Cumhurbaşkanı Erdoğan: Münbiç'i PYD'den temizlemeye kararlıyız
Muhtarlar Toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan: En kısa sürede Münbiç'i PYD'den temizlemekte kararlıyız
Cumhurbaşkanı Erdoğan Muhtarlar Toplantısında konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır
başları:
Bir haftalık bir aranın ardından ülkemizde ve bölgemizde önemli
gelişmelerin yaşandığı dönemde düşüncelerimizi paylaşacağız. Biz
muhtarlarımızla böyle görüştükçe birileri rahatsız oluyor. Biz
muhtarlarımızı seçimle gelinen görevlerin ilk halkasını
oluşturdukları için demokrasinin temeli olarak görüyoruz. Biz
muhtarlarımızla dünyanın meselelerini konuşmaktan büyük memnuniyet
duyuyoruz. Kürsünde ülkemizle ve dünyayla ilgili meseleleri
anlatırken, muhtarlarımızın bir bakışları baş veya el hareketleri
itirazları, isyanları, tastikleri bana çok şey anlatıyor. Aldığım
mesaj onlarca, yüzlerce kişiyle teker teker konuşmaktan daha
isabetli, daha aydınlatıcıdır. Biz buna milletimizin irfanı
diyoruz. İlim sahibi olursun, irfan sahibi olamazsan bir hiçsin. Bu
irfanı ne mevki, ne makamla elde edemezsiniz. Siyasetteki başarımın
sırrını soruyorlar. Bu sır burada karşımda bulunuyor. Başarılarımı
milletimle samimi muhabbetime borçluyum. Ülkemizin dört bir
yanından gelen muhtarlarımızla, baş muhtar konumundaki
cumhurbaşkanı arasındaki bu muhabbeti göremeyenin gönül gözü kapalı
demektir. Gönül gözü kapalı olana da Rabbim şifa versin.
Tüm siyasi hayatım boyunca şunu gördüm: Biz milletimize hizmet için
bir adım attıysak, milletimiz 3 adım, 5 adım gelmiştir. O yüzden
millete afra tafra yapmaya gelinmez. Afra tafra yaparsan bir
seçimde getirir, diğerinde gönderir. Milletten koşarak uzaklaşanlar
ise kendilerine itibar etmedikleri için halka kızıyorlar. Millete
tabii olsalar mesele çözülecek. Duvara 'Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir' demekle egemenlik milletin olmuyor. Milletimizle
aramızdaki kalpten kalbe giden o gizli yol enerjimizin,
motivasyonumuzun kaynağıdır.
'YENİ GÜVENLİK ANLAYIŞI TÜRKİYE'NİN SURİYE VE IRAK'TA
BULUNMA NEDENİDİR'
Geçtiğimiz hafta yaptığımız toplantıda, Türkiye'nin yeni güvenlik
anlayışı üzerinde durmuş, tehditleri kaynağına imha edeceğimizi
ifade etmiştim. Bu yeni güvenlik anlayışı, Türkiye'nin Suriye'de ve
Irak'ta bulunma nedeninin ifadesidir. Şimdi bataklığı kurutma
döneminin yaşandığı sürecin içindeyiz. Sabredelim, bekleyelim,
buraya gelsin, öyle müdahale edelim yok, geçti. Biz bir
demokrasiyle açılım süreci başlattık mı, çözüm süreci dedik mi,
netice aldık mı alamadık. Bunların hepsi birer adımdı ama bizi
anlamadılar. Gaziantep'te o kına töreninde 56 kardeşimizin orada
bir canlı bombayla şehit edilmesi olayı artık bu işin bitiş noktası
oldu. Ve hemen madem ki DEAŞ denilen bu terör örgütü böyle bir adım
attı, biz Suriye'ye yaptığımız ön hazırlıklardan sonra Cerablus'tan
gireceğiz. Cerablus'a Cerablus halkı yerleşti, artık okullarıyla,
hastaneleriyle bütün hizmetleri yaptık, bir taraftan Kızılayımız,
alt üst yapıyla hizmetler sürüyor. Ardından El Rai'ye girildi,
Rai'den Dabık'a doğru inildi. DEAŞ ciddi bir direnç gösterdi ama
Dabık aşıldı, şimdi de Dabık'tan El Bab'a doğru gidiliyor. Bu arada
bir terör örgütü YPG/PYD'ye karşı da gerekli mücadele nerede
karşımıza çıkarsa orada veriliyor. Şimdi El Bab'dan Münbiç'e
doğru.
'HALEP İLGİLİ SORUNUMUZ YOK AMA İTİRAZLARIMIZ
VAR'
Bizim Halep'le ilgili bir sorunumuz yok ama itirazlarımız var.
Sayın Putin'le de görüştüm, artık Halep halkını huzura
kavuşturalım. Ama Halep Haleplilerindir. Bunu açıklamamız lazım.
Halep'in üzerinde bir hesaba girmek doğru olmaz. Bizim Halep'le
akrabalık bağlarımız var. Halep'te bir işgal yapılırsa, bu
insanların geleceği yer Gaziantep, Kilis'tir. Sadece bizim faturalı
olarak harcadığımız para 13-14 milyar doları buldu, bir o kadar
belediyelerimizin, STK'larımızın harcamaları var. AB'den destek
gelse de gelmese de biz Suriyeli kardeşlerimize destek vereceğiz
Hatta ve hatta, kamplarda bulunanlara vatandaşlık çalışmamızı
bakanlığımız yürütüyor.
Karakollara sıkışıp kalan askerimizle, polisimizle mücadele etme
gayreti gösterdik. Eğri oturup doğu konuşmak lazım. Bunlar ilk defa
bizim tarafımızdan teşhis edilmiş sorunlar değildir. Her ne
hikmetse gereken önlemler alınmamıştır. Başbakan ve Cumhurbaşkanı
olarak ülkenin güvenlik anlayışının değiştirilmesi konusunda çok
gayret gösterdim. Önümüze farklı mazeretler getirildi. 2003 yılı 1
Martı'nda başlayacak olan tezkere reddi gibi hatalar da yapıldı.
Ben özellikle oraya katılmamız gerektiğine inanmıştım. Bunun hata
olduğunu ifade ettim. Bugün Irak'ta işin içinden çıkılmaz hale
gelmesinin nedeni Irak'taki operasyona girmemiz olmuştur. Daha
sonra karar çıktı ama Irak'taki kardeşlerimiz istemedi. Sayın Bush
'İstemiyorlar' dedi, biz de istenmiyorsak girmeyiz dedik ve
askerimizi çektik.
'ATTIĞIMIZ HER ÖNEMLİ ADIMLARDA ENGELLEMELERLE
KARŞILAŞTIK'
Suriye'de de aktif konumda yer almaya çalıştık ama sürecin dışında
tutulduk. Milyonlarca sığınmacının yükünü üstlenmek zorunda kaldık.
Kimseden fayda yok kendi projelerimizi hayata geçirme kararı
verdik. Dışarıdan olduğu kadar, içeriden de kuşatılmaya çalışıldık.
Attığımız her önemli adımlarda engellemelerle karşılaştık.
'ÇÖZÜM SÜRECİNİN NASIL SABOTE EDİLDİĞİNİ
GÖRDÜK'
2012'den itibaren Türkiye'yi bölgedeki hesapların dışında tutumak
için nasıl köşeye sıkıştırmaya yönelik hamleler yapıldığını
biliyoruz. Çözüm süreciyle neticeye ulaşmaya hedeflediğimiz bölücü
terör sorunundan kurtulma çalışmamızın nasıl sabote edildiğini
gördük. Onlar Türkiye'yi kendi içinde sıkıştırma derdindeydi. Terör
örgütü ve destekçileri de huzuru daimi kılmak için hazırlanan
süreçte bunu kullanmışlardır. Devlet ve millet olarak o tarihten
beri örgütü de, siyasi kurumları da muhatap da almıyoruz. Almam,
almayacağım da. Benim insanıma, vatandaşıma saygı duymayana benim
saygım yoktur. Çünkü bizim muhatabımız terörle bağı olmayan bölge
insanıdır. Buna böyle bakacağız.
'EN KISA SÜREDE MÜNBİÇ'İ PYD'DEN TEMİZLEMEKTE
KARARLIYIZ'
Dün yine devlet başkanı eşiyle misafirimdi. Kendileriyle oturduk ve
öğle yemeği yedik dertleştik. Türkiye'ye bakışları çok çok farklı
ve beklentileri de farklı. Öyleyse yükümüz ağır. Avrupa ülkelerinde
yabancı düşmanlığı yükseliyor. Buna ilk ve sert tepkiyi biz
veriyoruz. Çünkü oralarda 5 milyonu aşkın Türkiye kökenli insanımız
yaşıyor. Irak ve Suriye meselesini konuşurken tarihi ve hukuki
haklarımızı da dikkate almak mecburiyetindeyiz. Lozan diyince
birileri 'Sizin Irak ve Suriye'nin topraklarında gözünüz mü var?'
Tarihin kaydına girmiş bir gerçeği biz unutacak mıyız? Bizim hiçbir
ülkenin topraklarında gözümüz yok. Her zaman söylediğim gibi bizim
fiziki sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız bambaşkadır. Tüm
coğrafyalarımızdaki kardeşlerimiz gönül sınırlarımız içindedir.
Bizim Irak ve Suriye'deki gelişmelerin dışında kalmamızı
isteyenlerin iyi niyetli olması mümkün müdür? Onbinler kilometreden
geleceksin, benim bir tarafta 911 kilometre sınırımız var. Türkiye
Irak'ta ve Suriye'de yaşanan her gelişmenin içinde mutlaka yer
alacaktır. Gerekiyorsa diplomatik ve askeri güçlerimizle oradaki
kardeşlerimizin yanında bulunmakta kararlıyız. Birileri ısrarla ÖSO
ve Türkiye'yi El Bab'dan uzak tutmak istiyor. Biz DEAŞ, YPG/PYD
terör örgütüyle ile bu mücadeleyi sürdüreceğiz. En kısa sürede
Münbiç'i PYD'den temizlemekte kararlıyız. Ya çıkıp terk edecek ya
Fırat'ın doğusuna çekilecekler. Biz ABD'li dostlarımıza söylüyoruz,
bizim ne PYD'ye, ne YPG'ye ihtiyacımız var; bunu birlikte yaparız.
El Nusra da DEAŞ'a karşı savaşıyor ama El Nusra da terör
örgütü.
Kilis'ten Kırıkhan'a doğru uzanan bölgede ülkemize yönelik bölgeyi
de teöristlerden temizleme konusunda da gereğini yaparız. Bu mesele
bizim için bekaa meselesi. Güvenlik görevlilerimizin ve
vatandaşlarımızın canı için, kendi sınırlarımız içinde değil,
sorunu kaynağından çözeceğiz. Türkiye'nin gözünde bir an önce
kafaları ezilmesi gereken terör örgütleridir.
Irak'ta da varız, daha etkin olacağız. Musul'daki Kerkük'teki
kardeşlerimizi yalnız bırakamayız. Irak'ın mezhep savaşına
itilmesine rıza göstermeyeceğiz.