Erken seçim olsa sonuçlar ne olur ?
AK Parti'nin çıkabileceği maksimum oyun yüzde 45 olduğunu söyleyen ANDY-AR'ın sahibi Acar'a göre 7 Haziran'dan beri tabloda çok da fazla şey değişmedi
Seçim sonrası tablonun çok fazla değişmediğini söyleyen Acar,
HDP'nin bölgede daha da güçlendiğini belki Batı'da CHP'den gelen
oyları kaybedebileceğini söyledi.
MHP'nin seçmen karşısında "haklı çıktık" söylemini kazandığını
fakat bunun MHP oylarına çok fazla etkisi olmayacağını belirten
ANDY-Ar'ın sahibi, bundan 10 yıl önce belki savaş söylemi etkili
olabilirdi ama bugün demokrasi, barış söyleminin daha etkili
olduğunu ifade etti.
AK Parti'nin çıkabileceği maksimum oyun yüzde 45 olduğunu söyleyen
Acar'a göre 7 Haziran'dan beri tabloda çok da fazla şey
değişmedi
SEÇİM SÜRECİNDE KONUŞTUKLARIMIZ BUGÜN DE
GEÇERLİ
Seçim öncesinde de konuştuklarımız bugün de geçerli. 7 Haziran
seçimlerine giderken partilerin alacağı oy oranlarını
değerlendirdiğimizde bunlar kampanyanın etkileriyle oluşan sandık
sonuçlarıdır demedik, bunlar bir birikim. Geçmişten günümüze gelen,
özellikle de son bir yıldır, hem yerel seçim sonrası gelişmeler hem
de sonrasında Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası yaşananlar Türkiye'de
oturmuş olan bazı fikirler, öngörüler ya da hem hükümet hem
muhalefet partileri ile olan gidişatın değerlendirilmesine ilişkin
yanlış ve doğru politikaların bir tezahürü olacağını savunduk.
PARTİLERİN OY ORANINI ETKİLEYEN BİR DURUŞ
OLMADI
Bunların ana başlıkları da yine kamuoyunun çok yakından takip
ettiği bir çözüm süreci meselesi, Yüce Divan meselesi,
Cumhurbaşkanının konumlandığı pozisyon ve ekonomik gidişat gibi
başlıklardı. Bu eksende bir seçim gerçekleşti ve buradan tüm
partilerin alması muhtemel olan mesajlar olduğunu da
değerlendirdik.
Fakat görünen o ki, aslında seçim öncesinde planlanan ama çok da
dillendirilmeyen, hükümetin bu politikaya doğru evrilmesini
planladığı çözüm sürecine ilişkin yaklaşımı belli ki pek de
dillendirmediği bir eksene kaymış vaziyette. Özellikle Güneydoğu
bölgesinde seçim öncesinde olduğu gibi seçim sonrasında da gündeme
gelen dış politikayla ilgili, özellikle Suriye meselesinin
sıkıntılı bir sürece girdiğine dair değişik söylemler söz
konusuydıu.
Bunun hemen seçim sonrasında gerçekleşmiş olması, özellikle de
koalisyon görüşmeleri esnasında böyle bir dış politika ekseninde
bir sürece girilmiş olması, Türkiye'nin iç siyasetinin dışına çıkan
bir meseleye dönüşmüş olması da ayrıca kamuoyunun daha dikkatle
takip edeceği bir konuma gelmiş durumda.
Şu an itibariyle, burada partilerin oy oranlarını etkileyen ve
partilerin düşüş ya da yükselişe geçeceği bir ortam açıkçası
oluşmadı. Şu an birçok insanın tatilde olması, tatil beldelerinin
dolup taşması da bizim sandığımız üzere politikaların Türk halkı
nezdindeki karşılığının belirsizliğe yol açtığı gibi bir durumun
olmadığını görüyoruz.
AK PARTİ'NİN HAVUZU BELLİ
AK Parti'nin havuzu belliydi, çıkabilecek maksimum oy oranı ve
inebileceği oy oranı belli. Ama burada MHP'nin biraz konumu
itibariyle süreci değerlendirmek gerekiyor. Çünkü meseleyi AK Parti
ve HDP gibi konuşsak da MHP'yi de konuşmak lazım.
MHP'NİN OYLARINDA BİR DEĞİŞİKLİK YOK
Özellikle çözüm süreci başlığı altında başlayan dönemde MHP'nin
konumlandığı yer itibariyle duruşu hep "bu bir taviz, çözülme
süreci" tutumuydu. Bugün itibariyle MHP bu tutumuyla "aslında çok
da haksız olmadığına dair" bir noktaya gelmiş gibi görünüyor. Belki
fotoğraf itibariyle bugüne yansıyanlar böyle yorumlamamıza neden
olabilir ama netice itibariyle seçmen nezdinde de artık MHP'nin
söyleyeceği bir sözü var, "haksız çıkmadım" diyebilecektir.
Hükümetin bundan sonraki güdebileceği politikalarla ilgili bir
şekilde söylemek mümkün, ya da son 10 gündür yaşananlara
bakıldığında hükümetin MHP'nin sözüne geldiği gibi bir görüntü
oluşabilir. Dolayısıyla Meclis Başkanlığı seçimleri esnasında
MHP'nin tutumunu, yüzde 60'lık blok içerisinde değerlendirirsek bu
blok içindeki potansiyel MHP'ye oy verecek olan seçmenlerin aslında
kaybolduğunu ve net bir şekilde MHP'nin duruşundan rahatsızlık
duyduğuna diar bir gündem oluştu. Bu tabanın aslında MHP'ye olan
kredisinin sona erdiğini görmüştük. MHP'nin Meclis Başkanlığı'nı
altın tepsi içinde Ak Parti'ye sunması bunda etkili olmuştu.
Fakat, bugün itibariyle AK Parti ile koalisyona da sert bir tutum
sergilemiş olmaları, ilkesel duruş söyleminin arkasının dolduğunu,
özellikle de bugünlerde yaşanan gelişmelerle ilgili olarak MHP'nin
hareketliliğinden söz etmek mümkün olabilir. Ama bu hareketlilik
aldığı oy oranının üzerinde bir oy oranı değil, bundan söz
etmiyorum. Özellikle, Meclis Başkanlığı seçimi ve 7 Haziran seçimi
sonrası sergilediği uzlaşmaz tutumuyla kaybettiği, AK Parti'ye
giden oyların tekrar toparlanmasından bahsediyorum.
HDP BÖLGEDE DAHA DA GÜÇLENİYOR
Bugün AK Parti'nin bölgede daha aktif bir pozisyona gelebilmesini
beklemek bugünkü politkayla çok örtüşen bir şey değil. Burada,
özellikle HDP'nin duruşu itibariyle de bölgede güçlendiğini,
alanını sağlamlaştırdığını, bölgedeki oy oranının düşmediğini
söyleyebiliriz.
CHP'DE 1-2 PUAN OYNAMA OLABİLİR
HDP'ye baraj sınırını geçiren de zaten Güneydoğu'dan alınan
oylardı. Nitekim bugünkü oy oranını koruduğunu söyleyebiliriz. Ama
Batı'daki, özellikle hükümetin çözüm sürecindeki tutumu ve PKK'nın
bu konudaki bugünlerde yaptığı eylemler biraz daha emanet dediğimiz
oy veren seçmenleri ürkütmüş ve potansiyel CHP'li olduğunu
bildiğimiz seçmenlerin tekrar CHP'yi tercih edebilmelerinin mümkün
olabildiği bir ortamı görüyorum.
Netice itibariyle CHP'yi iktidara taşıyacak bir oy oranından söz
etmiyorum. Ortalama yüzde 2 gibi bir oy oranından söz etmek, CHP'de
bir kıpırdamanın olduğunu söylemek mümkün. Ama AK Parti ile ilgili
aynı şeyleri söyleyemeyiz, seçim sonrasında hata payı sınırları
içerisinde olduğu için çok anlam ifade etmeyen 1-2 puanlık bir
artışın olduğunu, diğer partilerden, özellikle Saadet ve MHP'den
geri gelen oyun olduğunu söylüyorduk.
MHP'den gelenlerin geri döndüğünü ama diğer partilerden gelen 1-2
puanlık yükselişin mümkün olabileceğini söyleyebiliriz, zaten
çıkabileceği maksimum oy oranı yüzde 45'ler dolayında, seçim
öncesinde de bu böyleydi, bugün itibariyle de değişen bir şey
olmadığını söyleyebiliriz.
BUGÜN SEÇİME GİDİLSE...
Bugünkü şartlarda seçime gidilerse AK Parti'nin yüzde 45 ve
üzerinde alacağı oy 285 ve yukarısında alacağı milletvekili
sayısına tekabül ediyor. Dolayısıyla 4 partili bir Meclis'te yüzde
45 ve altı alınan sonuçların Ak Parti lehine gelişen sonuçlar
olmadığını söyleyebiliriz.
Bugün adına tekrar seçim diyelim, erken seçim diyelim, yüzde 45 ve
altında alınan oyun tabloyu çok değiştirmeyeceğini söyleyebiliriz.
Çünkü, önemli olan Güneydoğu'da HDP'nin aldığı milletvekillerinin
tekrar HDP'de devam ediyor olmasıdır, bu da bugün itibariyle böyle
görünüyor.
ÇÖZÜM SÜRECİNE YÜZDE 70 DESTEK VERDİ
Toplumun yüzde 70'inden destek alan bir çözüm süreci var, MHP
seçmenleri de dahil olmak üzere. MHP seçmeninin yüzde 40'ı çözüm
sürecini destekliyordu. Bu kadar destek alan bir projenin bugün son
bulmuş olması da hükümet adına bundan 3-4 yıl önce başlattığı
süreçte tedirgin olacağı, ateşten gömlek giydim diyerek yola
çıktığı bu süreçte çok radikal bir karar aldı.
ÇÖZÜM SÜRECİNİN BİTMESİ MHP'NİN OYLARINA
YANSIMAZ
Toplumda bir farkındalık yaratıyorsunuz, bu politika herkesin
projesi haline geliyor. AK Parti'nin ağzıyla kuş tutsa dahi hiçbir
politikasında yanında olmayacak bir kitle olmasına rağmen sizin
aktör olarak desteklediğiniz bir projenin diğer seçmenler
tarafından desteklenmesine rapmen bugün son veriyorsunuz, bu da MHP
oylarında bir hareketlilik yaratabilir beklentisini oluşturabilir
ama bunun bugünkü şartlarda MHP'yi haklı çıkarmanın ötesinde bir
sonuca dönüşmeyeceğini söylememiz daha doğru olur.
EKONOMİ DAHA BELİRLEYİCİ OLACAK
Bu nedenle ben önümüzdeki günlerde yaşanması muhtemel gelişmelerin
ekonomiye olan etkisinin daha belirleyici olacağını düşünüyorum
Türkiye'de oluşabilecek bir belirsizlik ekonomide yaşanacaktır,
bunun yaşanmasıyla birlikte AK Parti açısından daha da olumsuz bir
noktaya gidebileceğini düşünüyorum. Dolayısıyla nasıl bir
politikanın eşiğindeyiz, açıkçası bunu topluma çok iyi ifade
edebilmeli, yoksa henüz iktidar gücünü kaybetmiş olan bir partiyken
daha da yıpranmasına sebep olacak ortamlardan mümkün olduğunca uzak
durması gerekir. Bugün itibariyle her parti konumunu devam
ettiriyor.
BUNDAN 10 YIL ÖNCE OLSA SAVAŞ PRİM YAPARDI
Savaş, daha dik bir duruş belki bundan 10 yıl önce prim yapabilirdi
ama bugünkü şartlar değişti, beklenti artık, demokrasi, masada
yapılan siyaset, diplomasi noktasına evrildi. Tam da tüm partilerin
içinde olduğu, Meclis'in yüzde 90'ın üzerinde temsile geldiği bir
noktada savaş gibi bir gündemin içinde bulması kimsenin talep
edeceği ve iktidar partisinin bundan faydalanacağı bir ortam
yaratmaz.( İnternethaber)