Bakan Özer: Kayıt yapmakla bağış arasında bir ilişki yok
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, "Bizim okullarımızın ihtiyacını devletimiz karşılıyor. Kayıt yapmakla bağış arasında hiçbir ilişki yok ama isteyen velimiz, bağış yapabilir. Bunu engellemiyoruz ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm vatandaşları çocuklarına herhangi bir ek ücret ödemeden okullara kayıt yapabilecekler" dedi.
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Büyük Kongre ve Kültür Merkezi'nde, 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı Hazırlık Toplantısı'na katıldı.
Bakan Özer, burada yaptığı konuşmada, tüm dünyanın Kovid-19 salgınına hazırlıksız yakalandığını belirterek, "El birliği yaparak tüm topluma şunu gösterdik, okullar, gerekli önlemler alındığı zaman salgın dönemlerinde olağanüstü koşullarda en güvenli ortamlardır" dedi.
Kovid-19 sürecinde fedakarlık yapan ve kararlılık gösteren
yöneticilere, eğitimcilere teşekkür eden Özer, tüm öğretmenlere ve
idari personele bu süreçteki fedakarlıkları dolayısıyla başarı
belgelerini gönderdiğini söyledi.
Son 20 yılda eğitime öncelik verildiğini, okullaşma oranlarının
artırılması için Milli Eğitim Bakanlığı'na bütçede büyük pay
ayrıldığını dile getiren Özer, okul öncesinde 2000'li yıllarda, beş
yaşında okullaşma oranının yüzde 11 olduğunu, bugün bu oranın yüzde
93'e çıktığını aktardı.
Özer, imkan sunulduğu zaman vatandaşın kendi çocuklarının eğitimi için her türlü seferberliği yapabildiğini dile getirdi.
Türkiye'nin eğitime katılan öğrenci sayısını ve uluslararası göstergelerdeki başarısını artıran nadir ülkelerden olduğunu ifade eden Özer, 2000'li yıllarda eğitim sisteminde 500 bin civarında öğretmen olduğunu, şu anda ise 1.2 milyon öğretmenin sistemde görev aldığını söyledi. Özer, eğitim sistemindeki öğretmenlerin yüzde 75'inin son 19 yılda atandığını kaydetti.
'Bugün 1.2 milyon öğretmenin yüzde 60'ı
kadındır'
Türkiye'deki kadınların eğitime dahil edilmesinin de bu sürecin
pozitif çıktısı olduğunu aktaran Özer, 2000'li yıllarda 500 bin
öğretmenin yüzde 40'ı kadınken bugün 1.2 milyon öğretmenin yüzde
60'ının kadın olduğunu belirtti:
"2000'li yıllarda 500 bin öğretmenin yüzde 40'ı kadınken bugün 1.2
milyon öğretmenin yüzde 60'ı kadındır."
Özer, bunun son yirmi yılda özellikle kız çocuklarının okullaşma
oranlarında atılan büyük adımların istihdama da yansıması olduğunu
vurguladı:
"Son 20 yılda özellikle kız çocuklarının okullaşma oranlarındaki
atılan büyük adımların istihdama da yansımasıdır aynı zamanda.
2000'li yıllarda öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 40'lar
seviyesinde. Eğitim sistemi bu kadar büyümüş olmasına rağmen şu
anda geldiğimiz noktalarda öğretmen başına düşen öğrenci sayısı
20'nin altına inmiştir."
'Eğitimin kalitesi 2000'li yıllara göre çok daha fazla
artmıştır'
Özer, 2000'li yıllarda 40'lar seviyesinde bulunan öğretmen başına
düşen öğrenci sayısının bugün 20'lerin altına indiğini anlatarak,
"2000'li yıllarda bu kadar az çocuğumuz eğitim sisteminde yer
alırken eğitimin kalitesi bugünkünden çok daha kötüydü. Son 20
yılda hem daha fazla gencimiz, çocuğumuz, eğitim sistemine dahil
olurken eğitimin kalitesi de 2000'li yıllara göre çok daha fazla
artmıştır" dedi.
Milli Eğitim Bakanı Özer, 1999'da uygulanan katsayı uygulamasının
2012'de çok büyük mücadelelerle kaldırılabildiğini belirterek,
"İmam hatiple ilgili müdahalelerin maliyetini bu ülke nasıl
ödeyecek? O insanlar nasıl ödeyecekler? Başörtüsü zulmünden dolayı
yurt dışına giden insanların, kadınlarımızın, kızlarımızın acı
hikayelerinin maliyetini kim ödeyecek? Bugün kadına şiddeti
konuşan, beyin göçünü konuşan insanlar neden o gün konuşmadılar?
Çünkü kültürel iktidarla ilişkili. Umurlarında bile değildi" diye
konuştu.
'Hedefimiz beş yaştaki okullaşma oranını yüzde 100'e
çıkartmak'
Okul öncesi eğitimin önemine işaret eden Özer, okul öncesi eğitimin
bilişsel olmayan becerileri geliştirdiğini, suç oranlarına,
bağımlılıklara eğilimleri de azalttığını söyledi.
Okul öncesi eğitimde kitleselleşmenin sağlanması, okullaşma
oranlarının artırılması halinde çok daha nitelikli bir nesil inşa
edilebileceğini belirten Özer, "Hedefimiz 2022'nin sonunda üç
yaştaki yüzde 14 olan okullaşma oranını yüzde 50'ye, dört yaştaki
yüzde 35 olan okullaşma oranını yüzde 70'e ve beş yaştaki yüzde 78
olan okullaşma oranını da yüzde 100'e çıkartmaktır" dedi.
Mesleki eğitimin güçlendirilmesine ilişkin de yoğun çalışmalar
yürüttüklerini, gelinen noktanın çok iyi olduğunu dile getiren
Özer, mesleki eğitimde üretim kapasitesinin arttığının altını
çizdi.
Meslek liselerinde ekmek üretimi konusuna değinen Bakan Özer,
şunları söyledi:
"Bizim derdimiz üretim değil, bizim derdimiz eğitim; ama mesleki
eğitim olduğu için mesleki eğitimde yaparak ve üreterek eğitim
yaklaşımını eğitimin ana omurgası yapabilmek. Yoksa benim derdim
ekmek üretmek değil. Piyasayla rekabet etmek değil. Benim derdim
gastronomi bölümü olan yerlerde ekmek de üretebilmek. Onun için
gastronomi bölümünün olduğu tüm okullarımızda yüze yakın ekmek
üretimiyle ilgili gerekli atölyeleri kuruyoruz. Dün Sayın Strateji
Başkanı'mıza da talimatı verdik. Yaklaşık 200 yüz milyona yakın
ödeneği tüm illerimize gönderiyor."
Mesleki eğitim merkezlerinin üretim yapılan yerler olmadığını,
mesleki eğitim merkezlerinde öğrencilerin haftada bir gün okula
gidip derslerini aldığını belirten Özer, mesleki teknik Anadolu
liselerinin ise üretimin kalbi olacağını bildirdi.
'1 milyon genci mesleki eğitim merkezleriyle buluşturmak
istiyoruz'
Tarım alanının gelecek yıllarda artık kritik noktaya doğru
evrileceğini, tedarik zincirlerinde uluslararası olarak çok ciddi
sıkıntılar yaşanmaya başladığını ifade eden Özer, Tarım ve Orman
Bakanlığı ile aktif olarak artık tüm tarım liselerini ortak
yöneteceklerini söyledi.
Özer, "Aynı zamanda o tarım liselerinin bulunmuş olduğu yaklaşık dört milyon metrekarelik alanda da tarım lisesinin eğitim süreçleriyle ilişkili her türlü ürünü üretip vatandaşımızın, döner sermaye kapsamında hizmetine sunacağız" şeklinde konuştu.
Mesleki Eğitim Kanunu'nda değişiklik yapıldığını hatırlatan
Özer, eğitim sistemine dahil çırak ve kalfa sayısının 553 bine
ulaştığını, 1 Eylül'de 700 bin çırağa ulaşmayı hedeflediklerini
belirtti. Özer, bu yılın sonuna kadar da 1 milyon genci mesleki
eğitim merkezleriyle buluşturmak istediklerini kaydetti.
Bakan Özer, öğretmenlerin, okul yöneticilerinin mesleki
gelişimlerine çok boyutlu olarak destek vermenin önemine işaret
etti. Yöneticilerden okullarda öğretmenlerin ihtiyacı olan
eğitimlerin planlamasını isteyen Özer, bu kapsamda gereken bütçenin
sağlanacağını belirtti.
Özer, 2022 için hedeflerinin her öğretmenin en az 120 saat eğitim almasının sağlanması olduğunu söyledi.
Bu yıl eğitim ortamlarının niteliğinin artırılmasıyla ilgili desteklerin artarak süreceğini bildiren Özer, 2022-2023 eğitim öğretim hazırlıkları için temizlik, kırtasiye, küçük onarımlar ve okulların donatım eksiklerinin giderilmesi için 700 milyon lira gönderdiklerini bildirdi.
Eğitim öğretim yılında bir değişiklik daha yaptıklarını belirten Özer, ortaöğretim okullarına doğrudan bütçe gittiğini, temel eğitimde bu bütçenin gönderilmediğini ifade etti.
Yapılan değişiklikle artık temel eğitim kademesindeki ilkokul ve ortaokul bütçelerinin de doğrudan okullara gönderileceğini dile getiren Özer, "Bu kadar yatırım yapan bir bakanlık, bir hükümet okullarının ihtiyacını gidermekten aciz midir? Böyle bir şey olabilir mi? Okulları okul aile birliklerine, velilerin bağışlarına mı mahkum edeceğiz? Böyle bir şey olabilir mi?" dedi.
Bakanlığın tüm bürokratlarının bu yaz tüm illerdeki okulları, eğitim öğretime hazırlık süreçlerini takip edeceğini, kendisinin de konunun takipçisi olacağını ifade eden Özer, "Yani okullar açıldığı zaman, küçük onarımları yapılmış, temizlik ihtiyaçları giderilmiş, her türlü temizlik malzemesi, kırtasiye malzemesi alınmış, laboratuvarları güncellenmiş, yeni okullara bekleyeceğiz öğrencilerimizi" diye konuştu.
Özer, temizlik elemanlarıyla ilgili sürecin de yakından takip
edildiğini, o konuda da yeni açılımların olacağını kaydetti.
Kayıtlarda bağış alındığına yönelik okul yöneticilerinin töhmet
altında bırakıldığını söyleyen Bakan Özer, bazı okullardaki
istisnai durumlar sebebiyle tüm eğitim sisteminde böyle bir
davranış olduğuna dair algı yerleşmeye başladığını anlattı.
Özer, kayıt parasına ilişkin, şunları söyledi:
"Yardımcı kaynak problemini nasıl çözdüysek bu bu problemi de
sizlerle birlikte el birliği yaparak çözeceğiz. Göstereceğiz. Bizim
okullarımızın ihtiyacını devletimiz karşılıyor. Milli Eğitim
Bakanlığı karşılıyor. Her türlü ihtiyacımızı gideriyor. Kayıt
yapmakla bağış arasında hiçbir ilişki yok ama isteyen velimiz,
bağış yapabilir. Kayıt döneminden sonra bağış yapabilir. Bunu
engellemiyoruz ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm vatandaşları
çocuklarına herhangi bir ek ücret ödemeden okullara kayıt
yapabilecekler ve biz eğitim sistemimizde artık bu tip kötü
örneklerle değil, başarı hikayeleriyle anılacağız. Ben inanıyorum
ki sizlerle, siz değerli çalışma arkadaşlarımızla çok önemli başarı
hikayelerine imza atacağız."
Özer, şunları kaydetti:
"Nasıl yardımcı kaynak problemini çözdüysek, bu problemi de sizlerle birlikte el birliği yaparak çözeceğiz. Topluma şunu göstereceğiz: 'Bizim okullarımızın ihtiyacını devletimiz karşılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı karşılıyor, her türlü ihtiyacımızı gideriyor.'
Kayıt yapmakla bağış arasında hiçbir ilişki yok. Ama isteyen
bağış yapabilir, gönüllü olarak kayıt döneminden sonra bağış
yapabilir. Bunu engellemiyoruz ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin
tüm vatandaşları çocuklarına herhangi bir ek ücret ödemeden
istedikleri okullara kayıt yapabilecekler ve biz eğitim
sistemimizde artık bu tip kötü örneklerle değil, güzel başarı
hikayeleriyle anılacağız."
Programa Ankara Valisi Vasip Şahin ile Ankara İl Milli Eğitim
Müdürü Harun Fatsa da katıldı.