'Davutoğlu üniversiteye dönmek istedi'
Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk röportajını Al Jazeera'ye verdi. Erdoğan iç ve dış siyasetin gündemindeki konuları ve nasıl bir Cumhurbaşkanı olacağını anlattı.
Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk
röportajını Al Jazeera'ye verdi. Erdoğan, "Yeni Türkiye", Kürt
sorununa çözüm süreci, Cemaat'le mücadele, Suriye, Mısır ve Irak'la
ilgili konularda Al Jazeera Arapça'dan Hatice Bengana'nin
sorularını yanıtladı.
Erdoğan, "Neden Ahmet Davutoğlu?" sorusuna söyle cevap verdi;
Başbakan adayımızı tespit ederken Türkiye genelinde partimizin
özellikle tabanında bu işte söyleyecek sözü olan bütün
arkadaşlarımızı en üst kuruldan en alt kurula kadar dinledik.
Oradan aldığım kanaatler neticesinde başbakan adayı olarak aynı
zamanda partimizin genel başkanı adayı olarak Ahmet Davutoğlu Beyi
başbakan olarak görevlendireceğiz ve hükümeti kurma işlevini
sürdürecek. Tabii ben göreve geldiğimde danışman olarak Ahmet Bey'
yanımda göreve başladı ama ben Ahmet Bey'i o gün tanımadım. Ahmet
Bey'i daha geçmişten tanıyorum ve daha sonra da tabii kendisinin
üniversiteye dönme arzusu falan da oldu. Biz dedik ki artık bak
buraya kadar danışman olarak geldin, Abdullah Bey'in yanında
çalıştın şimdi bizim yanımızda çalıştın bundan sonra sizi çok daha
farklı görevler bekleyecek. Siz bugüne kadar teorisyendiniz. Şimdi
bundan sonra bu işin pratiğini de yapmak suretiyle teoriyle pratiği
bir araya getirecek ve ülkemize, milletimize bu şekilde çok daha
faydalı olacaksınız. Çalışkan bir kardeşimiz, arkadaşım. Buna
inanıyorum, buna güveniyorum. Burada çalışmak çok önemli. Yani bu
biraz böyle keyfilik kabul etmez, çok koşturmayı ister. Dışişleri
Bakanlığı'nda bu noktada başarılı bir performans Sayın Davutoğlu
ortaya koydu şimdi de inşallah gerek ülke içi gerek ülke dışı
beraberce koşturacağız. Bakanlarımızla beraber inşallah ülkemizi
çok daha farklı bir yere taşıyacağız.
Çok teşekkür ederim. Sayın Cumhurbaşkanı bildiğiniz gibi Arap
dünyası sizi ülkesinde büyük atılım gerçekleştirmiş bir lider
olarak görüyor. Halkların büyük çoğunluğu sizi davalarında bir
destekleyici olarak görüyor, Filistin halkının davasında olduğu
gibi. Aynı şekilde bölgede yaşanan gelişmelerle ilgili Arap
dünyasında sizden net ve açık cevap bekleyenler var. Fakat biz ilk
olarak iç meseleler ile başlayalım. Siz şuan Türkiye
Cumhurbaşkanısınız. Başbakan iken Türkiye'ye çok şey kattınız,
verdiniz. Şimdi Cumhurbaşkanısınız ne vadediyorsunuz,
Öncelikleriniz nedir?
Öncelikle çok çok teşekkür ediyorum. Tabii bir Cumhurbaşkanı olarak
Türkiye'de anayasamızın bizlere vermiş olduğu görevler nelerse bu
görevleri bu çerçeve içerisinde yürüteceğiz. Tabii bizim şu andaki
sistemimiz bir başkanlık sistemi değil. Ama yarı başkanlık
sistemine benzer bir yapı bizde mevcut ve bu yapı içerisinde bizler
seçilmiş bir başbakan ve ilk defa halk tarafından seçilmiş bir
cumhurbaşkanı olarak birlikte el ele vermek suretiyle gerek
ülkemizin gerekse bölgenin aynı zamanda uluslararası ilişkilerde
farklı bir Türkiye'yi ki biz bunu seçimlerde Yeni Türkiye adıyla
sürekli işledik, inşa etmek üzere çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Tabii çok yoğun bir çalışmaydı bu. Gerek demokrasi de gerek
ekonomide çok yoğun bir çalışmayla geleceğe yürüyoruz. Öncelikle
Türkiye'de tabii halkımızın bize olan teveccühü burada çok
farklıydı. Biz partimizin şahsımı aday göstermesiyle bu seçime
girdik. Ama ana muhalefet partisi ve diğer bir muhalefet partisi
Türkiye'deki diğer muhalefet partilerini de yanına almak suretiyle
13-14 parti destekleyerek bir aday çıkardılar ve bunun yanında bir
diğer aday daha vardı. Dolayısıyla üç aday yarıştık sonunda
halkımızın % 52'sinin oylarıyla cumhurbaşkanlığına seçilmiş olduk.
Tabii bu gelecek süreci çok farklı bir şekilde biz inşa edeceğiz ve
bunun adı bir defa Yeni Türkiye, Yeni Türkiye tabii farklı olacak
ve bu seçim bildiğiniz gibi ilk turda biten bir seçim oldu ikinci
tura kalmadı. İlk kez böyle bir şey gerçekleşmiş oldu. Bu noktada
da çok anlamlı. Göreve başladığımızdan bu yana dokuzuncu seçimi
yaşadık. Dokuz seçimde de sürekli olarak oylarını arttıran bir
hareket ve sürekli olarak da halkımızın teveccühünü kazanan bir
hamdolsun bir cumhurbaşkanı olduk. Şimdi tabii biz burada değerli
inşallah atacağımız başbakanımızla beraber ve aynı zamanda
ülkemizde şu andaki iktidarla el ele vererek 12 yıllık tecrübemizi
çok daha farklı bir şekilde işleyeceğiz ve bu deneyimi gerek
cumhurbaşkanlığı makamı gerek iktidar makamı olarak dayanışma
içerisinde Türkiye'mizi ve ülkemizin tüm halkının imkanlarını daha
da arttırma üzerine inşa edeceğiz ki aydınlık yarınların Türkiye'si
çok farklı olsun. 2023 hedeflerine çok daha farklı ulaşalım
istiyoruz. Bunu da başaracağız.
Tüm bunları başarmak için Başbakan olarak Ahmet
Davutoğlu'nu seçtiniz. Neden Ahmet Davutoğlu? Size yakın olduğu
için mi, siyasi ortak ve yol arkadaşı?
Şimdi tabii şunu özellikle ortaya koymak lazım. Görevlendirme
noktasında yaptığım tüm istişarelerde çok geniş kapsamlı bir
istişare yaptım ve bugüne kadar yani bir başbakan olarak bir genel
başkan olarak hayatımı hep istişareler üzerine bina etmişim. Çünkü
gerek bizim biliyorsunuz medeniyet perspektifimiz içerisinde
istişarenin yeri çok farklıdır. İnancımızda da istişarenin yeri çok
farklıdır. Ve Türkiye'de hiçbir siyasi parti bu denli geniş
kapsamlı bir istişareye dayalı olarak adayını tespit etmez, biz
adaylarımızı da böyle tespit ederiz. Başbakan adayımızı da tespit
ederken Türkiye genelinde partimizin özellikle tabanında bu işte
söyleyecek sözü olan bütün arkadaşlarımızı en üst kuruldan en alt
kurula kadar dinledik. Oradan aldığım kanaatler neticesinde
başbakan adayı olarak aynı zamanda partimizin genel başkanı adayı
olarak Ahmet Davutoğlu Beyi bizler inşallah yarın partimizde genel
başkan adayı olarak teklif ediyoruz ardından da cumhurbaşkanı
olarak devir teslim töreninden sonra cumhurbaşkanı adayı olarak
karşımıza gelecek ismi başbakan olarak görevlendireceğiz ve
hükümeti kurma işlevini sürdürecek. Burada bir hassasiyet var.
Tabii ben göreve geldiğimde danışman olarak Ahmet Bey' yanımda
göreve başladı ama ben Ahmet Bey'i o gün tanımadım. Ahmet Bey'i
daha geçmişten tanıyorum ve daha sonra da tabii kendisinin
üniversiteye dönme arzusu falan da oldu. Biz dedik ki artık bak
buraya kadar danışman olarak geldin, Abdullah Bey'in yanında
çalıştın şimdi bizim yanımızda çalıştın bundan sonra sizi çok daha
farklı görevler bekleyecek. Siz bugüne kadar teorisyendiniz. Şimdi
bundan sonra bu işin pratiğini de yapmak suretiyle teoriyle pratiği
bir araya getirecek ve ülkemize, milletimize bu şekilde çok daha
faydalı olacaksınız. Ve zaten değerler noktasında fikri planda en
ufak bir ayrılığımız söz konusu değil. Ve çalışkan bir kardeşimiz,
arkadaşım. Buna inanıyorum, buna güveniyorum. Burada çalışmak çok
önemli. Yani bu biraz böyle keyfilik kabul etmez, çok koşturmayı
ister. Dışişleri Bakanlığı'nda bu noktada başarılı bir performans
Sayın Davutoğlu ortaya koydu şimdi de inşallah gerek ülke içi gerek
ülke dışı beraberce koşturacağız. Bakanlarımızla beraber inşallah
ülkemizi çok daha farklı bir yere taşıyacağız.
Peki, parti konusu ne olacak? İşaret ettiğiniz gibi partide size
yakın başbakan üzerinde bir ittifak var. Söylediğiniz gibi parti
yarın toplanacak. Özellikle Türkiye basınında ve siyasi çevrelerde
Adalet ve Kalkınma Partisi içerisinde bölünmeler olduğu söyleniyor.
Bu bölünmelerin gölgesinde partinin geleceği ne olacak?
Partimizin içinde farklı sesler olabilir. Ama şimdi yarın kongre
yapılacak. Şu ana kadar olan sesler farklıdır varsa bilemiyorum ama
yarın kongrede göreceksiniz ki inanıyorum çok güçlü birlik,
beraberlik içerisinde inanıyorum ki inşallah bir kongre
gerçekleşecektir. Ve bu kongreyle birlikte de artık Ahmet Bey hemen
zaten listesini de orada açıklayacak ve listesinin açıklanmasıyla
birlikte mevcut liste zaten şu anda benim çalıştığım liste. Ama bu
listenin içerisinde kendi icra kurulunu tekrar oluşturabilir, bu
imkanı var. Büyük bir ihtimalle de oluşturacaktır. Çünkü her genel
başkan çalışabileceği arkadaşlarını kendisi seçecektir ve bunu da
süratle halledecektir. Bir taraftan da tabi biz kendisine görevi
verir vermez fazla vakit kaybetmeden kabinesini kurup gelecektir
bir taraftan da hükümet kurulacaktır. Yoğun bir şekilde önümüzde
bir hafta var. Bu bir haftada çok yoğun bir çalışmayla Türkiye
farklı bir atmosferin içerisinde birlik beraberlik içinde yoluna
devam edecektir.
İç meseleleri çok hızlı bir şekilde geçmek için hemen
sormak istiyorum. Görev süresi dolan Sayın Abdullah Gül ile
ilişkiniz nasıl?
Abdullah Gül'le aynen Dışişleri Bakanı olduğu zaman kendisini
cumhurbaşkanlığına aday gösterdiğimizde aramızdaki hukuk ne kadar
sıcaksa şu anda da bu hukuk aynı şekilde sıcaktır. Tabii partimizin
içerisine fitne sokmak isteyenler tefrika sokmak isteyenler bu tür
şeyleri 7 yıllık cumhurbaşkanlığı döneminde zaman zaman Abdullah
Bey'le benim aramda zaman zaman hanımlarımız arasında bu tür
ayrılıkların olduğunu net işlemişlerdir bundan sonra da
işleyebilirler. Ama onların hiçbir zaman bu attıkları adımlar
tutmamıştır bundan sonra da tutmayacaktır. Çünkü biz sıradan bir
parti değiliz. Bu bir davadır ve bu davaya gönül verenler artık
inanıyorum ki kıyamete dek bu anlayış içerisinde o kardeşlik
duygusu içerisinde bu hizmeti sürdüreceklerdir.
Bu süreçte öncelikleriniz açısından sormak istiyorum. İç
çekişmelerden biri olan sizin adlandırmanızla "Paralel yapı"
Fethullah Gülen cemaati ile çekişmeyi nasıl bir sonuca
bağlayacaksınız?
Bunu Hatice Hanım çok açık net şöyle söyleyeyim. Şimdi biz tabii
11-12 yıllık şu ülkedeki hizmet süreci içerisinde bu gruba önceleri
bunlar bir cemaat anlayışı içerisinde bize yaklaşıyorlardı. Biz
tabii elimizden gelen her türlü desteği ülkemizdeki yasalar
çerçevesi içerisinde verdik. Fakat zaman içerisinde bu maalesef bir
çeteleşmeye bir mafyalaşmaya bir paralel devlet yapılanması süreci
içerisine girdi. Ve paralel devlet yapılanması olarak da bizim
artık resmi kayıtlarımıza girmiştir. Milli Güvenlik Kurulu olarak
bu isimle artık tescil edilmiştir, böyle bir durumu vardır. Şu anda
tabii kurumlarımız içerisinde bunların temizliğine yönelik
çalışmalar başlamıştır. Cumhurbaşkanı olarak görev süreci
içerisinde ben bunun mücadelesini devam ettirmemi ulusal
güvenliğimize bir tehdit olması sebebiyle yapmak zorundayım. Aynı
şekilde başbakanım aynı şekilde kabinemiz bu mücadeleyi tüm
kurumlarımızla beraber sürdürmek durumundayız. Çünkü burada bir
ulusal güvenliğimizin tehdidi söz konusudur. Biz ulusal
güvenliğimizin tehdidini bu tür çetelere asla bir defa
yaptırtmayız. Onlara karşı da bu mücadeleyi de güçlü olarak veririz
ve onları da temizlemek durumundayız ve bunu temizleyeceğiz. Gerek
ulusal gerekse uluslararası bazda bu mücadelemiz kararlı bir
şekilde sürecek. Şunu da söyleyeyim; Tabii bunlar hep geçmişte
cemaat diye anılmışlardır ama şunu söyleyeyim ki bizim Türkiye'de
cemaatlerle bir problemimiz yoktur. Ama bunlar cemaat olmaktan
çıkmış artık bir çete haline dönüşmüştür ve daha da ileriye giderek
devletin birimlerinde yapılanma içerisine girmiştir. Devlet
içerisinde devlet asla olmaz.
Evet, fakat ben onlarla nasıl mücadele edeceğiniz öğrenmek
istiyorum. Yani aramalar, soruşturmalar ve belki de İnterpol'den
yardım alma gibi mi? Cemaat ile mücadele nasıl olacak?
Bunların hepsi başladı yapılmaya bunlar yapılıyor şu anda, tabii.
Bakın şu anda emniyet teşkilatı içerisindeki yapılanmada birçok
isim şu anda hukukun genel çerçevesi içerisinde tutuklanmaya
başladılar ve serbest kalacak olanlar serbest kalıyor ama
tutuklanması gerekenler tutuklanıyor, daha işin başındayız. Ama
bundan sonraki süreçte de bu aynı kararlılıkta devam edecek. Bu
sadece emniyetteki yapılanmadır. Diğer kurumlarımızın içerisindeki
yapılanmalar var. Bunlar bulundukları görev yerlerinden farklı
yerlere bunların tayinleri çıkmıştır, bazıları açığa alınmıştır,
bunlar devam ediyor. Birçok yasal düzenlemelerle çünkü süreç
itibariyle Meclis'in kapandığı bir zamana da tabii bu rast geldi.
Ama yeni yasama yılıyla birlikte bu çok daha kararlı bir şekilde
sürdürülecektir.
Haberin devamı için tıklayın