Erdoğan'dan Venezuela açıklaması: Darbelere karşıyız
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kara Harp Okulu'nda düzenlenen Milli Harita Uygulaması tanıtım töreninde önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bize vatan topraklarımız yeter, Suriye'de işgal gibi bir derdimiz yok' dedi. Venezuela'da yaşanan olaylara da değinen Erdoğan "Nerede bir darbe girişimi varsa, biz hepsinin karşısındayız. Sandıktan gelene herkes saygı duymak zorundadır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kara Harp Okulu HGM Atlas ve
HGM Küre Uygulamalarının tanıtım töreninde konuştu. Erdoğan, "Niye
bu kadar geciktik diye hayıflanıyoruz. Bardağın dolu tarafından
baktığımızda ise hamd olsun milli harita uygulamamıza kavuştuk
diyoruz." dedi. Öte yandan Erdoğan, "Kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz
Türkiye Uzay Ajansı ile uzay çalışmalarında yeni bir aşamaya
geçtiğimize inanıyorum." açıklamasında bulundu. Suriye sınırına
güvenli bölge hakkında konuşan Erdoğan, "Bize vatan topraklarımız
yeter, işgal gibi derdimiz yok." ifadelerine yer verdi.
Venezuela'daki siyasi durum ve ABD'nin kararı hakkında ise Erdoğan,
" Nerede bir darbe girişimi varsa biz hepsinin karşısındayız.
Sandıktan gelene herkes saygı duymak zorundadır." mesajını
verdi..
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır
başları:
"Milli Savunma Bakanlığımızın ve üniversitemizin değerli
mensupları; sevgili öğrenciler; kıymetli misafirler; biraz önce
izlediğimiz Harita Genel Müdürlüğü Küre ve Atlas Milli Harita
uygulamalarımızın ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
"BİZLER İÇİN İFTİHAR VESİLESİDİR"
Şimdi harita genel müdürlüğümüzün, milli savunma bakanlığımızın
çatısı altında ortaya çıkmış olması bizler için iftihar
vesilesidir. Her ne kadar bugün resmen hizmete açıyor olsak da bu
uygulamaların gerisinde Türkiye'nin geçmişten bugüne tüm
birikiminin yattığı biliyoruz. Niye bu kadar geciktik diye
hayıflanıyoruz. Bardağın dolu tarafından baktığımızda ise hamd
olsun milli harita uygulamamıza kavuştuk diyoruz.
Dijital dünyadan söz ediyoruz. Geçtiğimiz yıla baktığımızda
dünyanın en değerli 5 şirketinin tamamının, ilk 10 şirketin 7'sinin
dijital teknoloji hizmet şirketleri olduğunu görüyoruz. Savunma
Sanayiindeki millilik oranını yüzde 65 seviyesine çıkardık. Türkiye
uzay ajansı ile uzay çalışmalarında yeni bir aşamaya geçtik.
Araştırma, geliştirme merkezlerimizin sayısı şu an itibari ile
1000'i geçti. Teknopark sayımız 81'i buldu. Gençlerimizin bilim ve
teknolojiye olan ilgilerinin her geçen yıl arttığını görüyoruz.
Bugün tanıtım törenini yaptığımız harita programlarımız da bu
gayretlerimizin bir örneğidir.
Biz "Milli Teknoloji Hamlesi ve Dijital Türkiye" diyerek bu süreçte
yerimizi alıyoruz. Bugün artık gücün belirleyicisi, sahip olunan
veri ve bunları işleme kabiliyeti olarak ifade ediliyor. Verinin
değere dönüşmesi ise ancak yerli ve milli bir anlayışla
sahiplenilmesiyle mümkün. Nasıl ülkemizin her karış toprağı bizim
için canımız pahasına sahipse, her veriye aynı gözle bakmalıyız.
Bugün artık kendi ürettiğimiz verinin ülkemizin kontrolünde olması
da siber dünyadan gelecek saldırıya karşı tedbirlerin alınması da
başlı başına güvenlik meselesidir.
Tüm bu işlerin kararlılıkla yürütülmesi için dijital dönüşüm
ofisimizi görevlendirdik. Bu ofis direkt olarak şahsıma bağlandı.
Amacımız sadece anlık veriyi takip etmek değil, asıl olarak bu
veriyi işleyerek anlamlı hale getirecek ve kullanılabilir hale
getirecek adımların atılmasını sağlamaktır. Verinin işlenmesinde
zaman, konum, harita bilgisi gibi hususlar kritik öneme sahip.
İşte bugün tanıtımını yaptığımız; Harita Genel Müdürlüğü ATLAS ve
KÜRE uygulamaları bu bakımdan hayati öneme sahiptirler. Daha
önemlisi bu süreçte yapay zekanın öne çıkmasının kaçınılmaz hale
gelmesidir. Yapay zeka, dünyanın geleceğine damga vuracak yepyeni
bir devrimdir. Bu büyük değişim sürecini kontrollü bir şekilde
yürütmemiz gerekiyor. Gerekli hazırlığı yapmadan böyle bir değişim
seline kapılmak, bizi çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya
getirecektir.
"İNSAN HER ŞEYİN MERKEZİNDE OLMAYA DEVAM
EDECEKTİR"
Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, yapay zeka konusunda nereye
varılırsa varılsın; insan her şeyin merkezinde olmaya devam
edecektir. İnsan varsa bütün bu gelişmeler, eserler var. İnsan
yoksa bunların hiçbirisi yok. Biz tüm çalışmalarımızı insan
merkezli bir anlayışla sürdüreceğiz. İnsanı metalaştıran; insanı
eşyaya hizmet hale getiren anlayış bizim kültürümüzle bağdaşmaz.
Bizim mutlak sorumlu olduğumuz tek güç rabbimizdir. Onun dışındaki
her şey, her faaliyet, her üretim insan içindir. Türkiye olarak
bizi orta üst ve üst gelişmişlik derecesine sahip ülkelerden ayıran
en önemli özellik bana göre işte bu anlayıştır.
Biz asla batı dünyasının mültecilere kapılarını kapatmasına, her
gün onların ölümünü seyretmesine yol açan zihniyetiyle hareket
etmedik, edemeyiz. Irak'ta Suriye'de Balkanlarda Kafkaslarda nice
krize bu anlayışla müdahil olduk, oluyoruz. İnsani yardımlarda
özellikle milli gelire oranla söylüyoruz. Dünyada bir numarayız.
Dünyanın en zengini denilenler bizim çok çok arkamızda yer
alıyor.
"BİZİM SURİYE'DE İŞGAL DERDİMİZ YOK"
Dün Rusya seyahatimizin ana ekseninden birini bu oluşturuyordu.
Attığımız adımlar bunun için. Oradaki huzuru nasıl sağlarız?
Afrin'de nasıl sağlarız? İdlib'de nasıl sağlarız? Cerablus'ta nasıl
sağlarız? Suriye'nin özellikle bize yakın olan bölgesinde ki sayın
Trump'ın ifadesiyle o 20 mil derinlikte bunu nasıl sağlarız? Bütün
bu çalışmalarımız bunun için. Yoksa bizim Suriye'de işgal derdimiz
yok. Bize vatan topraklarımız yeter. Ama biz buraya nereden geldik?
Biz buraya 20 milyon kilometrekarelik topraklardan kaybede kaybede
780 bin kilometrekareye geldik. Biz kabile devleti değildik. Ve şu
anda da biz kabile devleti değiliz. Topraklarımızda en ufak bir
parselasyona müsaade etmeyiz. Açık söylüyorum, Suriye'de insani
amaçlarla bulunan tek ülke Türkiyedir.
16 yıldır Türkiye'yi güçlendirmenin mücadelesini veriyoruz.
Düştüğümüzde tekme atmak için bekleyen o kadar çok kesim var ki...
Ne olursa olsun ayakta kalmanın önemini çok iyi biliyoruz.
ADANA MUTABAKATI MESAJI
Açık konuşmak lazım; Türkiye'nin 5-6 yılda başına gelen her hadise
ülkemizi düşürme projesinin birer parçasıdır. AB süreci budur. Şu
anda Suriye'de yaşanan olaylarda budur. İşte 1998 Suriye ile
Türkiye arasında bir Adana mutabakatı imzalanmıştır. Bunun altında
bir yerde bölücü terör örgütünün bize teslimi yatıyordu. Şimdi tabi
dünkü seyahatten sonra sayın Putin ile de yaptığımız görüşmelerde
bu Adana mutabakatının yeniden gündeme gelmesi, bunun üzerinde
ısrarlı durmamız gerektiğini daha iyi anlıyoruz.
"DARBE GİRİŞİMİNİN KARŞISINDAYIZ"
15 Temmuz'da başımıza geldi, bir darbe girişimi... Demokrasiye
inanmış bir cumhurbaşkanı olarak, tüm ekibimle, dünyada nerede
olursa olsun nerede darbe girişimi varsa biz hepsinin
karşısındayız. Zira sandıktan gelene herkes saygı duymak
zorundadır. Eskiler, kula bela gelmez hak yazmayınca, hak bela
yazmaz kul azmayınca diyor. Evet 15 Temmuz'da bu ülkenin, milletin
istiklaline ve istikbaline göz dikenler, 'azanlar' belalarını
bulmuşlardır.
Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden birinden rabbimizin
ihsanı ve milletimizin dirayetiyle kurtulmayı başarmıştır. FETÖ'ye
karşı yürütülen mücadelede en küçük bir tereddüt, en küçük bir
gevşeme asla söz konusu değildir. Bu ülkeyi FETÖ belasından tamamen
temizleyene kadar mücadelemiz sürecektir. Dünyada böylesine büyük
bir tehdide karşı mücadelesini bizim kadar hukuk devleti sınırları
içinde yürüten ve yürütebilecek bir ülke yoktur. Darbecilerin
sokakları ateşe boğdukları anlarda dahi bu anlayıştan taviz
vermedik.
Verilen kutlu mücadeleyi sulandırmaya çalışanlara da izin vermedik.
Ne askeri ve sivil bürokraside ne de iş dünyasında, başka hiçbir
hesabın FETÖ kılıfı altına sokularak mücadelenin örselenmesine göz
yummadık. Perdeler kalkmış, kumpaslar çözülmüş, çeteler dağıtılmış,
her şey milletin gözü önünde yapılır hale gelmiştir"