Bebeklerin kanı İsrail'in yüzüne bulaştı
Başbakan Erdoğan, "Gazze'de ölen bebeklerin tertemiz kanı İsrail'in ve dünyanın yüzüne bulaşmıştır" dedi.
İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gazze'de ölen bebeklerin, masum, tertemiz kanının İsrail'in yüzüne olduğu kadar bu zulme sessiz kalanların da yüzüne bulaştığını söyledi.
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin
İstanbul İl Teşkilatı'nca Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen
bayramlaşma töreninde, Gazzeli çocukların bayramlarını özellikle
kutladığını kaydederek, "Şeker toplayamayan, parklara gidip
oynayamayan, harçlık alamayan, bayram kendi üzerlerinde maalesef
bombalarla tecelli eden ve bu bayramı idrak edemeyen Gazzeli
çocuklara buradan selamlarımı gönderiyorum, gözlerinden öpüyorum.
Bırakınız şeker toplamayı, el öpmeyi, ilaç olmadığı için, tıbbi
yardım alamadığı için, hastane, malzeme olmadığı için ellerini,
ayaklarını kaybeden Gazzeli çocuklar için sonraki bayramların
bayram olmasını yürekten temenni ediyorum" ifadelerini
kullandı.
Türkiye'nin de çabalarıyla Gazze'de ateşkes sağlanması yönünde
önemli ilerlemeler kaydedildiğini vurgulayan Erdoğan,
"İsrail, on yıllardır hukuk tanımadığı gibi bugün de hukuk
tanımıyor, bugün de ateşkeslere riayet etmiyor. Yine de en azından
Gazze'ye geçici bir süre insani yardım sağlanabilmesi için ateşkes
girişimlerimizi sürdürüyor, ateşkesin kalıcı olması için de çok
yoğun çaba sarf ediyoruz" diye konuştu.
-"Türkiye olarak uyanık olmamız lazım"-
İsrail'in, Gazze'ye yönelik operasyonlarının başladığı günden
bugüne 3 İsrailli sivilin hayatını kaybettiğini duyurduğunu
hatırlatan Erdoğan, "3 İsrailli sivil karşılığında Gazze'de
1100'e varan masum insan hayatını kaybetti. İsrail bu orantısız, bu
insanlık, vicdan dışı saldırılarına Hamas'ın attığı füzeleri bahane
olarak gösteriyor. İsrail sözüm ona teröre karşı mücadele verdiğini
iddia ederek, yaptığı katliamı, soykırımı dünyaya meşru göstermeye
çalışıyor. 500 ton bomba yağdırıyorsun, sürekli olarak fosfor
bombalarını kullanıyorsun, tanklarla, toplarla buraya giriyorsun ve
utanmadan, sıkılmadan hala Hamas'ı 'füze atıyor, roket atıyor' diye
dünyaya tanıtmaya çalışıyorsun. En azından bizler Türkiye olarak bu
konuda uyanık olmamız lazım" değerlendirmesini yaptı.
"Dünyanın hiçbir yerinde, tarihin hiçbir döneminde böyle
hukuksuz, insafsız, vicdansız bir saldırı meşru müdafaa olarak
görülmez, savunma hakkı olarak görülemez" diyen Erdoğan,
şunları kaydetti:
"İsrail'in bu insanlık dışı saldırıları, bu soykırım
girişimini terörle mücadele gibi sunması, dünyadaki bazı
devletlerin de maalesef buna inanmaları insanlık adına yüz
kızartıcı bir durumdur. İsrail'in kutsal günlere saygısının
olmadığı bir kez daha görülmüştür. İsrail'in farklı dinlere
saygısının olmadığı bir kez daha görülmüştür. İsrail'in hukuk
dinlemediği, bu son operasyonlarla bir kez daha ortaya çıkmıştır.
En acısı da İsrail'in kendisinden başka hiç kimseye hayat hakkı
tanımadığı, kendisinden başka hiç kimseyi insan olarak, can olarak
görmediği ve insanlığa zerre kadar saygısının olmadığı bu katliamla
bir kez daha ispatlanmıştır."
-"Uluslararası medya haber bile yapmıyor"-
Gazze'de sadece çocukların, bebeklerin, annelerin, masum
insanların ölmediğini ifade eden Erdoğan, "Gazze'de
insanlık ölüyor. Tüm yeryüzünün vicdanı Gazze'de can çekişiyor.
Dünya, özellikle de Birleşmiş Milletler bu şımarıklığa, bu hukuk
tanımazlığa karşı derhal tedbir almak ve keyfice katliamların önüne
güçlü şekilde geçmek zorunda" diye konuştu.
İstanbul'da vandallık yapan, camı çerçeveyi kıran, esnafa,
sokaktaki insana zarar veren göstericilere polisin biber gazı
kullanmasının Avrupa'dan eleştiri aldığını anlatan Erdoğan,
"Avrupalı siyasetçiler, bazı devlet adamları, uluslararası
kimi örgütler, özellikle de Batı medyası, sabah akşam İstanbul'dan
bahsediyor, sabah akşam Türkiye'yi eleştiriyordu. Gazze'de binden
fazla kişi ölüyor, bu kişilerden, bu örgütlerden hiç ses yok.
Taksim'den saatlerce canlı yayın yapan uluslararası medya, Gazze'de
binden fazla kişi öldüğü halde haber bile yapmıyor, yapamıyor.
Gazze'deki can kayıplarını habere değer bile görmüyor. Bir Avrupa
ülkesinde, güya demokrasinin, özgürlüğün ülkesinde Gazze için eylem
yapılması yasaklanıyor. Buna rağmen eylem yapanlara polis her türlü
şiddeti uyguluyor, dünyadan çıt çıkmıyor" görüşünü dile
getirdi.
Buruk bir bayram yaşandığını, mazlumların acısının yüreklerde
hissedildiğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Buradan Mısır'da hak, demokrasi, özgürlük için mücadele
veren tüm kardeşlerimin bayramlarını kutluyor, hak mücadelesinde
şehit olmuş kardeşlerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Şu
anda zindanlarda yaşayan Mısır'daki kardeşlerimize Rabbimden
tahammül niyaz ediyorum. Irak'ta hangi mezhepten, hangi meşrepten
olursa olsun, hangi etnik kökene mensup olursa olsun, tüm
kardeşlerimizin bayramını tebrik ediyorum. Özellikle zor günlerden
geçen ama Türkiye'nin desteği her an yanlarında olan Türkmen
kardeşlerimizin de bayramını tebrik ediyorum. Suriye bir bayramı
daha buruk yaşıyor, bir bayramı daha bombaların altında, zulmün,
cefanın, acının, yokluğun ve yoksulluğun altında yaşıyor. Suriyeli
kardeşlerimiz için bu bayram ne kadar bayramdır bilinmez ama
bayramın onların göğüslerini ferahlatmasını, sabır ve dirayet
vermesini Allah'tan niyaz ediyorum."
Erdoğan, bayram namazını kıldığı Fatih Camisi'nde pek çok
Suriyeliyle karşılaştığını aktararak, "Demek ki Suriye'den
bize sığınmış kardeşlerimizin ciddi bir kısmı da şu anda
İstanbul'da yaşıyor. Afganistan'dan Somali'ye, Myanmar'dan Libya'ya
kadar yeryüzünde gadre uğramış, zulme uğramış, yıllardır bayramı
hüzün içinde yaşayan tüm kardeşlerimizin de bayramlarını tebrik
ediyorum" diye konuştu.
-"Ölen bebeklerin tertemiz kanı İsrail'in yüzüne bulaştı"-
"Ben inanıyorum ki o bebeklerin saf ve masum yüzleri,
onları öldüren katiller kadar, teröristler kadar, onlara sessiz
kalanların da rüyalarına girecek, ebediyen o susanları takip
edecektir.
Gazze'de ölen bebeklerin, masum, tertemiz kanının İsrail'in yüzüne
olduğu kadar bu zulme sessiz kalanların da yüzüne bulaştığını ve
oradan hiç çıkmayacağını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ben inanıyorum ki o bebeklerin saf ve masum yüzleri,
onları öldüren katiller kadar, teröristler kadar, onlara sessiz
kalanların da rüyalarına girecek, ebediyen o susanları takip
edecektir. Maalesef bir bayramı daha böyle acı içinde, böyle öfke
içinde, böyle buruk yaşıyoruz. İnşallah bu şekilde yaşadığımız son
bayram olur. İnşallah sonraki bayramları çok daha farklı yaşamayı
Rabbim bizlere nasip eder. Hiç kuşkusuz bunu istemek, bunu arzu
etmek, bunun için de mücadele etmek gerekiyor. Ya elimizle
düzelteceğiz ya dilimizle düzelteceğiz, bunlara gücümüz yetmiyorsa
kalbimizden buğzedeceğiz. O da imanın en zayıf
noktasıdır."
Başbakan Erdoğan, İslam ülkelerine bakıldığında maalesef bu
arzunun, bu mücadelenin hakkıyla yansımadığının görüldüğünü
anlatarak, şöyle devam etti:
"Filistinlilerin varlığının, Filistinlilerin mücadelesinin
İsrail'den, Batı'dan ziyade bölgedeki ülkeleri rahatsız ettiğini
görüyorsunuz. İsrail bütün Filistin'i haritadan silse, bütün
Filistinlileri yok etse, inanın 'bir pürüz ortadan kalktı' diye
bundan memnun olacak olanlar var maalesef. İşte bizim AK Parti
davasının önemi buradan geliyor, bunu böyle biliniz. 10 Ağustos
seçimlerinin önemi buradan geliyor. Bizim bütün bu coğrafyada
öncelikle bu fitneden, bu nifaktan ve bu münafıklıktan kurtulmamız
gerekiyor."
Ramazan ayının insanın kendisini tanıması olduğunu dile getiren
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"İnsanın kendisini yani nefsini kontrol altına almasıdır.
İnsanın başkalarının açlığını, yokluğunu, çaresizliğini
hissedebilmesidir. 30 gün ramazan orucu tutup, ramazanın bu ruhunu
ıskalayanlar var, bunu maalesef vurdumduymaz bir anlayışla anlamak
istemeyenler var. Ramazan Bayramı nedir? Feraha eriştir, kurtuluşa
eriştir, en önemlisi de kardeşliktir, dayanışmadır. Ramazan Bayramı
kucaklaşmaktır, helalleşmektir. Kardeşlerin kardeş olduklarını bir
kez daha en güçlü şekilde hissetmesidir. İşte bayrama erişen ama
bayramın ruhunu tadamayanlar veya ıskalayanlar
var."
-"Üzerimizde çok büyük bir mesuliyet taşıyoruz"-
Başbakan Erdoğan, "Türkiye olarak üzerimizde
gerçekten çok büyük bir mesuliyet taşıyoruz. Bölgemizdeki tüm
çatışmalardan, kavga ve kargaşadan uzak duruyor, sorunlara hep üst
zaviyeden bakıyoruz" diye konuştu.
Her meselede sağduyuyu temsil edip, kardeşliği, dayanışmayı ve
barışı güçlü şekilde savunduklarını vurgulayan Erdoğan,
"Böyle yaptığımız için de Ortadoğu, İslam coğrafyası yani
ümmet yüzünü bize dönmüş durumda, umudunu bize bağlamış
durumda" dedi.
Bu arada, Erdoğan'ın konuşması sırasında salonda sık sık sloganlar
atıldığı ve sevgi gösterisinde bulunulduğu görüldü.
Başbakan Erdoğan, iyi bir sınav verdiklerine ve vermeye devam
ettiklerine vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Devlet olarak, hükümet olarak bölgemizdeki tüm mazlumlar
için imkanları zorlayarak girişimlerde bulunuyoruz. Kimsenin eli
Gazze'ye, Filistin'e ulaşmadığı anda hamdolsun biz oralara bütün
imkansızlıklara rağmen ulaştık, ulaşmaya da devam ediyoruz.
Mısır'daki mazlumların yanında dualarımızla varız. Suriyeli
mazlumların yanında evimizi, kapımızı açarak, ensar olma vasfının
hakkını yerine getirerek varız. Bazı gruplar bunu provoke etmek
gibi bir gayretin içine giriyorlar. Tabii ki buraya sığınanların
içerisinde maalesef sıkıntılı tipler yok değil, var, bunları da
bileceğiz. Ama onları görerek, bütünü olumsuz değerlendirmek çok
yanlıştır. Iraklı mazlumların yanında sürekli hakkı tavsiye ederek,
taraflara itidali telkin ederek varız."
Erdoğan, Türkmen kardeşlerinin yanlarında her an ve yoğun şekilde
yaptıkları yardımlarla, desteklerle var olduklarını belirterek,
şunları kaydetti:
"İddialı konuşuyorum, Cumhuriyet tarihinde Türkiye
dışındaki Türkmen kardeşlerinin yanında bizim gibi var olan bir
hükümet olmamıştır. Bunu iddialı bir şekilde söylüyorum. Madden ve
manen... 3,5 yıl iktidarda olan MHP'nin Türkmen kardeşlerimize el
uzatmak diye bir şeyi olmadı. Filistin'in yanında hem sesimizle,
hem sözümüzle, hem de en zor şartlarda Gazze'de yaptıklarımızla
varız. Buradan Dışişleri Bakanlığımızı, Milli İstihbarat
Teşkilatımızı, TİKA'yı, Kızılay'ı, AFAD'ı bölgede yaptıkları
fedakarca çalışmalar için tebrik ediyorum. TRT, Anadolu Ajansı,
Yurtdışı Türkler Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi
kurumlarımızı aynı şekilde cefakar çalışmaları için tebrik
ediyorum. Sivil toplum örgütlerimizi, gönüllü kuruluşları, en zor
şartlara rağmen mazlumlara ulaştıkları için, Türkiye'nin yüz akı
oldukları için kutluyor, onlara da teşekkür
ediyorum."
-"Mazlumun eli, dili, sesi olmaya inşallah devam edeceğiz"-
"Biz burada olmaya, burada dimdik durmaya,
mazlumun eli, dili, sesi olmaya inşallah devam edeceğiz. Bundan hiç
endişeniz olmasın" diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam
etti:
"Büyük bir devletin yapması gereken ne ise onu yapıyoruz
ve onu yapmaya devam edeceğiz. Bakın içeride birileri şu anda
Türkiye'yi aciz göstermek için elinden geleni yapıyor. Gazze
meselesinin, Suriye, Irak meselesinin üzerini örtmek için yani
bölgedeki zalimlere destek vermek için içerideki bazı aktörler
rollerini oynuyorlar. Ellerine ne geçerse istismar etmekten
kaçınmıyorlar. İşte şu anda Suriye ve Irak'taki Türkmen
kardeşlerimiz üzerinden sorumsuzca bir istismar siyaseti
yürütüyorlar. Yaptıkları sorumsuzca, cahilce açıklamaların Türkmen
kardeşlerimizin davasına, onların şartlarına zarar verdiklerini
anlamayacak kadar bu işlerin dışındalar. Bunlar Mısır'ın Gazze
meselesinde ara bulucu olması için çağrı yapıyorlardı. Şu anda
Türkiye ateşkes görüşmelerinde en önemli aktör ve Mısır'a çağrı
yapanların bir kez daha yüzleri kızardı. Suriyeli misafirlere karşı
ırkçı tavırlar sergiliyorlar. Musul'da alıkonulan konsolosluk
çalışanlarımızın hayatlarını tehlikeye atacak açıklamalar
yapıyorlar. Eğer biz onların ağzıyla, onların düşündükleriyle
hareket etmeye kalkarsak belki de bunun bedeli ağır olabilir. Ama
biz burada sabırla sağ salim bu 49 kardeşimizi nasıl getiririz,
bunun hesabı, bilinci içerisindeyiz."
Türkmen ve Uygur kardeşlerini tehdit edecek girişimlerin,
söylemlerin içine girildiğine işaret eden Erdoğan, şöyle
konuştu:
"Türkiye büyük ama maalesef muhalefet hala çok küçük.
İnşallah onlar da anlayacaklar. Özellikle 10 Ağustos'ta sandıktan
çıkan sonuçla bu ufuksuz, sorumsuz muhalefet kendisine çeki düzen
vermek zorunda kalacak. Kardeşlerim bakınız, şurada şöyle günlerdir
bir senaryo sahneye konuldu ve bunun senaristleri belli, paralel
yapı ve bu senaryonun içerisinde bağımsız olduğu söylenen bağımlı
milletvekilleri var sözüm ona. Ve bunlar yasa tanımaz bir şekilde
adalet sarayının içine girecek kadar bu noktada hassasiyetlerini
kaybetmiş sözüm ona milletvekilleri. Bunlar kendilerine göre orada
bazı değerlendirmeler, bazı kararlar veriyorlar. Şunu çok açık net
söylüyorum, bakın her şey yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bunun daha
arkası gelecek. Bunun arkasında nelerin olduğunu biz şu anda
hissediyor, görüyoruz. Niye? Bunlar bizim ulusal güvenliğimizi
tehdit etmek için her türlü adımı attılar."
"Bunlar devletin kurumları içerisine 40 yıllık bir çalışma
ile yerleştiler" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu süreç yeni bir süreç değil. Yerleştiler ve şimdi
oradan ufak bir şeyle, bir dershane konusundaki attığımız reform
adımını kabullenemediler. Çünkü oradan çok büyük rant geliyordu, bu
rantı kaybettikleri için çılgına döndüler. Şimdi her yerde ben şunu
söylüyorum. Bunların okullarında okuyan çocuklarınız varsa alın.
Dershanelerine gönderdiğiniz çocuklarınız varsa alın. Devletin
okulları var ya, verin devletin okullarına, orada okusunlar. Niye
çekiniyoruz? Ben devletin okulunda okudum, üstelik imam hatipte
okudum."
-"Bu can bu tende oldukça bu mücadele devam edecek"-
Kendi döneminde imam hatip mezunlarının üniversiteye
gidemediğini, bu yüzden ayrıca lise bitirdiğini belirten Erdoğan, 4
çocuğunun hepsini imam hatip liselerinde okuttuğunu, çocuklarının
oradan mezun olup yetiştiğini, kendisinin onlardan razı olduğunu,
çocuklarının millete faydalı olacak her türlü adımı attıklarını ve
atacaklarını anlattı.
Dershanelerin verdiğini devletin okullarının da verdiğini ve
vereceğini, okulların her geçen gün daha kaliteli olduğunu,
cumartesi-pazar günleri de takviye kurslarını ücretsiz
vereceklerini ifade eden Erdoğan, "Niye bunlara para
vereceğiz, niye bunları semirteceğiz? Ne gerek var? Okutun
yavrularınızı devletin okullarında. Paran varsa okul bittikten
sonra gönderirsin yurt dışına, orada da ayrıca yüksek ihtisasını
yapar, dilini yapar. Bu adımları atalım" diye konuştu.
Erdoğan, bu kişilerin buralardan kazandıklarını bu ülke, millet
için değil, kendi saltanatları için kullandığını kaydederek, şöyle
devam etti:
"Çok manidar. Bir tanesi bakıyorsun ellerinde kelepçeyle
hava atıyor, şov yapıyor. Peki kelepçe vurduklarınızın hali ne
olacak? Bir tanesi 'Anacığıma hatm-i şerif indiriyordum bu
ramazanda. 5 cüz kaldı. Bunu da bizi seven, bize inananlar
tamamlarsa çok memnun olurum' diyor. Orada çok bol vaktin olacak
zaten. Al yanına Kur'an-ı Kerim'i. Orada onu tamamlarsın, yeni
hatimler de indirirsin. İstismarını neden yapıyorsun? Samimi,
dürüst değiller. İşte bu şovmenliklerinden de belli oluyor. Artık
gelenler, gidenlerle... 'Bizim o polislerle işimiz yok' diyorlardı
değil mi? Pensilvanya da öyle demiyor muydu? Ne oldu? Hepsi çıktı
mı meydana? Nerelerle bağlantılı oldukları çıktı mı meydana? Çıktı.
Dedik ya; inine gireceğiz. İnine girdik ve girmeye de devam
ediyoruz. Bu can bu tende oldukça bu mücadele devam edecek. Çünkü
bunlar benim şahsıma ihanet etmediler. Bu ülkeye, millete ihanet
ettiler. Bu konuda tabanları, bunlara gönül verenleri tenzih
ederim. Bunları yönetenlerin uygulamalarıdır
bunlar."
"Belediye başkanlarına 'AK Parti'ye hoşgeldiniz' diyorum"-
Erdoğan, bu sürecin daha da güçlü işleyebilmesi için
muhalefetin kimlerle nasıl işbirliği yaptığının görüldüğünü, her
şeyin, tezgahın, senaryonun net bir şekilde ortada olduğunu
kaydederek, "10 Ağustos'ta gerçekleştirilecek
cumhurbaşkanı seçimi için tabanla hiç örtüşmeyen, ithal, monşer bir
aday çıkarılmasının, tabanda çok ciddi bir rahatsızlığa neden
olduğunu" bildirdi.
"Her telden çalan, her rüzgara göre eğilen, girdiği kabın
şeklini alan bir adayla muhalefet partileri kendi tabanlarını
rencide ettiler" diyen Erdoğan, bu bayramlaşma buluşmasında
bunun da yansımasını hep birlikte yaşadıklarını, çeşitli muhalefet
partilerine mensup belediye başkanlarının bu törenle AK Parti
davasına dahil olarak, Türkiye'ye güzel bir sürpriz yaptıklarını
aktardı.
Erdoğan, tören sonunda belediye başkanlarını konuklara tanıtacak ve
onlara rozetlerini takacaklarını belirterek, "Bu belediye
başkanlarımız Türkiye genelinde 14 ayrı ilçenin belediye
başkanları. Kendilerine 'AK Parti'ye hoşgeldiniz' diyorum. AK
Parti'nin hizmet mücadelesi içerisinde ilçelerine çok daha yoğun,
hızlı ve kaliteli hizmet götüreceklerine inanıyorum. Çok isabetli
bir tercihte bulundular" diye konuştu.
-"10 Ağustos'ta bir bayram daha yaşayacağız"-
Söz konusu belediye başkanlarını bu kararları nedeniyle
kutlayan Erdoğan, "İnşallah bir bayramı da 10 Ağustos
akşamı milletle yaşayacağız. İlk kez halkın oylarıyla
cumhurbaşkanını seçecek, demokrasi bayramını 10 Ağustos'ta farklı
bir şekilde idrak edeceğiz" dedi.
Erdoğan, seçime 13 gün kaldığını bildirerek, partisinin İstanbul
teşkilatının bu süreyi dolu dolu geçirmesini özellikle rica
etti.
Tarihte ilk kez yaşanacak bu seçimin en uygun şekilde, bir bayram,
şölen hazırlığı içinde İstanbul'u kuşatmasını temenni eden Erdoğan,
yerel seçimler öncesi Yenikapı'da gerçekleştirdikleri ve çıtanın
ulaştığı en üst seviyenin Maltepe'de gerçekleştirecekleri mitingle
aşılmasını istedi.
Erdoğan, "Yenikapı'da 1,5 milyon vardı. Burada 2- 2,5
milyon olsun" dedi.
Salondaki bir kişinin sözleri üzerine Erdoğan, "Şimdi
kardeşim tabii oradan '5 milyon' diyor. Gökten ne yağar ki yer
kabul etmez yani. Burada öyle bir şeyimiz yok. İnşallah haftaya
pazar Maltepe'de İstanbul mitingimizi çok farklı bir atmosferde
yapacağımıza inanıyorum" ifadelerini kullandı.
-Kadir Topbaş-
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da
İslam topraklarında büyük sıkıntılar yaşandığını, bu nedenle bu
bayramı da buruk geçirdiklerini ifade etti. Osmanlı'nın hakim
olduğu topraklarda milletleri asimile etmediğini, sömürmediğini,
Türkiye'nin böyle bir geçmişe sahip olduğunu vurgulayan Topbaş,
Türkiye'nin bu geçmişi bilindiği için entrikalar çevrilmek, oyunlar
oynanmak istendiğini kaydetti.
Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine
seçilmesinin Türkiye'de bir milat olduğunu kaydeden Topbaş, şöyle
devam etti:
"Meclis üyesine dahi ulaşamayan halk, belediye başkanıyla
aynı lokmayı paylaşır hale geldi. Hizmetkar dediniz, hizmetkar
oldunuz. Kapıları çaldı, dul ve yetimleri gözetti. 12 yıllık
hükümetiniz döneminde Türkiye'de nasıl iktidar olunduğunu
gösterdiniz. Bütün dünya Türkiye'nin bu ekonomik gelişmesini
hayranlıkla ve hayretle takip ediyor. Nasıl başardığınız
sorulmakta. İnanıyorum ki inşallah Rabbimden dileğimiz,
cumhurbaşkanlığınız döneminde de Türkiye çok daha farklı bir duruşu
sergileyecek."
-Aziz Babuşçu-
AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu da
cumhurbaşkanı seçimlerini hatırlatarak, bu bayramda, Erdoğan'ın
"Başbakan" sıfatıyla son kez beraber olduklarını
vurguladı. Kendileri için bugünün çok anlamlı olduğunu kaydeden
Babuşcu, şöyle dedi:
"Şunu büyük bir samimiyetle ifade etmek isterim ki, Sayın
Başbakanımızın hangi koşulda olursa olsun bundan sonraki yürüyüşü
de bizim için aynı derecede yanında olacağımız, aynı derecede saf
tutacağımız, aynı derecede mücadelesinde bütün imkanlarımızla yer
alacağımız bir zaman dilimi olacaktır. Biz AK Parti İstanbul
Teşkilatı olarak nasıl 30 gün boyunca iftarlarımızı büyük bir
heyecanla beklemişsek ve 30 günün sonunda tuttuğumuz oruçların
mükafatı olarak bugün bayram coşkusunu yaşıyor isek, 10 Ağustos'ta
bu kutlu hareketin lideri olarak Sayın Başbakanımızın çıktığı
yolda, bu milletin mücadelesini, bu milletin ötekileştirme çabaları
karşısında dik duruşunu ve o dik duruşu 10 Ağustos'ta zaferle
buluşturacak bir başka bayramı inşallah bu millet
yaşayacak."
Yerel seçimler öncesinde Yenikapı'da yaptıkları mitingle, miting
alanının tarihinde önemli bir iz bıraktıklarını dile getiren
Babuşcu, 3 Ağustos'ta Maltepe'de yapacakları mitingle de tarihe
önemli bir not düşeceklerine inandığını ifade etti.
-Notlar-
Haliç Kongre Merkezi'ndeki bayramlaşma töreni öncesinde
salonda, Erdoğan'ın da forma giydiği Başakşehir Fatih Terim
Stadı'nın açılışı için yapılan futbol karşılaşmasının görüntüleri
izletildi. Salonda bulunanlar, Başbakan Erdoğan'ın maçta attığı
golleri alkışladı.
Başbakan Erdoğan, kürsüye çıktığı anda seçim şarkısı
"Dombra" çalındı. Salonda bulunanlar şarkıya
alkışlarla eşlik etti.
Erdoğan, konuşmasının sonunda, AK Parti'ye katılan 14 belediye
başkanına rozetlerini taktı. AK Parti'ye yeni katılan belediye
başkanları, bulundukları bölgenin seçmenlerinden Başbakan Erdoğan'a
selam getirdiklerini ve Erdoğan'a 10 Ağustos'ta destek
vereceklerini ifade etti.
AK Parti'ye katılan belediye başkanları salonda yoğun şekilde
alkışlandı.
Erdoğan, program sonunda salonda bulunan 2 bin 617 kişi ile tek tek
tokalaşarak bayramlaştı.
BBP'den seçilen Kırıkkale'nin Keskin ilçesi Belediye Başkanı Dede
Yıldırım, "2023 hedefine yürüyen hizmet kervanına katılmak
için" AK Parti'ye geçtiğini dile getirdi. Başbakan
Erdoğan'dan bir isteği olduğunu ifade eden Yıldırım,
"Sayın Başbakanım, malumunuz olduğu üzere BBP'den istifa
ederek geldim. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun şehadetindeki gizem
hala aydınlanmadı. Taban, bunu sizin aydınlatacağınıza inanıyor.
Ben de inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Muhabir: Tayfun Salcı, Muharrem Aksakallı, Etem Geylan, Uğur Aslanhan, Etem Geylan