Erdoğan: YSK noktayı koyduğu zaman bizim için de mesele bitmiştir
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul seçimlerine yönelik itirazlarla ilgili olarak "Her türlü siyasi parti geçmişten bugüne bu tür hak arama mücadelesini vermiştir. Olay partime gelince niye rahatsız oluyorsunuz? YSK noktayı koyduğu zaman bizim için de mesele bitmiştir. Ondan sonra yola devam" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Memur-Sen'in düzenlediği konferansta
konuşuyor. Erdoğan, "Memur-Sen camiasının seçimler sebebiyle ortaya
çıkan tabloda bulundukları yerlerde dimdik duracaklarına
inanıyorum. Seni makamından mı alacak? Seni memurluktan atabilir mi
atamaz. Bu ülkede bir hükümet var. Biz yapılacak zulümlere
tribünden seyirci olmayız" dedi
İşte Erdoğan'ın sözlerinden satır başları:
Memur-Sen'in heyecanına ortak olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.
İki gün sonra yapılacak 6'ıncı genel kurulun da ülkemizdeki tüm
kamu görevlilerimiz için hayırlara vesile olmasını Allah'tan
diliyorum. Genel Kurul toplantıları değişim, yenilenme dönemi
olmalarının yanı sıra aynı zamanda güven tazeleme vasıtalarıdır.
Belirlenecek hedefler Memur-Sen için, ülkemizdeki sendikal
çalışmalar için gelecek 4 yılda yol gösterici olacaktır.
Memur-Sen'in mevcut yönetiminin inşallah güven tazelemiş olarak
önümüzdeki dönemde çalışmalarını çok daha güçlü şekilde
sürdüreceğine inanıyorum.
Türkiye'nin son yıllardaki tüm demokrasi hamlelerinde Memur-Sen hep
kritik rol oynamıştır. Sırtını vesayet odaklarına dayayan sendika
ağlarının siyasetçilere ayar verdiği o kötü günler hamd olsun
sizlerin desteğiyle artık geride kalmıştır. Kudüs'ün hakkını
savunan, ihtiyaç sahiplerine el uzatan, kritik dönemlerde milli
iradenin yanında saf tutan Memur-Sen ülkemiz için önemli bir
kazanımdır. Türkiye'de milli iradenin, demokrasinin, insan hak ve
hürriyetinin yerleşmesine verdikleri destek için de şahsım ve
milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
"ZULÜMLERE TRİBÜNDEN SEYİRCİ OLAMAYIZ"
31 Mart itibariyle tamamlamış olduğumuz seçimlerden sonra bazı
belediyelerdeki gelişmelerden rahatsızlıkta bulunma gibi,
Memur-Sen'in asla rahatsızlık duymaması gerekir. Şunu unutmayın.
İnsanoğlu hem cahildir, hem zalimdir. Ve bir yere kadar
menfaatleriyle beraber hep yürür. Ben Memur-Sen camiasının bu
seçimler sebebiyle ortaya çıkan tabloda, bulundukları yerlerde
dimdik duracaklarına inanıyorum. Ha ne yapacak sana? Seni
makamından mı alacak? Alsın. Seni memurluktan atabilir mi? Atamaz.
Çünkü 657 denilen bu yasa bir defa sizi güçlü bir şekilde koruma
altına almıştır. Kaldı ki bu yollara tevessül edenlerin karşısında
kapı gibi Memur-Sen camiası var. Ve yine şunu bilmeniz lazım ki bu
ülkede bir hükümet var. Biz hiçbir zaman yapılacak bu zulümlere
tribünden seyirci olmayız. Yapılması gereken neyse bunu da
yaparız.
"DİMDİK DURMALI"
Onun için de bütün yargı ve yürütme mekanizmalarını her halükarda
başta Memur-Sen olmak üzere yürütmenin durumundayız. Ben yürütmenin
başındayım. Yasamanın başı ise şu anda yine genel başkanı olduğum
partimin bir mensubu olan bir arkadaşım. Bütün bu imkanlarımızla
eğer bir zulüm varsa bu zulmün karşısında durmak bizim için en
önemli görevdir. Ama Memur-Sen camiası mensupları yerlerinde dimdik
durmalı, kendilerine ‘sendikanı değiştir şuraya geç' diyenlere de
dik durmalıdır.
"TÜRKİYE'NİN GÜCÜNÜ KABULLENECEKLER"
Karalama kampanyasına maruz kalıyoruz. Ülkemdeki ekonomik durumla
alakalı ne yazık ki bakıyorsunuz batı dünyasının belli kesimleri,
tüm medya organlarıyla adeta ekonomimizi çökmüş, bitmiş vesaire
gibi gösterme gayreti içine girmiştir. Ne yaparsanız yapın. Hangi
başlıkları atarsanız atın. Türkiye dimdik ayaktadır ve güçlenerek
yoluna devam edecektir. Bu medyaya artık biz alıştık. Bu
paçavralara alıştık. Bunları yutmuyoruz. Her zaman bunlar bu
başlıkları atacaktır. ‘Financial Times böyle yazmış…' Ya sen ne
yazarsan yaz. Benim ülkemin durumu ortada. Alışacaklar, Türkiye'nin
gücünü de kabullenecekler. Bunlar ilk defa bu başlıkları atmıyorlar
ki… Bunlar yeri gelir bakarsınız madalya dağıtırlar, yeri gelir bu
tür başlık atarlar. Ülkemizdeki durum ortadadır.
'FINANCIAL TİMES ŞÖYLE YAZMIŞ, NE YAZARSAN
YAZ'
Küresel adaletsizlikler için biz sesimizi yükselttikçe saldırıların
da dozu artıyor. Ey Financial Times, 4 milyon mülteciye ev
sahipliği yapan Türkiye'yi sen tanıdın mı? Acaba senin ülkende şu
anda ne kadar mülteci var? Hadi bunu haber yap bakalım. Ama biz 4
milyon mülteciye ev sahipliği yaparken, kimsenin doğru dürüst ciddi
desteği olmadan şu ana kadar harcadığımız 35 milyar dolardı. AB'nin
bize verdiği destek, söz verdiği halde 6 milyar dolar olarak; gelen
sadece 1 milyar 750 milyon avrodur. Onlar öyle yapacak, biz
doğrusunu yapacağız. Ülkemizdeki 4 milyon mülteciyi de acaba bir
yerden destek gelir mi diye beklemeyeceğiz. Elimizde bir tas
çorbamız varsa, o bir tas çorbayı mülteci kardeşlerimizle
paylaşarak yolumuza devam edeceğiz.
"ÜLKEMİZE İTİBAR SUİKASTI YAPIYORLAR"
Her ikisi de azılı terör örgütü olan PKK'lı ve FETÖ'cülerin iftira
furyasına ne yazık ki ülkemiz içindeki kimi sendikalar da lojistik
destek veriyor. Asılsız iddiaları gündeme getirerek ülkemize itibar
suikastı yapıyorlar. Türkiye'nin, FETÖ ve PKK'ya karşı yürüttüğü
meşru mücadeleyi engellemeye çalışıyorlar. Elbette dünyanın hemen
her ülkesinde ideolojik bağnazlıkla hareket eden marjinal yapılar
bulunur. Burada asıl sorgulanması gereken bu iftiraların
uluslararası sendikal kuruluşlar nezdinde alıcı bulmasıdır. Bizi bu
rahatsız eder. Üzerinde durulması gereken örgütlü yalanın hakikati
perdelemesine göz yummasıdır.
İddialar teyit edilmeden, işin aslı muhataplarına sorulmadan
Türkiye karşıtı her türlü habere, propagandaya prim verilmesi
rahatsız ediyor. Bizi rencide eden, masumiyet karinesinin ülkemiz
söz konusu olduğunda hemen rafa kaldırılmasıdır. Biz kimseden
ayrıcalık beklemiyoruz. Muhataplarımızdan sadece ilkeli, tutarlı ve
hakkaniyetli davranmalarını istiyoruz. Biz ülkemizle ilgili
meselelerin ön yargıya kurban edilmeleri yerine, akıl, adalet
terazisinde tartılmasını istiyoruz.
Bir seçim maratonunu başarıyla tamamladık. Demokratik bir hukuk
devleti olan Türkiye'de seçimler demokrasi şöleniyle
gerçekleşmiştir. Bir takım tartışmalar olmuştur. Ama bu durum
demokrasimizin bir kez daha başarıyla işlediği gerçeğinin teslimine
engel değildir. şurası çok önemli, dünyada bizim gibi bir katılım
oranına sahne olan bir başka ülke adeta yok gibidir. Yüzde 85'e
varan, oldukça yüksek bir katılım oranıyla yapılan bu seçimlerin
bir kez daha tüm milletimiz için hayırlara vesile olmasını
diliyorum.
Bugün Amerika'da bile yüzde 50'nin altındadır. Ama Türkiye yüzde
85'e neredeyse sırtını dayamıştır. Demokrasiye sahip çıkan tüm
vatandaşlarıma buradan tekrar şükranlarımı sunuyorum.