Dervişoğlu’ndan CHP’ye “komisyondan çekilin” çağrısı
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu CHP’ye “komisyondan çekilin” çağrısı yaptı. Dervişoğlu, “İmralı’ya gidilmesini engelleyemeyen koskoca ana muhalefet partisi, artık o komisyondan çekilmelidir. Artık o komisyonda bulunmamalıdır. Bu ihanete daha fazla ortak olmamalıdır” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Toplantıda, İYİ Parti'ye katılan eski Memleket Partisi Genel Başkan Yardımcısı İpek Özkal Sayan'a rozet takıldı. Dervişoğlu'nun, "Saflarımıza katılın" çağrısına uyarak partiye katıldığını söyleyen İpek Özkal Sayan, teşekkür etti.
Dervişoğlu CHP’ye “komisyondan çekilin” çağrısı
yaptı
İmralı’ya gitmeme kararı alan CHP’ye “komisyondan çekilin” çağrısı
yapan Dervişoğlu, “‘Bu komisyona girmeyin’ dedik. Ama bizi
dinlemediler. İşte bugün Cumhuriyet Halk Partisi karşı durdu.
İmralı ziyaretine katılmayacağını ama komisyonda çalışmaya da devam
edeceğini ifade etti. İmralı’ya gidilmesini engelleyemeyen koskoca
ana muhalefet partisi, artık o komisyondan çekilmelidir. Artık o
komisyonda bulunmamalıdır. Bu ihanete daha fazla ortak olmamalıdır.
Aynı çağrım diğer partiler için de geçerlidir” diye konuştu.
Müsavat Dervişoğlu, 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutlayarak, şehit öğretmenleri andı. Dervişoğlu, şunları söyledi:
Bir zamanlar, Türk Milli Eğitimi, kurtuluş ve kuruluşun yol
kavşağı idi. 1921’de düşman Polatlı’ya kadar
uzanmışken, Mustafa Kemal'i karargahtan çıkıp 1.Milli Eğitim
Şurası'na gelmişti. Bugün ise Milli Eğitimi, sadece
öğretmenler değil, okul çağında evladı olan herkes çok iyi
biliyor. Bakmayın siz; kasten yaptıklarını inkar etseler de
iktidar da ortakları da Bakan Yusuf Tekin de çok iyi
biliyor. O kadar iyi biliyorlar ki; 104 yıl sonra, 2. Maarif
Kongresi tertiplemişler. Teması da 'Demokrasi, İnsan Hakları
ve Kardeşlik'. İsmi, zamanı, teması, ne kadar manidar değil
mi? Kafalarında; eğitimle, öğrenciyle, öğretmenle ilgili tek
bir mesele yok! AK Parti İktidarı; eğitim sistemimizdeki
çöküşün merkez üssü oldu. Öğretmenler, yoksulluğa itildi,
atamalar, partizanlığa kurban edildi. Bugün 5-6 milyon ev
gencinden bahsediyorsak, bunun ilk denemesi, 'atanamayan
öğretmenler' rezaletidir. Milli Eğitim Bakanlığı; vizyon
üreten bir kurum olmaktan çıkartılmış, kaynaklarımızı ve
evlatlarımızın geleceğini, birtakım yapılara aktaran, tüketen ve
yok eden aracı bir kurum haline getirilmiştir. Peki
öğretmenlerimiz? Açlık sınırındadırlar. Bir de
büyükşehirlerde çalışıyorsa, maaşı ev kirasına, aidata ve
faturalara yeterse şükrediyor. Özel okuldaki öğretmenlerimizse
daha perişandır. Bu tablo öğretmeni yok sayan, eğitimi
çökerten bir zihniyetin ürünüdür. Ama bilin ki çözüm zor
değildir. Bu ülkenin geleceğini önemsiyorsanız, ilköğretimi
parayla değil, hakla sağlıyorsanız, öğretmeni, parti
mitinglerinizde dolgu malzemesi değil, başınızın tacı
görürsünüz. Sonuç da kısa zamanda müspet olacaktır. İYİ
Parti işte bunun için vardır! İYİ Parti sadece başarmayacak,
cehaleti ve ihaneti mağlup edecektir.
"Şiddeti, baskıyı ve hatta ölümü olağan işlermiş gibi
ezberletiyor"
Biliyorum benden, İmralı aparatlarının yaptıkları, melun
ziyarete dair sözler de bekliyorsunuz. Sadece siz
beklemiyorsunuz, milletimiz de bekliyor. Onlar da
bekliyor…! Hele durun, onlara da sıra gelecek. Aslında bu
anlattıklarım ve anlatacaklarım, ihanetin, taşlarının nasıl
döşendiğine, Türk Milletinin nasıl felç edildiğinin
aşamalarına dairdir. O yüzden, bir meseleye daha değinmek
istiyorum. Baştaki yapı; milleti, hayatın her alanında
yoksulluk ve sefalete zincirlerken; şiddeti, baskıyı ve hatta ölümü
olağan işlermiş gibi ezberletiyor. İktidarını da böyle kalıcı
yapmak istiyor. Tüm bu yaşananların başlıca hedefi ise
kadınlardır! Okuyamayan, iş bulamayan, bulsa bile emeğinin
karşılığını alamayan, çocuğunu istediği gibi okutamayan,
istediğiyle evlenemeyen, gülemeyen, eğlenemeyen, hatta sokakta
yürüyemeyen. Kısaca yaşamdan mahrum edilen
kadınlar!..
"Her zaman ne gerekiyorsa yanlarındayız"
Dün, 'Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele' günüydü. Kadına yönelik
şiddet deyince aklımıza ilk olarak, cinayetler geliyor. Derin
bir hicap duyuyorum. O yüzden sayıları tekrarlamak ve
olağanlaştırmak istemiyorum. Kendi koyduğu yasaları, kuralları
çiğnemesiyle bilinen bu iktidarın, en meşhur fecaatlerinden bir
tanesi, 6284 sayılı kanunun teminatı olan, İstanbul
Sözleşmesi'nden çıkmasıydı. Ancak mesele yasaların konulması
değil, uygulanmasıdır. Uygulanırken de her türlü istismarın,
keyfiyetin, başıboşluğun önüne geçilmesidir. Bunun için de
zihinlerdeki anlayışın değiştirilmesi şarttır. İYİ Parti
olarak, kadınların hayatın her alanında eşit ve öncü rollerde
olmasının savunucusu ve takipçisiyiz. Teşkilatlarımız, genel
merkezimiz her zaman, hangi zorluk altında olursa olsun kadınların
yanındadır. Hukuk, sosyal dayanışma, maddi veya manevi
destek! Her zaman ne gerekiyorsa yanlarındayız.
"Bugünkü endişe ise, Türkiye Latin Amerika olur mu şeklinde"
Türkiye’de bir zamanlar 'İran olur mu' 'Malezya olur mu?' mukayeseleri vardı. Bugünkü endişe ise, Türkiye Latin Amerika olur mu? şeklindedir. İnsanımız, 250 sene önce elde ettiği dokunulmaz denilen hakları, bugün maalesef tekrar talep etmektedir. Çünkü can ve mal güvenliği gitgide yok olmaktadır. Bu 'Güvensiz Türkiye', 'Terörsüz Türkiye’nin altında yatan acı gerçektir. Biraz evvel söylediğim gibi, yaşadığımız krizlerin ve bitmeyen bu çöküşün tezahürleri çoktur. Ama temelinde yatan husus, suçun ve suçlunun, hırsızın ve yolsuzun, kanunsuzun, tekinsizin övüldüğü bu düzendir. Eşitsizliğin her alanda meşrulaştırıldığı, zayıf görülenin yere düşürüldüğü, yere düşene de bir tekme daha savrulduğu anlayışın, artık gizliden de değil, açıktan kutsanmasıdır. Eşitsiz Türkiye ortadan kalkmadan, Terörsüz Türkiye gerçekleşemez.
"Ev sahibi olanlar daha fazla mülk edinirken, milletimiz yuvasızdır, evsizdir"
Aile yılı ilan edilen 2025 yılında, ailenin kurulacağı yuva
yoktur. Müteahhitlikle abad olan bu iktidar, her yere beton
dökmüş ama ne hikmetse konut sorununu 40 yıl önceki duruma
getirmiştir. Bugün evsiz Türkiye sorununu
yaratanlar, Terörsüz Türkiye davulunu bu yüzden
çalmaktadırlar. Bugün Türkiye’de 24 milyon yurttaşımız kiracı
durumundadır. TOKİ, 15 bin kiralık konut yapacağını
açıklamıştır. Vatandaşın kurada çıkma ihtimali, 1600’de
1’dir. Bu hal de talihsiz Türkiye’nin fotoğrafıdır. Ev
sahibi olanlar daha fazla mülk edinirken, milletimiz yuvasızdır,
evsizdir. Zorunlu sosyal kota, boş konut vergisi, çağa uygun
sosyal kooperatifler akıllarına gelmemiştir. Bu tedbirsiz
Türkiye’yi bizler düzelteceğiz! Ticaret bakanlığının
açıkladığı, kurulan şirket sayıları düşerken kapanan şirket
sayıları zirve yapmaktadır. Bankalara koyulan tasarruflar
değil, icraya düşen banka kredileri rekora koşmaktadır. Bu
sebeple Terörsüz Türkiye, Ekmeksiz Türkiye’nin üzerine örttükleri
kılıftır.
"Terörsüz Türkiye, kılıfın içindeki ise İkbalsiz
Türkiye’dir"
Cumhuriyetin ikinci yüzyılının en büyük projesi Terörsüz Türkiye, kılıfın içindeki ise ikbalsiz Türkiye’dir. O kılıf, yamandıkça açılmaktadır, ne kadar dikilse iplik ve kumaş yetmemektedir. İkbale erişmemizin yolu, Hainsiz Türkiye’dir. Hainlerin abad değil, tarumar edildiği bir Türkiye’ye ihtiyaç vardır. Öfkemiz sözde kalmayacak, sözler amaçlara, amaçlar da gerçeklere dönüşecek. Bu devran er ya da geç dönecek! Ne kadar erken dönerse, bu vatana o kadar layık olacağız. Cesurlarız, asla yorulmayacağız, iyileriz, mutlaka başaracağız.
"Cumhur İttifakı, Abdullah Öcalan ittifakı olarak tarihe geçecek"
Adını anmak istemediğim zat; Sen artık nereye bakarsan bak, Baktığın her yerde İmralı'yı görüyorsun, Teröristbaşını görüyorsun. 24 Kasım, uzun yıllardır hayaleti dolaşan habisliğin ete kemiğe büründüğü gündür. AKP–MHP–İmralı ittifakının da resmileştiği gündür 24 Kasım. Artık hiç kimse bana Cumhur İttifakı’ndan falan bahsetmesin. Bu ittifak, Abdullah Öcalan ittifakı olarak tarihe geçecek.
Kürtleri PKK'dan ayrıştırmaya çalışan devlet aklı gitmiş, Öcalan'ı Kürtlerin ulusal lideri yapmaya çalışan Devlet Bahçeli aklı gelmiştir. Bir de 'darağacına giderim' diyorsun. Sen darağacına Türkiye Cumhuriyeti devletini çıkarıyorsun farkında mısın?