Cumhurbaşkanı Erdoğan: 15 Temmuz'u unutmamak ve unutturmamak mecburiyetindeyiz
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) 26'ncı Dönem İkinci Yasama Yılı bugün başladı. Meclis'in açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz'u unutmamak ve unutturmamak mecburiyetindeyiz" dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) yeni yasama yılı
başladı. Meclis açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis'e gelişinde
milletvekilleri protokol kapısında kendisini karşıladı. Erdoğan,
bekleyenlerle tek tek tokalaştı ve kısa süreli sohbet etti. Erdoğan
yaptığı açılış konuşmasında "15 Temmuz'da yaşananları oyun,
tiyatro, film diyerek küçümsemeye çalışanlar oldu. Her kim ki, 15
Temmuz'a amasız, fakatsız darbe diyebiliyorsa, lanetleyemiyorsa o
da darbe girişiminin bir parçasıdır, en azından gönüllü bir
destekçisidir" dedi. Yenikapı ruhunun korunması gerektiğini
belirten Erdoğan "Türkiye'nin ve Türk milletinin vatanı, özgürlüğü
söz konusu olduğunda tek ses, tek nefes olduğunun örneği olan
Yenikapı ruhunun korunması hepimizin görevidir. Meclisimizin yeni
yasama döneminde Yenikapı benzerinin tekrarlanacağına inanıyorum"
diye konuştu.Erdoğan Fırat Kalkanı için de şunları söyledi:
"Cerablus'tan başlayarak bu operasyonlar bu bölgede 5 bin
kilometrekare büyüklüğünde bir güvenli bölge temin etmektir.
Böylece terör ve mülteci sorunu çözüme kavuşacaktır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır
başları:
Cumhurbaşkanı Erdoğan özetle şunları söyledi: "Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri TBMM'nin 26. Dönem 2. Yasama Yılı
açılışında sizleri en kalbi duygularla selamlıyorum. Tüm
milletvekillerimizi saygıyla yad ediyorum. Gazi Mustafa Kemal başta
olmak üzere ahirete göçmüş olanları rahmetle anıyorum. 23 Nisan
1920 gününden bugüne TBMM tarihinin pek çok dönüm noktası vardır.
Bundan sonra 15 Temmuz 2016 gecesinin TBMM tarihinde de ayrı ve
özel bir yeri olacaktır. Darbe girişiminin ardından derhal bu
salonda toplanarak, tepkiyi Meclis'te ortaya koyan sizlere
şükranlarımı sunuyorum. Milletvekillerimiz onurlu ve güçlü bir
duruş sergileyerek bu kuruma sahip çıktı. 15 Temmuz'dan sonra
Meclisimiz ikinci defa gazilik şerefine nail oldu. Şehit olan 241
vatandaşımız milletimizin gönlüne ve tarihin sayfalarına altın
harflerle kazınmıştır.
'HEPİMİZİN CAN BORCU VAR'
Demokrasi nöbetlerinde 29 gece sabahlayan on milyonlarca
vatandaşımıza borcumuzu asla ödeyemeyiz. Türkiye bir avuç hainin
dışında 79 milyonj vatandaşının tamamıyla bir özgürlük ve demokrasi
dersi vermiştir. Milletimiz terör örgütlerine olduğu gibi darbe
heveslilerine de meydanı bırakmayacağını gösterdi. Şahsım başta
olmak üzere hepimizin milletimize can borcumuz olduğunu
unutmamalıyız. Daha çok çalışmalı, daha çok üretmeli ve Türkiye'yi
daha ileri taşımalıyız. MGK toplantısında, hükümetimize bu tarihin
15 Temmuz Demokrasi ve Özgürlük Günü olmasını tavsiye ettik.
Şehitlerimiz için anıtlar yapma hazırlığımız sürüyor. Şehit
ailelerine her türlü destek veriliyor, verilmeye devam edecek.
'15 TEMMUZ'U UNUTTURMAMAK MECBURİYETİNDEYİZ'
15 Temmuz'u unutmamak ve unutturmamak mecburiyetindeyiz. Ders
kitaplarından, filmlere, edebi eserlere kadar her mecrada 15
Temmuz'un işlenmesini teşvik etmeliyiz. 15 Temmuz'da sokaklarda
şahadete koşan insanların kahir ekseriyetinin ne korumak zorunda
olduğu malı mülkü, ne statüsü ne başka çıkarı vardır. Bu insanlar
sahip oldukları maddi varlıklar uğruna değil, inançlarına,
imanlarına, özgürlüklerine, geleceğe sahip çıkmak için sokaklara
dökülmüştür. Milletimiz ölüm kusan silahların üzerine
yürümüştür.
'HER KİM Mİ 15 TEMMUZ DARBE DEĞİL DER O BU GİRİŞİMN
PARÇASIDIR'
Darbe girişiminin anlaşılmasının hemen ardından yaptığımız çağrının
mahiyeti, milletimizin hissiyatının ifadesinden başka bir şey
değildir. Bu hissiyatı anlamayan, anlamak istemeyenler de oldu. 15
Temmuz'da yaşananları oyun, tiyatro, film diyerek küçümsemeye
çalışanlar oldu. Her kim ki, 15 Temmuz'a amasız, fakatsız darbe
diyebiliyorsa, lanetleyemiyorsa o da darbe girişiminin bir
parçasıdır, en azından gönüllü bir destekçisidir. Böyle bir
yanlışın içine düşenler şehitlerimize ve gazilerimize, milletimizin
tamamına hesap vermekten kurtulamayacaktır.
'YENİKAPI RUHUNUN KORUNMASI HEPİMİZİN GÖREVİ
OLMALI'
Milletimiz 7 Ağustos'ta Yenikapı'da 15 Temmuz karşısındaki duruşunu
sergilemiştir. Bu manzaraya iştirakleriyle siyasi parti ve kurum
temsilcilerimize teşekkürlerimi ifade ediyorum. Türkiye'nin ve Türk
milletinin vatanı, özgürlüğü söz konusu olduğunda tek ses, tek
nefes olduğunun örneği olan Yenikapı ruhunun korunması hepimizin
görevidir. Meclisimizin yeni yasama döneminde Yenikapı benzerinin
tekrarlanacağına inanıyorum. Bu hepimizin aynı şeyleri düşünüp,
söyleyeceği anlamı değildir. İnanç, düşünce, tarz farklılıklarımız
mutlaka olacaktır. Bizden beklenen temel konularda birlik ve
beraberliğimizi güçlü tutmamızdır. Biz PKK, FETÖ, DAEŞ konusunda,
sınırlarımızın güvenliği, vatanımızın bütünlüğü konusunda ortak bir
zeminde buluşamıyorsak, ortada ciddi bir sorun var demektir.
Yenikapı'daki duruşu bu nedenle önemli görüyor ve devamını
diliyorum.
'DARBE GİRİŞİMİNDEN DERS ÇIKARMALIYIZ'
Türkiye PKK ve uzantıları ile DAEŞ saldırılarına maruz kalıyor.
DAEŞ Türkiye'yi hedef alarak kendisine alan açmaya çalışıyor.
Yürütülen mücadele El Kaide'nin uzantısı olarak ortaya çıkan
DAEŞ'in geriletilmesine katkı sağlamıştır. Güneydoğu illerimizde
gerçekleştirdiği çukur eylemleriyle şimdi de sınır dışındaki
projelere destek için çalışıyor. Bu eylemlerde şehit
olanlanlarımızın kanını teröristleri kat be kat imha ederek yerde
bırakmıyoruz. Bölge insanı kendisinin ve çocuklarının geleceğini
kan atıkmaktan çekinmeyen bu örgütle bağını koparmıştır.
Operasyonlar bölge halkı tarafından da destekleniyor.
Vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermek, şehirlerimizi yeniden
imar etmek için yoğun çaba içerisindeyiz. Ülkemizin birliği,
beraberliği, kardeşliği, güvenliğine şahitlik edeceğiz. 15 Temmuz'u
bir milat haline dönüştürmeliyiz. PKK, FETÖ, DAEŞ'e karşı hep
birlikte kararlı mücadele yürütmeliyiz. Yapısal reformları hayata
geçirmeliyiz. Darbe girişiminden gerekli dersleri çıkarak ülkemizi
geleceğe hazırlamalıyız.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ÖNCELİĞİMİZ OLMALI
Türkiye ekonomik göstergeleri, yatırımlarıyla, sosyal
yardımlarıyla, savunma sanayisinde bugünkü seviyesine ulaşmamış
olsaydı, iç ve dış saldırılar karşısında bu kadar güçlü duruş
sergileyemezdi. 2023 hedeflerine ulaşma konusunda en büyük görev
TBMM'ye düşüyor. Bu hedeflere ulaşmaya katkı sağlayacak her hususa
Meclisimiz öncü olmalıdır. Öncelikle anayasa değişikliğini hayata
geçirmeliyiz. Atılan adımları olumlu olarak değerlendiriyorum.
Meclis içtüzüğünün bu kurumun daha etkin çalışması için yeniden ele
alınmasını önemli görüyorum.
'CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINI YIPRATMAYA YÖNELİK ÇALIŞMALARA
ÜZÜLÜYORUM'
Tüm sorunların yegane çıkış yolunu milli iradede gören
cumhurbaşkanı olarak anayasa ve içtüzük çalışmalarını
desteklediğimi belirtmekteyim. Doğrudan milletin oyuyla seçilmiş
bir cumhurbaşkanı olarak milletime karşı sorumluluklarımın
farkındayım. Seçildiğim günden bu yana ülkeme ve milletime karşı
sorumluluklarımı yerine getirmek için gece gündüz çalıştım,
çalışmaya devam ediyorum. Her yeni durum gibi doğrudan milletin
oyuyla seçilen cumhurbaşkanlığı makamı için beliren tereddütler
ortadan kalkmıştır. Yasama, yargıyla ve milletimle uyumla bir
cumhurbaşkanlığı görevini yürüttüğüme inanıyorum. Cumhurbaşkanlığı
makamını yıpratmaya yönelik çalışmaları üzüntüyle karşılıyorum. Hiç
kimsenin özellikle kendileri de seçimle gelen TBMM üyelerinin buna
hiç hakkı yoktur. Bugünden sonra bu anlamsız tartışmayı da geride
bırakacağımıza inanıyorum.
SURİYE VE IRAK MESELESİ
Güney sınırlarımız boyunca uzanan Suriye ve Irak meselelerinin özel
bir yeri var. Suriye meselesi bizim için hayati bir konu
durumundadır. Türkiye'nin Suriye meselesi için konumu en başından
beri nettir. DAEŞ terör örgütü Suriye'deki sorunun sonucudur. 22
milyon nüfusa sahip bir ülkenin DAEŞ'ten 5 yıldır arındırılamaması
akla yatkın değildir. Irak'ta da benzer durum gereçlidir. DAEŞ,
Suriye ve Irak'ta herkesin kullandığı elverişli bir malzemeden
ibarettir. Kendi ülkelerindeki radikal unsurları Suriye ve Irak'a
yönelendiren kimi ülkeler sorunun sonuçlarıyla yüzleşmekten
kaçınıyorlar. Türkiye bölge halkına karşı tüm insanı görevlerini
yerine getirmekte kararldıır. Avrupa ülkeleri bu insanlık sınavında
sınıfta kalmıştır. Avrupa ülkeleri bugüne kadar savundukları
değerleri ayaklar altına almıştır. Hiçbir politik hesap Suriye'de 6
yılda öldürülen insan sayısının 600 bine ulaşması artık sözün
bittiği yeri ifade ediyor. Biz insani görevimizi yerine getirirken,
uluslararası toplumu ikaz etmeye devam edeceğiz.
5 BİN KİMOMETRE BÜYÜKLÜĞÜNDE GÜVENLİ BÖLGE
Fırak Kalkanı meşru bir operasyondur. DAEŞ'in 14 yaşında bir çocuğu
canlı bomba olarak kullanmak süretiyle Gaziantep'e göndermesi ve 56
vatandaşımızın hayatını kaybettiği saldırı bizim için son damla
olmuştur. Cerablus'tan başlayarak bu operasyonlar bu bölgede 5 bin
kilometrekare büyüklüğünde bir güvenli bölge temin etmektir.
Böylece terör ve mülteci sorunu çözüme kavuşacaktır. Şu anda
Cerablus'ta 40 bin kişi var. Yıllardır savunduğumuz bu proje için
itiraz görmedik ama fiili destek de almadık. Terör koridoru ve PKK
ve DAEŞ'in eylemleri biz bu operasyonu kendi imkanlarımızla yapmaya
zorladı. Bu ülkenin kendi evlatlarıyla bu operasyonu
yürütebileceğini gösterdi. DAEŞ'in karşısına PKK/YPG'yi çıkarmaya
çalışanları tezleri Fırak Kalkanı ile geçerliliğini yitirmiştir.
Benzer oyun Musul'da da sergilenmeye çalışılıyor. Bu oyunun da
bozulması gerekiyor. Musul'a yapılacak bir operasyonun Telaferi de
etkileyeceğini hatırlatmak isterim. Musul'un DAEŞ'ten
kurtulabileceğine inanıyoruz.
MASANIN DIŞINDA KALAMAYIZ
Türkiye olarak masanın dışında kalamayız. Diğerlerinin böyle bir
sınırı yok. Ama onlar orada sonuç belirlemek istiyor, biz buna
seyirci kalamayız. Bunun kararını da burası verecek. Türkiye olarak
kendi sınırlarımız içerisinde huzur ve güven içerisinde yaşamak
istiyorsak, bu doğrultuda ilerlemek zorundayız. Devletler
arasındaki münasebetler karmaşık ilişkilerdir. Türkiye'nin son
dönemde artan bölgesel ve küresel etkinliği diğer devletlerle
ilişkisini çok daha grift hale getirmiştir. ABD, AB, Rusya ile olan
ilişkilerimiz çok önemli süreçler yaşadığımız dönemden
geçiyoruz.
Rusya ile olan ilişkilerimizin normalleşmesi için önemi adımlar
atıyoruz. Ortak çıkarlarımıza odaklanarak bu ülkeyle olan
ilişkilerimizi eski seviyenin üzerine taşımayı hedefliyoruz. Pek
çok alanda ilişkilerimiz eski seviyesine doğru yaklaşıyor. Mavi
Marmara konusunda şartlarımızı karşılayan İsrail ile herkes için
hayırlı neticeler doğuracak ilişkiler geliştirmeye çalışıyoruz. ABD
ile ilişkillerimizi geleneksel ilişkilerimize uygun şekilde yürütme
gayretindeyiz.
'ABD SURİYE'DE ÇİFT BAŞLI POLİTİKA İZLİYOR'
ABD'nin Suriye'de çift başlı bir politika izlediğini görüyoruz. ABD
yönetiminin bir kısmı terör örgütleriyle çalışma yürütürken, bir
kısmı da bizim hassasiyetimize uygun çalışma yürütüyor. Bu süreçte
ABD Kongresi'nin Suudi Arabistan'a 11 Eylül saldırıları sebebiyle
dava açılmasına izin veren yasayı onaylaması talihsizliktir.
Suçların şahsiliği ilkesine aykırıdır. Bu yanlış adımdan bir an
önce dönülmesini bekliyoruz. ABD'nin en kısa sürede
münasebetlerimizin ruhuna uygun seviyeye geleceğine inanıyorum.
İRAN İLE İŞBİRLİĞİ
Bölgede İran ile birlikte çok ciddi enerji, ulaşım, kültürel
işbirliği projeleri bulunuyor. İlişkilerimizi geliştirmeye devam
ediyor, edeceğiz.
AB KENDİ BİLİR
AB ile ilişkilerimiz bakımından ekim ayı önemlidir. Vize
serbesitisi bu ay yürürlüğe girmesi gerekiyor. AB'nin tavrı,
Türkiye'ye verdiği sözü tutmak istemediğinin tavrıdır. Kendileri
bilirler. Türkiye AB ile ilişkilerinde hep veren taraf, hep sözünü
tutan taraf olmuştur. Ülkemizin 53 yıl kapıda bekletilmesi bizimle
ilgili görüşünü göstermiştir. Üste çıkmanın gereği yoktur. AB
yetkilileri ile birlik içinde etkin ülkelerle açık bir ikrar
bekliyoruz. Farklı niyetlerin günahını bize yıkmaktan vazgeçsinler.
Bizim AB kriterleriyle, insan haklarıyla, hukukun üstünlüğüyle
hiçbir sorunumuz yoktur, olmayacaktır. Bunları AB istediği için
değil, kendi vatandaşlarımız layık olduğu için hayata geçiriyoruz.
AB, Türkiye'yi tam üye yapacaksa hiçbir engel bulunmuyor, biz
hazırız. Artık bu oyunun da sonuna geldik, bunu bilmeleri lazım.
Türkiye ile veya Türkiyesiz yola devam seçimi kendilerine aittir.
Sorumluluğu bize yıkmaya çalışmasınlar.
'EKONOMİYİ ÖNÜMÜZE KOYUYORLAR'
Terör örgütleriyle Türkiye'nin önünü kesemeyenler ekonomi kozunu
önümüze koyuyorlar. 14 yılda bir yandan ekonomik krizi hariç
kesintisiz bir büyüme sağlarken, ekonomik taarruzlara karşı
direniyoruz. Türkiye büyüdükçe bu tür saldırılara karşı daha
dirençli hale geldi. Büyüyen, güçlenen bir Türkiye var. Her terör
dalgası veya sosyal çalkantıyla birlikte ekonomik sarsıntı dalgası
olur. Son olarak 15 Temmuz'un ardından aynı senaryo gündeme geldi.
Milletimiz, istiklali ve istikbaliyle ekonomisine sahip çıktı. Şu
ana kadar 12 milyar dolara piyasaya sürdü. Büyük yatırımlar,
projeler hiç mola vermeden devam etti. Osman Gazi Köprüsü'nün
açılışını gerçekleştirdik. Yavuz Sultan Selim Köprüsü aynı şekilde.
Şimdi önümüzde Çanakkale Köprüsü, Kanal İstanbul projesi var.
Türkiye büyük bir evrimi, devrimi gerçekleştirecektir, bunu
bilmemiz lazım. Türkiye'nin önünü kesemeyecekler, bu defa kredi
derecelendirme kurulunu devreye soktular. Kimse bunları ciddiye
almadı. Uluslararası büyük bir şirketle, ilgili kuruluşlar 1,1
milyar dolarlık anlaşmayı imzalayacaklar. 10 Ekim'de açılışı
yapılacak enerji kongresi önemli anlaşmalara sahne olacak. Türkiye
Varlık Fonu her geçen gün daha büyük ilgi görüyor. Büyük ve
stratejik projelerin finansmanı çok daha kolay hale gelecektir.
İnşallah Türkiye beklentilerin üzerinde büyüme rakamlarıyla çok
büyük mesafe kaydedecektir. Kısmi durgunluğun canlanması için her
türlü tedbir alınıyor. Büyük ekonomilerin ciddi sıkıntı yaşadığı
dönemde Türkiye'nin yüksek bir büyüme oranını sürdürmesi takdir
edilmelidir. Bizim ölçümüz bu değildir, bizim çok büyük
hedeflerimiz var. Daha fazla çalışacağız, daha çok üreteceğiz, daha
çok istihdam edeceğiz, yüksek teknolojiye önem vereceğiz. Bunu da
hep birlikte gerçekleştireceğiz."
TBMM Başkanı Kahraman'ın konuşmasından satır başları;
'TÜRKİYE'DE ARTIK DARBE DÖNEMİ KAPANDI'
15 Temmuz'da ülkemiz darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı. Meclis
ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bombalandı. Darbecilerin
saldırılarına karşı bu salonda bulunan büyün milletvekili
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Milli iradeyi gasp etmek
isteyenler Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dik duruşu ve halkımızın
direnişiyle karşılaştı. Millet darbeyi yendi, Türkiye'de artık
darbe dönemi kapandı.
'TÜRKİYE'NİN İHTİYAÇ DUYDUĞU ADIMLARI
ATMALIYIZ'
16 Temmuz 2016 Cumartesi günü yapılan toplantıya Meclis'teki 4
partimiz katıldı. Partilerimizin Meclis çatısı altında
sergiledikleri tutum halkımızın kenetlenmesine vesile oldu. 7
Ağustos'ta düzenlenen Yenikapı Demokrasi ve Şehitler Mitingi'yle
dünyaya birlik ve beraberlik mesajı verildi. Meclis olarak yüklü
bir gündem bizi beklemektedir. Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu adımları
atmalıyız.
'PKK, DAEŞ VE FETÖ İTTİFAK HALİNDE SALDIRIYA
GEÇMİŞTİR'
Milletimiz içeriden ve dışarıdan büyük tehlikelerle karşı
karşıyadır. PKK, DAEŞ ve FETÖ ittifak halinde saldırıya geçmiştir.
TBMM olarak teröre karşı olan mücadelede üzerimize düşen görevi
sürdüreceğiz.