Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Ayasofya açıklaması
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayasofya'nın ücretsiz olması önerisine ilişkin, "Olmayacak bir şey değil hatta üzerinde öyle dururuz ki, (adını) müze değil artık Ayasofya Cami olarak koyarız." dedi.
İSTANBUL(AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan, TGRT Haber-Beyaz TV'nin ortak yayınında
"Cumhurbaşkanı ile Seçim Özel" programında gündeme soruları
yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "En son yaptırdınız bir anket var mı? Bir de
kampanya sürecinde en çok 'Anketlere güvenmiyorum.' cümleniz
konuşuldu." şeklindeki soruya şu yanıtı verdi:
"Anket çalışmalarını yaptırmıyoruz, dersek bu doğru olmaz. Anket
çalışmalarını yaptırıyoruz. Takip de ediyoruz. Vatandaşımızın
nabzını anketlerden çok daha meydanlarda tutuyorum. Halkımın
sofralarına oturuyorum. Bunun yanında onlarla beraber ayakta
karşılıklı elektrik alıp verme çok daha farklı... Onlarla çay
içiyorum, sohbet ediyorum. 'Nasıl gidiyor?' diye sorduğumda aldığım
cevaplar var. Bu cevaplarla beraber o ilin nabzını
koklayabiliyorsunuz. Artık bazı kamuoyu araştırmaları maalesef
sipariş üzerine yapılıyor. Şimdi değişik değişik anket çalışmaları
çıktı. Sosyal medya üzerinden yapılanlar var. Telefonla yapılanlar
var. Yüz yüze yapılan anketler var. Bunlara baktığınızda çok büyük
çelişkiler görüyorsunuz. Oranların çok çok farklı olduğunu
görüyorsunuz. Onlara takılıp kalırsanız seçim kampanyası
yürütemezsiniz. Bu noktada eski seçim kampanyaların havası yok.
Onun için en ideali meydanların dilidir. Meydanlara gittiğiniz de
bu insanlar mecbur mu? Neden gelsin meydana? On binler geliyorsa
meydanlara burada bir şey var. Ya size güveniyor, inanıyorlar,
bunun için oraya geliyorlar. Ama şikayetleri de vardır, sıkıldığı
yerler de vardır. Bu meydana 1 milyon 600 bin insan geliyorsa
Cumhur İttifakı'nın liderlerini takdir ediyor. Seviyor. Buraya da
geliyor. Biz de diyelim arkadaşlarımızla ekibimizle adaylarımızı
belirlerken yüzde 100 isabet etmemiş de olabiliriz. Ben şimdi
partimin genel başkanı olarak Sayın Bahçeli de partisinin genel
başkanı olarak adaylarımızı belirlemede bugüne kadar yapılan
yanlışlar zaten ortada, onları zaten bir kenara koymuşuz. Ama
bundan sonraki süreçte de oralardan esinlenerek bu yanlışları
minimize ederek çok daha vasıflı, kaliteli, bu işi götürebilecek
arkadaşlarımızı artık adayımız olarak gösterdik ve bu seçime
giriyoruz."
Mansur Yavaş'ın adaylığı
CHP'nin Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Mansur Yavaş'ın
"10 puan fark attım." söylemini de değerlendiren Erdoğan, şunları
kaydetti:
"Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış. Bu arkadaş böyle birisi.
Bu arkadaş, bir defa belediye başkanlığını Ankara gibi büyükşehirde
yapacak kapasitede birisi değil. Belediye başkanlığı yapmış.
Nerede? Beypazarı'nda. Beypazarı nere Ankara Büyükşehir nere.
Burada bir ufuk gerekiyor. Burada böyle bir ufuk yok. İki seçimi
kaybetmiş. Şimdi bunu tekrar CHP öne sürmüş. Neden öne sürüyor?
Sebebi şu; Bay Kemal yerini kimseye kaptırmak istemiyor. Bunu da
kaybedeceğini biliyor. 'Öyle bir aday koyayım ki yarın beni zora
sokmasın.' diyerek bunu öne çıkarmış vaziyette. Burada bir de
dörtlü mekanizmayı çalıştırıyorlar. Bu dörtlü mekanizmanın
içerisinde başta CHP, çatı bu. Onun yanında HDP var. Malum İYİ
Parti var. Bir de ne yazık ki Saadet Partisi var. Bu dörtlü
mekanizmayla bu işi güçlendirme gayreti içerisindeler."
"Bizim adayımız onunla mukayese edilmez"
Cumhurbaşkanı Erdoğan kendilerinin durumunun öyle olmadığını
belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"MHP ile AK Parti birlikte giriyoruz. Bizim adayımızın bir defa
kimliği, kişiliği ve gücü onunla mukayese edilmez. Bizim adayımızın
5 dönem Kayseri gibi bir vilayette büyükşehir belediye başkanlığı
var. Ondan sonra kendisini Ankara'ya çektim. Ankara'da
milletvekilliği süreci başladı. Bu süreçte de biliyorsunuz devlette
yönetimin tavan yaptığı yer neresidir? Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı. Yerel yönetimle Çevre Şehircilik Bakanlığı iç içedir.
Bakan yaptık. Daha sonra bu yeni yönetim sistemine geçince bu defa
ben Mehmet Bey'i parlamentoda bir milletvekilinin eksik olmasını
istemem. Genel başkan yardımcısı olarak yanıma aldım. Genel başkan
yardımcısı olarak da kendisini yerel yönetimlerden sorumlu olma
görevini verdim. Mehmet Bey'in bir özelliği var. Mehmet Bey, elif
gibi dürüsttür dimdiktir. Öyle bunun gibi sahte senet yaz. Ondan
sonra kalk çeşitli şeylerle yargıda her şeyle artık kesinleşmiş.
Böyle bir durum var. Bu zatın zaten seçim öncesi ya da seçim
sonrası ne olacağı belli değil. Ankara şu anda bir belirsizlik
içinde olan bir durumda."
"CHP kendine yaraşır bir Ankara adayı bulmuş"
Yavaş'ın seçilmesi durumunda ne olacağı hususunda gelen soruyu da
yanıtlayan Erdoğan, şunları aktardı:
"Şu anda yasal olarak duruma bakıldığı zaman seçimden sonra zaten
yargı kararı da belli olduğuna göre gereken kararı... Bu
kovalanacaktır. Bu şekilde devam etmez. Nitekim şu anda bu senetle
ilgili adı geçen şahıs, 'Benim böyle bir şeyle yakından uzaktan
alakam yok.' diyor. Günlerdir televizyonlarda her yerde... Üstelik
bir de bu adam, Yavaş, vergi noktasında da vergi kaçakçısı. Bir de
bu var. Şu anda Maliye Bakanlığı kayıtlarında bu durum da geçiyor.
Neresinden tutarsanız elinizde kalıyor. Böyle bir insanın Ankara
gibi bir yere belediye başkan adayı olması hazmedilemez. Düşünün
'Bizim sözümüz senet.' Böyle demekle bu işi savuşturamazsınız.
Böyle siyaset de yapılmaz. Bir defa sözünün eri olacaksın. 'Sözümüz
senet.' diyeceksin ama senedi sahte çıkan adamı da aday yapacaksın.
Bu nasıl iş? Böyle bir şey olabilir mi? Şu anda bunun hesabını Bay
Kemal veremez. Bay Kemal zaten akşam yalan sabah yalan. Hayatı bu.
Şahsım ve ailemle alakalı Mann Adası hikayesi var. Şimdi yargı
bununla ilgili kararını verdi. 2,5 milyona mahkum etti. Bu 2,5
milyona mahkum olan bu zattan üst mahkemeden de onayı aldıktan
sonra, 2,5 milyonu tahsil edeceğiz. Bay Kemal bakıyor ki 'Nasılsa
benim cebimden çıkmıyor.' Milletvekilleri bir yardım sandığı
kurmuşlar. Oraya beşer bin lira ödüyor hepsi. Ondan sonra bu parayı
orası ödeyecek. Biz de o parayı tahsil ettiğimizde adres belli.
İnşallah biz de o parayı Mehmetçik Vakfı'na bağışlayacağız. CHP
kendine yaraşır bir Ankara adayı bulmuş. Kendilerine hayırlı
olsun."
Yüksek Seçim Kurulu'nun gelecekte bu işi çok daha farklı ele alması
gerektiğini belirten Erdoğan, "GBT sisteminin ben doğru çalıştığına
inanmıyorum. GBT sisteminin çok daha doğru çalışması lazım. Bu tür
adamların bir defa adaylıklarının daha baştan silinip atılması
lazım." diye konuştu.
"Mezara kadar biz bu dayanışmamızı taşıyacağız"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Cumhur İttifakı konusunda
"kanka" ifadesini kullanmasını değerlendiren Erdoğan, "kanka"
ifadesinin "kan kardeşliği" kelimelerinin kısaltılması olduğunu
anlatarak, "Bu güzel bir yakıştırma." diye konuştu.
"Sizinkisi kan kardeşliği o zaman" şeklinde araya girilmesi üzerine
Erdoğan, "Gibi..." şeklinde karşılık verirken, bugünkü Cumhur
İttifakı Mitingi'nde de AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkan Adayı Binali Yıldırım da bu sözcüğü kullandığını
hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ben de farklı bir versiyonunu kullanıyorum. Diyorum ki 'Pazara
kadar değil, mezara kadar biz bu dayanışmamızı, bu birlikteliğimizi
inşallah taşıyacağız.' Bunun için buradaki ifade edilmek istenen
böyle bir dayanışma ruhudur, bir anlaşma ruhudur. Bunu inşallah bu
şekilde götürmek... Benim her zaman söylediğim bir şey var, 'Bizim
Milliyetçi Hareket Partisi ile azami müştereklerimiz var, asgari
değil ama diğer dörtlünün asgari müşterekleri bile yok. Bizim azami
müştereklerimizde ne var? 'Tek millet var, tek bayrak var, tek
vatan var, tek devlet var.' Diğerlerinde böyle bir şey var mı? Yok.
Bugün yanılmıyorsam bir yerde HDP'nin adayı İstiklal Marşı'nı
okumuyor. CHP'liler orada İstiklal Marşı okuyor ama hiç ağızda bir
hareket bile yok. Şimdi bu adamlarla yani İstiklal Marşımıza bile
karşı olan, -Adalar'da oluyor bu iş, onların adayı- CHP, İstiklal
Marşı'na karşı olanla beraber oluyor, Erdem Gül... Bunlar bizim
bayrağımıza da karşı değil mi? Bunlar bayrağımızı kongrelerinde
dahi asmayacak kadar bayrak düşmanıdır. Yeri geldiği zaman
milliyetçiliği kimseye bırakmazmış, CHP böyle ifadeler kullanıyor.
Buyur işte ispatı ortada. Bunlarla iş birliği yapıyorsun."
Aynı şekilde İYİ Parti'de de benzer söylemler olduğuna dikkati
çeken Erdoğan, "Sözde milliyetçi. Buyur, neyle izah edeceksin?
Saadet Partisi neyle izah edeceksin? Bunlarla siz şu anda tam
manasıyla iş tuttunuz. Böyle bir yola gidiyorsunuz. Elhamdülillah
bizim böyle bir sorunumuz yok." dedi.
"GBT sisteminin doğru çalıştığına inanmıyorum"
"Karşı tarafa baktığınızda onların ortak paydası Erdoğan düşmanlığı
olabilir mi?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, "Yani ona ben de
doğrusu olumlu bakabilirim. Erdoğan düşmanlığı olabilir ama şu anda
bize gelen rakamlara da baktığımız zaman HDP'nin yanılmıyorsam 229
kadar ismi, diğer siyasi partilerin listelerinden meclis üyesi..."
ifadelerini kullandı.
Son verilere göre CHP'nin listesinde 299, Saadet Partisi'nde 82,
İYİ Parti'de 29 HDP'linin listelere girdiği ve bazılarının PKK/KCK
üyeliği gibi bağlantılı olduklarının belirtilmesi üzerine Erdoğan,
şunları söyledi:
"Bunların içinde bu soruşturmayı geçirdi, geçirmedi hepsi bir
tarafa hemen hemen haklarında soruşturma vesaire açılmayanı yok
gibi. Tabii burada gelecekte Yüksek Seçim Kurulunun bu işi çok daha
farklı ele alması lazım. GBT sisteminin ben doğru çalıştığına
inanmıyorum. GBT sisteminin çok daha doğru çalışması lazım. Bu tür
adamların bir defa adaylıklarının daha baştan silinip atılması
lazım. Şimdi ne olacak? Seçim sonrası 340 değil mi, bu isimlerle
ilgili başta benim partim olmak üzere hepimiz de yükleneceğiz.
Bunların hepsinin bir defa başkansa başkanlığını, meclis üyesi ise
meclis üyeliğinin düşürülmesi için müracaatlarımızı yapacağız.
Çünkü biz bu ülkenin teröre bulaşmış, teröristlerle kalkıp da
herhalde yönetilmesine müsaade edemeyiz. Bunların önünde duracağız.
Mesela başkanlıklarda, geçen dönemde olduğu gibi. Bunların içinde
CHP'nin Kandil adayları var. Mesela bir tanesi şu anda CHP'den
Abdülbaki Karağaç diye bir isim. Şimdi bütün bunlar yarın seçim
neticeleri belli olduktan sonra hepsinin üzerine üzerine gideceğiz.
Bu kayyumluk olayı bizim dönemimizde çıkmış bir şey değil ki. Bu
kurum var, bu müessese var. Bu müessese olduğuna göre devletin,
milletin parasını bu belediyelere gönderiyor, bunlar da bu paraları
nereye gönderiyorlardı? Kandil'e. Artık bunlara bu fırsatı
veremeyiz."
"CHP'nin İzmir'deki listelerinde PKK ile ilişkili 27 kişi tespit
edildi"
CHP'nin neden Cumhur İttifakı gibi İstanbul'da bir miting
yapmadığına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Bugünkü mitingden sonra
olay onlar için çok daha düşündürücü olacaktır. Meydana çekebilmek,
gelmek bir aşk işi. Dertli olmayı gerektirir." diye konuştu.
CHP'nin seçimlerde en çok HDP'den medet umduğunu ifade eden
Erdoğan, İstanbul'da, Ankara'da ve İzmir'de HDP'nin adayı
olmadığını, aday çıkarmamasının da manidar olduğunu söyledi.
"Demek ki CHP bütün umudunu oraya bağlamış. Listelerinde bolca da
HDP'lilere yer vermişler. Aynı şekilde İYİ Parti'de öyle." diyen
Erdoğan, HDP'nin birçok yerde seçime girmediğini kaydetti.
Erdoğan, sadece AK Parti'nin kazandırılmaması için AK Parti
kazanırsa nelerin olabileceğini ve yerel yönetimlerde başarı
grafiğinin artacağını çok iyi gördükleri için böyle davrandıklarını
vurgulayarak, şöyle devam etti:
"İzmir'in sadece 14 ilçesindeki CHP listelerinde terör örgütü PKK
ile ilişkili 27 kişinin tespit edildiğini biliyorum. Bunların 19'u
direkt dağ kadrolarıyla bağlantılı. Bundan daha güzeli olur mu
ispat için? Sadece bu örnek bile CHP ile PKK arasındaki ittifakı
göstermesi açısından çok çarpıcıdır. Bugün medyada CHP, HDP, İYİ
Parti ve Saadet Partisi'nden belediye meclis üyesi olan yüzlerce
ismin PKK ile ilişkisini resmeden kayıtlar ortaya kondu. Manzara
korkunç. Sıradan bir olay yaşamıyoruz. FETÖ ile PKK'yı almışlar,
oturmuşlar listelerini birlikte yapmışlar. Yetmemiş belediye
meclisi üye listelerinde bunlara yer vermişler, seçim
stratejilerini de birlikte belirliyorlar. Olay ortada."
Yeni Zelanda'daki saldırı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Zelanda'daki saldırının
bireysel bir terör eylemi değil örgütlü terör eylem olduğunu
söyledi.
Yeni Zelanda yönetiminin kendilerine verdiği söz üzerine bu
saldırısının arkasında kimler olduğunu ortaya çıkaracaklarına
inandığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sayın Başbakanın yaptığı açıklamalar her yönüyle takdire şayandır.
Bu işin acısını hissetmiştir. İslam İşbirliği Teşkilatını
olağanüstü düzenledik. Bu toplantıya başbakan yardımcısı ve göçten
sorumlu Müslüman bakan katıldı. Kendileriyle baş başa görüşmeyi
yaptık. Onlar da bu işin takipçisi olduklarını, hatta ben anında
başkan yardımcımla Fuat Beyi ve Dışişleri Bakanımı geniş bir
heyetle Yeni Zelanda'ya gönderdim. Onlar orada genel valiyle,
başbakanla, belediye başkanıyla, oradaki Müslüman cemaatlerin
temsilcileriyle görüşmeler yaptı. Hatta bana bağlantı kurdular,
telefonla onlara hitap ettim. Halk bu konuda asla böyle bir terör
içerisindeki halk diye değerlendirilemez. Yeni Zelanda halkı,
aslında insanlıktan nasibini almamış olanlara bir insanlık dersini
vermiştir. Merasimler veya olayların olduğu yere gelip çiçekler
koymaları falan bu bir insani duruştur. İnsani duruşu bir kenara
koymamız mümkün değil. "
Erdoğan, Yeni Zelanda halkına şükranlarını dile getirdiğini, gelen
misafir heyete özellikle söylediğini vurgulayarak, şunları
kaydetti:
"Ama ortada bir gerçek var. Avustralya'da bir senatör çıkıyor,
ahlaksızca, edepsizce bir açıklama yapıyor. Ama benzer açıklamayı
da ne yazık ki bu ülkede Bay Kemal yapıyor. Ne diyor? 'İslam
ülkelerinden kaynaklı terör' diyor. Senin batılılar gibi, terörün
kaynağını İslam'a dayıyorlar ya. Bay Kemal de aynı şeyi yapıyor,
aynı şeyi söylüyor. Avustralya'daki senatör de aynı şeyi söylüyor.
'İslam dünyasından kaynaklanan terör' diyemezsin arkadaş, haddini
bil. O zaman sen, kendinden şüphe etmen lazım. Barış dini olan
İslam'a sen terörü fatura edemezsin. Haddini bil. İslam dünyasının
içinden teröristler çıktı diye de İslamı terörize edemezsin. Bu
adam Hristiyan. 51 Müslümanı öldürdü. Şimdi biz Hristiyanlığa terör
dini mi diyeceğiz veya Hristiyan dünyasından kaynaklanan terör mü
diyeceğiz. Böyle bir haddimiz veya hakkımız var mı? Yok. Hepsinin
içinden, Musevilerin içinden de bunlar çıkabilir, Hristiyanların
içinden de bunlar çıkabilir, Müslümanların içinden de bunlar
çıkabilir. Biz DEAŞ'ı savunabilir miyiz? Savunamayız. O başka bir
şey bu başka bir şey."
"AK Parti sizin gibi çürük, çarık tipleri içine alacak bir parti
değildir"
Seçimden sonra yeni bir parti kurulacağı söylemlerine ilişkin
görüşü sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu ülkede, siyasetin acemileri var. Yolda giderken siyasete
bulaşmış olanlar var ama çekirdekten bu işin içinden gelmek başka
bir şey. Bir defa biz bu yola makam ve koltuk aşkı ile çıkmadık.
Bizim sevdamız millet. Sevdası millet olmayanların çabası beyhude
bir çabadır. Bazı denemeler oldu biliyorsunuz. Sonuçlar ortada,
bizim partimizden çok kişiler ayrıldı. Ne oldu? Parti kurdular.
Sonra ne oldu? Sıfırlandılar.
Davamıza baş koyan arkadaşlarımız koltuk değil, halkımıza hizmet
derdinde. Bu derdi olmayanlar, bu anlayışa sahip çıkmayanlarla biz
yol yürüyemeyiz. Yoldan çıkanları da zorla yola sokmak gibi bir
zaman israfına girmeyiz. Şu anda bizimle yola çıkıp da CHP'nin
içinde olanlar var, onlarla beraber yol yürüyenler var. 'Akademik
çalışma yapacağız.' deyip de ne yazık ki istikametini kaybedenler
var. Bu tür tartışmalar yeni değil. Türk siyasi tarihinin son 20
yılına baktığımız zaman Türkiye'nin büyük badireler atlattığını
görüyoruz. Bu badirelerin hepsinin altında AK Parti'nin emeği,
milletimizin desteği yatmaktadır. Türkiye'nin beka mücadelesi
verdiği bu dönemde yeni bir siyasi oluşumdan ziyade güçlü bir
birlikteliğe ihtiyacımız var."
Erdoğan, AK Parti'nin milletin karşılaştığı sorunlara yönelik
çözümler üretmeyi, millete hizmet etmeyi kendisine şiar edinmiş bir
parti olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"Gitmiş bir başka partiden aday olmuş şöyle veya böyle... Şunu
bilecek bir defa; 'Seçimden sonra ben tekrar AK Parti saflarında
yerimi alırım.' kusura bakma. AK Parti sizin gibi çürük, çarık
tipleri içine alacak bir parti değildir. Müslüman bir sokulduğu
delikten bir daha sokulmaz çünkü dava adamı davasına ihanet etmez.
Davasına ihanet edenlerle de yol yürümez. Biz şu anda bu yolumuzu
samimi olanlarla yürüyoruz. Yürümekte de kararlıyız. Böyle bir şey
yapacak olursak, milletimiz de bizi affetmez."
"Müze statüsünden çıkar"
Ayasofya'nın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ücretsiz olup
olmayacağına ilişkin soruyu Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"O, anormal bir teklif değil. Olabilir. Olmayacak bir şey değil,
rahatlıkla olabilir. Hatta hatta bunun üzerinde öyle dururuz ki
bunun (adını) müze değil, artık Ayasofya Cami olarak koyarız. Nasıl
Sultanahmet Camisi'ne turistler geliyorlar, herhangi bir ödeme
yapıyorlar mı? Ziyaretini Sultanahmet Camisi'nde, Süleymaniye
Camisi'nde, Fatih Camisi'nde yapıyor. Aynı şeyi Ayasofya'da da
yapar. Müze statüsünden çıkar. Zaten daha sonradan buraya böyle bir
statü verildi. Bu da yine CHP zihniyetinin bir adımıdır. CHP
zihniyetinin attığı bu adımı değiştiririz."
Bedelli askerlik ücretinin düşürülmesine ilişkin beklentilerin
olduğunun hatırlatılması üzerine Erdoğan, "El insaf. Burada bu
kadar harcamalar yapılacak ki bu bedel ta nerelerdeydi
biliyorsunuz. Düşürdük, düşürdük, düşürdük şu anda geldiği yer 5
bin avro. Bu şimdi o günün kuru üzerinden değerlendirilecek.
Ücretler orada TL olarak neye tekabül ediyor, o parayı ödeyecek.
Bir şöyle olsun, bir böyle olsun böyle bir durum söz konusu
olmayacak." dedi.
Erken emeklilik
Bir diğer konunun da erken emeklilik olduğuna işaret eden Erdoğan,
şunları söyledi:
"Burada rahmetli Demirel bir yanlışın içerisine düştü. Erken
emeklilikle bu ülkede adeta bir çift ücret anlayışı geldi. Düşünün
38 yaşında bir insanın emekli edilmesi demek, hem o insana
saygısızlık, hakarettir, hem de bu devletin hazinesine, kasasına.
Çünkü bu insan 38 yaşında emekli olduğu zaman boş mu durur? Ne
yapacak? Gidip kendisi bir yerde bir iş bulacak. Oradan da bir
ücret alacak. Çift maaşla çalışacak. Şu anda dünyada başta
İskandinav ülkeleri olmak üzere, artık onlar erken emekliliği yapan
ülkeler olmasına rağmen, şimdi onlar 60-65 üzerine çıktılar. Daha
da geliştiriyorlar ve emekliliği oralarda 70'e doğru taşıyorlar.
Böyle bir durumun olduğu dünyada şimdi bizde bu erken emeklilik
olayını kimler tahrik ediyor? Muhalefet. Eğer biz vatanseversek,
milletimizi seversek ne için erken emeklilik diyoruz? Çalışıyorsun,
çalıştığın yerde çalışmana devam et. Maaşın sürekli zaten orada
artıyor, artmaya devam edecektir. Boşta kalmaktansa orada çalış. Ne
için ayrılmayı, ne için emekli olmayı düşünüyorsun?"
Emekli olmanın insanı çok farklı yollara tahrik edebileceğini
vurgulayan Erdoğan, "Bunlar muhalefetin desteğini alıyorlar.
Türkiye geçmişte bu tür popülist politikalardan çok çekti.
Yönettikleri dönemde Türkiye sosyal güvenlik sistemi bir batağın
içindeydi. İşte Bay Kemal'in SSK Genel Müdürü olduğu zaman o
hastanelerimizin durumu neydi? Şimdi ise hastanelerimizin durumun
ne? Bizim dönemimizde sistemde infiale yol açabilecek şeyler
nispeten düzeltildi. Geçmişte yaşanılanlardan hiç bir ders
alınmadı. Buna bir bakmamız lazım. Ben burada popülist bir şeyle
verdim gitti diyebilirim. Ama ben böyle bir şey diyemem. Bunu
dersem ben milletime saygısızlık yapmış olurum." diye konuştu.
"Dövize yönelik tabii manipülatif bazı dayatmalar var"
Seçimden sonraki süreçte yaşanacak ekonomik duruma ilişkin
değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şunları söyledi:
"Dövize yönelik tabii manipülatif bazı dayatmalar var ve bunların
arkasında da ne yazık ki bazı bankalar var. Bunları biliyoruz.
Bunlar piyasadan döviz çekilmesini tahrik ediyorlar, teşvik
ediyorlar. Çünkü piyasadan döviz çekildiği zaman ne olacaktır?
Ciddi manada TL'nin değeri düşecektir. Biz buna bir defa fırsat
veremeyiz. Şu anda gelebileceği yere geldi. Seçimin arkasından bu
manipülasyonları yapan bankaların üzerine çok sert bir şekilde
gideceğiz. Yani bunların gözünün yaşına bakmayız. Şu anda BDDK'nın
attığı adım bunun bir örneğidir. Uluslararası camiada da bunu
yapanların üzerine de gideceğiz. Onlara da gerekli bu noktada
darbeyi şu anda biliyorsunuz SPK da indirdi, BDDK da indirdi. Bunu
yine aynı şekilde indireceğiz.
2019'un ilk 3 ayında dünya sermaye piyasalarından ülkemize 11
milyar dolar finansman geldi. Bu her ülkede olabilecek bir şey
değil. Bu konjonktür de bu önemli bir gelişme. Tabii bunu çekemeyen
o manipülatif güçlerin seçim arefesinde kalkıp da devreye girerek
hem vatandaşlarımızın hem de uluslararası finans çevrelerinin
algısını bozmaya çalıştıkları ortaya çıkıyor. Seçimleri başarılı
bir şekilde atlatınca, ekonomide ilave güçlü adımlarla yatırımcı
algısını iyileşmesine ve zorlu küresel ekonomik koşullara rağmen
Türkiye'nin artık pozitif ayrışmasına odaklanacağız. Yalnız şunu
söyleyeyim. Biz yerel seçime gitmiyoruz. Şu anda bizim önümüzde 4,5
yılımız var. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak kabinemle beraber biz
buna herhangi bir tereddüde fırsat vermeden üzerine gideceğiz."
İşsizlik konusuna da değinen Erdoğan, "İşsizlik bir defa şu anda
mevsimseldir. Biz işsizlikte de bunu süratle aşabilecek güç ve
kabiliyetteyiz. Çünkü bütün olay yatırımlar konusundadır. Biz
yatırımları zaten teşvik ediyoruz ve yatırımlar noktasında durmak
yok. onları teşvike devam edeceğiz." dedi.