Cumhurbaşkanı Erdoğan: Martta çiftçilere 3 milyar 716 milyon liralık destekleme ödemesi yapacağız
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mart ayı içinde çiftçilere toplam 3 milyar 716 milyon liralık destekleme ödemesi yapacağız." dedi.
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet
Kongre ve Kültür Merkezi'nde "Türkiye’nin En Büyük Çiftçi Ailesi
Milletin Evinde" programında konuştu.
Cumhur ile Cumhurbaşkanı'nın buluşmasına vesile olan bu tür
toplantıları önemli gördüğünü belirten Erdoğan, Tarım Kredi
Kooperatiflerinin Genel Kurulu vesileyle bu buluşmadan duyduğu
memnuniyeti ifade etti.
Yardımlaşma ve dayanışmanın bizim kültürümüzün mayasında, ruhunda,
özünde olduğunu vurgulayan Erdoğan, ahilik müessesinin asrılar
boyunca bu milleti hem maddi hem manevi olarak ayakta tuttuğunu
söyledi.
Anadolu'da teknolojik aletlerin olmadığı zor dönemlerde işlerin
asırlar boyunca imece usulüyle yapıldığına dikkati çeken Erdoğan,
tarlaların bu şekilde sürüldüğünü, harmanların bu şekilde
kaldırıldığını, ihtiyaçların bu şekilde karşılandığını dile
getirdi.
Tarım Kredi Kooperatiflerinin de bu anlayışın, iş birliğinin ve
dayanışmanın ürünü olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tarım kredi kooperatifleri gönüllü katılıma, demokratik denetime,
iş birliğine ve toplumsal sorumluluğa dayalı hep daha iyisini
gerçekleştirmek için çalışan yapısıyla çiftçilerimize hizmet
veriyor. Bugün bu kuruluşumuz, binlerce kooperatifi, yüzbinlerce
ortağıyla ülkemizin en büyük çiftçi kuruluşu durumundadır.
Ortaklarından, değerinden aldığı ürünleri tüketiciyle de buluşturan
Tarım Kredi Kooperatiflerimiz, geçtiğimiz haftalarda hayata
geçirdiğimiz tanzim satış uygulamasının da ana tedarikçisidir."
"8 milyar lirayı bulan bu satış rakamıyla çiftçimize destek
olundu"
Üreticilerin girdilerinin önemli bir bölümünün birlik tarafından
karşılandığını belirten Erdoğan, "Birliğimiz, geçtiğimiz yıl
çiftçilerimize 2 milyar 100 milyon liralık gübre, yaklaşık 2,5
milyar liralık yem, 1 milyar 250 milyon liralık motorin, 550 milyon
liralık tohumluk, 400 milyon liralık tarım aleti ve makinesi, 300
milyon liralık kömür satışı yaptı. Toplamda 8 milyar lirayı bulan
bu satış rakamıyla çiftçimize her alanda destek olundu. " bilgisini
verdi.
Ortaklarının tohum, gübre, mazot, ilaçlama, sulama sistemleri, sera
ürünleri, fide, fidan gibi ihtiyaçların karşılayan birliğin, geçen
sene bunun için açtığı kredi rakamının 9 milyar lira olduğunu
bildiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Çoğunluğu ayni olmak üzere birliğimizin her bir ortağına
kullandırdığı kredi ortalaması ise 19 bin liradır. Kırsal kalkınma
projelerinde en çok yararlanan da birliğimiz üyesi
kooperatiflerdir. Birliğimizin önümüzdeki dönemde de çitçilerimizin
yanında yer almayı sürdüreceğine inanıyorum. Biz de hükümet olarak
çiftçilerimizi desteklemek için her türlü çabayı gösterdik,
gösteriyoruz. 2019 yılı destekleme ödemelerini hızla
gerçekleştiriyoruz. Yılın ilk iki ayında çiftçilerimize 5 milyar
liralık destekleme ödemesini yaptık. Buradan şimdi mart ayında
yapılacak desteklerin de müjdesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Mart ayı içerisinde alan bazlı desteklerde 2 milyar lira, buzağı
desteklerinde 730 milyon lira, diğer hayvancılık desteklerinde 198
milyon lira, yem bitkileri desteklerinde 80 milyon lira, sulama
elektriği, sertifikalı tohum gibi diğer hususlarda da 148 milyon
lira olmak üzere toplam 3 milyar 716 milyon liralık destekleme
ödemesi yapacağız. Böylece yılın ilk üç ayında çiftçilerimize,
üreticilerimize 8 milyar 777 milyon liralık desteği sağlamış
olacağız."
"Tarımsal destekler 16,1 milyar lira"
Tarım ve hayvancılığın Türkiye bakımından önemine dikkati çeken
Erdoğan, "Çiftçilerimize bugüne kadar yaptığımız 126,8 milyar
liralık destek ödemesi bunun en somut ifadesidir. Türkiye, 2002
yılında tarımsal milli gelir bakımından 37 milyar lirayı dahi
bulmayan bir büyüklüğe sahipti. Tarım ürünleri ihracatımız da 3,7
milyar dolar düzeyindeydi. Çiftçilerimize yılda verilen tarımsal
destek rakamı da 1,8 milyar lirayı ancak buluyordu. Biz bu
seviyeden aldığımız Türkiye'yi tarımsal milli gelirde 190 milyar
lira, tarım ürünleri ihracatında 17,7 milyar dolar, tarımsal
desteklerde bu yıl itibariyle 16,1 milyar liraya yakın bir yere
getirdik." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin tarımsal hasıla bakımından
Avrupa'da ilk sırada yer aldığına işaret ederek şunları
kaydetti:
"Tarım sektöründeki konumumuzu daha da güçlendirmek için pek çok
çalışma yürütüyoruz. Bunlardan biri de arazi toplulaştırmasıdır. Bu
projenin ilk başladığı 1960 yılından 2002'ye kadar, 42 yılda,
toplam 450 bin hektar arazi toplulaştırması yapılabilmişti. Biz
geçtiğimiz on yılda 6,1 milyon hektar alanda arazi
toplulaştırmasını tamamladık. Halen 3,6 milyon hektar alanda da
tescil işlemleri sürüyor."
Genç nüfusun tarım sektörüne ilgisini artırmak için genç çiftçilere
30 bin lira hibe desteği verdiklerini anımsatan Erdoğan, bunu
gençleri hem bugün hem de yarınlara hazırlamak için yaptıklarını
söyledi.
Hayvancılıktan bitkisel üretime, tıbbi aromatik bitkilere kadar
geniş bir alana yayılan bu uygulama kapsamında son 3 yılda 48 bine
yakın genç çiftçiyi 1,5 milyar lirayı bulan kaynakla
desteklediklerini vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Attığımız bir başka önemli adım da tarım arazilerinin miras ve
satış yoluyla bölünmesinin önüne geçmektir. Bu şekilde bugüne kadar
yaklaşık 1 milyon hektar arazinin bölünmesini önledik. Tarım ve
hayvancılık yapılan ovalarımızı koruma altına almak için sit alanı
olarak ilan ediyoruz. Aksi takdirde yazık olur. Bu topraklar öyle
rastgele kullanılsın diye değil, tarımsa tarım için kullanılması
lazım. Yoksa her tarım alanına kalkıp biz beton yığınlarını
dikersek bu vatana, millete ihanet ederiz. Halen 258 ovamızı sit
alanı olarak ilan etmiş durumdayız, yakında bu sayıyı 300'e
çıkartıyoruz. Böylece bu ovalarımızın betonlaşmasının önüne
geçilecek sadece tarım yapılan yerler olarak bunların kalmasını
sağlıyoruz."
"Benim çiftçim güvenilirdir aldığı krediyi zamanında öder"
Her işte olduğu gibi tarım sektöründe de finansın önemli olduğunu
ifade eden Erdoğan, geçen yıl çiftçilere Ziraat Bankası
aracılığıyla yaklaşık 32 milyar lira, Tarım Kredi Kooperatifleri
aracılığıyla 6,4 milyar lira kredi kullandırdıklarını belirtti.
Bu kredilerin geri dönüş oranının yüzde 98- 99'larda olduğuna
dikkati çeken Erdoğan, "Benim çiftçim güvenilirdir, inanılırdır,
aldığı krediyi zamanında gelir, öder. Yüzde 98-99 bu demektir.
Bunun yanında bir diğer yerlerde kredi alanların birçoğu üzerine
yatıyor ama çiftçi yatmıyor, çiftçi borcunun sahibidir." diye
konuştu.
Türkiye'de elde edilen tahıl rakamının 30,8 milyon tondan 34,5
milyon tona çıktığını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Meyve rakamı 13,3 milyon tondan 20,5 milyon tona, sebze miktarı da
25,8 milyon tondan 30 milyon tona yükselmiştir. Bitkisel
üretimimizin toplamda 98 milyon tondan 117 milyon tona ulaşması
tarıma verdiğimiz desteklerin karşılığını aldığımızın işaretidir.
Bu rakamlar birtakım spekülatörlerin, kimi zaman patates, soğan,
kimi zaman domates, biber, patlıcan gibi vatandaşlarımızın en çok
kullandıkları ürünler üzerinden sahneledikleri oyunların amacını
daha iyi gösteriyor. Spekülatörlerin gayesi çiftçinin, üreticinin
hakkını, hukukunu, çıkarını korumak değildir. Bir kısmı sadece kar
hırsıyla hareket ederken, bir kısmı daha derin emeller güdüyor.
Milletimizle birlikte her oyun gibi bu tür tezgahları da bozmaya
devam edeceğiz.
Çiftçi kardeşlerim vasıtasıyla tüm ülkeme sesleniyorum; Hiç
kimsenin, ne üreticimizin alın terine, emeğine ne de tüketicimizin
sofrasına, ekmeğine göz dikmesine izin vermeyeceğiz. Tarım
sektöründeki spekülatörleri, tıpkı sınırlarımıza dayanan
teröristler gibi bir milli güvenlik sorunu olarak görüyor ve ona
göre de muamele ediyoruz."
Erdoğan, bu gelişmelerde Türkiye'de 276 olan baraj sayısına 563,
228 olan gölet sayısına 350, bin 764 olan sulama tesisi sayısına
ise bin 332 ilave yapmalarının büyük payı olduğunu dile
getirdi.
"Ilısu Barajı'nın da bitmek üzere"
GAP projesinin sulama alanını 200 bin hektardan 560 bin hektara
yükselttiklerini anlatan Erdoğan, kendi alanında dünyada 4. sırada
yer alan Ilısu Barajı'nın da bitmek üzere olduğunu, bu yıl su
tutmaya başlayacağını ifade etti.
PKK terör örgütüyle yapılan mücadelelere dikkati çeken Erdoğan,
"Bize Ilısu barajını yaptırmamak için diğer yerlerde, Tunceli'de,
Siirt'te birçok yerdeki barajların yapılmaması için bunlar ne kadar
engeller oluşturmaya çalıştılar biliyor musunuz? Dert ne biliyor
musunuz? O barajlar oluşursa oralardan geçiş yapamıyorlardı. Onun
için de bu barajların yapılmasını hep engellemeye çalıştılar. Biz,
bu terör örgütlerine rağmen barajlarımızı yaptık, yapıyoruz ve
yapacağız." diye konuştu.
Barajlarda elektrik enerjisi, sulama, içme suyu imkanı ile çevre ve
şehircilik imkanı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bütün bunlarla
beraber, ülkemiz zenginleşiyor." dedi.
Kendi sınıfında Avrupa'nın en büyük barajı olan Silvan Barajı'nda
da sona yaklaştıklarını dile getiren Erdoğan, bu barajın en önemli
tünellerinden birinin temelinin de önümüzdeki günlerde atılacağı,
diğer tüneldeki çalışmaları da hızlandıracakları bilgisini
verdi.
"Sadece GAP kapsamındaki sulamaların ülkemize katkısı 2,2 milyar
dolar, enerji katkısı 4 milyar dolar, içme suyu katkısı da 500
milyon dolardır." diyen Erdoğan, bu projenin tüm etapları hizmete
girdiğinde 1 milyon 58 bin hektar alanı sulamaya açmış olacaklarını
vurguladı.
Böylece Türkiye'nin tarımsal üretiminin de hem kalite, hem miktar
olarak artacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu işler
uzun soluklu çalışmalarla ve gerçekten çok ciddi yatırımlarla
mümkün olabiliyor. Böyle yalanla, dolanla, iftiralarla bu iş
olmuyor. Çalışacaksın, çalışacaksın, üreteceksin. Bunlar olursa
netice olur, bunlar olmazsa netice olmaz. Biz de planlarımızı,
programlarımızı, yatırımlarımızı buna göre ayarlıyoruz."
ifadelerini kullandı.
Türkiye'de en çok tartışılan konulardan birinin hayvancılık
olduğunu belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu konuda çok uğraşmamıza rağmen maalesef hala vatandaşlarımıza
istediğimiz seviye de uygun fiyatlardan et sunamadığımızı itiraf
etmem gerekiyor. Esasen rakamlara baktığımızda hayvancılıkta
durumumuz her geçen gün daha iyiye gidiyor. Mesela büyük baş hayvan
varlığımız 2002 yılında 9,9 milyon adet idi, yani 10 milyon adet.
Bu rakam 17,2 milyonu geride bıraktı. Küçükbaş hayvanlarda da
yaklaşık 32 milyondan 46,1 milyonluk adete yükseliş göze
çarpıyor."
Erdoğan, hayvancılığın önemli bir göstergesi olan süt üretiminin
8,4 milyon tondan 22,1 milyon tona çıktığını dile getirerek,
kırmızı et üretiminin 420 bin tondan 1 milyon 118 bin tona, tavuk
eti üretiminin 700 bin tondan 2 milyon 156 bin tona, yumurta
üretiminin 11,5 milyar adetten, 19,6 milyar adete, süt ürünleri
üretiminin ise 61 bin tondan 276 bin tona yükseldiğini
bildirdi.
Gerileme olmadığını, bu rakamların daha yükseleceğini ifade eden
Erdoğan, "Üretimdeki bu artışlar sayesinde ülkemizde kişi başına
yıllık süt tüketimi 122 litreden 258 litreye yükseldi. Kırmızı et
tüketimi de 6,1 kilodan, 15 kiloya çıkmıştır. Görüldüğü gibi
tüketimimiz üretimden daha fazla artmıştır. Dolayısıyla yapmamız
gereken girdi maliyetlerini düşürerek daha hesaplı üretimi teşvik
etmektir." diye konuştu.
Hayvancılıkta yem ve tarla bitkilerinde gübre konusunda yaşanan
sıkıntıları bildiklerini aktaran Erdoğan, her iki üründe de ham
madde bakımından dışa bağımlılığın söz konusu olduğunu söyledi.
Bunun için işe yem ve gübre üretimini artırmakla başlamak
gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye bu konularda ithalatçı değil, ihracatçı olmalıdır. Tarımda
milli birlik projemizin hedeflerinden biri de budur. Planlı üretime
geçerek ithalatı azaltmayı ve ihracatı çoğaltmayı amaçlıyoruz.
Havza bazlı yönetim ve tarımsal üretimi destekleme modelini ve
hayvancılıkta yerli üretimi destekleme modelini kararlılıkla
uygulayacağız."
"Türkiye'nin zenginleşmesinden çiftçi ve üreticiler de nasiplerine
düşeni alacak"
Erdoğan, havza bazlı üretim için 21 ürün ve 945 yerin
belirlendiğini söyledi.
Buğday ve yem bitkilerini her yerde, diğer ürünleri de belirlenen
alanlarda destekleyerek, tarım sektörünü şaha kaldıracaklarını
belirten Erdoğan, hayvancılığı ülkenin ihtiyacını karşılamasının
ötesinde ihracata dönük olarak geliştirmek için işe damızlık
üretimini teşvikle başladıklarını vurguladı.
Türkiye'nin büyümesinden, gelişmesinden ve zenginleşmesinden çiftçi
ve üreticilerin de nasiplerine düşeni alacağını dile getiren
Erdoğan, 2023 hedeflerine ulaşıldığında şu anda konuşulan
rakamların üçe, beşe katlanacağını ifade etti.
Hükümet olarak 17 yılda Türkiye'yi 3,5 kat büyüttüklerine dikkati
çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girebilmemiz için
önümüzdeki dönemde en az iki katlık büyümeyi daha gerçekleştirmemiz
gerekiyor. Burada her partiye gönül vermiş kardeşlerimizin
bulunduğunu biliyorum. Onun için sizlerden bu söylediklerimi futbol
takımı tutar gibi değil, marifet iltifata tabidir anlayışla hareket
ederek, kim ne hizmet verdi, kim ne hizmet veriyor, buna bakarak,
siyaset gözlüğünün ötesinden bir sağduyuyla değerlendirmenizi
istiyorum. Bunu yaptığınızda, hakikatleri daha iyi görme, bugün
oynanan oyunları daha iyi anlama imkanı bulacağımıza inanıyorum.
Ülke ve millet olarak ne zaman hedeflerimize yaklaşsak karşımıza
hemen birtakım engeller çıkartılıyor. Birtakım senaryolar tedavüle
sokuluyor. 2013 yılını hatırlayın; IMF'ye borcu 2013'ün mayısında
kapattık. Neydi bu borç, göreve geldiğimizde yani 2002'nin sonunda
23,5 milyar dolar. Biz mayıs 2013'te bu borcu sıfırladık, bizim şu
anda IMF ile alışverişimiz yok, bitti o iş. O defteri
kapattık."
"Bu ülke yeşilleniyor ise bizimle yeşillendi"
Türkiye'nin artık kendi imkanları ve kendi gücüyle yoluna devam
ettiğini vurgulayan Erdoğan, "2002'de Merkez Bankamızın döviz
rezervi 27,5 milyar dolardı ve Başbakanlığım döneminde bir ara
döviz rezervimiz 136 milyar dolara kadar çıktı. Fakat malum bazı
krizler sebebiyle bir ara 80'e düştük. Şimdi ise yeniden tırmandı
ve Merkez Bankamızın döviz rezervi 100 milyar dolara gelmiş
durumda. Daha da yükselteceğiz. Hep beraber bunu yapacağız."
dedi.
Dünyanın hayranlıkla izlediği projeleri birer birer hayata
geçirdiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bununla yetinmeyip bölgemizde ve dünyada tüm mazlumların,
mağdurların ve gariplerin elinden tutuyorduk. Ne oldu? Bir anda
sokakların karıştırıldığı Gezi olaylarını karşımızda bulduk. AK
Parti gibi Türkiye'nin orman varlığını 20,8 milyon hektardan 22,6
milyon hektara çıkartmış, 4 milyar 300 milyon fidanı toprakla
buluşturmuş bir partiye yapılabilecek en son suçlamayla 'ağaç
kestiğimiz' yalanıyla ortalığı bir birine kattılar. Bu ülke
yeşilleniyor ise bizimle yeşillendi. Bu oyunun gerçek yüzü ortaya
çıkınca, sokakları terörize eden o grup, sessizce çekilip gitti.
Ardından 17/25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimi geldi. Sonra
2014 martındaki mahalli seçimlerde ve aynı yılın ağustosundaki
cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çevirmedik dolap bırakmadılar.
Hamdolsun, milletimizin desteğiyle tüm bu badireleri atlattık. 2015
haziranındaki seçimlerde Mecliste hiçbir parti hükümet kuracak
çoğunluğu elde edemediğinden sergilenen o şımarıklıkları, milleti
küçümseyen tavırları hatırlıyorsunuz değil mi? Bunun üzerine hemen
erken seçime gittik ve milletimiz 'burada bir oyun oynanıyor' dedi
ve bizi tekrar tek başına iktidara getirdi."
"Devletin parasını Kandil'e gönderenlerle devam edecek halimiz
yoktu"
Erdoğan, bölücü terör örgütünün belediyelerin iş makinelerini de
kullanarak açtığı çukur ve kanallarla Güneydoğu'yu mahvettiğini
anımsatarak, şunları söyledi:
"Biz, kayyum olayını hukuk çerçevesinde, yargı vasıtasıyla devreye
soktuk. Çünkü devletin gönderdiği parayı herhalde Kandil'e
gönderenlerle yola devam edecek halimiz yoktu. Şimdi aramızda
Diyarbakır'dan gelen çiftçi kardeşlerimiz vardır. Şimdi
Diyarbakır'da İstanbul gibi Ankara gibi, belki İstanbul ve Ankara
da bile yok. Dört gidiş, dört geliş. Öbür taraftan bakıyorsunuz yan
yollar. Bakıyorsunuz kafeteryalar vesaire gençlik oralarda. Aynı
şekilde Van, Ağrı, Şırnak, yükselen binalar. Hakkari, yükselen
binalar. Bunların hepsi sağolsun bu kayyumlarımız vasıtasıyla ele
alındı, yapıldı. Konutlar bitiyor ve sahiplerine teslim ediliyor.
Şimdi Diyarbakır'da Dicle kenarında bakıyorsunuz piknik alanları
vesaire. Bunlar orada yaşayan tüm halkın, evlatlarıyla mutluluk
içerisinde bir yaşam sürmesi için sağlandı."
Vatandaşlar arasında ayrımcılık yapanların şehirlere çukur kazanlar
olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Binlerce evladımızı, bu terör örgütü vasıtasıyla öldürmek
suretiyle bunlar bu ülkede bölünmeyi getirdiler. Durup dururken
herhalde biz güvenlik güçlerimizi devreye sokmadık. Bu adımı
atarken, bu ülkenin huzuru için attık. Benim sanayicim, yatırımcım
niye Güneydoğu'ya gidip yatırım yapmasın, neden yapamıyor?
Güvenliği olmadığı zaman nasıl bu yatırımı yapsın, fabrika yapacak,
fabrikanın mimarını, mühendisini kaçıranlar, fabrikayı yapanları
tehdit edenler. Bir yatırımın olabilmesi için orada güvenliğin
olması, istikrarın olması lazım. Bu olmadığı zaman hiçbir yere
gidip de yatırım yapılmaz. İşte bu yatırım olmayınca istihdam
sıkıntısı ortaya çıkıyor. Ama bu yatırımlar olmuş olsa oralarda
binlerce, on binlerce insan kendisine iş imkanı bulacak. İşte
bunları tersine çeviriyoruz. İnşallah çok kısa zaman da bu da
yoluna oturacak."
"Hakikatlerden uzak bir ana muhalefet var"
Burada yaptığı konuşmada, Erdoğan, "FETÖ terör örgütü vasıtasıyla
ordumuz içinde yuvalanmış ihanet çetesi, kanlı bir darbe yapmaya
teşebbüs etti. 15 Temmuz. Milletimiz, istikbaline ve istiklaline
sahip çıkarak, bu darbe girişimini de akamete uğrattı. 15 Temmuz,
bu ülkenin ve milletin tarihinde şanlı bir sayfa olarak yerini
almıştır." ifadesini kullandı.
Terörle mücadele ve 15 Temmuz şehitlerini rahmetle yad eden
Erdoğan, gazilere sıhhat ve afiyetler diledi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişin, milletin bu
saldırılara verdiği en esaslı ve güçlü cevap olduğunu belirterek,
şöyle devam etti:
"Ülkemize yönelik en önemli tehdit olan Suriye konusunda, Fırat
Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarımızda, İdlib'te geliştirdiğimiz
inisiyatifle Münbiç ve Fırat'ın doğusuyla ilgili kararlılığımız da
olayların gidiş yönünü değiştirdi. Ama bakıyorsunuz ana muhalefetin
başı diyor ki, 'YPG, PYD, PKK niçin bize saldırsın?' Ya bu nasıl
bir anlayıştır? 'Niçin bize saldırsın' sorusunu sorana ben diyorum
ki, 'saldırdı, saldırdı'. Soru sormaya gerek yok. Füzeleri atanlar
onlar. Benim yüze yakın vatandaşımın şehit olmasına neden olan
onlar. Bunları görmeyecek kadar hakikatlerden uzak bir ana
muhalefet var."
Geçen yılın ağustos ayında "ekonomi silahını çektikleri"ni
hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin gerçekleriyle hiçbir ilgisi
olmayan, tamamen suni bir anafor oluşturularak, ekonominin
batırılmaya, yönetimin istikrarsız hale getirilmeye çalışıldığını
belirterek, "Bu oyunun da hemen farkına vardık. Tedbirlerimizi
uygulamaya geçirdik. Güçlü ekonomi programı ile kontrolü yeniden
ele aldık. Şimdi son bir umutla 31 Mart'ı bekliyorlar. Şayet bu
seçimlerde istedikleri gibi bir istikrarsızlık ortamı
oluşturabilirlerse hemen ardından tüm cephelerden ülkemize yeni
saldırılar düzenlemeyi planlıyorlar. Ama buradan çiftçilerimizin,
üreticilerimizin huzurunda söz veriyorum, bunlara asla fırsat
tanımayacağız. Milletimizle yine kol kola, gönül gönüle vererek, bu
oyunu da inşallah hep beraber bozacağız." diye konuştu.
Türkiye'nin bu süreçte en büyük talihsizliğinin, yüreği acıyarak,
CHP'nin durumu olduğunu söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu partinin geçmişi zaten Sivaslı Nuri Demirağ'dan Vecihi
Hürkuş'a, Devrim otomobili denemesine kadar pek çok kötü sicille
doludur. 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçiminde takındıkları
tavırla demokrasiye ve hukuka verdikleri zararı en iyi sizler
biliyorsunuz. CHP, terör örgütlerinin saldırılarında, darbe
girişimlerinde, yurt dışından ülkemize yönelen tehditlerde hiçbir
zaman ülkemizin ve milletimizin yanında yer almamıştır. Sayın
Kılıçdaroğlu Avrupa'ya gidiyor, Almanya'da terör örgütünün
temsilcileriyle ellerinde paçavraları, yan yana onlarla beraber
fotoğraf çektiriyor. Hale bak. Sen bu ülkenin ana muhalefetinin
başındaki adamsın. Alman Parlamentosu'nda YPG'nin paçavrasıyla poz
veren bir teröristle nasıl olur da yan yana poz verirsin? Onu nasıl
olur da meşrulaştırırsın? Türkiye'yi dünyaya şikayet etmekten,
ülkemizin stratejik tüm girişimlerini engelleme çabasına kadar her
türlü yanlış tavrı ısrarla sürdürmüşlerdir. Biz İHA yapıyoruz. Biz
silahlı insansız hava aracı yapıyoruz. Adam bundan rahatsız.
Göreve geldiğimizde, savunma sanayimizin yüzde 20'si yerliydi. Ama
şimdi yüzde 65'i yerli. Amerikan kongresine, Amerika'dan
istediğimiz silahı, polisimize bin 500 adet tabanca alacağız
oradan. Dediler, 'Kongre müsaade etmedi.' Ve o bin 500 tabancayı
dahi Amerika vermedi. Ne oldu? Tabii, bu komşular, malum komşular,
anlıyorsunuz. Bizi ev sahibi yaptı. Şimdi biz bunları üretiyoruz.
İnsansız hava aracını, Başbakanlığımın ilk zamanlarında yine
kendilerinden istedim. Yine vermediler. Dediler ki, '48 saatliğine
haber verin, gelsinler insansız hava araçları size çalışsın.' En
olumlu yaklaştıkları an, oğul Bush'un olduğu dönemdi, bu kadar. Ama
ne oldu, dedik ki, 'bu iş böyle yürümeyecek, en iyisi biz kendimiz
üretelim.' Sağolsun özel sektör bunu başardı. Biz şimdi bunu üretir
hale geldik. Aynı zamanda ihraç eder hale geldik. Ama yetmez daha
ileri gideceğiz. Bunları halletmemiz lazım."
"Hançer içeriden vurulduğunda, yapacak çok fazla bir şeyimiz
kalmıyor"
CHP'nin Türkiye Uzay Ajansı'nın kuruluşu ile ilgili
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesini, iptali için Anayasa Mahkemesine
götürdüğünü bildiren Erdoğan, "İlk defa bugün burada bunu
seslendiriyorum. Türkiye'nin uzay yarışında yerini almasından acaba
bu CHP niçin rahatsızlık duyuyor? Uydu yapıyoruz, uydu
fırlatıyoruz. Haberleşmeden, istihbarata her alanda, uzay
çalışmalarını etkin şekilde kullanmanın gayreti içindeyiz. Tüm bu
çalışmaları daha ileri taşıyacak, Türkiye Uzay Ajansının
faaliyetine engel olmanın, ülkenin ve milletin çıkarlarına nasıl
bir faydası olacağını ben tüm çiftçi kardeşlerimin takdirine
sunuyorum." dedi.
CHP'nin her işinin böyle olduğunu, tuğla üstüne tuğla
koymadıklarını, hiçbir esere, hiçbir projeye imza atmadıklarını
belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yapanları engellemek için de eskiden beri, Anayasa Mahkemesinin
önünde nöbet tutarlar. Bunlarla aynı kafadaki kimi meslek örgütleri
de Danıştay'ı, Yargıtay'ı hiç boş bırakmazlar. Biz, Allah'ın izni
ve milletimizin desteğiyle terör örgütlerinin de onları destekleyen
güçlerin de üstesinden geliyoruz, geleceğiz. Fakat tabii bir
sıkıntımız var. 'Hırsız içeriden olunca, kapı kilit tutmazmış.'
Böyle bir söz var ya. İşte onun gibi. Hançer içeriden vurulduğunda,
yapacak çok fazla bir şeyimiz kalmıyor. Her zaman olduğu gibi
çözümü biz çiftçimizde arıyoruz. Çözümü milletimizde arıyoruz.
Milli irade de demokrasi de arıyoruz."
Erdoğan, 31 Mart seçimlerinin, hizmet edecek en iyi belediye
başkanlarının seçileceği ve gelecek dönemin huzur, istikrar ve
güven iklimi içinde geçirileceği şekilde neticeleneceğini
vurguladı.
Çiftçilere, Türkiye'nin gelişmesine, kalkınmasına, milletin aşının,
ekmeğinin kesintisiz şekilde sağlanmasına yaptıkları katkılar
sebebiyle şükranlarını sunan Erdoğan, Tarım Kredi Kooperatifleri
Merkez Birliğinin Genel Kurulunun hayırlara vesile olmasını
Allah'tan diledi.
Muhabir: Aynur Ekiz, Yıldız Nevin Gündoğmuş, Özcan Yıldırım