"Kimse kimseyi aldatmasın"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İSEDAK 31. Toplantısı Bakanlar Oturumu Açılış Töreninde konuştu. Erdoğan yaptığı konuşmada dün Türk F - 16'ların düşürdüğü Rus uçağına ilişkin "Orada DAEŞ'e karşı bulundukları" ifade ediliyor. Bu bölgede DAEŞ terör örgütü yoktur, kimse kimseyi aldatmasın. DAEŞ'in bulunduğu bölge Cerablus ve onun güneyidir. Düne kadar böyle bir olayın vuku bulmamasının sebebi, Türkiye'nin iyi niyetli tavırdır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde
düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği
Daimi Komitesi (İSEDAK) 31. Toplantısı'nın açılışına katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları;
Dünya ekonomisi yaklaşık 7 yıl önce ortaya çıkan küresel krizi hala
atlatamadı. Benzer şekilde kriz öncesi düzenli artış gösterek
küresel ticadet de yerinde sayıyor. Küresel ekonomide yaşanan tüm
belirsizliklere rağmen, İslam ülkelerinin ticaretteki artış yüzde
40'a yakın oldu. Şüphesiz bu artışta petrolün önemli payı olduğunu
biliyoruz. Son yıllarda üye ülkelerimizde ciddi iyileşme
yaşandığını da görüyoruz. Sanayi ürünleri artık kayda değer yer
tutuyor.
Acı manzarayı hep birlikte görmez zorundayız. İslam ülkelerininz
yüzde 21'i aşırı yoksulluk şartlarında hayata tutunmaya çalışıyor.
Fakirliğin yoğun yaşandığı Sahra altı ülkelerde daha da yükseliyor.
Açlık, kıtlık görüntülerinin çoğu teşkilat ülkelerinin çoğunda vuku
buluyor.
AĞIR BİR MÜCADELEDEN GEÇİYORUZ
Bir yanda sefalet yaşanırken, diğer yanda şatafat içinde
yaşanabiliyor. Kardeşliğimiz ne kadarsa, Müslüğümanlığımız da o
kadardır. Kardeşi kardeşe bağlayan değerler sevgi, ilgi muhabbet
değil, haktır. Kardeşliği bir söylem konusu olmaktan çıkararak, bir
ahlak konusu haline getirmek zorundayız. Bugün İslam coğrafyasının
zulüm coğrafyasına dönüşüyorsa bunun sebebi ahlak
eksikliğindendir.
Merhamet ve adalet sıfatlarından yoksun bir büyümenin, gelişmenin,
kalkınmanın bizi götüreceği yer sorunlar yumağıdır. Bugünümüz ve
yarınımızı teminat altına almanın tek yolu işbirliğini, paylaşmayı
artırmaktır. Diğer ülkülerin bizim sorunlarımızla ilgilenmesini
beklemeden o sorunlarla cesaretle yüzleşmemiz gerekiyor.
Komşumuz Suriye'de yaşanan içsavaş 5. yılına girmek üzere.
Muhasebemizi Rabbimize karşı yapmamız gerekir. Hesaba çekilmeden
evvel kendimizi hesaba çekmemiz gerekir. 12 milyon insan yerini,
yurdunu terk etmeye zorlandı.
Irak, Yemen, Filistin, Afganistan, Mısır çok ciddi sıkıntılarla
boğuşuyor. Filistinli kardeşlerimiz İsrail saldırıları karşısında
onurlu bir mücadele veriyor. 8 yıllık abluka 1,5 milyon insanın
yaşadığı Gazze'yi hapsaneye çevirmiş durumda. Arakan'da birçok
Müslüman yaşam savaşı veriyor.
Bu manzaralar yetmiyormuş gibi, barış dini İslamı kendi amaçları
için kullanan bir avuç cinayet şebekesi insanları katlediyor. Bu
terör örgütlerinin temel hedefi kendileriyle aynı görüşü
paylaşmayan diğer Müslümanlardır. En büyük zararı değerlerimize,
İslam ülkelerine, ilim irfan yuvalarına vermiştir. Tarihte benzer
örneklerini gördüğümüz bu şer şebekelerine karşı kararlı bir duruş
sergilememiz şarttır.
Bin düşünüp, bir söylemeye, şerre dur demeye her zamankinden daha
fazla ihtiyacımız var. 1400 yıllık İslam geleneğini yok etmeye
çalışan bu kanser ülkelerini yok etmek zorundayız.
Ankara'da, Paris'te, Bağdat'ta, Kuveyt'te ölenlerin aynı olduğu,
acıların aynı olduğu vurguladık. Geçen gün Mali'de ölenlerle
Nijerya'da ölenler arasında hiçbir ayrım yapmadık, yapmıyoruz.
Terör kimden gelirse gelsin ilkeli ve tutarlı tutum sergilemesi
gerekiyor. Suriye'de katledilen 100 binlere istatistik olarak
bakarsak bu terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürecektir. Bitkilere,
hayvanlara gösterilen hassasiyet Akdeniz'de ölen masumlardan
esirgenirse daha büyük sorunlara yol açacaktır. Var olma mücadelesi
veren milyonlarca Irak ve Suriyelilerin yüzüne kapanan kapılar
sorunları derinleştirecektir.
KİMSE İSLAM İLE TERÖRÜ BİR ARADA İFADE EDEMEZ
Dikenli tel örgülerin, yüksek duvarların arkasına saklanarak
sorunlardan kurtulunamayacağını herkesin görmesi gerek. Terörü bir
inançla, milletle, bölgeyle ilişkili hale getirmek mazur edilemez,
kabul edilemez. Kimse nerden olursa olsun, nerede olursa olsun
İslamla terörü bir arada ifade edemez, terörü İslam'a bir sıfat
olarak kullanamaz. Dini, dili, tenin rengi bundan dolayı
ötekileştirilen kesimler, gençler terör örgütü propagandasına daha
açık hale gelebiliyor. Suriye'de sergilenen dışlayıcı politikalarla
hemen yanı başımızda DEAŞ gibi bir örgütün ortaya çıkmasına yol
açmıştır. Suriyelileri bombalamak sureti bu canavarlara cesaret
vermektedir. Sabah saatlerinde hava sahamızı ihlal eden milliyeti
belirsiz iki uçak Hatay'da sınır ihlali yapmamaları konusunda 5
dakikada 10 kez ikaz edilmiştir. Askeri makamların yaptıkları
ikazlar üzerine, bir uçak Suriye'ye dönerken, diğeri sınır ihlaline
devam etmiştir. Bunun üzerine devriye görevi yapan F16'larımız
sınır ihlali yapan uçağa ateş açmıştır.
KİMSE KİMSEYİ ALDATMASIN
Suriye tarafına düşen uçan bazı parçaları da bizim sınırlarımıza
düşmüştür. Daha sonra bu uçağın Rusya'ya ait olduğu anlaşılmıştır.
Türkiye olarak BM ve NATO bünyesinde gerekli bilgilendirmeleri
yaptık. "Orada DAEŞ'e karşı bulundukları" ifade ediliyor. Bu
bölgede DAEŞ terör örgütü yoktur, kimse kimseyi aldatmasın. DAEŞ'in
bulunduğu bölge Cerablus ve onun güneyidir. Çok uzun süredir böyle
bir hadisenin yaşanmaması için yoğun çaba harcıyorduk. Düne kadar
böyle bir olayın vuku bulmamasının sebebi, Türkiye'nin iyi niyetli
tavırdır. Türkiye gerilimin, husumetin safında değil, diplomasi,
hukukun yanındadır. Egemenlik haklarımızn yok sayılmasına sessiz ve
tepkisiz kalmamızı beklemeyin. Bu hadiseyi tırmandırmak gibi bir
düşüncemiz bulunmamaktadır. Bir haftadır Lazkiye kuzeyinde
Bayırbucak Türkmenlerinin bulunduğu bölgeden sınırlarımıza göç
başlamıştır. Oradaki soydaşlarımızı bir taraftan Hatay ve o
bölgedeki kamplara almaya ve diğer taraftan Suriye taraftaki
kamplara almaya başladık.
Esed rejimine karşıyız. Bölgede yaşayan kardeşlerim için insani
yardım faaliyetlerini sürdüreceğiz. Yeni bir göç dalgasının önüne
geçmek için gereken tedbirleri alacağız.
Hem bu meseleler, hem de diğer ekonomik koşullar için İslam
ülkelerinin elini taşın altına sokmasını gerekli kılıyor.
Sürdürülebilir kalkınma hedefleri, yoksullukla mücadele, gelir
adaletine kadar pek çok hedefler ortaya konuldu. Hedeflerin
başarıyla ortaya konulması için önemli kararlar alınacağına
inanıyorum.
Siyasi irademizi etkin bir şekilde ortaya koymalıyız. Dikleşmeden,
dik durmalıyız. Müslümana yakışan budur. Uygun kamu politikaları
benimsemeliyiz. Beşir kapasitemizi güçlendirmeliyiz. Yardımlaşmayı
artırmalıyız.