Özgür Özel: AK Toroslar çetesine meydan okuyorum
CHP lideri Özel, İBB soruşturmasında usulsüzlük iddiasını yineleyerek, "AK Toroslar çetesine meydan okuyorum. Tüm ilişki ağları deşifre oluyorken, HSK’dakinden fazlası elimizdeyken ve o görevlendirdiğiniz avukatlarının teklif ettiği usulsüzlükler ortadayken yaz da göreyim iddianameyi" dedi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe, Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar, CHP Parti Meclisi üyesi Baki Aydöner, eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, gazeteci Fatih Altaylı, Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür, Avcılar Belediye Başkan Yardımcısı Erhan Daka, müteahhit Yener Toruner, 19 Mart opreasyonlarının 100'üncü gününde Saraçhane'de yapılan eylemde tutuklanan Ahmet Fatih Demir, Civan Ozan Erkorkmaz, Emircan Yılmaz ve Ali Yıldırım ile Silivri'deki Marmara Kapalı Cezaevi'nde görüşme yaptı. Yaklaşık 6 saat süren görüşmelerin ardından Özel, cezaevi önünde gazetecilere açıklama yaptı.
"Buradaki yattıkları günler Mussolini'nin ön
infazı"
Silivri'yi "toplama kampı" olarak nitelendiren ve bunun da utanç
verici olduğunu belirten Özel, şunları söyledi:
"Öncelikle genç arkadaşlarımız için söylemek isterim ki 3 Eylül günü serbest kalacaklar. 3 Eylül günü 2911’e, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü maddesine tutuklulukları sona erecek. Daha önce hiçbir sabıkası olmayan, hiçbir suçu olmayan bu arkadaşlar bundan en ağır cezayı alsalar da bir gün içeride yatmayacaklardı zaten. Buradaki yattıkları işte o güne kadar geçecek 50 gün, 60 gün Mussolini'nin ön infazıdır. Yani bu suçtan dolaylı daha yargılama yapılmadan diktatör Mussolini nasıl ön infaz yöntemine başvuruyorsa bugün yapılan iş de ön infazdır. Kendilerine cezalandırmadır, diğer gençlere gözdağıdır. ‘Bir daha mitinglere gitmeyin’dir. Eğer bu işliyor olsaydı dün Üsküdar’da katılım rekoru kırmazdık. Aydın’da bütün Aydın orada olmazdı. Bir önce hafta yaptığımız ya da daha önceki haftalarda yaptığımız mitinglerde, Anadolu yakasında ya da Avrupa yakasında o ilçenin tarihinin en büyük mitinglerini yapıyor olmazdık. Gençlerin ailelerinden AK Partili olanlar CHP’li oluyor. Gençlerden bir tane mitinge geldiğinden dolayı ‘Bir daha mitinglere gelmem, bir daha protesto etmem, şikayete katılmam, ben bu işlere karışmam’ diyen kimse yok. Ne burada ne geçmişte ne 301 tane arkadaşı burada tuttular. Biz her geçen gün biraz daha moral bulup kalabalıklaşırken meydanlar ve saflar, Sayın Erdoğan ve görevlendirdikleri yalnızlaşıyor ve dizleri titriyor. Şimdi o dizi titreyenlerin, AK Toroslar çetesinin ne acz içinde olduklarını görüyoruz. Şimdi geçmişte, ‘İftira at’ diye çağırdıklarına, İBB’ye, şimdi ya işte bu meselelerde savcılarla doğrudan bir bağ kurulmaması, bu ifadelerin kullanılmaması, savcıların da haberi olmayabilir. Her bunu söyleyen avukata acaba inanmak mı lazım filan ama bir diğer taraftan da bu yöntemle aldırdıkları ifadeler, iftiranameler elde ve iddianameye bağlanmaya muhtaç.
''İftiranameler ellerine dolandı''
İşte şimdi AK Toroslar çetesinin çileli günleri başladı. Hadi
bakalım yaz iddianameyi. Hem Devlet (Bahçeli) Bey diyor ‘Yazılsın
iddianame.’ Zaten bu kadar zaman geçiyor bütün toplum iddianame
bekliyor. Hadi o iftiranamelerden bir iddianame yazın da görelim
bakalım. Güya biz 30 gün içinde insan içine çıkamayacaktık.
Çıktığımız her meydanda 100 binlerle buluşuyoruz. Her birimizin
morali bir diğerimize güven veriyor ama iftiraları, yandaş
avukatlarla parası olandan para da talep ederek, bazısına da sadece
iftira attırarak topladıkları iftiranameler ellerine ayaklarına
dolandı. Hele hele içeriye, yani Türkiye’den kaçıp Yunan Adası'na
giderken yakalanıp da Silivri’ye koyamadıkları var. Ev hapsinde
tuttukları… Onu Silivri’ye koysalar ‘Arkadaş, Özgür Özel’in
bahsettiği dekont, o dekonttan gelen para, sadece ben de mi’
deyiveresiye her şey anlaşılacak. Bunu buraya koysa konuşacak.
Konuşmayı içeride, ev hapsinde tutulduğunda da tarihin en büyük
çelişkisini nasıl örtbas edecek? Ayaklarıyla giden Ekrem Başkan’ın
avukatına, Mehmet Pehlivan’a 1,5 saat kapıda bekletip ifade için
ifade alıp ‘Senin kaçma şüphen var’ denilen Mehmet bir yanda, Yunan
Adası'na kaçarken yakalanan aracı aparat avukat, savcının tuttuğu
avukat Mehmet ev hapsinde. Bir Mehmet’e baroya sormadan, Adalet
Bakanlığı’ndan izin almadan tutuklama, öbür Mehmet’e ya da
Mücahit’e (Birinci) izin alarak işlem başlatma. Bir tarafta üst
sınırı 4 yıl olan suçtan tutuklu Mehmet Pehlivan, bir tarafta üst
sınırı 7,5 yıl olandan ‘tutuklama yasağı var’ Mehmet. Alsana
Mehmet’i içeri. O saçını toplayan, aklını başına toplamayana
söylüyorum. Alamıyorsun, alacak tarafların ağrıyor. Neden? Alırsan
konuşacak. Hadi alın içeride tutuklu tutun bakalım, ne olacak o
Mehmet’ten? İddia ediyorum, yakında ev hapsini bile bırakacak.
Ayrıca ev hapsinde tuttuklarının İstanbul’un restoranlarında fink
attığını da biliyoruz. Gazeteci olursa bir karış dışarı çıkınca
öten alet, İstanbul’da millete restoran restoran randevu yeri
belirleyen, onlarla görüşen, milleti yemeğe memeğe davet eden güya
adli kontrollü, ev hapsinde olan insanlar.
"Nasıl ilişkiler içinde olduğunuzu, her şeyi
biliyoruz"
Bu iş bu vakitten sonra çok zorlar sizi. O avukatla aradaki
isimleri, misimleri, hepsini de biliyoruz. HSK’ya verdiklerimizi
verdik ama esas böyle o isimlerin üzerine gidilip gidilmeyeceğini
biliyoruz. O aklını başına toplamayanın, bazı hesap hareketlerinde
ıcığı cıcığı sorarken 4,5’u nasıl atladığını biliyoruz, neden
atladığını biliyoruz. Onun hangi devlet bankasında kime teslim
edildiğini, onun nereden nereye gittiğini biliyoruz. O yüzden
göreceğiz bakalım, AK Toroslar çetesini dağıtmaya ne zaman cesaret
edecekler? AK Toroslar çetesi dağıtılmadıkça, kendi gücünü tahkim
etmek için ‘İddianameyi yaz’ diyen Devlet Bahçeli’ye had
bildiriyor. ‘İddianameyi yaz’ diyen Devlet Bahçeli’nin yakın
arkadaşı Selahattin Bey'i alıyor, içeriye koyuyor. Sabah gazetesine
bu manşetleri kim attırıyor, bu yalanları kim attırıyor? Suçsuz
günahsız arkadaşlarımız Allah’tan, hepimiz tarafından önerilen bir
şeyi yapıyorlar. Size gündüz, gece, gece yarısı, kim gelir, bir
hukuksuzluğa teşvik ederse bunu kendi avukatınız kanalıyla kayda
geçirin ve bildirin diyoruz. O sayede işte Fatih Keleş, kendisine
gelen, ‘İftira at’ diyen, ‘Rüşvet veremiyorsan, paran yoksa senin
yerine bunu Adem verecek’ diyenler, ‘Bunu yapmazsan bir
azmettiriciliğe bulaşacaksın’ deyince bunu hemen tutanak altına
almasa kumpası kurmuşlar, Sabah gazetesine senaryoyu vermişler.
Sabah gazetesi o senaryo ile ‘Efendim filanca kişiyi öldürmek için
bu azmettirmiş.’ Söyleyen kişiyi sorguladınız mı? Yok. ‘Beni
öldürteceklerdi’ diyeni sorguladınız mı? Yok. Aracıyı? Yok. Sorun
gazeteciye. Bu yalanı nereden buldun, kim servis etti, amaç neydi
diye. O yüzden öyle bir noktadayız ki yani buradaki arkadaşların
masumiyetlerine inanmaktan öte oradaki arkadaşların bu kadar kirli
olabileceğini, bu kadar kötü olabileceğini, bu kadar suça
bulaşabileceğini 4 ay önce buralara gelirken bizler de açıkçası
düşünmüyorduk. En son artık ailelere saldırma işleri yetmezmiş gibi
ailelerini buraya getirip götüren şoförlere kadar musallat olan,
ailelere yardımcı olan kişilere, masum kişilere, tertemiz kişilere
yani ekmeğinin peşinde asgari ücretli şoförlere kadar musallat olup
‘Size şirket kurdurdular mı’, ‘Yok’. ‘Size para taşıttılar mı’,
‘Yok’. ‘Hadi taşıttı de sana şunu yapalım’, ‘Ağabey nasıl yalan
atayım’. ‘Hadi biraz da seni içeri atayım’. Bu zulmün sonu gelecek.
Teker teker bunların hepsi ortaya dökülecek. Buradan AK Toroslar
çetesine meydan okuyoruz. Ne kadar kirli, kimlerle nasıl ilişkiler
içinde olduğunuzu, her şeyi biliyoruz.
''Tutuklusunuz AK Toroslar çetesi''
Bu devlet sizi dağıtmazsa, bu pisliği bu iktidar üstlenmeye devam
ederse hesabı hep beraber verirsiniz. Sizden kurtulmaya karar
verirlerse yanlış yoldan derhal dönmüş olurlar ama AK Toroslar
çetesine meydan okuyorum. Hadi yaz bakalım şimdi o iddianameyi.
Hadi yaz. İtirafçılar birbirine girmişken, itirafçıların yandaş
avukat baskısıyla yaptığı bütün ilişki ağları teker teker deşifre
oluyorken, HSK’dakinden fazlası elimizde varken ve o birer birer
görevlendirdiğiniz her bir avukatın teklif ettiği usulsüzlükler
ortadayken yaz da göreyim iddianameyi. Önünden ne çıkacak,
arkasından ne çıkacak, neyi nereye bağlayacaksın? O salonda suçsuz
masum arkadaşlarımız mı yargılanacak, AK Toroslar çetesi mi
yargılanacak; hep birlikte göreceğiz bakalım. Hodri meydan.
Yiğitseniz yazın iddianameyi. Yazabiliyorsanız yazın iddianameyi.
Devlet Bey diyor, ‘Yazın iddianameyi göreyim.’ Herkes diyor,
‘İddianame yazılsın göreyim.’ Ben de diyorum ki ‘Yazamıyorsunuz.’ O
kadar çok yalana, iftiraya, kire, pisliğe, çirkin ilişkilere
bulaştınız ki, o kadar çok ‘Her güç elimizde, bu güçten kendimize
de şunu devşiririz’ dediniz ki, ‘Bize bir şey olmaz’ dediniz ki,
bizi kolay lokma sandınız ki, ‘İnsanların hepsi korkacak, sinecek,
iftira edecek, bir şekilde bu işler çözülür’ dediniz ki aha da
karaya oturdunuz. Daha da kıpırdayacak yeriniz yok. Tutuklusunuz AK
Toroslar çetesi. Odalarınızda tutuklusunuz. Uyuyamayacağınız yatak
odalarınızda tutuklusunuz. Evinizde uyuyamayıp da gidip mutfakta
dört döndüğünüz yerde tutuklusunuz. Adliyedeki odalarınızda
tutuklusunuz. İnsan içine çıkamayacak durumdasınız, kabloları
bağlayamayacak durumdasınız, bu suçun içinden sıyrılamayacak
durumdasınız. Ben de teker teker her birinizi takip etmeye, sonuna
kadar hesap verdiğiniz güne kadar ensenizde olmaya devam edeceğim.
Gerçekten adalet sağlanmadan sizin peşinizi bırakan namerttir. Bu
kadar net söylüyorum."
"Aklı başında herkes aynı kanaati
paylaşıyor"
Açıklamasının gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Özel,
İmamoğlu'nun "İBB davasıyla tutuklanmam, ‘terörsüz Türkiye’
ismiyle başlayan sürece yönelik gerçekleştirilmiş en büyük
sabotajdır. ‘PKK’yla silah bırakma süreci yürütülürken CHP’nin
cumhurbaşkanı adayı tutuklanıyor’ çelişkisini milletimizin zihninde
uyandırmak için kurulmuş bir kumpastır" ifadelerini şöyle
değerlendirdi:
“Aynı kanaati paylaşıyorum. Türkiye’de aklı başında herkes aynı kanaati paylaşıyor. Bu konuda çok net bir şey var. Türkiye’de bir terörsüz Türkiye süreci yaşanacak ve o terörsüz Türkiye sürecinde örneğin işte terör örgütü silah bırakacak ve bununla ilgili birtakım yasal düzenlemeler yapılacak. Bu sırada bu cezaevinde mesela Ekrem İmamoğlu o davanın o kısmından, yani o davadan tutuklu değil ama o davadan tutuklu arkadaşlarımı ben bugün ziyaret ettim. 10 tane belediye meclis üyesi, ikisi belediye başkan yardımcısı. Efendim kimi geçmişte DEM kökenliymiş veya bunları biz belediye meclisine yazmışız da bu suretle Kürtlerden oy alıp onları yönetime sokmuşuz. Açık açık söyledik. Açık açık Türkiye ittifakı dedik, Şişli ittifakı dedik. DEM Parti buna kent uzlaşısı dedi. Biz dedik ki, ‘DEM Partinin kendi parti meclisi kararında kent uzlaşısı.’ Diyorlar ki, ‘Temiz, dürüst, kente karşı suç işlemeyecek, Kürtleri yok saymayacak belediye başkanlarına oy veririz.’ Eyvallah. Oylarına talibiz ama bizim listemizde örneğin Kürt bir kanaat önderinin, Kürt bir siyasetçinin veya geçmişte DEM Parti’de siyaset yapmış birinin oyu DEM Parti’den oy getirecekse başımızla, gözümüzle beraber ama benzer şekilde Milliyetçi Hareket Partisi’nden, AK Parti’den oy getirecek isimler de oluyor. Yeter ki kire bulaşmasın, suça bulaşmasın. Şimdi buna iddianame yazdılar, tutuklu arkadaşlar var. Öbür taraftan terörsüz Türkiye sürecinde işte ‘Acaba TCK’da hangi düzenlemeleri yapalım, infazda hangi düzenlemeleri yapalım, cezaevinden çeşitli örgütlü suçlardan yatanları nasıl çıkaralım. Yurt dışında olanları İskandinav ülkelerine nasıl yollayalım. Kim Süleymaniye’de kalsın, kim bilmem ne yapsın.’ Bu konuşulurken Şişli’de Kürt kökenli, Kürt bir siyasetçiyi varıp da belediye meclisi listesine koymuşum. O da almış, onu içeriye atmış. Bu çelişki değil mi?
“Şurada israf ettiğimiz nefese değer mi”
Bunun başını da Ekrem İmamoğlu diye nitelendiriyorsun. Bu çelişki
değil mi? Bir de Türkiye birlik, beraberlik hâlinde oturup da
terörsüz Türkiye’yi, terörün bitmesini, demokratik Türkiye’yi,
Avrupa standartlarında bir demokrasiyi, hem Kürtler için hem
Türkler için konuşması gerekirken, bu ülkede yaşayan herkes için
konuşması gerekirken sen neler konuşuyorsun? Ben kendim her
çarşamba içeride geçen 4-5-6 saatin veya perşembe, helali hoş olsun
arkadaşlarıma, partime ama şurada israf ettiğimiz nefese değer mi?
Ne yüzden oluyor bunlar? O yüzden. Oysa bizim başka bir şey
konuşuyor olmamız lazım. Türkiye’yi özgürleştirmeyi,
zenginleştirmeyi, demokratikleştirmeyi, terörsüzleştirmeyi
konuşacağımıza bunlara nefes tüketiyoruz. Bir de bizim seçmenimiz
de ne diyor? ‘Bunlar size bunu yaparken siz nasıl bunlarla terörsüz
Türkiye konuşursunuz’ diyor. Şimdi biz de buna karşı yapıcı bir
yerden, ‘O Meclis ve komisyon AK Parti’nin tapulu malı değil.
Meclis milletin, biz anaları düşünüyoruz, Türkiye’yi düşünüyoruz,
Türkiye’nin geleceğini düşünüyoruz’ diyoruz ama aksini söyleyen
vatandaş haksız mı kardeşim? O yüzden bu lüzumsuz işlerle
Türkiye’yi meşgul etmek; Türkiye’nin barış, kardeşlik, birliktelik
ve zenginleşme umuduna sabotajdır. Aynı fikirdeyim Ekrem
Başkan’la.”
“Çerçioğlu AK Partili olunca hapisten
kurtuldu”
CHP'den istifa ederek AK Parti'ye geçen Aydın Büyükşehir Belediye
Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun ardından başka isimlerin de geçeceğine
ilişkin iddialara yanıt veren Özel, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Özlem Çerçioğlu vakası ayrıksı bir vakadır. Buradaki insanlardan herhangi bir tanesi varıp da bir milim eğilmediler, böyle bir santim geri adım atmadılar. Özlem Çerçioğlu buradaki arkadaşların muhatap olduğu dosyaların fevkinde dosyaları olan, bize sorduğunda gözünün içine bakıp sordum. ‘Senin korktuğun bir şey var mı’, ‘Korkuyoruz tabii’ diyor. ‘Peki, hatan kusurun var mı’, ‘Yok başkanım.’ ‘Yoksa arkandayım. Korkma’ dedim ama o korktu gitti. Çünkü biliyorsunuz bir iş CHP’liler yaparsa cezaevine, AK Partililer yaparsa ikili hukuk sistemi uygulanıyor. Aynı kişiyle, Aziz İhsan Aktaş’la bırakın çalışmayı, ondan aldığı arabaya ‘AK’ plaka takan Isparta Belediye Başkanı dışarıda, bizimkiler içeride. Onunla en çok çalışan ikinci belediye başkanı, Kütahya Belediye Başkanı, Alim Işık dışarıda. Bizimkiler içeride. Onunla en çok çalışan, hakkında 12 iddianame olan Özlem Çerçioğlu dışarıda. Normalde içeride olabilirdi. Gitti, sığındı ve AK Partili olunca hapisten kurtuldu. Kendi meselesi bu. Bakın bugüne kadar bir kez ‘Özlem Çerçioğlu yolsuzluk yapmıştır’ demedim. Demem. Demem için görmem, bilmem lazım. İspatlanması lazım. Türkiye’de 3-4 firma var. Biri Aziz İhsan Aktaş. Her ihaleye giriyorlar. Hatta bazısına biri giriyor, öbürü girmiyor bilmem ne. Bundan dolayı suçlanacak olursa benim 87 ihale vermiş, AK Parti 300 tane vermiş. Bu kadar büyük bir haksızlık karşısında şey olmaz ama Özlem Çerçioğlu kendine güvenmek, cesaret göstermek, ‘Suçum yok, ispatlamayan namerttir’ demek yerine namertliğe başvurup, gidip ‘Beni alın, suçlamayın’ demeyi tercih etmiş. Özlem Çerçioğlu’na ‘Ya AK Parti’ye katılacaksın ya Silivri’de yatacaksın’ demişler. O da AK Parti‘ye katılmayı tercih etmiş. Durumu budur. Suçu ve günahı bilmem nesi bağımsız mahkemelerde ispatlanır.”
"Aydın tarihinin en büyük mitingi kendisine karşı
yapıldı"
Özlem Çerçioğlu’nun iddialarına ilişkin konuşan Özel, şunları
söyledi:
“Yani buyursun açıklasın. Kuşadası falan bir iki şey söyledi. Eğer açıklayabileceği bir şey varsa açıklasın ama kimseye kara çalmasın. Düne kadar iyi dediğine ‘Beni İzmir’e Büyükşehir adayı yap, yerime bu arkadaşı Aydın’a yap’ dediği kişiye laf söylüyor. Bilgisi, belgesi olan her şeyi açıklayacak. Zaten AK Parti gibi bir organize kötülük örgütünün içine sığınmış. Ne biliyorsa açıklasın. Bizim korkumuz yok. Bu parti korkusuzların partisi ama kendinden emin olmayanların, korkanların ve o korkuyla birlikte parti değiştirenlerin durumunu Aydın’da meydan tetkik etti zaten. Allah kimseyi Özlem Çerçioğlu’nun durumuna düşürmesin. O meydanda konuşma yapıyorum, konuşmam ‘Özlem istifa’ sloganlarıyla 1,5 saatte belki 50 kere kesildi. Arkada belediye binası, onu oturtanların hepsi onun istifasını istiyor. İğne atsan yere düşmeyecek Aydın tarihinin en büyük mitingi kendisine karşı yapılmış. O da Isparta’dan, Burdur’dan AK Parti ilçe yönetimlerini çağırıp belediyede ağırlıyor. Allah kimseyi onun düştüğü duruma düşürmesin.”