Demirtaş: Türkiye toplumu olarak bu dönemde bir olacağız, ortak vatanımızı canımız pahasına savunacağız
Eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, İsrail-İran çatışması ve bölgede yaşananlara ilişkin yaptığı açıklamada, "Türkiye toplumu olarak bir ve beraber olacağız; gerektiğinde Edirne'den Hakkari'ye kadar 86 milyonluk bir halk ordusuna dönüşeceğiz; ortak vatanımızı canımız pahasına savunacağız" dedi
Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, avukatları aracılığıyla İran-İsrail arasındaki çatışmalar çerçevesinde bölgesel gelişmelere ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı.
Demirtaş’ın 'Hamaset değil, cesaret zamanıdır' başlıklı açıklaması şöyle:
"İran rejimi uzun yıllardır demokrasi ve insan haklarına tümden kapalı kalmakla, öncelikle kendi yurttaşlarına büyük haksızlık yapıyor. Ancak hiçbir gerekçe, emperyal müdahaleye haklılık kazandırmaz. İran’a yönelik askeri operasyonun durmasını ve müzakere masasına dönülmesini esas almamız gerekir. Fakat görünen o ki, Orta Doğu’ya emperyal müdahaleler, kendilerince sonuç alıncaya kadar durmayacak. Bizim, bölgesel barışı ilkesel olarak savunma ve bunun için yoğun çaba harcamanın yanı sıra, içeride de birliği ve barışı sağlamakta daha hızlı ve cesur hareket etmemiz gerekir.
"Siyası görünümlü yargı tacizlerine son
verilmeli"
Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat çağrısı ve PKK'nin fesih kararıyla
birlikte silahsızlanma sürecinin herhangi bir tıkanmaya ya da
provokasyona yer vermeden, olabilecek en hızlı şekilde tamamlanması
için tüm tarafların en yüksek düzeyde çaba, cesaret ve feraset
gösterebilmesi gerekir. İç cepheyi güçlendirme amacına da adalet
duygusunun gelişmesine de hizmet etmediği açık olan siyası
görünümlü yargı tacizlerine kesinlikle son verilmelidir. Ortada bir
suç isnadı varsa bunun, tarafsızlığı ve bağımsızlığı
sorgulanmayacak başsavcılar, savcılar ve yargıçlar eliyle
yürütülmesi için gerekli adımlar atılmalıdır. Seçilmiş belediye
başkanları ve bürokratların tutuksuz yargılanmaları iç hukukumuzun
da gereğidir ve bu konuda artık somut mesafe kat edilmeli,
tahliyeler sağlanmalı, adil bir yargı süreciyle de davalar en hızlı
şekilde sonuçlandırılmalıdır. Orta Doğu'daki ateş devasa bir
yangına dönüşürken toplumu dışlayacak böylesi tutumlarda ısrar
edilmemelidir.
"İç sorunlarımızı 'kardeşlik ruhuyla'
çözeceğiz"
Böyle bir dönemde hiç kimse küçük hesaplar yaparak maceracı, riskli
ve sonu felaketle sonuçlanacak hamleleri aklından bile
geçirmemelidir. Unutulmamalıdır ki, emperyalizm bin kazanmadan
kimseye bir vermez. Bizler Türkiye toplumu olarak bu dönemde bir ve
beraber olacağız; olası risklere, saldırılara, provokasyonlara
karşı gerektiğinde Edirne'den Hakkari'ye kadar 86 milyonluk bir
halk ordusuna dönüşeceğiz; ortak vatanımızı canımız pahasına
savunacağız. Kendi iç sorunlarımızı da kendi aramızda, karşılıklı
güven çerçevesinde ve 'kardeşlik ruhuyla' çözeceğiz. Bunun
dışındaki her arayış sadece felaket getirir. Bu konuda ezberci,
öfkeli, intikamcı ve kindar hiçbir yaklaşıma prim vermeyecek, cesur
ve samimi olacağız.
"Birlik ve beraberlik iktidar partisinin değil, Türkiye'nin
etrafında olacak"
Orta Doğu yangınının kısa sürede sönmeyeceğini öngörerek kısa, orta
ve uzun vadeli bir iç ve dış ortak politika hattının belirlenmesi
ve her siyasi grubun bu hattı gönül rahatlığıyla savunabilmesi için
Cumhurbaşkanı'nın davetiyle, TBMM'de tüm siyasi parti genel
başkanlarıyla bir çalışma toplantısının en kısa zamanda yapılması
yararlı olacaktır. Belirttiğim noktaların hiçbiri iç politikada
nezakete dayalı demokratik muhalefetin ve iktidarın
denetlenmesinin, eleştirilmesinin önünde engel değildir. Birlik ve
beraberlik iktidar partisinin değil, Türkiye'nin etrafında
olacaktır. Madem soyadımız Türkiye'dir, o halde herkesi soyadımız
etrafında birleşmeye ve bunun için sorumluluk almaya davet
ediyorum. Bu kasırga bir gün elbet dinecek ve bizler bu toprakların
kadim hakları olarak burada, bir arada, eşitçe ve özgürce
yaşayacağız."