizle katılırız."