'Erken emekliliği tasvip etmiyoruz'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Erken emekliliği sosyal güvenlik sistemimizde tasvip etmiyoruz ama siyasette bu yol her zaman için açıktır. Dünyanın hiçbir yerinde 38 yaşında emeklilik diye bir uygulama yoktur." dedi.
TBMM (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki
konuşmasında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Emeklilikte yaşa takılanlar konusuna da değinen Erdoğan, "Erken
emekliliği sosyal güvenlik sistemimizde tasvip etmiyoruz ama
siyasette bu yol her zaman için açıktır." ifadesini kullandı.
Sosyal güvenlik mevzuatına göre emekli olabilmek için sigortalılık
süresi, prim ödeme gün sayısı ve yaş olarak 3 ayrı hususa bakılması
gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, "Emeklilik için 1999 yılına
kadar yalnızca hizmet süresi ve prim ödeme gün sayısı yeterliydi.
Bu tarihte yapılan bir düzenlemeyle kademeli olarak yaş şartı da
getirildi. Son günlerde emeklilikte yaşa takılanlar başlığı altında
yürütülen kampanyanın özünde işte bu uygulama vardır."
değerlendirmesinde bulundu.
Emeklilikte yaşa takılanlar başlığı altında bir de dernek
kurulduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"İşe bak. Bu derneğin başındaki kişinin durumu dahi tek başına
sosyal güvenlik sistemimizin nasıl bir felakete itilmeye
çalışıldığının en büyük ispatıdır. Bu derneğin başındaki
hanımefendi, 1992 yılında sigortalı olarak sosyal güvenlik
sistemimize dahil olmuş. Şayet eski sistem devam etseydi bu
hanımefendi 2012 yılında, 38 yaşında emekli olacaktı. Halihazırdaki
sistemdeki kademeli yaş uygulaması sebebiyle bu hanımefendi 2022
yılında yani 48 yaşında emekli aylığı almaya başlayabilecek. Esasen
bu kişi zaten emeklilik hakkını kazanmış durumda. Sadece emekli
maaşı alabilmesi için bu yaşı beklemesi gerekiyor."
"Buna hiçbir ülkenin sosyal güvenlik sistemi dayanamaz"
Dünyanın hiçbir yerinde 38 yaşında emeklilik diye bir uygulama
olmadığının altını çizen Erdoğan, "20 yıl çalışıp 38 yaşında emekli
olacak bir kişi 40 yıl çalışmadan devletten maaş ve sağlık
sigortası hizmeti alacaktır demektir. Böyle şey olur mu? Buna
dünyanın hiçbir ülkesinin sosyal güvenlik sistemi dayanamaz. Zaten
oralarda da böyle bir uygulama yok. Ortalama insan ömrünün 60 yaşı
dahi bulmadığı dönemlerde 40'lı yaşlarda emekli olmanın belki bir
izahı vardı ama bugün ülkemizde ortalama insan ömrü 78'i geride
bıraktı." açıklamasını yaptı.
48 yaşında emekli olan bir kişinin bile yaklaşık 30 yıl sistemde
kalacağına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bugün ülkemizde ortalama emeklilik yaşı 52'dir. Bu rakam Avrupa
ülkelerinde 65'tir. Türkiye kademeli olarak henüz yeni yeni 65 yaş
sınırına doğru çıkmaya çalışıyor. Ülkemizde ortalama sigortalılık
süresi 26 yılken emeklilikte geçen ömür 27 ile 31 yıl arasındadır.
Avrupa'da sigortalılık ortalama süresi 35 yılken emeklilikte geçen
süre de genellikle 20 yılın altındadır. Ülkemizde bir emekli tüm
çalışma hayatı boyunca ödediği primi 6 yılda emekli maaşı olarak
geri almaktadır. Görüldüğü gibi mevcut durumda dahi emeklilik
sistemimiz içler acısı bir haldedir.
Sosyal Güvenlik Kurumunun hesaplamalarına göre emeklilikte yaşa
takılanlar denilen gruba giren 6,3 milyon kişi bulunuyor. Bunların
1 milyon kadarı devlet memuruyken kalanları hizmet akdiyle veya
kendi hesabına çalışanlardan oluşuyor. Bunlardan 1,3 milyonu hemen
emekli olabilecek durumda, kalanları da peyderpey emekliliğini
talep edebilecektir. Bu teklifin ülkemize yıllık ilave maliyeti 26
milyar lira. Erken emeklilikten yararlanacakların tamamı göz önüne
alındığında bu rakam toplamda 750 milyar lirayı buluyor. Ekonomik
kurtuluş savaşı verdiğimiz böyle bir dönemde, böyle bir yükü
milletimizin sırtına bindirmeye hakkımız var mı, diye milletime
soruyorum."
"Ülkenin tüm dengelerinin bozulmasına gönlümüz rıza gösteremez"
Yaşa takılanların emekli olması halinde bu kişilerin bir taraftan
devletten maaşa alacağını diğer taraftan da kendine göre iş yapmaya
devam edeceğini anlatan Erdoğan, "Yani çift dikiş. Böyle bir şey
olamaz. Buna hak, adalet denmez. Bugün batı dünyası yaşta
emekliliği tırmandırıyor. 65 yaşın altına eyvallah etmiyor. Niye?
Ülkeye maliyetleri çok çok fazla da onun için. Eskiden İskandinav
ülkelerinde erken emeklilik olurdu. Şimdi İskandinav ülkeleri bile
bunun bedelini ödeyemez duruma düşünce emeklilik yaşını onlar da
yukarı doğru tırmandırmaya başladılar." dedi.
Erdoğan, anlattıklarının yanlış anlaşılmamasını isteyerek,
"kimsenin hakkında hukukunda gözlerinin olmadığını" vurguladı.
Türkiye'de AK Parti kadar insanların hakkını koruyan, refah
seviyesini yükselten, sosyal devlet ilkesinin gereğini yerine
getiren bir başka partinin olmadığının altını çizen Erdoğan, şu
değerlendirmede bulundu:
"Emeklilerimiz konusunda en büyük hizmetleri yine biz getirdik. Biz
göreve geldiğimizde bu ülkede 68 lira emekli maaşı vardı. Bugün
asgari ücretin altında neredeyse emekli maaşı kalmadı. Nereden
nereye... Tüm emeklilerimize ayrıca ramazan ve kurban bayramlarında
biner lira ikramiye veriyoruz. Sağlık hizmetlerinde dünyada örneği
olmayan bir şekilde sosyal güvenlik şemsiyesinin dışında hiç
kimseyi bırakmadık. Ülkemizin imkanları arttıkça tüm
vatandaşlarımızla birlikte emeklilerimizin de durumlarını
iyileştirmeyi sürdüreceğiz. Bir kesimi memnun etmek adına ülkenin
tüm dengelerinin bozulmasına da gönlümüz rıza gösteremez. Kaldı ki
bu adım ya da bu kampanya bir siyasi ranta dönüştürülmemelidir. Bu
olursa bedeli ülkemize çok ağır olur.
Şu gerçeği hepimiz gayet iyi biliyoruz, bugün emeklilikte yaşa
takılanlar diyerek kampanya yürütenlerden önemli bir bölümü emekli
maaşı almaya başladıktan sonra da resmi ya da gayri resmi olarak
çalışmayı sürdürecektir. Bir yandan devletten maaş alacak diğer
yandan yine işlerine güçlerine bakacaklar. Hakikat bu iken göz göre
göre sosyal güvenlik sistemimizi yeni bir batağın, yeni bir
felaketin içine niye sürükleyelim. Mecliste bu konuyu gündeme
getiren partileri bu gerçekler ışığında yeniden bir durum
değerlendirmesi yapmaya davet ediyorum. Türkiye geçmişte popülist
politikalardan hesapsız kitapsız atılan adımlardan çok çekti. Gelin
yeniden bu tehlikeli alışkanlığı hortlatmayalım."
'Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu teklifini yarın Meclise
sunuyoruz'
Yeni yönetim sisteminin ilk bütçesinin hazırlıklarının da
tamamlandığını anlatan Erdoğan, 2019 Yılı Merkezi Bütçe Kanunu
Teklifi'ni de yarın TBMM'ye sunacaklarını söyledi.
Yeni ekonomi politikalarının hayata geçirilmesi yolunda önemli
adımın atıldığına işaret eden Erdoğan, "Açık konuşmak gerekirse bu
süreçte çok ciddi fedakarlıklarda bulunduk. Ülkemizin ve
milletimizin menfaatlerini korumak için yeri geldiğinde yutkunmak
pahasına ne yapılması gerekiyorsa onu yaptık. Bugüne kadar
milletimizden hiçbir şeyi gizlemedik, saklamadık. Her icraatımızı
milletimizle birlikte ve milletimizin gözü önünde gerçekleştirdik.
Son dönemde de aynı yolu izledik. Milletimizle aramızdaki gönül
bağı bazen her şeyi söze dökemesek de ne yaptığımız ve nereye
varmak istediğimizi anlatacak samimiyete sahiptik. Böyle dönemler
sabır dönemleridir. Hep söylüyorum ya, 'men sabera zafera.'
Sabredeceğiz ve Allah'ın izniyle zafere ulaşacağız." diye
konuştu.
'Bize iş üreten bürokratlar lazım'
Bakanların çalışacakları kadroları büyük ölçüde oluşturduğunu,
bakan yardımcıları ve diğer üst yöneticilerin işlerine dört elle
sarılması durumunda, alt kadroların aynı şekilde görev yapacağını
ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire başkanı gibi görevlerde
bulunanlar özellikle başta olmak üzere tüm bürokratlar, şayet bakan
arkadaşlarımız başka bir tasarrufta bulunmamışsa vazifelerine devam
ediyor demektir. Bu tür görevlerdeki kişilerin yeniden atanması
diye bir usul yoktur. Bize koltuğu için endişe duyan değil,
sorumluluklarını yerine getirmek için gayret eden, mücadele veren,
iş üreten bürokratlar lazımdır. Her kim ki sırf unvanını
kaybetmemek için pasif konuma geçmişse bizim gözümüzde o kişi zaten
ekibimizin bir parçası olmaktan çıkmıştır. Bu tarz şikayetler
duyduğumuzda hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız. Türkiye'nin
en çok icraata, projeye, gayreti olan bir dönemde kimsenin
kaprisleriyle, mazeretleriyle, kariyer hesaplarıyla vakit
kaybedemeyiz. Bakan arkadaşlarımdan ricam, şayet hala
yapmamışlarsa, yetki devirlerini de süratle tamamlayıp bürokrasi
çarklarının tıkır tıkır işlemelerini sağlamalarıdır."
'Temennim orada bizler için kanaat oluşturacak sonuçlara
ulaşmak'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nın ardından,
basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "FETÖ konusunda 'tehlike geçmedi' dediniz,
uyarılarda bulundunuz. Bu da akıllara FETÖ ile ilgili, acaba siyasi
ayağa yönelik yeni bir dalga olabilir mi sorusunu getirdi."
sözlerine, Erdoğan, "Bu tamamen, şu anda gerek Emniyetin gerek
yargının, bütün istihbarı organlarımızın aldığı bilgiler
dairesinde... Malum silahlı kuvvetler olsun, polis teşkilatı olsun,
devletin kurumları olsun; bunlara sızmış olduğunu unutmayacağız. Bu
sızanları da sürekli temizlemeye devam ediyoruz. Olay bu."
karşılığını verdi.
Recep Tayyip Erdoğan, bir gazetecinin, Batı basınında çıkan "Cemal
Kaşıkçı'nın öldürüldüğünü Suudi yönetiminin kabul edeceğine"
ilişkin haberleri hatırlatması üzerine, "Şu anda biliyorsunuz,
yaptığımız yoğun temaslar neticesinde konsolosluktaki arama süreci
başladı. Bu sabaha kadar yoğun bir çalışma yapıldı, şimdi tekrar bu
çalışma devam edecek. Temennim odur ki bir an önce orada bizler
için kanaat oluşturacak sonuçlara ulaşmak. Çünkü toksiki vesaire
filan bunların boyanarak çıkartılması, şu bu gibi bir çok şeyleri,
şu anda orada nedir ne değildir, bunların araştırması yapılıyor."
diye konuştu.
"Ne kadar sürede sonuçlanır?" sorusunu Erdoğan, "Oradan çıkacak
neticeye bağlı." şeklinde cevapladı.
CHP'nin İş Bankası hisselerinin devri
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, "İş Bankası hisseleri
konusunda CHP'den, 'her türlü tedbiri alırız, gerekirse direniriz'
mesajı geldi." sözleri üzerine şunları söyledi:
"Burada onların direnmesi netice vermez. Bütün mesele, olayın
parlamento boyutu var, bir de parlamento dışı boyutu var; hatta
Anayasa Mahkemesi boyutu var. Yani (CHP) bunların ellerinde ne
anayasa ne yargıya dayalı herhangi direnecekleri, dayanacakları,
yaslanacakları bir şey yok. Yapmaları gereken tek şey var; 'biz
artık bu dört üyeyi de atamıyoruz, bu zaten milletin hakkıdır,
Hazine'nin hakkıdır, biz bunun Hazine'ye devrine de bir şey
söyleyemeyiz.' 'Bizim hakkımızdır veya biz devrediyoruz' deme
hakları da yok. Çünkü, onların değil ki milletin."
Recep Tayyip Erdoğan, "Eğer CHP bunu yapmazsa AK Parti
milletvekilleri bununla ilgili kanun teklifi sunar mı, hazırlık var
mı?" sorusuna yanıt verirken, "Buradaki yorumlar farklı. 'Kanun
teklifine dahi gerek yok' diyen hukukçularımız var. Zaten Anayasa
ile yakından uzaktan alakası yok. Ama Anayasa Mahkemesi, bununla
ilgili olarak açacağı, ortaya koyacağı bir kararla işimizi daha da
kolaylaştırır." ifadesini kullandı.
"Tehditle bizden netice alma yoluna gitmeyin"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump'un, Rahip Brunson
kararının ardından, "Türkiye ile ilişkilerin düzelebileceğine" dair
açıklamalar yaptığı anımsatılarak, "Siz bu açıklamalara ne
dersiniz, Sayın Trump'tan görüşme talebi gelirse kabul eder
misiniz?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Bunlar geciken açıklamalar. Ben kendilerine, başta Sayın Trump
olmak üzere hep şunu söyledim: 'Türk yargısına güvenin ama tehditle
bizden netice alma yoluna gitmeyin.' Türk yargısı da kendisine olan
bu noktadaki güvenimizi boşa çıkarmadı, verilmesi gereken kararı
kendine göre verdi, mahkumiyetle ilgili kararını da açıkladı. Ne
kadar bir ceza? Bu da ortada."
Muhabir: Sinan Uslu, İsmail Çimen, Ali Kemal Akan, Coşkun Ergül,
Adem Balta