Cumhurbaşkanı Erdoğan: ABD verdiği sözü tutmadı
ABD'nin New York şehrine yaptığı ziyaretin dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan çok önemli açıklamalar geldi. Erdoğan, Trump'la olan görüşmesine ilişkin "Rahip Brunson Konusunu konuşmadık" ifadelerini kullandı. Öte yandan Erdoğan, terör örgütü PYD-YPG’nin Mümbiç’ten 90 gün içinde çekilmesi için ABD’nin verdiği sözü tutmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dört gün süren ABD
temasları sona erdi. Erdoğan, ABD ziyaretinin ardından resmi
temaslarda bulunacağı Almanya'ya geçti.
Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 73. Genel Kurulu Görüşmelerine
katılmak için bulunduğu New York'tan ayrılmadan önce ise basın
mensuplarına mülakat verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM zirvesinde Türkiye'nin Rusya'dan satın
alacağı S-400 füze savunma sisteminin bir kez daha gündeme
geldiğini ve bu konuda bir başbakan ile sözlü atışma yaşandığını
belirtti. Erdoğan, Suriye'de yaşanan gelişmelere de değinerek,
ABD'nin Münbiç'te verdiği sözleri tutmadığına vurgu yaptı.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları;
Değerli arkadaşlar, Genel Kurul'un bu yılki teması Birleşmiş
Milletler'i tüm insanlarla ilgili kılmak, barışçıl eşitlikleri ve
sürdürülebilir toplumlar için küresel liderlik ve ortak
sorumluluklar olarak belirlenmişti. Genel Kurula hitabımda Türkiye
olarak küresel barış diplomasisi vizyonumuzu ortaya koyduk.
Dünya 5'ten büyüktür tezimi tekrar BM Genel Kurulu'nda açık, net
ifade ettim. Mevcut küresel düzen adalet değil kaos, haksızlık ve
umutsuzluk üretmektedir. Bu ana başlıkta da konuşmamı sürdürdüm. BM
Güvenlik Konseyi'nin reforme edilmesi gerektiğini ısrarla söyledim.
‘Tek taraflı politikalar kriz üretmektedir' dedim. Nitekim bunu
acımasız şekilde yaşıyoruz. Astığım astık kestiğim kestik tarzında
bir anlayışla, böyle bir yaklaşımla mesafe alınamaz.
"AMERİKAN DEVLETİNE YAKIŞMIYOR"
New York'taki ikili temaslar çerçevesinde Ebu Mazin'le, Mahmud
Abbas'la da görüşmemizi yaptık. Bundan önceki Amerikan yönetimleri
tarafından onlara yılda 150 milyon dolar civarında yapılan destek
biliyorsunuz kesilmiş durumda. Buradaki ofislerini de
kapattılar.
Bu tür davranışlar, adil olma iddiasındaki bir devlete elbette
yakışmıyor. Filistin devletinin şu ana kadar, özellikle Amerika'nın
da içinde olduğu 520 anlaşması var. Bunun 120'si önem ifade ediyor.
Özellikle de Obama dönemi bu 520 anlaşmanın önde gelen sürecini
kapsıyor. Şu anki ABD yönetiminin bunları adeta yok sayması,
kendine göre iptal etmesi tabii ki doğru adımlar olarak
değerlendirilemez.
‘Suriye, terörle mücadele ve mülteciler konusunda dünya üzerine
düşeni yapmalı' dedik. Bunun sinyalini verdik. ‘Adalet dairesini
yeniden kurmadan barış ve huzura kavuşmak mümkün değildir' dedik.
‘Türkiye'nin izlediği küresel barış diplomasisine herkes destek ve
katkı vermelidir' dedik. Bu mesajlarımızın dünya kamuoyunda olumlu
yankılandığını düşünüyorum. Biz Türkiye olarak dünya mazlumlarının
sesi olmaya devam edeceğiz. Bizim ortaya koymuş olduğumuz bu
küresel barış vizyonuna karşılık, ABD yönetiminin ise tek taraflı
ve dayatmacı dünya perspektifini sürdürmesi dikkati çekiyor.
Trump'ın küresel ticaretten Latin Amerika'ya, mültecilerden Orta
Doğu'ya kadar uzanan çeşitli konularda dile getirdiği görüşler pek
çok dünya liderinin tepkisini çekti. Bazıları bu eleştirileri genel
kurulda dile getirdi.
BM GENEL KURULU'NDA LİDERLERİN TRUMP'A GÜLMESİ
‘Güçlüyüm öyleyse haklıyım' mantığıyla, adil ve barışçıl bir dünya
düzeni kurulamaz. Nitekim Trump'ın ekonomik durumunu, vesaireyi
anlatınca salonda gülüşmeler olması, katılımcıların nasıl bir
yaklaşım içinde olduklarını açıkça ortaya koymuştur.
Genel Kurul'a hitabım öncesinde ve sonrasında pek çok programımız
ve görüşmelerimiz oldu. İlk gün Türk-Amerikan Toplumunun ve
Amerikan-Müslüman Toplumunun temsilcileri ile buluştuk. Ardından
Türken Vakfı'nın akşam yemeğine katıldık. Bir dizi ikili görüşme
yaptık, yapıyoruz.
İkili görüşmelerde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile görüşmem
oldu, Japonya Başbakanı'yla, Yunanistan Başbakanı, Slovenya
Cumhurbaşkanı, Hırvatistan Cumhurbaşkanı, Fransa Cumhurbaşkanı ile,
Mozambik Cumhurbaşkanı ile, İngiltere Başbakanı, KKTC Dışişleri
Bakanı ile temaslarım oldu.
New York temaslarımın son günü itibariyle Filistin, Kosova,
Ukrayna, Venezuela, Ukrayna ve Avusturya liderleriyle de görüşmüş
olacağım.
Ayrıca Musevi Kuruluşların temsilcileriyle görüşmemiz var. Türk
Amerikan İş Konseyi'nin (TAİK) CEO toplantılarına da katılmış
olacağız. Buradaki temaslarımızın ardından Berlin'e geçeceğiz.
SORU - CEVAP
- ABD Başkanı Donald Trump ile karşılaştığınızda aranızda
bir sohbet oldu mu? Başkan Trump geç kaldığı için konuşma
sırası değişti. Siz de ondan hemen sonra konuşma sırasında
olduğunuz için bir karşılaşmanız oldu. BM'deki hitabında
Türkiye'den bahsetmemişti ancak bugün konuşmasında İdlib nedeniyle
Türkiye'ye teşekkür etti. Bu gelişmeleri o taraftan atılmış bir
adım olarak düşünüyor musunuz? O konuşmada, çok kısa da olsa
aranızda ne geçti?
Malum konu hiç geçmedi. Sadece öyle bir muhabbet havasında bir
karşılaşma oldu. ABD yönetiminden o malum kişiler de vardı yanında.
Mike Pence olsun, Mike Pompeo olsun... Ulusal Güvenlik Danışmanı
Michael Bolton oradaydı. Sonra hanımefendi Trump oradaydı.
‘Görüşürüz' dedi ama, ben dün akşam yemeğine gitmedim.
Malum aile fotoğrafı oluyor bu toplantılarda. Öğlen yemeğinde malum
yan yana masalardaydık. Onun masasında Mısır Devlet Başkanı Sisi
vardı, onun için zaten o masaya gitmem söz konusu olamazdı,
arkadaşlara bunu söyledik. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov'la
bol bol Suriye meselesini konuşma fırsatını bulduk ve oradan
ayrılıp diğer görüşmelerimize geçtik.
"TRUMP'IN KONUŞMASINDA ÇELİŞKİLER VARDI"
- Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump BM'deki
konuşmasında küreselleşmenin karşısındayız dedi ve milli ordudan
söz etti. Aynı Amerika Türkiye'nin güvenlik hassasiyetlerine ise
sırtını dönüyor. Bu çelişki değil mi?
Bunu tartışmaya gerek yok. Yaptığı konuşma da da pek çok çelişkiler
vardı. Mesela bazı ülkeleri sınır ötesi operasyonlarıyla suçluyor.
Peki sahiplendiği İsrail ne yapıyor? İsrail 1948'de neredeydi,
şimdi nerede?
Diğerlerine bunu söylerken işgalci ülkelin arkasında duruyorsun.
Filistinliler konusunda ise ‘Verdiğim parayı artık vermeyeceğim'
diyorsun. Bu tavırlar, asil, onurlu bir devlete yakışmıyor. Kaldı
ki ABD'nin daha önceki liderleri bunun taahhüdünü yapmış, onun için
de koskoca Birleşmiş Milletler burada kurulmuş. Başka bir yerde de
kurulabilirdi. Şimdi tutup, ‘Bundan sonra yüzde 25'i vermeyeceğim.
Filistin'e 250 milyon doları vermeyeceğim' denilmesini anlayışla
karşılamak mümkün değil. Ortada bir tutarsızlık var. Dünyanın bunu
iyi değerlendirmesi lazım.
BM ZİRVESİNDE S-400 ATIŞMASI!
- İran yaptırımları nasıl etkileyecek, olası krize hazır
mıyız? Ham petrol almayı azaltacak mı Türkiye? Amerika'nın
son dakika sürprizlerine karşı ne yol izleyeceğiz? Türkiye bunlara
uymak zorunda mıdır?
Oradan başlayayım. Brüksel'de NATO zirvesinde Sayın Trump Rusya'ya
çok acayip yüklendi. Katılımcılara, ‘Siz hepiniz Rusya'yı
besliyorsunuz' dedi. ‘Almanya olarak şu kadar para veriyorsunuz'
dedi. Bizden bahsetmedi. Bize nezaket gösteriyor. Ben yine de
dayanamadım. ‘Sayın Başkan' dedim, ‘Biz doğalgazımızın yüzde
50'sini Rusya'dan alıyoruz. Azerbaycan ve Irak ve Cezayir'den
alıyoruz. Biz bunu almazsak bizim vatandaşlarımız karda kışta
üşüyecek'. Ben bu itirazı yapınca, Almanya Başbakanı Merkel de
çıktı. ‘Doğalgazımınız yüzde 38'i alıyorum halkımı üşütemem' dedi.
Yaptırımlar konusunda Türkiye'nin eskiden beri tavrı nettir.
Stratejik ürünlerde geri adım atamayız.
Biliyorsunuz, savunma sanayiinde de benzer tartışmalarla
karşılaşıyoruz. Biz ülkemizin ihtiyaçlarını en iyi koşullarda
gidermek durumundayız. Dün bir ülkenin başbakanı -ismini
vermeyeceğim- ‘NATO üyesi bir ülke NATO üyesi olmayan bir yerden
nasıl olur da silah alır' dedi. Ben ona ‘Peki o ülke, savunmasına
yönelik hiç bir NATO üyesi kendisine silah vermezse ne yapabilir'
dedim. Kaldı ki S300 alan Yunanistan'a bir söz var mı, yok.
Kendisine bunları söylediğimde sustu kaldı.
Dolayısıyla kusura bakmasınlar, gerekiyorsa Rusya'dan da Çin'den de
alacağız. Hatta ortak üretime gireceğiz. Hazırlıklarımızı da bu
istikamette yapıyoruz. Bizim şu anda Fransa, İtalya, Türkiye olarak
attığımız ortak adımlar var. Aynı şekilde İngiltere ile var.
Buradan kaçmıyoruz, bunları da yapıyoruz. Serbest piyasa
ekonomisinin egemen olduğu yerde bir ülkenin önünü kesmek doğru
değildir.
- Birleşmiş Milletler'de en farklı konuşan lider siz
oldunuz, Kudüs konusunda da tavrınızı koydunuz. Trump dört ay
içinde yeni çözüm planı açıklayacağını söyledi. "İki devletli
çözümden yanayım" dedi. Bu plana karşı sizin düşünceniz
nedir?
Bu yeni planın içinde kimlerin, nasıl yer alacağı bizler için
önemli. Bazı dedikodular var ama ne kadar ciddiyet kesp eder
bilemiyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Bahreyn,
Mısır gibi ülkelerin nasıl hareket edeceklerine bakmak lazım. Ürdün
ne tür bir tavır sergileyecek bakmak lazım. Biz doğru
bildiklerimizi yapmaya, Filistinli kardeşlerimize yardımcı olmaya
devam edeceğiz.
"ABD MÜNBİÇ'TE SÖZÜNÜ TUTMADI! YPG BÖLGEYİ TERK
ETMEDİ"
- İdlib konusunda Trump "Terörle mücadeleye devam edeceğiz"
dedi. Ürdün'ü övdü, Türkiye'den bahsetmedi, daha sonra zikretti.
Soçi mutabakatına Amerika'nın verebileceği bir katkı var mı? İkinci
olarak da Membiç'te son durum nedir?
Amerika Mümbiç'te yol haritasına, takvime kesinlikle uymamıştır;
PYP-YPG o bölgeyi terk etmemiştir. Bölgenin gerçek sahipleri hala
oraya yerleşememiştir. Amerika burada sözünü tutmadı. 90 gündü. 90
gün aldı başını gidiyor. Bundan sonraki süreçte ne gibi gelişme
olur göreceğiz. Soçi ile ilgili biz Amerika ne der diye düşünmedik.
O konuda Rusya ile hareket ettik. İran'ı da dışlamadık, işin içinde
tuttuk. Özellikle gözlem noktaları önem arz ediyor. 12 gözlem
noktası bizde, 10 gözlem noktası Rusya'da, 6 gözlem noktası da
İran'da. Başka gözlem noktası olan ülke yok. Ancak 15-20 km olayı
önem arz ediyor. Buranın güvenliği Rusya'nın kontrolünde. 10
maddelik muhtıraya savunma bakanlarımız imzayı attı. Orada bunların
hepsi yer alıyor. Şu ana kadar hamdolsun iyi gidiyor. Temennim
ederim ki bundan sonra da iyi gider süreç. Detaylarda sıkıntı
olduğunda, heyetlerimiz bir araya gelip görüşüyorlar. Süreç oradan
güç kazanarak devam ediyor.
Arzumuz burada herhangi sıkıntıya düşmeden süreci götürebilmek.
Radikal grupların ağır silahlarının tasfiyesine büyük önem
veriyoruz. En büyük yük bizim MİT başkanlığımızda. Çalışmalar iyi
gidiyor. İdlib'de 3,5 milyon insanın bombardımana uğraması halinde
fatura çok ağır olurdu. Bize doğru bir göç dalgasına yol
açabilirdi. Allah göstermesin, oralardan 500 bin ya da 1 milyon
insan daha gelse altından kalkmak çok zor olur. Hamd olsun, şu an
itibarıyla, işler yoluna girmiş görünüyor. Hatta dün 50- 60 bin
kişi evine döndü. Bunlar güzel gelişmeler. Temenni ederim ki bu
devam eder.
Rusya ile görüştük. Onu başarabilirsek yeniden inşa süreci
başlatabilirsek, bölgede bunları yeniden ayağa kaldıralım
istiyorum. Bunları Almanya'da Merkel ile görüşeceğim. Muhammed bin
Selman G20'de görüşme yapmak istemiş. Onun verdiği sözler de vardı.
Bölgede yeniden inşa sürecini başlatabilmek önemli. Bunun
başlaması, oradaki tahribatı gidermeye de vesile olacaktır
inşallah.
- Bombardıman ihtimali tamamen ortadan kalktı
mı?
Şu anda öyle bir şey söyleyemeyiz. Kesin konuşamayız. Ama an
itibarıyla öyle bir şey yok. Temennimiz odur ki böyle bir şey
olmasın. Bunlar bize Sayın Putin'in vaatleri. Bu arada bir de
İstanbul'da bir dörtlü zirve yapacağız. Almanya, Rusya, Fransa ve
Türkiye olarak İstanbul'da bir araya geleceğiz. Ön görüşmeler
yapıldı, şimdi tarih belirlenmesi gerekiyor.
FIRAT'IN DOĞUSUNDA RUSYA İLE ADIM ATILABİLİR
Mİ?
- Bu gelişmelerden sonra Suriye'de kalıcı toprak bütünlüğünün
önüdeki engel olarak Fırat'ın doğusu kalmış görünüyor. Bu çok daha
çok daha zor bir süreç. Türkiye'nin tutumu hakkında biraz daha
ayrıntı verebilir misiniz?
Amerika'nın sınır boyu tahkimatları bizim sınıra çok yakın değil.
Onlar yapıyor biz de yapıyoruz. Sadece Suriye sınırı değil Irak da
buna dahil. Tedbirimizi alıyoruz. İdlib'de insansız hava aracından
tut silahsız hava aracına kadar. Rusya ile yaptık görüşmelerini.
Bunların hepsi nereye varıyor bunu göstermesi bakımından önemli.
Amerika şu anda o tür tahkimatı terör örgütüyle beraber yapacak.
Ama biz asıl terör örgütünün o kendisi için güçlendirdiği koridoru
bir defa yardık. O koridor yok. Şu anda Afrin işi bitirdi,
Cerabslus, Rai, Bab o işi bitirdi.
- Fırat'ın doğusunda için Rusya ile birlikte hareket
edilebilir mi?
Henüz öyle bir durum yok. Ama olmaz diye bir şey de yok. Bundan
sonraki süreç nasıl gelişir zamana bırakmakta fayda var.
MHP İLE İTTİFAK VE AF TEKLİFİ
- MHP'den af teklifi geldi mi, sizin önünüze rapor geldi
mi, nasıl değerlendiriyorsunuz?
Henüz bana bir rapor ulaşmış değil. Arkadaşlara gereken talimatları
verdim. ‘Bu konuyla ilgili olarak, gerek anayasa, gerek adelet
komisyonundaki arkadaşlarımızla, ayrıca onların dışında ekip
oluşturulsun, çalışma yapılsın' dedim. Ama benim bu korudaki temel
prensibim şu: Devlete karşı işlenen suçları devletin af yetkisi
vardır. Şahıslara karşı işlenen suçları devletin af yetkisi yoktur.
Bu bizim temel ilkemiz. Dönünce göreceğiz. Konuşur, inceler, ona
göre nihai kararımızı veririz.
- İttifak görüşmeleri ne durumda. Sayın Devlet Bahçeli ile
görüşmeniz ne zaman?
Bu konuda gelmeyeceğiz diye bir şey yok. Hen an gelebiliriz,
hazırız. Mehmet Özhaseki kardeşimizi görevlendirdim. Onlar da Sadır
kardeşimizi görevlendirdiler. Mehmet Bey ile görüşme yaptılar. Bunu
genişletebilir, geliştirebilirler. Oradan çıkacak neticeleri, biz
de bir araya gelmek suretiyle değerlendirebiliriz. Ama piyasada
konuşulan şeyler falan bunlar siyasette olacak şeyler değil.
"ADAY ÇIKARMAMAYI TABANIMA NASIL ANLATIRIM?"
- Aday göstermeme konusu mu?
Her siyasi partinin ilkeleri vardır. AK Parti şu anda bir numaralı
parti Türkiye'de gerek milletvekili sayısı gerek oyuyla konumu yeri
belli olan bir siyasi parti. Son seçimlerde birinci olduğumuz yerde
aday çıkarmamayı nasıl anlatırım tabanıma? Seçmen tabanı küserse
toparlayamazsınız.
- Devlet Bahçeli, İstanbul için aday göstermeyeceğiz, açıklaması
yaptı.
Onu yapılan bir nezaket olarak
değerlendiriyorum.
- G-20 zirvesinden sonra Venezüela'ya gitme durumunuz
olabilir mi?
Evet söz konusu olabilir. Eğer o zaman diliminde Devlet Başkanı
Maduro'nun programı uygun olursa, bu ziyareti gerçekleştirebiliriz.
Maduro'yu yalnız bırakmayacağız.