Başbakan Davutoğlu, CNN muhabiri Amanpour'a konuştu
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Amerikan "CNN International" kanalında gazeteci Christiane Amanpour'un IŞİD ve PKK'ya yönelik sınır ötesi operasyona ilişkin sorularını yanıtladı.
Davutoğlu, "Suriye krizinin başından beri iki nedenle güvenli
bölge oluşturulmasını istiyorduk. Birincisi, bu alan mültecilerin
kendi ülkeleri içinde barınabilmeleri için bir alan olacak. Şu an
Türkiye tek başına sadece Suriye'den gelen yaklaşık 2 milyon
mülteciyi ağırlıyor. İkinci sebep ise bu alan terörist grupların
gelmesini önleyecek" dedi. Başbakan, Esad rejimine karşı
uluslararası camianın harekete geçmemesi nedeniyle IŞİD'in ortaya
çıktığını belirtti.
Başbakan Davutoğlu, IŞİD ile mücadele için ABD ile varılan
mutabakatın, Suriye'nin geleceği için ılımlı muhalifleri
desteklemeyi de içermesi gerektiğini söyledi.
Amanpour'un "Savaşa geç katıldınız. Bu ani tavır değişikliğin
nedeni nedir?" sorusuna Davutoğlu, "Aslında ani bir dönüş değil.
Suriye toprağındaki tüm terörist varlıklara başından beri son
derece aktif şekilde karşıyız. Ancak bu kez DAEŞ, geçen pazartesi
Suruç'ta 32 vatandaşımızı öldürdü. Perşembe günü, sınırda bir
askerimizi şehit etti. Dolayısıyla sınırımızı DAEŞ'ten temizlemek
gereklilik halini aldı ve operasyona hemen başladık" yanıtını
verdi.
Davutoğlu, Suriye'de oluşturulması planlanan güvenli bölgeye
ilişkin soru üzerine, "Suriye krizinin başından beri iki nedenle
güvenli bölge oluşturulmasını istiyorduk. Birincisi, bu alan
mültecilerin kendi ülkeleri içinde barınabilmeleri için bir alan
olacak. Şu an Türkiye tek başına sadece Suriye'den gelen yaklaşık 2
milyon mülteciyi ağırlıyor. İkinci sebep ise, bu alan terörist
grupların gelmesini önleyecek. O alanda siviller, rejim ve terörist
grupların saldırılarına karşı kendilerini güvende hissedecekler.
Şimdi, özellikle DAEŞ saldırılarına karşı bu güvenli bölgeyi
oluşturmanın zamanı geldi" değerlendirmesinde bulundu.
Amanpour'un "Güvenli bölgenin muhaliflerin silahlanabileceği ve
eğitim alabilecekleri" bir alan olup olmayacağı sorusu üzerine
Davutoğlu, şunları söyledi:
"Evet. Şu anda bütüncül bir yaklaşım sergilememiz gerektiğini
düşünüyorum. DAEŞ'i ortadan kaldırmak tabii ki stratejik bir hedef,
ancak başka unsurlar da olmalı. Geçen hafta DAEŞ ve Suriye'deki
bütün terörist gruplara karşı savaşmak için ABD ile hava üslerimizi
açmak ve koalisyonla beraber savaşmak konusunda anlaştık. Aynı
zamanda Suriye'nin geleceği için bir stratejiye sahip olmalıyız. Bu
nedenle ılımlı muhalif güçleri desteklemeliyiz."
Davutoğlu, IŞİD'in eylemlerine uluslararası camiadan tepki
gelmemesinden istifade ettiğini belirterek, "DAEŞ, bu insanlara
'Uluslararası camia sizi desteklemiyor. Sadece ben sizi kendi
araçlarımla savunabilirim' dedi. Bu DAEŞ'n tek kaynağıydı"
ifadesini kullandı.
IŞİD ORTAYA ÇIKTI ÇÜNKÜ...
IŞİD'in eylemlerini artırmasından Esad rejiminin sorumlu olduğunu
söyleyen Davutoğlu, IŞİD ile etkin mücadele kararının daha önceden
alınmış olması durumunda, sivil kayıpların ve mülteci krizinin
önüne geçilebileceğini dile getirdi.
Davutoğlu, IŞİD'in Türkiye, Avrupa, ABD ve tüm dünya için tehdit
olduğuna dikkati çekerek, "DAEŞ'i ortadan kaldırmak için
savaşmalıyız ancak, Suriye'de yeni bir durum da yaratmalıyız ki bir
daha bu tür terörist gruplar oluşmak için fırsat bulamasın"
dedi.
Esad rejimine karşı uluslararası camianın harekete geçmemesi
nedeniyle IŞİD'in ortaya çıktığını belirten Davutoğlu, "DAEŞ bir
krizin ürünüdür. Sadece bir sorunun nedeni değildir" dedi.
"SAVAŞ 'KÜRTLERİMİZE' DEĞİL, PKK'YA KARŞIDIR"
Davutoğlu, terör örgütü PKK'ya yönelik operasyonlarla ilgili
soruya, "Öncelikle, bu savaş 'Kürtlerimize' değil, PKK'ya karşıdır"
şeklinde yanıt verdi.
Son haftada örgütün polis, asker ve sivilleri hedef alan eylemler
gerçekleştirdiğini hatırlatan Davutoğlu, "Operasyonların iç
siyasete yönelik olduğu" iddiasına karşılık şunları kaydetti:
"Bu, sahadaki gerçekliğe karşı bir iddia. 7 Temmuz seçimleri
Türkiye'de yeni bir siyasi tablo yarattı ve biz de koalisyon
hükümeti kurmaya çalışıyoruz. Tüm siyasi aktörler, terörle
mücadelede birleşmelidir. Bu yüzden DAEŞ saldırılarından sonra, tüm
siyasi parti liderlerine ortak deklarasyona imza atmak için çağrı
yaptım. Sadece HDP kabul etmedi. Çünkü PKK ile bazı bağları var.
Tekrar tekrar onları terörle ortak mücadeleye davet ettim. HDP ye
karşı değil. HDP, bir ikilemle karşı karşıya. PKK'nın terörist
faaliyetlerini reddetmiyorlar, kınamıyorlar. Siviller ve polis PKK
tarafından öldürüldüğünde, kınamaları için çağrıda bulunduk. Bunu
bile yapamadılar."