Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar : 'Atatürk'e yönelik hakaretamiz ifadelere karşıyız'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından düzenlenen anma töreninde açıklamalarda bulundu.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, milli ve manevi değerlerin en kıymetli hazine olduğunu dile getirip "Atatürk'e yönelik hakaretamiz ifadelere karşıyız." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nda düzenlenen anma törenine katıldı.
Erdoğan, Gazi Mustafa Atatürk'e yönelik hakaretamiz ifadeleri kınayarak “Atatürk maskesiyle düşmanlık edenlere karşıyız. İstiklal harbimizi zafere ulaştırarak milletimizin önünde yeni bir yol açan Gazi Mustafa Kemal'e yönelik hakaretamiz aynı şekilde karşıyız.” dedi.
Erdoğan, milli günlerde yaşanan tartışmaların maksatlı olduğunu da dile getirdi.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Aziz milletim, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'muzun değerli insanları, saygıdeğer konukları, sizlere en kalbi duygularımla, hürmetle, sevgiyle selamlıyorum.
Cumhuriyetimizin göstergesi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü vefatının 87. seneyi devriyesinde bir kez daha saygıyla anıyorum. Milletimizin şeref nişanesi olan İstiklal Harbi'ni sevk ve idare ederek yeni devletimizi kuran gazi meclisimizin tüm üyelerini şükranla yad ediyorum.
İstiklal Zaferi'nden İstanbul'un fethine, Çanakkale destanından 15 Temmuz direnişine kadar bin yıllık tarihimiz boyunca ilahi kelimetullah için can veren aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimize minnet duygularımı ifade ediyorum. Ruhları şahit, makamları âli, mekanları inşallah cennet olsun. Rabbim bizleri de aziz şehitlerimizin kutlu yolundan ayırmasın.
Yine bu vesileyle, Cumhuriyetimizin ilanından bugüne kadar, 102 yıldır ülkemizin gelişmesi, kalkınması ve büyümesi için ter döken herkese teşekkür ediyorum.
Konuşmamın hemen başında bir hususu memnuniyetle belirtmek isterim. Geçtiğimiz yıl yeni yerleşkesine taşıdığımız Atatürk Kültür, Dil ve Tarihi Yüksek Kurumumuz bünyesindeki dört köklü müesseseyle görüyorum ki, çalışmalarını başarıyla devam ettiriyor. Gerek yurt içinde gerekse uluslararası düzeyde yürüttüğü akademik faaliyetlerle hem kültürümüz hem de dil ve tarihimiz açısından çok kıymetli işlere imza atıyor.
Küreselleşmeye paralel olarak dilimizin, tarihimizin ve kültürümüzün ciddi sınamalarla karşılaştığı bir dönemde, geniş bir yelpazede yürütülen bu çalışmaları şahsen çok anlamlı buluyorum. Özellikle dilimizi adeta istila eden yabancı kelime ve kavramlara karşılık üretilmesi noktasında daha fazla çaba göstermemiz gerektiği anlaşılıyor.
"MİLLİ GÜNLERİMİZLE İLGİLİ YIKICI, YIPRATICI TARTIŞMALARIN GÜNDEME TAŞINMAK İSTENDİĞİNİ GÖRÜYORUZ"
Kıymetli misafirler, değerli dostlarım, Devletimizin ilk Cumhurbaşkanı, İstiklal Harbimizin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, zorluklarla ve engellerle dolu bir mücadelenin ardından bağımsız, modern ve yeni Türkiye'nin temellerini atmıştır. Gazi, harp sahalarında kazanılan askeri başarılar olduğu gibi, yeni devletimizin birçok alandaki dönüşümüne de liderlik etmiştir.
10 Kasımlar aslında hem bu dönüşümü anlamak hem de verilen mücadelenin boyutlarını kavramak açısından önemli bir vesile teşkil etmektedir. Bunu özellikle şunun için söylüyorum: Son dönemde milli günlerimizle ilgili yıkıcı, yıpratıcı ve toplumsal fay hatlarını kaşıyan tartışmaların gündeme taşınmak istendiğini görüyoruz. Güya cumhuriyetimizi yüceltmek adına şanlı tarihimizi yok sayanlar ile 102 yıllık cumhuriyet tecrübesini önemsizleştirmeye çalışanlar, zahirde tezat içinde görünmekle birlikte, esasında aynı amaca hizmet etmektedir.
"SOSYAL MEDYA VE SİYASETTE ATATÜRK MASKESİ TAKARAK BU MİLLETE VE MİLLETİN DEĞERLERİNE DÜŞMANLIK EDENLERE KARŞIYIZ"
Medyanın köpürttüğü toplumsal gerilimden beslenen siyasetçilerin de büyüttüğü bu cepheleşmenin en büyük mağduru ise, bizatihi Gazi Mustafa Kemal olmakta; Atatürk’ün hatırası ve eserleri olmaktadır.
Burada şu gerçeğin altını kalın çizgilerle çizmek durumundayım: Medya, sosyal medya ve siyasette Atatürk maskesi takarak bu millete ve milletin değerlerine düşmanlık edenlere nasıl karşıysak, istiklal harbimizi zafere ulaştırarak milletimizin önünde yeni bir yol açan Gazi Mustafa Kemal’e yönelik hakaretamiz ifadelere de aynı şekilde karşıyız.
"ELİ SOPALI DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ OLMAZ"
Şüphesiz, 86 milyonun her konuda uzlaşmasını, aynı düşünmesini ve tarihi hadiselere ve şahsiyetlere aynı pencereden bakmasını bekleyemeyiz. Bu, hem gerçekçi değildir hem de doğru değildir. Burada en mühim husus, fikri farklılıkların karşılıklı saygı çerçevesinde ve nezaketle dile getirilmesi, kimsenin kendi tarih okumasını diğerine dikte etmemesi, tehdit ve hakaretle dayatmada bulunmamasıdır. Eli sopalı düşünce özgürlüğü olmaz. Hakikat ancak zıt görüşlerin çarpışmasından doğar.
Şunun da bilinmesinde fayda görüyorum: Bu milletin en büyük gücü, birliği, beraberliği, kardeşliği ve ortak geçmiş ile gelecek tasavvuru olmaktadır. Milli, manevi ve kültürel değerlerimiz aynı zamanda milletçe en değerli hazinemizdir. Bizi bir arada tutan çimentomuzdur. Bunların örselenmesine hiçbir şekilde tolerans gösteremeyiz. Bu konuda herkesin, özellikle toplumun önünde olan kanaat önderlerinin gereken hassasiyeti sergileyeceklerine inanıyorum.
Değerli misafirler, Gazi Mustafa Kemal, bugün köpürtülmek istenen tartışmalara aslında bundan bir asır evvel set çekmiştir. Gazi şöyle demişti: “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Evet, Atatürk en büyük ve en kalıcı eserinin, hepimizin ortak çatısı olan Türkiye Cumhuriyeti olduğunu bu ifadesiyle 100 sene önce ilan etmiştir. Dolayısıyla onun mirasına layıkıyla sahip çıkmak demek; Türkiye Cumhuriyeti’ni daha da güçlendirmek, kalkındırmak, başarılarına yenilerini eklemek, her alanda muvaffak ve muzaffer etmek demektir.
"SİYASİ GEÇMİŞLERİNİ CUMHURİYETLE ÖZDEŞLEŞTİRENLER SON BİRKAÇ AYDIR BU KONUDA KÖTÜ BİR SINAV VERİYOR"
Ülkesini sınır ötelerindeki kerameti kendinden menkul mahvillere şikayet edenler değil, tam bağımsız bir Türkiye için çalışanlar, üretenler ve ter dökenler ancak onun mirasına hakiki manada sahip çıkabilir.
Lafa gelince, siyasi geçmişlerini cumhuriyetle özdeşleştirenlerin özellikle son birkaç aydır bu konuda oldukça kötü bir sınav verdikleri görülüyor. Her ne kadar Türkiye’yi yurt dışına şikâyet turlarından elleri boş dönseler de, ülkemizin itibarına verdikleri zarar maalesef ortada duruyor.
Biz, FETÖ'cüler gibi yeminli Türkiye düşmanlarıyla birlikte, bu zihniyetin sebep olduğu yanlış algılarla da mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Çok uğraştılar, çok didindiler; ama şimdiye kadar hedeflerine ulaşamadılar. Bundan sonra da şikâyet ettikleriyle kalmaya devam edecekler.
Biz ise bugün burada olduğu gibi, 87. vefat yıl dönümünde Atatürk’ü saygıyla anarken, diğer taraftan da onun hatırasını yaşatmaya özen gösteriyoruz. Dün bu noktada yeni bir adım daha attık. Selanik’te Gazi Mustafa Kemal’in doğduğu evi, Kültür Bakanlığımız eliyle, TİKA'nın koordinasyonunda, 11 ay süren titiz bir restorasyona tabi tuttuk. İç ve dış cephe çalışmalarından bahçe düzenlemelerine kadar, aslına uygun şekilde bu evin bakımını kapsamlı bir şekilde yeniden yaptık. Böylece tarihi ev, 1953’teki özgün haline kavuşmuş oldu.
Dün, bakanımızın ve milletvekillerimizin katıldığı bir törenle Atatürk Evi, kapılarını ziyaretçilerine açtı. Hayırlı ve uğurlu olsun diyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile TİKA’mızı tebrik ediyorum.
Değerli dostlar, Gazi Mustafa Kemal, İstiklal Harbinden hemen sonra devletimizin izlemesi gereken yol haritasını bakınız nasıl açıklamıştı: “Süngü ile, silahla, kanla elde ettiğimiz zaferden sonra kültür, bilim, teknik, ekonomi gibi alanlarda zafer kazanmak için çalışacağız.”
"EN SON TANKLARIMIZ VE TOPLARIMIZLA DÜNYAYA BİR REKABET FİŞEĞİ ATTIK"
Geçerliliğini 102 yıldır koruyan bu söz, ülkemize ve milletimize hizmet mücadelemizde hepimize rehberlik etmeyi sürdürmektedir. Hükûmet olarak, eğitimden tarıma, dış politikadan savunma sanayine, sağlıktan ekonomiye, Türkiye’yi yeni yüzyılın en güçlü aktörlerinden biri haline getirmek için gece gündüz demeden koşturuyoruz.
Eğer bugün tanklarımız, toplarımız varsa; eğer bugün İHA’larımız, SİHA’larımız varsa; eğer bugün dünyanın değişik ülkelerine KAAN’larımızı ihraç ediyorsak; eğer bugün hamdolsun uçaklarımızı dünya ile yarışır hâle getirmişsek, bu bir şeyi ortaya koyuyor: Demek ki, en son tanklarımız ve toplarımızla dünyaya bir rekabet fişeği attık.
Şimdi, 783 bin km²'nin her karışında yükselen devasa yatırımlarımız ve milletimize kazandırdığımız eserlerle, Türkiye Yüzyılı'nı inşa ediyoruz.