Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ben de endişeliyim!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, muhtarlara hitaben yaptığı konuşmada Kilis'e atılan roketlere gereken cevabın verildiğini söyledi...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kilis'e atılan roket
mermileri hakkında, "Türkiye'nin topraklarına ve vatandaşlarına
yönelik saldırıyı karşılıksız bırakmadık, karşılıksız
bırakmayacağız. DAİŞ en büyük zayiatı Kilis'e yaptığı
operasyonlarda ödemiştir. Devam ederlerse daha çok zayiat
verecekler. Türkiye tüm terör örgütleriyle mücadele edecek ve kendi
politikalarını hayata geçirecek güce sahiptir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, 25. Muhtarlar
Toplantısı'na konuştu. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları
şöyle:
"MAKAMLAR İNSANLARA HİZMET İÇİN BİR ARAÇTIR"
"Bizim için bu buluşmalar çok değerlidir. Çünkü biz milletle
birlikte siyaset yaptık. İnsanımızın gönlünü kazanmak dışında başka
mükafahat beklemeden çalışmaya devam edeceğiz.
Makamlar insanlara hizmet için bir araçtır. Kalbiniz ve zihniniz
millete hizmet için çalışmalıdır. Türkiye bu niyetle çalışan
kadrolara sahip olduğu dönemde tarihi atılımlar yapmıştır.
Milletimiz her iki örneği de gördüğü için karşısına çıkanların
notunu hemen ve isabetle vermektedir. Mahallesinde ve köyünde
millitin gönlünü kazanamamış muhtar ile, cumhurbaşkanının hiçbir
farkı yoktur. İkisinin de sonu hüsrandır. Önemli olan bulunduğunuz
yere nasıl geldiğinizi, ne görev yaptığınızı unutmamanızdır.
Cumhurbaşkanları iki dönem yapıyor ama muhtarlar için sınır yok.
'30, 35 yıldır muhtarım' diyenler var.
SAVUNMA SANAYİSİNE YATIRIMLAR
Geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul'da uçak gemisinin inşasına
katıldım. Biz bu geminin inşasına ancak bugün başlaya bildik. Nice
kahraman sanayicilerin, işadamlarının teşebbüsleri engellenmiş,
akamete uğratılmıştır. Biz 2003 yılında Başbakanlık görevini
devraldığımızda Türkiye'nin savunma sanayisinde dışa bağımlılığı
yüzde 80'di. Kıbrıs çıkarmasında yaşadığımız sorunlara rağmen bu
konuda ciddi bir çalışma yapılmadığını görüyoruz. Bu alana ciddi
kaynak ayırdık. Projelerin hayata geçirilmesi ve özel sektörün
teşvik edilmesine çalıştık. Bu alana kaynak ayrılmasıyla en yararlı
yatırımı yaptığımızı görüyorum.
Atak helikopterlerimiz semalarımızda uçuyor, Altay tankı üretimine
başlamak üzere, MİLGEM projesiyle iki gemimiz denizlerde. Hürkuş
uçağının testleri tamamlandı, seri üretime geçiliyor. Kendi milli
piyade tüfeğimizi ürettik. Roket, füze konularında oldukça ileri
bir konuma ulaştık. Şu anda testler başladı, silahlı insansız hava
aracını da özel sektörümüz üretiyor. Bu alanda yapılan o kadar çok
çalışma var ki üzerinde konuşmaya kalksak günler yetmez. Bu
gayretlerimiz sayesinde savunma sanayisinde dışa bağımlılığımızı
yüzde 40'a indirdik. Hedef adeta sıfırlamak. Bağımlılıktan
kurtulduğunuz anda caydırıcı olursunuz.
"BİZ GÖÇEBE KABİLESİ DEĞİLİZ"
Türkiye kendi sorununu kendi çözmelidir. Hangi işi başkasına havale
ettiysek ayağımıza bağ olmuştur. Kut'ül Amare'nin 100'üncü
yıldönümüydü. Bu zaferin üzerinde durulması gereken pek çok yön
vardır. Osmanlı ordusu Balkan hezimetinden sonra toparlamasını
tahkim etmiştir. Böyle olmasaydı 1. Dünya Savaşı'ndaki
zaferlerimizin hiçbirini kazanamazdık. Biz de kendi işimizi
kendimiz yaptığımız yerlerde başarılı olduk, başkalarına verdiğimiz
yerlerde başarısız olduk.
Biz tarihimizden ibret alıyor ve eksiklerimizi tamamlamaya
çalışıyoruz. Bunun için terörle mücadelemizi kendimiz yürütüyoruz.
Bölge sorunların çözümünde kendi inisiyatiflerimizi ortaya
koyuyoruz. Ekonomide IMF çetesini bir kenara bırakıp kendi
modelimizi uygulamaya koyduk. Birçok alanda diğer ülkelerle ortak
hareket etmemiz gereken noktalar olduğunu unutmuş değiliz.
Müttefiklerimizle ilişkilerimizi gözetiyoruz.
Hiç şüphgesiz Kut'ül Amare'nin üzerinden geçen 1 asra rağmen işgal
kuvvetlerinin İstanbul'da astıkları 'Kut'u unutma' tabelasını
hafızalarında hala muhafaza edenler var. İşte biz bu işleri onlara
rağmen yapıyoruz. Onlar nasıl Kut'u unutmadıysa, bizde neslimize
tüm tarihimizi unutturmamak için daha çok çalışacağız. Elde
ettiğimiz her başarı bizi tarihe gömmek isteyenlere en büyük
cevabımızdır.
Bizim devlet geleneği olarak, 2200 yılı aşkın bir geçmişimiz var.
Biz göçebe kabilesi değiliz. Biz devletler kurmuş, tarihi böyle
yazmış bir milletiz. İnancımızın 1400 yıllık birikiminin bugünkü
varisleriyiz. Bizim en büyük meselemiz bu şanlı geçmişi yeni
nesillere en iyi şekilde öğretememektir. En büyük sıkıntımız bu.
Nesille bundan dolayı o heyecanı yakalayamadı. Geçmişimizi
bilmeyince, önümüze çıkarılan meseleler karşısında ne yapacağımızı
bilemiyoruz.
Terör eylemleri, canlı bomba saldırıları, paralel devlet
yapılanması ihanetleri bunlardan biridir. Türkiye için bunlar
olağanüstü meseleler değildir. Karşımızdaki terör örgütü sadece eli
silahlı 5-10 bin militandan oluşmuyor. Bu örgütü yaşatan
arkasındaki karanlık destektir. Paralel yapı yıllarca sırtından
beslendiği bu millete ihanet ederek başka devletlerin operasyon
aletine dönmüştür.
HDP'Lİ MİLLETVEKİLLERİNE SERT TEPKİ
Dokunulmazlık görüşmelerinden terör örgütü marşı söyleyerek çıkan
sözüm ona milletvekillerinin de, o medya kuruluşlarının da
iplerinin nereye uzandığı malumdur. Parlamentoda, sözde
milletvekilleri olarak oturumları ne hale getirdiklerini izlediniz.
Komisyonda ne yaptıklarını izlediniz. Sıraların üzerinden nasıl
atladıklarını gördünüz. Oraları işgal kuvvetleri gibi işgal etmeye,
bu tür eylemler yapma girişiminde bulundular. Komisyon başkanı
isteseydi ne medyayı, ne danışmanları sokardı. Onlara özgürlük
adına böyle bir alan açtı, ama onlar bu fırsatı usulüne uygun
şekilde kullanmadılar ve bu millete üzüntü verecek tabloyu
sergilediler. Bu millet buna layık değil. Bunlar da bu milletin
temsilcisi olmaya layık değil. Türkiye demokratik bir hukuk devleti
olduğu için bu meseleleri usulüne göre çözmenin gayreti içindedir.
Her bakımdan örnek bir mücadele yürütüyoruz.
"HANİ SİZDE HAK, ÖZGÜRLÜK VARDI"
Geçmişlerinde ırkçılıktan, soykırıma, sömürgeciliğe kadar her
ayıbın izlerini taşıyanların, Türkiye'nin bu mücadelesine edecek
tek sözleri olamaz. Gezi olaylarında bize gösteri ve ifade hakkı
nutukları çekenler, eylemcileri bastırma yoluna gidiyor. İşte
İsveç'te, bakanlık makamına gelen bir Müslüman'a yapılanı gördünüz.
Aynı şekilde bir bayan milletvekiline yapılanı gördünüz. Hani sizde
hak, özgürlük vardı, niye yaptınız? Açıkçası ben batı ülkelerinde
daha sıkça karşılaşmaya başladığımız bu hak ihlallerinden
endişeliyim. Bu vahim konu karşısında harekete geçmeye davet
ediyorum. Terör örgütleri giderek küreselleşen bu tehditlerin
karşısında, ülkelerin Türkiye kadar dirençli olmaları öğrenmesi
gerekiyor.
"DAHA ÇOK ZAYİAT VERECEKLER"
Kilis ilimize Suriye tarafından taciz atışları yapılıyor. Çok
sayıda vatandaşımız ve Suriyeli misafirimiz şehit oldular.
Allah'tan rahmet diliyorum. Kilis'e yapılan her saldırıya misliyle
karşılık verilmiştir, verilmeye devam edilecektir. Ben Kilisli
kardeşlerimin sabrını da takdirle karşılıyorum. Sıkıntı şüphesiz
büyük. Türkiye'nin topraklarına ve vatandaşlarına yönelik saldırıyı
karşılıksız bırakmadık, karşılıksız bırakmayacağız. DAİŞ en büyük
zayiatı Kilis'e yaptığı operasyonlarda ödemiştir. Devam ederlerse
daha çok zayiat verecekler. Türkiye tüm terör örgütleriyle mücadele
edecek ve kendi politikalarını hayata geçirecek güce sahiptir.
Türkiye'nin bugün ortaya koyduğu vakur duruşun gerisinde bir tarih
var. Anadolu toprakları fitneyi, ayrımcılığı, ihaneti kabul etmez.
Bu topraklarda birliğe, beraberliğe, dayanışmaya dayananlar kök
salabilir. Canlı bomba olup masum insanların hayatlarına kast
edenler de, mahallelerimizi harap edenler de, Meclis'i terörize
edenler de bu kutlu pınardan nasibini alamayanlardır. Bu topraklar
yerli ve milli olanlarla buna karşı olanların çetin mücadelesine
sahne olmuştur.
"TERÖRLE CANIMIZI YAKIYORLAR"
Türkiye'yi kişiliksiz bir ülke haline getirmeye çalıştılar,
başaramadılar. Ülkemizi geri kalmışlıkla, fakirlikle, bağımlılıkla
terbiye etmeye kalktılar sonuç alamadılar. Şimdi yeni bir oyunu
devreye soktular. Terörle canımızı yakıyorlar.
Mezhepçilik, ırkçılık, terör. Şia, sünni biz böyle bir şey kabul
etmiyoruz, üzerinde tek çatı İslam'dır. Bizim en büyük gururumuz
budur. Birbirimizi severken zaten Allah'ın hükmü gereği
birbirimizin kardeşiyiz, kardeş olarak birbirimizi seviyoruz. Bu
ülkede 30'u aşkın etnik unsur var. Biz birbirimizi yaratanı
yaratandan dolayı seviyoruz. İnancımıza, tarihimize saldırarak
hayata damarımızı kesmeye çalışıyorlar, bölgemizdeki tüm insani
sorunları ülkemize ciro ederek ağır bir imtihana sokuyorlar.
Güvenlik güçlerimiz bombalarıyla, silahlarıyla açtıkları çukura
gömerek sükunu sağlıyorlar. Şu anda 1 il, 11 ilçede çalışmalar
devam ediyor. Zaman zaman canlı bombaların patladığı oluyor ama
aynı zamanda teşebbüslerin 50 tanesi, 100 tanesi engelleniyor.
Hamdolsun, bölgemizde sıkıntıya düştüğü için ülkemiz herkese kucak
açacak imkanımıza sahibiz. Biz elimizdeki bir tas çorbayı, bir
muhtaçla paylaşmayı bilen milletiz. Bugün Suriyelililerle birlikte
3 milyonu aşkın mağdurla ekmeğimizi, suyumuzu paylaşıyoruz.
"YALAN VE FİTNE ÇARKI SÜRSE DE..."
2023 hedeflerimize ulaşma kararlığımızda en küçük bir gerileme söz
konusu değildir. 2002 Türkiyesine bakan birisinin bugünkü
Türkiye'yi hayal etmesi mümkün değildi. Yeni anayasa ve başkanlık
sistemi başta olmak üzere milletimizin beklentilerini hayata
geçirmeliyiz. Altyapı projelerini hayata geçirmeliyiz.
79 milyon vatandaşımızın refahını yükseltmeye yönelik yatırımlara
ağırlık vermeliyiz. Terör örgütlerine ve dış tehditlere rağmen
güvenliğimizi en üst düzeyde sağlayacak çalışmaları
sonuçlandırmalıyız.
Yalan ve fitne çarkı sürse de, Türkiye yaşlı nine ve dedelerimizin
dualarıyla ayakta durmaya devam edecektir. Biz önce Allah'a sonra,
milletimize güveniyoruz. Sırtını terör örgütüne, şu ya da bu
devlete yaslayanların anlayamayacakları bir şey varsa, o da bu
milletin zorluklar karşısında neler yapabileceğidir. Şimdi de
inşallah hep birlikte yeni Türkiye'nin inşası sürecindeyiz. Önümüzü
kesmek için kurdukları tuzaklar önümüze yeni ve daha büyük yollar
çıkaracaktır."